Yazar "Altun Köroğlu, Özge" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bronkopulmoner displazili prematüre bebeklerin okul çağı prognozu(Ege Üniversitesi, 2017) Altun Köroğlu, Özge; Türksoylu, MümineBronchopulmonary dysplasia, premature infants, long term, prognosis, school age, respiratory, cardiovascular, neurological, inflammatory.;Bronkopulmoner displazi, premature bebekler, uzun dönem, prognoz, okul çağı, solunumsal, kardiyovasküler, nörolojik, inflamatuvar.;Giriş ve Amaç: Bronkopulmoner displazi (BPD), prematüre doğan bebeklerde doğumdan belli bir süre sonra devam etmekte olan oksijen ihtiyacı, solunum sıkıntısı ve eşlik eden radyolojik bulgular ile karakterize klinik bir sendromdur. Halen süt çocukluğu döneminin en sık kronik solunum sistemi hastalığıdır. BPD tanısı almış premature bebekler uzun dönemde solunumsal, nörogelişimsel, kardiyovasküler, işitsel ve görsel bozukluklar ve büyüme geriliği açısından yüksek risk altındadırlar. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde uygulanan tıbbi tedavilerin ve teknolojinin gelişimi ile BPD'nin klinik özellikleri, hastalığın seyri ve uzun dönem prognozu değişiklik göstermektedir. Uzun dönemde risklerin bilinmesi uygun izlem ve erken tedavinin planlanması açısından önemlidir. Ancak BPD'nin uzun dönem izlemine ilişkin bilgiler sınırlıdır. Bu çalışmada BPD tanısı almış premature bebeklerin okul çağındaki durumlarının yeni teknikler ile çok yönlü değerlendirilmesi ve uzun dönem kısıtlılıklar açısından olası risk faktörlerinin saptanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2005 - 2008 yılları arasında doğan, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde (YYBÜ) yatarak izlenen, taburculuk sonrası prematürite ve BPD komplikasyonları açısından izlemleri yapılan prematüre kohortumuzun 8-10 yaş okul çağı değerlendirmeleri yapılmıştır. Okul öncesi 2-4 yaş değerlendirmelerini yaptığımız BPD'li 20 çocuk (13 hafif, 6 orta, 1 ağır) ve prematüre doğan 14 BPD'siz çocuk ile benzer yaş ve cinsiyette, bilinen herhangi bir hastalığı olmayan miadında doğan 23 çocuk kontrol grubu olarak çalışmaya dahil edilmiştir. Antropometrik ölçümleri ve vital fonksiyon ölçümleri uygun şekilde yapılan çalışma popülasyonunun nörolojik durumunun değerlendirilmesinde Kaba Motor İşlevsellik Ölçeği ve Mizrahi skorlaması; solunumsal değerlendirmede spirometri, impulse osilometri ve egzersiz provokasyon testi ölçümleri; kardiyovasküler değerlendirmede elektrokardiyografi, konvansiyonel, doku Doppler ve specle-tracking ekokardiyografiye ek olarak biyokimyasal belirteçler (B tipi Natriüretik Peptid, N terminal B tipi Natriüretik Peptid, Kitotriozidaz, kitinaz benzeri protein (YKL-40), yüksek duyarlıklı C-reaktif protein, miyeloperoksidaz (MPO), tümör nekroz faktör-alfa (TNFa), interlökin-6 (IL-6), interlökin-18 (IL-18), matriks metalloproteinaz-1 (MMP 1) ve matriks metalloproteinaz-9 (MMP9)) değerlendirilmiştir. Bulgular: Antropometrik ölçümler incelendiğinde; hem BPD'li hem de BPD'siz premature doğan çocukların vücut ağırlıkları term doğanlara göre anlamlı olarak düşüktü (p<0,001, p=0,027). BPD'li pretermlerin boyları term doğanlardan anlamlı olarak kısa bulunurken (p<0,001), diğer iki grup arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0 190) Boy uzunlukları ölçümlerinde gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,348). BPD'li bebeklerin baş çevreleri hem BPD'siz pretermlerden hem de term doğanlardan anlamlı olarak küçüktü (p<0,001, p=0,001). Solunumsal değerlendirmede; spirometri ölçümünde BPD' siz prematüre grubunun FEF25_75% BPD ve term gruplarına göre anlamlı olarak düşük saptandı (p=0,035, p=0,046). İmpulse osilometri ölçümlerinde gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Egzersiz provakasyonu sonrasında; spirometride FEV1 hem BPD'li hem BPD'siz pretermlerde azalma (p<0,001), FEVI/FVC ve FEF25-75% ise BPD'siz prematüre grubunda azalma (p=0,047, p<0,001), impulse osilometride ise sadece R 5Hz; BPD'siz prematüre grubunda diğer gruplara göre daha fazla yükselme eğiliminde idi (p=0,005) Serebral palsi BPD grubunda %20, BPD'siz prematürelerde %7,1 oranında mevcuttu. BPD grubunda nörolojik kısıtlılık kaba motor işlevsellik ölçeği ile %25. Mizrahi klinik skorlama ölçeği ile %35 oranında saptandı. Kardiyovaskuler değerlendirmede; konvansiyonel ekokardiyografi BPD'li