Yazar "Efeoğlu, Candan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bisfosfonata bağlı osteonekroz: olgu sunumu ve literatür derlemesi.(2010) Efeoğlu, Candan; Çetingül, Erdoğan; Koca, Hüseyin; Ünal, Taha…Öğe Case report: Management Issues Of A Patient Who Ingested A Denture: A Case Report(2011) Efeoğlu, Candan; Coşkun, Gülcan…Öğe Cone-beam CT+free-hand flapless implant placement: a low-cost and fast method.(2012) Efeoğlu, Candan; Kümbüloğlu, Tomurcuk Övül; Tekin, Uğur; Koca, Hüseyin…Öğe Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne Başvuran Mandibula Kırığı Olgularının Retrospektif İncelemesi: Epidemiyolojik Çalışma(2012) Er, Yasin; Efeoğlu, Candan; Solmaz, Murat Cihan; Koca, Hüseyin; Çetingül, Erdoğan; Parlar, Mesut Korkut…Öğe Öğe Gömük Yirmi Yaş Diş Operasyonlarına Terapötik Dokunuş’un (Reiki Terapisi) Etkisi(2021) Çalış, Aylin Sipahi; Efeoğlu, Candan; Satı, Yağmuramaç: Günümüzde pek çok hastalıkların semptomlarını azaltma istekleri, hastaların kendini iyi hissetme çabası alternatif tıp tekniklerinin kullanımını yaygınlaştırmıştır. Bu tedaviler arasından reiki yaşam enerjisi anlamına gelmektedir. Bizim çalışmamızdaki amaç, Reiki’nin gömük yirmi yaş diş operasyonlarındaki anksiyete ve postoperatif ağrı üzerine etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Araştırmaya dahil edilen 18-45 yaş aralığındaki toplam 60 hasta, rastgele olarak sadece cerrahi çekim yapılan (1. Grup; negatif kontrol) ve terapötik dokunuş sonrası cerrahi çekim yapılan (2. Grup; tedavi grubu) olarak iki gruba ayrılmıştır. Bu çalışmada terapötik dokunuşun post-operatif anksiyete ve ağrı üzerine etkisini kantifiye etmek için Beck Anksiyete Skalası ve VAS Ağrı Skalası olmak üzere 2 adet subjektif skaladan yararlanılmıştır. Tedavi grubundaki hastalara operasyondan hemen önce 15-20 dakika boyunca uygulayıcı tarafından Reiki uygulanmıştır. Tüm veriler, non-parametrik Mann- Whitney testi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Reiki alan kadın hastalarda almayanlara göre anksiyetenin anlamlı olarak daha az olduğu bulunmuştur. (p<0,05) Reiki alan ve almayan erkek hastalar arasında operasyon anındaki anksiyete kıyaslandığında fark bulunmamıştır. (p>0,05) Operasyon öncesi anksiyete farkı incelendiğinde, geçirilecek olan akıl dişi operasyonun kadın hastalarda daha çok anksiyeteye yol açtığı bulunmuştur. (p<0,05) Sonuç: Gömük yirmi yaş diş operasyonu öncesi Reiki terapisi alan kadın hastalarda anksiyetenin azaldığı ancak daha anlamlı sonuç için hasta sayısının artırılması gerektiğine inanmaktayızÖğe İritasyon fibromunun tedavisinde multidispliner yaklaşım: Olgu Sunumu.(2009) Önem, Erinç; Akar, Gülcan Coşkun; Efeoğlu, Candan; Türkoğlu, Oya; Lomçalı, Günnur…Öğe Kemik defektlerine otojen trombositten zengin plazma (TZP) ve ?-trikalsiyumfosfat uygulanması(Ege Üniversitesi, 2003) Efeoğlu, Candan; Ertürk, SeldaAmaç: Yeni Zelanda tavşanlarından TZP elde edilmesi ve TZP+?-trikalsiyumfosfat kombinasyonunun osteoindüktif etkisini, kritik büyüklükteki tavşan kalvaryum defektleri üzerinde araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Deneysel modelin ve TZP elde ediliş yönteminin sınanması için 23 Yeni Zelanda tavşanından alınan kanlarda ve bunlardan elde edilen TZP'de hemogram sonuçları değerlendirilmiştir. Daha sonra 33 Yeni Zelanda tavşanının kalvaryumlarına genel anestezi altında kritik büyüklükte kemik defekti açılmış ve TZP+?