Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Gündüç, Naile" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Çeşitli yağların cis ve trans yağ asiti bileşimi ve bazı kan bulguları üzerine etkisi
    (Ege Üniversitesi, 1994) Gündüç, Naile; Kavas, Aysel
    Son yıllarda diyet bileşenlerinin ve özellikle trans yağ asitleri açısından önemli bir kaynak olan hidrojene bitkisel yağların tüketiminin beslenme ve sağlık üzerine etkileri konusunda çalışmalar yapılmakta, çeşitli yağlarda ve gıdalarda bulunma oranlan ile günlük diyetle alım miktarları hesaplanmakta ve çoğu ülkede bir numaralı ölüm nedenini oluşturan koroner kalp hastalığı ile ilişkisi incelenmektedir. Bu çalışma iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamada margarin, pastacılıkta ve kızartmada kullanılan hidrojene bitkisel yağ, bitkisel sıvı yağ, tereyağı ve diğer hayvansal yağlar olmak üzere toplam 26 çeşit yağın gaz-sıvı kromatografisi ile cis ve trans yağ asiti kompozisyonları belirlenmiştir. İkinci bölümde ise 24 ile 61 yaşlar arasında 21 kadın ve 30 erkekten oluşan deneklerin diyet kayıtlarından hesaplanan besin öğesi alımlarının ve yağ asiti bileşimlerinin kan bulguları üzerine etkisi incelenmiştir. Margarinlerde ve bitkisel yağların hidrojenasyonu ile elde edilen diğer yağlarda başlıca trans yağ asiti grubunu oluşturan trans oktadesenoik asit oranı yumuşak tip margarinlerde % 1.1-14.2, sert tip margarinlerde % 14.7-19.1, pastacılık yağlarında % 11.2-13.3, kızartma yağında % 7.3, tereyağlannda % 1.9-2.8, kuyruk yağında % 3.2 ve tavuk suyu yağında % 0.2 olarak bulunmuştur. Bitkisel sıvı yağların hiçbirinde trans oktadesenoik asite rastlanmamıştır. 9-trans 12-trans oktadekadienoik asit oranı margarinlerde % 0-0.8, pastacılık yağlarında % 0.2-0.6, kızartma yağında % 0.4, tereyağlannda % 0.1-0.2 ve kuyruk yağında % 0.4'tür. Tavuk suyu yağında 18:2 9t, 12fa rastlanmamıştır. Yumuşak tip margarinlerin sert tip margarinlere oranla daha düşük konsantrasyonlarda trans yağ asiti ve daha yüksek konsantrasyonlarda linoleik asit içerdiği gözlenmiştir. Margarinlerin yüksek trans yağ asiti konsantrasyonları ile düşük elzem yağ asitleri konsantrasyonlan arasında yüksek korelasyon bulunmuştur (P < 0.05, r= -0.96). Bu çalışmada, deneklerin trans yağ asiti alım miktan yalnızca trans yağ asiti içerdiği bilinen yağlar ve bileşiminde bu yağlann bulunduğu gıdalardan hesaplanmış olduğundan tüketilen toplam trans yağ asiti miktarınıyansıtmamış, bu nedenle trans yağ asiti alımının kan bulguları üzerine etkili olmadığı gözlenmiştir. Enerji, karbonhidrat, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri gibi bazı diyet bileşenleri ile kan bulguları arasında istatistiksel açıdan önemli ilişkiler bulunmasına karşın, yüksek korelasyonlar elde edilememiştir. Toplam kolesterol ve LDL kolesterol değerleri arasında kuvvetli pozitif korelasyon olduğu gözlenmiştir (P < 0.01, r= 0.906)
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) oksidasyonu üzerine toplam fenolik bileşiklerin antioksidan etkilerinin in vitro koşullarda saptanması
    (Ege Üniversitesi, 2000) Gündüç, Naile; El, Sedef Nehir