pretermlerde çeşitli yapısal etkilenmelere ek olarak pulmoner hipertansiyon göstergesi olan PAAT düşüklüğünün devam ettiğini gösterdi (p=0,003). Doku Doppler ekokardiyografide sağ ventikülde global etkilenme bulgusu olarak RVMPI (Sağ ventikül m,yokard performans indeksi) BPD grubunda BPD'siz prematüre ve term kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p<0,001). Speckle Tracking ekokardiyografi ile BPD grubunda sağ ventrikül, sol ventrikül ve interventriküler septumda etkilenmeler saptandı. Postnatal kortikosteroid tedavisi pulmoner hipertansiyon bulguları ve sağ ventikül miyokard performans indeksleri ile ilişkiliydi. NT-proBNP ile BPD grubundaki RVMPI arasında pozitif ilişki saptandı. BPD grubunda proinflamatuvar belirteçlerden MMPI anlamlı olarak yüksekti (p<0,001). YKL-40 ve MPO düzeyleri ise hem BPD'li hem de BPD'siz pretermlerde term doğanlardan daha yüksekti. Sonuç: Okul çağına gelmiş BPD'li ve BPD'siz pretermler term doğmuş yaşıtlarına göre daha zayıf olmakla beraber; BPD grubunda buna ek olarak boy ve baş çevresi düşüklüğü dikkat çekmektedir. Baş çevresi düşüklüğü ile uyumlu olarak bu grupta nörolojik kısıtlılıklar daha sık görülmektedir. Solunumsal değerlendirmelerde; BPD durumundan bağımsız olarak preterm doğumun etkileri silik de olsa okul çağında devam etmekte olup; bu etkilenmeler egzersiz provakasyonu ile fark edilmektedir. BPD'li hastalarda kardiyovasküler etkilenmeler okul çağında devam etmekte olup; erişkin yaştaki kardiyovasküler hastalıkların habercisi olabilecek biyokimyasal bulgulara rastlanmıştır. Kronik solunumsal bir hastalık olarak tanımlanan BPD'de hastalarının okul çağı değerlendirmelerinde solunumsal bulgular silikleşirken saptadığımız kardiyovasküler etkilenmeler; BPD'nin aslında vasküler bir hastalık olduğu hipotezini destekler yöndedir. BPD'li hastaların izleminde kardiyavasküler kısıtlılıklar akılda tutulmalıdır.Öğe Neonatal morbidite ve mortalitenin azaltılması için yenidoğan yoğun bakım ünitesi altyapısının yenilenmesi(Ege Üniversitesi, 2017) Akısü, Mete; Altun Köroğlu, Özge; Kültürsay, Nilgün; Yalaz, MehmetNewborn, intensive care, mortality.;Ülkelerin gelişmişlik seviyelerini gösteren en önemli parametrelerden biri neonatal (yenidoğan) ölüm hızıdır. Doğumdan sonraki ilk 28 günü içeren neonatal dönemde mortalitenin (ölümlerin) en önemli sebepleri prematürite (erken doğum), asfiksi (anne karnında ve doğumda oksijensizlik) ve doğumsal anomalilerdir. Ülkemizde bir yaş altı bebek ölümlerinin yarısından fazlası hala yenidoğan döneminde görülmektedir. Son yıllarda gebe izleminin, doğum ve yenidoğan yoğun bakım izlem koşullarının iyileştirilmesi ile dünyada ve ülkemizde perinatal ve neonatal mortalitede düşüş sağlanmaktadır. Oniversitemizce desteklenen bu alt yapı projesinde yenidoğan yoğun bakımda izlenen kritik hasta yenidoğan bebekler için yaşam kurtarıcı olan izlem koşullarının sağlanması ve gerekli tedavilerin verilebilmesi hedeflenmiştir. Ege Üniversitesi Neonatoloji Bilim Dalımız özellikle prematüre (erken doğan); ağır kalp hastalığı nedeniyle ilk günlerde opere edilen; beyin, akciğer ve diğer organlarla ilgili sorunları nedeniyle yakın takip ve ileri düzey tedavi gerektiren bebeklerimiz için gerekli cihazların bir kısmına bu bilimsel proje kapsamında verilen destekle kavuşmuştur. Yenidoğan yoğun bakım ünitemize sağlanan gelişmiş teknolojiye sahip bu tıbbi cihazlar ile çok sayıda kritik hasta yenidoğan bebeğe yaşam kurtarıcı tedaviler sunulmuştur. Bu bebeklerde uzun süreli sakatlıkların engellenmesi konusunda da bu yeni cihazların ciddi katkısı olmuştur. Önümüzdeki yıllarda da bebek yaşamına ve bilimsel araştırmalara katkılarımız artarak sürecektir.;Yenidoğan, yoğun bakım, mortalite.Öğe Ocular prophylaxis in the newborn(2022) Celık, Mahmut; Altun Köroğlu, ÖzgeIn the first 4 weeks of life, an ocular infection is seen in 1–12% of newborns and this clinical situation is called “ophthalmia neonatorum.” The etiology includes bacterial, viral, and chemical causes. Unfortunately, severe conjunctivitis progressing to corneal ulceration and blindness may develop in the newborns due to inadequate ocular prophylaxis. The development of these cases can be prevented by screening the mothers during pregnancy and giving treatment if necessary and/or providing the newborns with appropriate ocular prophylaxis.