-trikalsiyumfosfat karışımı implante edilmiştir. Denekler post-operatif 4, 12, 24. haftaların sonunda sakrifiye edilmişlerdir. Kalvaryum örnekleri mikro-BT ile histomorfometrik olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: TZP'deki trombosit sayısı venöz kandakine oranla %429 artmıştır. TZP+?- trikalsiyumfosfat karlşımı, 6 aylık takip süresi içerisinde kemik defektlerinin tamamamen kapanmasını sağlayamamıştır. Sonuç: TZP'nin oral ve maksillofasiyal cerrahideki uygulamaları ile ilgili hayvan çalışmaları için, düşük maliyetli bir model elde edilmiştir. İyileşen kemiğin histomorfometrik olarak değerlendirilmesinde, Mikro-BT kullanımı oldukça yararlıdır. Bundan sonraki çalışmalarda TZP'nin içerdiği büyüme faktörlerinin miktarı ve bunların yara içindeki salınımları araştırılmalıdır.;rabbit, platelet rich plasma, critical size bone defect, betatricalciumphosphate, histomorphometrics, micro-computerized tomography.;tavşan, trombosit büyüme faktörleri, kemik defekti, beta-trikalsiyum fosfat, histomorfometri, mikro bilgisayarlı tomografi.Öğe Kemik defektlerine otojen trombositten zengin plazma (TZP) ve beta-trikalsiyumfosfat uygulaması:deneysel çalışma(Ege Üniversitesi, 2003) Efeoğlu, Candan; Ertürk, SeldaAmaç: Yeni Zelanda tavşanlarından TZP elde edilmesi ve TZP+{461}-trikalsiyumfosfat kombinasyonunun osteoindüktif etkisini, kritik büyüklükteki tavşan kalvaryum defektleri üzerinde araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Deneysel modelin ve TZP elde ediliş yönteminin sınanması için 23 Yeni Zelanda tavşanından alınan kanlarda ve bunlardan elde edilen TZPʼde hemogram sonuçları değerlendirilmiştir. Daha sonra 33 Yeni Zelanda tavşanının kalvaryumlarına genel anestezi altında kritik büyüklükte kemik defekti açılmış ve TZP+{461}-trikalsiyumfosfat karışımı implante edilmiştir. Denekler post-operatif 4, 12, 24. haftaların sonunda sakrifiye edilmişlerdir. Kalvaryum örnekleri mikro-BT ile histomorfometrik olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: TZPʼdeki trombosit sayısı venöz kandakine oranla %429 artmıştır. TZP+{461}- trikalsiyumfosfat karιşımı, 6 aylık takip süresi içerisinde kemik defektlerinin tamamamen kapanmasını sağlayamamıştır. Sonuç: TZPʼnin oral ve maksillofasiyal cerrahideki uygulamaları ile ilgili hayvan çalışmaları için, düşük maliyetli bir model elde edilmiştir. İyileşen kemiğin histomorfometrik olarak değerlendirilmesinde, Mikro-BT kullanımı oldukça yararlıdır. Bundan sonraki çalışmalarda TZPʼnin içerdiği büyüme faktörlerinin miktarı ve bunların yara içindeki salınımları araştırılmalıdır.Öğe Management issues of a patient who ingested a spoon denture: a case report.(2011) Efeoğlu, Candan; Akar, Gülcan Coşkun…Öğe Management of Giant Odontogenic Cysts(2020) Çalış, Aylin Sipahi; Koca, Hüseyin; Güneri, Pelin; Efeoğlu, CandanObjective: The purpose of this study is to determine the bony healing of giant odontogenic cysts which underwent conventional surgical operations without using any supplementary bone filling materials. Treatment of choice for large cysts depends on the size and location of the lesion (its approximity to vital structures), the patient’s age and dention. Material and Methods: Twenty patients who were referred to Ege University School of Dentistry, Department