Yazar "Baran, Leyla" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Examining the hand hygiene beliefs and practices of nursing students and the effectiveness of their handwashing behaviour(Wiley, 2020) Ceylan, Burcu; Gunes, Ulku; Baran, Leyla; Ozturk, Huri; Sahbudak, GulAims and objectives To examine the hand hygiene beliefs and practices of Turkish nursing students and the effectiveness of their handwashing. Background Handwashing is the most important part of preventing cross-infection, but there is a considerable amount of evidence that shows that the handwashing technique of nurses and nursing students is not always very effective. Design/Methods This research was carried out in two stages and is type of descriptive, analytical and observational. the study comprised 563 students from a Faculty of Nursing. Besides evaluating the nursing students' sociodemographic data, we assessed their beliefs and hand hygiene practices using a Hand Hygiene Beliefs Scale (HHBS) and Hand Hygiene Practices Inventory (HHPI) and also used with "Derma LiteCheck" device to assess how effectively they washed their hands. the STROBE checklist was used. Results the handwashing frequency of the female students was significantly higher. the scores on both the HHBS and the HHPI were significantly higher among the female students compared to the males. the dirtiest areas of the hand were determined as nails (nail beds, beneath the nails), skin between the fingers and fingertips. Conclusions the results of our study indicate that although student nurses have positive perceptions about hand hygiene and appear to have developed good habits, the effectiveness of their handwashing is poor. Relevance to clinical practice It is of great importance that UV light and florescent gel are made readily available both at nursing schools and in hospitals and other health institutions since these elements are useful in providing immediate visual feedback for a full assessment of handwashing behaviour.Öğe FREQUENCY OF CLINICAL ALARMS IN INTENSIVE CARE UNITS AND NURSES' SENSITIVITY TO THEM: AN OBSERVATIONAL STUDY(Amer Assoc Critical Care Nurses, 2021) Ceylan, Burcu; Baran, Leyla; Gunes, Ulku YapucuBackground All clinical alarms require nurses to respond even if an intervention is not needed. Nurses are expected to respond appropriately to each alarm and establish priorities among their care practices accordingly.This study was conducted to examine the number and types of clinical device alarms used in intensive care units, the duration of their activation, and nurses' degree of sensitivity to them. Methods This observational study was conducted in 4 intensive care units in a university hospital in Turkey. A total of 20 nurses (5 from each unit) were observed for a total of 80 hours. The alarms were categorized as valid, false, or technical. Results During the study observation period, the mean number of alarms sounding per hour per bed was 1.8. A total of 144 alarms were recorded, of which 70.8% were valid, 15.3% were false, and 13.9% were technical. The mean duration of alarm activation was 8 minutes for valid alarms, 14 minutes for false alarms, and 53 minutes for technical alarms. Conclusions Nurses' responses to alarms differ depending on alarm type; for alarms that do not require an emergency intervention, nurses tend to respond late or not at all.Öğe Ventrogluteal bölgeden uygulanan intramüsküler enjeksiyonda aspirasyon işleminin gerekliliğinin ve ağrı üzerine etkisinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Baran, Leyla; Güneş, ÜlküBu araştırma, ventrogluteal (VG) bölgeden uygulanan intramüsküler (İM) enjeksiyonda aspirasyon uygulamasının gerekliliğini ve ağrı üzerindeki etkisini incelemek amacıyla planlanan, randomize kontrollü deneysel ve çift kör bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini 14 Ocak 2019 – 20 Mayıs 2019 tarihleri arasında, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi Hızlı Bakı Birimi’ne intramüsküler enjeksiyon yaptırmak için başvuran 2430 hasta, örneklemi ise araştırmanın içleme kriterlerine uyan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 834 hasta oluşturmuştur. Veriler araştırmacı ve bir hemşire tarafından toplanmıştır. Verilerin toplanmasında ―Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu‖, ―Birey Tanıtıcı Bilgi Formu‖ ve ―Görsel Kıyaslama Ölçeği (GKÖ)‖ kullanılmıştır. Çalışmada araştırmanın içleme kriterlerine uyan ve araştırmaya katılmayı kabul eden hastalar, cinsiyete göre tabakalandırılmış blok randomizasyon listesine göre; aspirasyon süresinin 5-10 saniye olduğu İM enjeksiyon grubuna (Uygulama Grubu A), aspirasyon süresinin 1-2 saniye olduğu İM enjeksiyon grubuna (Kontrol Grubu) ve aspirasyon işleminin uygulanmadığı İM enjeksiyon grubuna (Uygulama Grubu B) atanmışlardır. Tüm enjeksiyon uygulamalarında aynı ―İntramüsküler Enjeksiyon Uygulama Protokolü‖ uygulanmıştır. Araştırma amacına uygun olarak toplanan verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde, SPSS 22.0 paket programı kullanılmıştır. Araştırmaya dahil edilen hastaların tanıtıcı bilgilerine ilişkin verileri için; sayı, yüzde dağılımları, ortalama, standart sapma, ortanca, minimum ve maksimum değerler verilmiştir. Ayrıca ANOVA, Kruskal Wallis Testi ve Mann-Whitney U Testi kullanılarak, istatistiksel anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için Ege Üniversitesi Rektörlüğü Tıp Fakültesi Dekanlığı Tıbbi Araştırmalar Etik Kurulu’ndan, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı‖ndan ve araştırmaya katılan hastalardan yazılı izin alınmıştır. Araştırma sonucunda, araştırma kapsamına alınan hastaların yaş ortalamasının 34.48±12.49 (18-65) olduğu, her üç araştırma grubunda da yaş dağılımının homojen olduğu, hastaların %33.2’sinin üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle diklofenak sodyum enjeksiyonu endikasyonu olduğu saptanmıştır. Ventrogluteal bölgeye uygulanan enjeksiyonlarda aspirasyon süresinin 1-2 saniye ve 5-10 saniye sürdüğü enjeksiyonların hiçbirinde aspirasyon esnasında kan gelmediği saptanmıştır. Araştırma gruplarının GKÖ ağrı puan ortalamaları kıyaslandığında; aspirasyon işleminin uygulanmadığı Uygulama Grubu B ile aspirasyon süresinin 1-2 saniye sürdüğü Kontrol Grubu’ndaki hastaların ağrı puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olmadığı (p=0.521); ancak aspirasyon süresinin 5-10 saniye sürdüğü Uygulama Grubu A ile Kontrol Grubu (p<0.001) ve Uygulama Grubu A ile Uygulama Grubu B’deki hastaların (p<0.001) GKÖ puan ortancaları arasındaki farkın anlamlı olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda; aspirasyon süresinin ağrı üzerinde etkili olduğu ve doğru bir bölge tespiti ile VG bölgeden yapılan İM enjeksiyonlarda aspirasyon uygulamasının yapılmasına gerek olmadığı söylenebilir.Öğe Yaşlılarda sık kullanılan düşme riski ölçeklerinin duyarlılıklarının incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2015) Baran, Leyla; Güneş, ÜlküBu araştırma huzurevinde kalan yaşlılarda Morse, Hendrich II ve DENN düşme riski ölçeklerinin risk belirlemede ne kadar özgül ve duyarlı olduğunu saptamak amacıyla planlanmıştır. Çalışma 15 Şubat- 15 Haziran 2014 tarihleri arasında Türkiye'de bir Huzurevi'nde kalan, 65 yaş ve üzerinde olan, yatağa bağımlı olmayan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 159 yaşlı birey ile yürütüldü. Araştırma verilerinin toplanmasında Tanıtıcı Özellikler Formu, Morse, Hendrich II ve DENN düşme riski ölçekleri kullanıldı. Veriler, araştırmacı tarafından yaşlı bireyler ile görüşülerek ve hemşire kayıt formlarından elde edildi. Araştırma kapsamına alınan bireylere ilk gün Tanıtıcı Özellikler Formu, Morse, Hendrich II ve DENN düşme riski ölçekleri uygulandı ve 60 gün boyunca bireylerin her gün düşme riski ölçeklerinden aldıkları puanlar kaydedildi. Aynı zamanda bu süre içinde bireylerin düşme durumları değerlendirilip gözlem formuna kaydedildi. Araştırmadan elde edilen verilerin değerlendirilmesi bilgisayar ortamında SPSS (Statistical Package for Social Sciences / 18.0 for Windows) programı kullanılarak yapıldı. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik ve ROC (Receiver Operating Characteristic) analizi kullanıldı. Araştırmaya katılan bireylerin % 59.7'si bayan olup yaş ortalaması 76.38 ± 7.97'dir. Gözlemlenen 159 bireyin 59'unda düşme gözlenmiştir. Bireylerin %82.4'ünün herhangi bir görme problemi olduğu, %46.5'inin herhangi bir işitme problemi olduğu ve %47.8'inin yürümek için yardımcı bir araç kullandığı saptanmıştır. Bireylerin %94.3'ünün kronik hastalıklardan en az birine sahip olduğu görülmektedir. Bireylerin "DENN Düşme Riski Değerlendirme Skalası" toplam puan ortalaması 13.58 ± 7.71 (Min-Max; 0-31) ve duyarlılık ve özgüllüğün aynı anda yüksek olduğu kesme noktası 14 olarak bulunmuştur. "Morse Düşme Ölçeği" toplam puan ortalaması 44.23 ± 26.86 (Min-Max; 0-105) ve duyarlılık ve özgüllüğün aynı anda yüksek olduğu kesme noktası 45 olarak bulunmuştur. "Hendrich II Düşme Riski Ölçeği" toplam puan ortalaması ise 6.43 ± 3.63 (Min-Max; 0-14) ve duyarlılık ve özgüllüğün aynı anda yüksek olduğu kesme noktası 5 olarak bulunmuştur. Duyarlılık, Özgüllük, Pozitif ve Negatif yordama değerleri DENN Düşme Riski Değerlendirme Skalası için sırasıyla %84.31, %71.30, %58.11 ve %90.59; Morse Düşme Ölçeği için sırasıyla %74.51, %70.30, %55.07 ve %825.56; Hendrich II Düşme Riski Ölçeği için sırasıyla %80.39, %43.52, %40.20 ve %82.46'dır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre ölçek sahiplerinin önerdikleri kesim noktalarına göre hem duyarlılığı hem de özgüllüğü yüksek olan ölçek DENN Düşme Riski Değerlendirme Skalasıdır. Buna göre özellikle yaşlı bakım evlerinde kalan bireylerin düşme riskinin tanılanmasında DENN risk değerlendirme ölçeğinin daha doğru sonuçlar verebileceği görülmekte ve huzurevlerinde öncelikli olarak bu ölçeğin kullanılması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Yaşlılık, Düşme Riski, Duyarlılık