    Ill ÖZET DÜŞÜK YOĞUNLUKLU LIPOPROTEIN (LDL) OKSIDASYONU ÜZERİNE TOPLAM FENOLİK BİLEŞİKLERİN ANTİOKSİDAN ETKİLERİNİN in vitro KOŞULLARDA SAPTANMASI GÜNDÜÇ, Naile Doktora Tezi, Gıda Mühendisliği Bölümü Tez Yöneticisi: Doç. Dr. Sedef N. EL Eylül 2000, 128 sayfe Son yıllarda yapılan epidemiyolojik çalışmalar fenolik bileşiklerin koroner kalp hastalığına karşı koruyucu etkisi olduğunu; ve bu koruyucu etkiyi ateroskleroz patogenezinde önemli bir yer alan LDL'nin oksidasyonunu inhibe etmesiyle sağladığını öne sürmektedir. Bu çalışmada bazı katı ve sıvı gıdalarda bulunan fenolik bileşiklerin aterogenezdeki oksidasyon mekanizmasını modelleyen bir lipoprotein oksidasyon sistemindeki antioksidan aktivitesini belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmada katı(8 çeşit sebze ve 6 çeşit meyve) ve srvı(10 çeşit içecek) gıdaların toplam fenolik madde(TFM) konsantrasyonları Folin-Ciocakeu kolorimetrik yöntemi ile saptanmış ve porsiyonda sağladıkları TFM miktarı hesaplanmıştır. Kalp hastalıklarına neden olan okside-LDL in vitro koşullarda oluşturularak, gıdalardan ekstrakte edilen fenolik bileşiklerin bu oksidasyonu inhibisyonu ölçülmüştür. Veriler, fenol antioksidan indeksi(PAOXI) ve LDL oksidasyonunu %50 inhibe eden fenolik madde konsantrasyonuna karşılık gelen ICso hesaplamaları ile değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda, katı ve sıvı gıdaların TFM konsantrasyonlarının sırasıyla 291-7052mg/kg ve 280-2389mg/L arasındaIV değiştiği ve saptanan değerlere göre en yüksek TFM konsantrasyonuna sahip katı ve sıvı gıdaların sırasıyla ceviz(7052mg/kg) ve Türk kahvesi(2389mg/L) olduğu belirlenmiştir. Katı ve sıvı gıdaların porsiyonda sağladıkları TFM konsantrasyonlarına göre sırasıyla en yüksek değerler ceviz(529mg/porsiyon) ve siyah çay(358mg/porsiyon) için belirlenmiştir. Çalışmada kullanılan katı ve sıvı gıdaların IC50 değerlerinin sırasıyla 1.01-4.37uM ve 1.81-4.89uM arasında değiştiği ve saptanan değerlere göre en düşük IC50 değerlerine sahip katı ve sıvı gıdaların sırasıyla yeşil biber(1.01uM) ve portakal nektan(1.81uM) olduğu belirlenmiştir. Çalışmada kullanılan katı ve sıvı gıdaların Fenol Antioksidan İndeksi(PAOXI) değerlerinin sırasıyla 644-9447 ve 272-4502 arasında değiştiği ve saptanan değerlere göre en yüksek PAOXI değerlerine sahip katı ve sıvı gıdaların sırasıyla ceviz(9447) ve kırmızı şarap(4502) olduğu belirlenmiştir. Türkiye tüketim verilerine göre kişi başına en yüksek TFM miktarını katı gıdalar arasında üzüm(23mg/gün), sıvı gıdalar arasında ise siyah çay(441mg/gün) sağlamaktadır. Anahtar sözcükler: koroner kalp hastahğı(KKH), ateroskleroz, LDL, oksidasyon, okside-LDL, antioksidan aktivite, toplam fenolik madde(TFM), IC50, Fenol Antioksidan İndeksi(PAOXI)
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Düşük yoğunluklu lipoprotein (LPL) oksidasyonu üzerine toplam fenolik bileşiklerin antioksidan etkilerinin in vitro koşullarda saptanması
    (Ege Üniversitesi, 2000) Gündüç, Naile; El, Sedef Nehir
    Coronary heart disease ( CHD ), atherosclerosis, LDL, oxidation, oxidized-LDL, antioxidant activity, total phenol concentration, IC50, Phenol Antioxidant İndez ( PAOXI ).;Kroner kalp hastalığı ( KKH ), ateroskleroz, LDL, oksidasyon, okside-LDL, antioksidan aktivite, toplam fenolik madde ( TFM ), IC50, Fenol Antioksidan İndeksi ( PAOXI ).;Son yıllarda yapılan epidemiyolojik çalışmalar fenolik bileşiklerin koroner kalp hastalığına karşı koruyucu etkisi olduğunu ve bu koruyucu etkiyi ateroskleroz patogenezinde önemli bir yer alan LDL'nin oksidasyonunun inhibe etmesiyle sağladığını öne sürmektedir. Bu çalışmada bazı katı ve sıvı gıdalarda bulunan fenolik bileşiklerin aterogenezdeki oksidasyon mekanizmasını modelleyen bir lipoprotein oksidasyon sistemindeki antioksidan aktivitesini belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmada katı (8 çeşit sebze ve 6 çeşit meyve) ve sıvı (10 çeşit içecek) gıdaların toplam fenolik madde(TFM) konsantrasyonları Folin-Ciocalteu kolorimetrik yöntemi ile saptanmış ve porsiyonda sağladıkları TFM miktarı hesaplanmıştır. Kalp hastalıklarına neden olan okside-LDL in vitro koşullarda oluşturularak, gıdalardan ekstrakte edilen fenolik