of Oral and Maxillofacial Surgery between 1999 and 2010 for surgical operation of their giant cystic lesions were enrolled. All patients were treated under local anesthesia using standard materials and conventional surgical methods. None of the patients had bone resection as the treatment of choice and no bone filling biomaterials were utilized throughout the treatment. All cysts were subjected to histological examination after fixation in a 10% formalin solution. The final diagnoses after histological examination are reported. Results: Histological diagnoses of the giant cystic lesions revealed one radicular (5%), one residual (5%) and 18 dentigerous (90%) cysts of the jaws. The radiographic findings were analyzed in 24 months. During recall examinations, none of the patients showed postoperative complications and cystic lesions revealed considerable or complete bone healing. Conclusion: Rather than jaw resection, a well-planned conservative surgical approach following careful evaluation, meticulous treatment planning and close follow-up of patients may be preferred for treatment of giant cystic lesions.Öğe Odontojen enfeksiyon ile karışan kemik içi yerleşimli mandibuler hemanjiom: olgu sunumu(2011) Zeytinoğlu, Mert; Ünal, Taha; Sezer, Bahar; Efeoğlu, Candan…Öğe Öğe Piezoelektrik Cerrahi ile Kombine Trombositten Zengin Fibrin Kullanılmasının İmplant Stabilitesini Arttırması(2019) Şimşek, Birant; Efeoğlu, Candan; Akay, Mehmet CemalTrombosit konsantrasyon ürünlerinden biri olan Trombositten Zengin Fibrin (TZF), içerdiği yüksek orandaki büyüme faktörlerinden dolayı doku iyileşmesini hızlandırmak için son yıllarda sıklıkla kullanılmaktadır. Bu çalışmada, piezoelektrik cerrahi ile hazırlanmış ve TZF uygulanmış implant yuvası grubu (TZF+) ile piezoelektrik cerrahi ile hazırlanmış ancak TZF uygulanmamış dental implant yuvası grubunun (TZF-) erken iyileşme dönemindeki primer stabilite üzerine olan etkilerinin Rezonans Frekans Analizi (RFA) ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Sistemik rahatsızlığı bulunmayan ve ilgili bölgede implant yapabilmek için ileri cerrahi işleme ihtiyaç duyulmayan 17 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Her hastaya iki adet dental implant yerleştirilmiştir. İmplant soketleri piezoelektrik cerrahi ile hazırlandıktan sonra, rastgele seçilen soketlerden biri operasyondan önce hazırlanan TZF ile kaplanmıştır, diğer soket ise kontrol grubu olarak boş bırakılmıştır. RFA ölçümleri Osstell™ ISQ cihazı ile implantasyondan hemen sonra, postoperatif 1., 4., 8. ve 12. haftalarda yapılmıştır. RFA ile yapılan değerlendirmelerde, TZF+ grubunda TZF- grubuna göre sadece 12. haftada istatiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek ISQ değerleri bulunmuştur (p<0,05). TZF'nin implant cerrahisi sırasında uygulanması stabilitenin erken dönemde artmasını sağlamıştır. Ancak bu bulguların, daha yüksek sayıda hasta grubu içeren yeni çalışmalarla desteklenmesine ihtiyaç vardır.