bileşiklerin bu oksidasyonu inhibisyonu ölçülmüştür. Veriler, fenol antioksidan indeksi(PAOXI) ve LDL oksidasyonunu %50 inhibe eden fenolik madde konsantrasyonuna karşılık gelen IC50 hesaplamaları ile değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda, katı ve sıvı gıdaların TFM konsantrasyonlarının sırasıyla 291-7052 mg/kg ve 280-2389 mg/L arasında değiştiği ve saptanan değerlere göre en yüksek TFM konsantrasyonuna sahip katı ve sıvı gıdaların sırasıyla ceviz (7052mg/kg) ve Türk kahvesi(2389 mg/L) olduğu belirlenmiştir. Katı ve sıvı gıdaların porsiyonda sağladıkları TFM konsantrasyonlarına göre sırasıyla en yüksek değerler ceviz (529 mg/porsiyon) ve siyah çay (358 mg/porsiyon) için belirlenmiştir. Çalışmada kullanılan katı ve sıvı gıdaların IC50 değerlerinin sırasıyla 1.01-4.37oM ve 1.81-4.89 oM arasında değiştiği ve saptanan değerlere göre en düşük IC50 değerlerine sahip katı ve sıvı gıdaların sırasıyla yeşil biber (1.01 oM) ve portakal nektarı (1.81 oM) olduğu belirlenmiştir. Çalışmada kullanılan katı ve sıvı gıdaların Fenol antioksidan indeksi (PAOXI) değerlerinin sırasıyla 644-9447 ve 272-4502 arasında değiştiği ve saptanan değerlere göre en yüksek PAOXI değerlerine sahip katı ve sıvı gıdaların sırasıyla ceviz (9447) ve kırmızı şarap (4502) olduğu belirlenmiştir. Türkiye tüketim verilerine göre kişi başına en yüksek TFM miktarını katı gıdalar arasında üzüm (23 mg/gün), sıvı gıdalar arasında ise siyah çay (441 mg/gün) sağlamaktadır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Piyasadaki margarinlerin trans yağ asidi niceliği ve kan kolesterolü üzerine etkisi
    (Ege Üniversitesi, 1995) Gündüç, Naile; Kavas, Aysel
    ÖZET Son yıllarda diyet bileşenlerinin ve özellikle trans yağ asitleri açısından önemli bir kaynak olan hidrojene bitkisel yağların tüketiminin beslenme ve sağlık üzerine etkileri konusunda çalışmalar yapılmakta, çeşitli yağlarda ve gıdalarda bulunma oranlan ile günlük diyetle alım miktarları hesaplanmakta ve çoğu ülkede bir numaralı ölüm nedenini oluşturan koroner kalp hastalığı ile ilişkisi incelenmektedir. Bu çalışma iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamada margarin, pastacılıkta ve kızartmada kullanılan hidrojene bitkisel yağ, bitkisel sıvı yağ, tereyağı ve diğer hayvansal yağlar olmak üzere toplam 26 çeşit yağın gaz-sıvı kromatografisi ile cis ve trans yağ asiti kompozisyonları belirlenmiştir. İkinci bölümde ise 24 ile 6\ yaşlar arasında 21 kadın ve 30 erkekten oluşan deneklerin diyet kayıtlarından hesaplanan besin öğesi alımlarının ve yağ asiti bileşimlerinin kan bulguları üzerine etkisi incelenmiştir. Margarinlerde ve bitkisel yağların hidrojenasyonu ile elde edilen diğer yağlarda başlıca trans yağ asiti grubunu oluşturan trans oktadesenoik asit oranı yumuşak tip margarinlerde % 1.1-14.2, sert tip margarinlerde % 14.7-19.1, pastacılık yağlarında % 11.2-13.3, kızartma yağında % 7.3, tereyağlarında % 1.9-2.8, kuyruk yağında % 3.2 ve tavuk suyu yağında % 0.2 olarak bulunmuştur. Bitkisel sıvı yağların hiçbirinde trans oktadesenoik asite rastlanmamıştır. 9-trans 12-trans oktadekadienoik asit oranı margarinlerde % 0-0.8, pastacılık yağlarında % 0.2-0.6, kızartma yağında % 0.4, tereyağlarında % 0.1-0.2 ve kuyruk yağında % 0.4'tür. Tavuk suyu yağında 18:2 9t, I2t'a rastlanmamıştır. Yumuşak tip margarinlerin sert tip margarinlere oranla daha düşük konsantrasyonlarda trans yağ asiti ve daha yüksek konsantrasyonlarda linoleik asit içerdiği gözlenmiştir. Margarinlerin yüksek trans yağ asiti konsantrasyonları ile düşük elzem yağ asitleri konsantrasyonları arasında yüksek korelasyon bulunmuştur (P < 0.05, r= -0.96). Bu