Öğe Temporamandibular Eklem Ağrı Disfonksiyon Sendromu (TMEADS) hastalarında uygulanan farklı tedavi yöntemlerinin retrospektif değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2019) Efeoğlu, CandanİD (internal düzensizlik) temporomandibuler eklem diskinin deplasmanıyla karakterize klinik ve patolojik bir durumdur. Semptomatik olguların yönetiminde konservatif ve cerrahi tedavi seçenekleri kullanılır. İA (intra artiküler) enjeksiyon, artrosentez ve artroskopi gibi minimal invaziv teknikler internal düzensizliklerin yönetiminde gelecek vadetmektedirler. Olguların güvenliği ve maliyeti de göz önünde bulundurarak yönetilebilmesi için özellikle hasta seçiminde kullanılacak algoritmalar, minimal invaziv girişimler, tedavi endikasyonları ve tedavi teknikleri hakkında detaylı çalışmalara gereksinim vardır. Bu çalışma internal düzensizlğin tedavisinde kullanılan üç ayrı minimal invaziv tedavi tekniğinin etkinliğini retrospektif olarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmaya dahil edilme ve çalışma dışı bırakma kriterleri uygun şekilde belirlenmiştir. TME (temporomandibule eklem)'lerinde semptomatik internal düzensizlik nedeniyle İA (intra artiküler) enjeksiyon, artrosentez veya artroskopik lizis ve lavaj uygulanan 60 hastanın dosyaları retrospektif olarak incelenmiştir. Tüm hastalarda eksiksiz olarak kaydedilen parametreler spontan ağrı, fonksiyonda ağrı ve ağrısız ağız açıklığıdır. Pre-operatif ve postoperatif 3. ayda kaydedilen parametreler tanımlayıcı istatistikle incelenmiştir. Minimal invaziv tedavi seçeneklerinin internal düzensizliğe bağlı eklem ağrısını azaltmada etkili olduğu ancak ağız açıklığını artırmada artrosentez ve artroskopinin, IA enjeksiyona kıyasla daha etkili olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, konservatif tedaviye rağmen devam eden semptomatik internal düzensizliklerin cerrahi yönetiminde en basit minimal invaziv tedavi seçeneğinden başlayarak, eğer gerekirse daha komplike tedavi seçeneklerinin kullanılması daha uygun ve güvenli bir tedavi yaklaşımı olacaktır.;TME, İnternal Düzensizlik, Artrosentez, Artroskopi.;TMJ, Internal Derangement, Arthrocentesis, Arthroscopy.Öğe Temporomandibuler eklem artrosentezinin ilginç bir komplikasyonu(2010) Efeoğlu, Candan; Koca, Hüseyin; Sipahi, Aylin…Öğe Türkiye'deki diş hekimlerinin oral kanser farkındalığının ve bilgi düzeyinin değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2020) Efeoğlu, Candan; Şahin, Müfide Bengü ErdenAmaç: Ağız boşluğunda görülen kanserlerin tanı ve tedavisinde diş hekimlerinin önemli bir rolü vardır. Erken tanı prognozu olumlu yönde etkilediğinden, oral kanserlerin klinik görünümleri diş hekimi tarafından ayırıcı tanıları ile birlikte bilinmelidir. Dünyada diş hekimlerinin ağız kanserine ilişkin farkındalığına ve tutumlarına yönelik birçok anket çalışması yapılmış olmasına rağmen, Türkiye genelinde bu konuyla ilgili kapsamlı bir araştırma yapılmamıştır. Çalışmamızın Türkiye geneline yayılabilmesi amacı ile Türkiye Dişhekimleri Birliği (TDB) ile birlikte çalışılması planlanmıştır. Oral kanser farkındalık anketinin TDB aracılığı ile diş hekimlerine ulaştırılması ile yüksek bir katılım oranı sağlanması ve konu ile ilgili mevcut durum tespitinin yapılması amaçlanmıştır. Ayrıca anketin sonunda oral kanserler ile ilgili güncel bilgilerden oluşan kısa bir bilgilendirme metninin katılımcılara ulaşması sağlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Dijital ortamda hazırlanan oral kanser farkındalığı anket formu, Türkiye Dişhekimleri Birliği'ne kayıtlı 19.575 diş hekimine elektronik posta yolu ile gönderilmiştir. Anket formunda demografik bilgiler, oral kanser risk faktörleri, diyagnostik faktörler ve bilgiler, oral kanserin yayılımı ve tedavisi ile klinik uygulamalar ve hastaya yaklaşım başlıkları altındaki sorular bulunmaktadır. Verilerin değerlendirilmesinde Pearson ki-kare, Fisher'ın kesin testi, korelasyon analizi ve deskriptif istatistik kullanılmıştır. İstatistiki anlamlılık düzeyi p < 0.05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: 19.575 diş hekiminin 1167'si anketi yanıtlamıştır. Risk faktörlerinden yüksek puan alanların oranı %22, 7, diyagnostik faktörler ve bilgiler alanından yüksek puan alanların oranı %26, klinik uygulamalar ve hastaya yaklaşım alanından yüksek puan alanların oranı %14, 9'dur. Hem risk faktörleri hem de diyagnostik faktörlerden yüksek puan alanların oranı ise %8, 4'tür. Buna göre, oral kanser için risk faktörleri genel olarak bilinmekle birlikte, gerçekte risk faktörü olmayan durumların da risk faktörü olduğu düşünülmektedir. Ayrıca gerçek risk faktörlerinin bilinmesine rağmen, diş hekimlerinin yarısından fazlası bu risk faktörleri konusunda hastalarını bilgilendirmediklerini belirtmişlerdir. Yeni mezun diş hekimlerinin oral kanserler ile ilgili bilgi düzeyi eski mezunlara göre daha yüksek bulunmuştur; ancak klinik uygulamalar ve hastaya yaklaşım konusunda eski mezunların daha iyi olduğu tespit edilmiştir. Uzmanlık öğrencileri ve uzman diş hekimlerinin oral kanser farkındalık ve bilgi düzeyleri pratisyen diş hekimlerine göre daha yüksek bulunmuştur. Oral kanser farkındalığı ve bilgi düzeyi yaşa, mezuniyet yılına, işyerine ve uzmanlık durumuna göre değişmektedir. Sonuç: Premalign ve malign oral lezyonlar konusunda diş hekimlerinin bilgi ve uygulamalarının sürekli eğitim ve kurslar ile güncellenmesinin bir ihtiyaç olduğu açıktır. Lisans müfredatında oral mukoza muayenesinin önemi vurgulanmalı ve diş hekimlerine oral mukoza muayenesini rutin uygulamaya dahil edebilmeleri için fırsatlar sağlanmalıdır. Eğitim oral kanserlerin erken tanısında ve/veya önlenmesinde fayda sağlayabilecek bir araç olarak kullanılmalıdır. Erken tanıyı kolaylaştırmak için, eğitim stratejileri geliştirilmeli ve eğitim programları oral kanser için risk faktörlerini, oral mukoza muayenesini, yardımcı diyagnostik araçları ve hasta takibi ile ilgili güncel bilgileri kullanarak şekillendirilmelidir.;Oral kanser; oral kanser farkındalığı; diş hekimi.;Oral cancer; oral cancer awareness; dentist.Öğe Yeni bir submental distraktör tipinin imalatı ve biyomekanik test sonuçları(Ege Üniversitesi, 2012) Efeoğlu, Candan; Akay, M. Cemal; Çelen, Serap; Günbay, TayfunGenioplasi, distraksiyon osteogenezisi, submental distraktör, biyomekanik testler.;Genioplasti, çene ucu yüksekliginin azaltılması, osteotomi ile çene konturlarının düzeltilmesi ve implantlarla çene ucu ogmentasyonu gibi tekniklerin uygulanmasıyla çene ucunun estetik görüntüsünü arttıran bir cerrahi operasyondur. Literatürde genellikle tek asamalı islemle yapılan birçok genioplasti teknigi tanımlanmıstır ancak son yıllarda distraksiyon osteogenezis teknigi de uygulanmaktadır. Kemik defektlerinin rekonstrüksiyonunda uygulanan distraksiyon osteogenezisinin bilim dünyasındaki önemi giderek artmaktadır. Bu çalısmada, mikrognatiyi düzeltmek için yeni bir submental distraktör dizayn ettik ve apareyin biyomekanik özelliklerini test ettik.;Genioplasty, distraction osteogenesis, submental distractor, biomechanic tests.