çalışmada, deneklerin trans yağ asiti alım miktarı yalnızca trans yağ asiti içerdiği bilinen yağlar ve bileşiminde bu yağların bulunduğu gıdalardan hesaplanmış olduğundan tüketilen toplam trans yağ asiti miktarımyansıtmamış, bu nedenle trans yağ asiti alımının kan bulguları üzerine etkili olmadığı gözlenmiştir. Enerji, karbonhidrat, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri gibi bazı diyet bileşenleri ile kan bulguları arasında istatistiksel açıdan önemli ilişkiler bulunmasına karşın, yüksek korelasyonlar elde edilememiştir. Toplam kolesterol ve LDL kolesterol değerleri arasında kuvvetli pozitif korelasyon olduğu gözlenmiştir (P < 0.01, r= 0.906)
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Piyasadaki margarinlerin trans yağ asiti niceliği ve kan kolestrolü üzerine etkisi
    (Ege Üniversitesi, 1995) Gündüç, Naile; Kavas, Aysel
    Son yıllarda diyet bileşenlerinin ve özellikle trans yağ asitleri açısından önemli bir kaynak olan bitkisel yağların tüketiminin beslenme ve sağlık üzerine etkileri konusunda çalışmalar yapılmakta, çeşitli yağlarda ve gıdalarda bulunma oranları ile günlük diyetle alım miktarları hesaplamakta ve çoğu ülkede bir numaralı ölüm nedenini oluşturan koroner kalp hastalığı ile ilişkisi incelenmektedir. Bu çalışma iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamada margarin, pastacılıkta ve kızartmada kullanılan hidrojene bitkisel yağ, bitkisel sıvı yağ, tereyağı ve diğer hayvansal yağlar olmak üzere toplam 26 çeşit yağın gaz-sıvı kromatoğrafisi ile cis ve trans yağ asidi kompozisyonları belirlenmiştir. İkinci bölümde ise 24 ile 61 yaşlar arasında 21 kadın ile 30 erkekten oluşan deneklerin diyet kayıtlarından hesaplanan besin öğesi alımlarının ve yağ asiti bileşimlerinin kan bulguları üzerine etkisi incelenmiştir. Margarinlerde ve bitkisel yağların hidrojenasyonu ile elde edilen diğer yağlarda başlıca trans yağ asiti grubunu oluşturan trans oktadesenoik asit oranı yumuşak tip margarinlerde %1.1-14.2, sert tip margarinlerde%14,7-19,1, pastacılık yağlarında %11.2-13.3, kızartma yağında %7.3, tereyağlarında %1,9-2.8, kuyruk yağında %3.2 ve tavuk suyu yağında %0.2 olarak bulunmuştur. Bitkisel sıvı yağların hiçbirinde trans oktadesenoik asite rastlanmamıştır. 9-trans 12-trans oktadekadienoik asit oranı margarinlerde %0-0.8, pastacılık yağlarında %0.2-0.6, kızartma yağında %0.4, tereyağlarında %0.1-0.2 ve kuyruk yağında %0.4'tür. tavuk suyu yağında 18:2 9t, 12t'a rastlanmamıştır. Yumuşak tip margarinlerin sert tip margarinlere oranla daha düşük konsantrasyonlarda trans yağ asiti ve daha yüksek konsatrasyonlarda linoleik asit içerdiği gözlenmiştir. Margarinlerin yüksek trans yağ asiti konsantrasyonları ile düşük elzem yağ asitleri konsantrasyonları arasında yüksek korelasyon bulunmuştur(P<0.05, r=-0.96). bu çalışmada, deneklerin trans yağ asiti alım miktarı yalnızca trans yağ asiti içerdiği bilinen yağlar ve bileşiminde bu yağların bulunduğu gıdalardan hesaplanmış olduğundan tüketilen toplam trans yağ asiti miktarını yansıtmamış, bu nedenle trans yağ asiti alımının kan bulguları üzerine etkili olmadığı gözlenmiştir. Enerji, karbonhidrat, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri gibi bazı diyet bileşenleri ile kan bulguları arasında istatistiksel açıdan önemli ilişkiler bulunmasına karşın, yüksek korelasyonlar elde edilmemiştir. Toplam kolesterol ve LDL kolesterol değerleri arasında kuvvetli pozitif korelasyon olduğu gözlenmiştir(P<0.01, r=0,906).

| Ege Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Ege Üniversitesi Rektörlüğü Gençlik Caddesi No : 12 35040 Bornova - İZMİR, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim