Yazar "Özyürek, Ruhi" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The role of ultrafiltration therapy on blood pressure of hypertensive chronic hemodialysis children
    (1998) Kabasakal, Caner; Mir, Sevgi; Sönmez, Ferah; Betin, Nermin; Cura, Alpan; Özyürek, Ruhi
    Hypervolemia is supposed to be the principal factor in hypertension in chronic hemodialysis adults. in this study, the role of intensive Ultrafiltration (UF) treatment to reduce hypertension due to hypervolemia in hemodialysis children was investigated. the inferior vena cava (IVC) was also evaluated as an index of UF therapy. Twenty-three hemodialysis children with the mean age 10.6+3.1 years were classified due to their blood pressure status. IVC measurements were performed with 2-D echocardiography and inferior vena cava index (IVCl) was calculated as diameter of inferior vena cava (mm)/ body surface area (m2). UF therapy was applied to each hypervolemic patient for four successive days and all of the patients were followed up for 4 weeks. Plasma levels of atrial natriuretic peptide (RlA), noradrenalin (high performance liquid chromotography) and plasma renin activity (RlA) of three patients having persistent hypertension were investigated. IVCI and plasma atrial natriuretic peptide levels of 12 healthy children were studied as a control group. At the begining of the study, 11 patients had hypertension and 14 patients had high IVCI. 14 hypervolemic children had UF therapy. Eleven patients responded to UF therapy and had normal blood pressures. After 4 weeks of follow up period 12, patients were again found to have hypertension. Following UF, hypertension was persisted in 3 of them. Since IVCI and ANP levels of these three patients were high, hypervolemia or some other factors was thought to be responsible for hypertension. Volume overload was found to be the most important factor in the pathogenesis of HT in hemodialysis children. UF was effective in reducing hypertension. IVCI might be a reliable parameter to control ultrafiltration therapy in the management of hypervolemic hemodialysis children.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Short- and mid-term results of resection of discrete subaortic stenosis in children
    (2016) Turhan, Soysal; Ayık, Mehmet Fatih; Işık, Onur; Akyüz, Muhammet; Levent, Reşit Ertürk; Özyürek, Ruhi; Atay, Yüksel
    Bu çalışmada, diskret subaortik darlık olan hastalarda kısa ve orta dönem cerrahi sonuçlarımız sunuldu.Ça­lış­ma­ pla­nı:­ Eylül 2000 - Ocak 2012 tarihleri arasında kliniğimizde diskret subaortik darlık nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan toplam 72 hasta (43 erkek, 29 kadın; ort. yaş 4.6±4.5 yıl; dağılım, 6 ay - 11 yıl) retrospektif olarak incelendi. Tüm hastalara transaortik stenotik yapı eksizyonuna ek olarak sınırlı miyektomi uygulandı. İşlem sonrası sol ventrikül çıkım yolu gradyanı ve aort kapak yetmezliği ekokardiyografi ile değerlendirildi.Bul gu lar: Ortalama takip süresi 4.9±2.7 yıl idi. Ameliyat sonrası erken ve geç dönemde mortalite gözlenmedi. Bir pediatrik hastada kalıcı kalp pili takılmasını gerektiren kalp bloku gelişti. Sol ventrikül çıkım yolu ortalama sistolik gradyanı ameliyat öncesi 48.4±13.7 mmHg'den (dağılım 32-70 mmHg), ameliyat sonrası dönemde 8.6±5.6 mmHg'ye (dağılım 4-15 mmHg) geriledi. Takip sırasında iki hastada (%2.7) tekrarlayan darlık nedeniyle tekrar ameliyat gerekti.So nuç: Çalışma bulgularımız, membranektomiye ek olarak sınırlı miyektominin mortalite ve morbiditeyi artırmadan iyi orta dönem sonuçları olduğunu göstermektedir
  • Küçük Resim
    Öğe
    Trikuspit, aort ve pulmoner kapak tamirlerinde homogreft uygulamaları
    (Ege Üniversitesi, 2010) Durmaz, İsa; Özyürek, Ruhi
    Aort kapak, homogreft, mitral kapak, pulmoner kapak, reoperasyon, replasman, triküspit kapak, transözefajial ekokardiyografi.;Aotic valve, homograft, mitral valve, pulmonary valve, reoperation, replacement, transoesophageal echocardiagrapy, tricuspit valve.;Teknolojik alandaki gelismelere ragmen, kalp hastalıklarının cerrahi tedavisinde gerek preoperatif tanı gerekse peroperatif uygulama hatalarına baglı olarak basarı oranı olumsuz etkilenmektedir. 1980'li yıllardan beri uygulanmaya baslayan intraoperatif ekokardiyografi, gerek preopatif tanı eksikliginin, gerekse cerrahi tedavi yetersizliginin ameliyat anında saptanmasında ve dolayısıyla ameliyat esnasında dogru islemin yapılmasında önemli rol oynamaktadır. Biz, Anabilim Dalımızda 2005-2010 yılları arasında 42 homogreft replasmanı uyguladıgımız 39 hastada peroperatif taransözefajial ekokardiyografinin (TÖE) rolünü arastırmak amacıyla bu prospektif çalısmayı gerçeklestirdik. Sonuç olarak 3 olguda preoparatif tanı hatası, 4 olguda cerrahi isleme baglı olarak yetersizlik saptayarak bu eksiklikleri aynı seansta düzeltme olanagı sagladık.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Vazovagal senkoplu hastalarda egzersiz ve Tilt testi sırasında ve sonrasında ritm problemleri ve otonomik disfonksiyonun holter EKG ile belirlenmesi
    (Ege Üniversitesi, 2014) Levent, R. Ertürk; Özyürek, Ruhi
    Vasovagal syncope, tilt test ve heart rate variability.;Vazovagal senkop, tilt testi, kalp hızı değişkenliği.;Vazovagal senkoplu (VVS) çocuklarda Tilt ve egzersiz testi sık kullanılan iki testtir. Bu testler sırasında ve sonrasında oluşabilecek ritm problemleri ve yine bu hasta grubundaki otonomik disfonksiyonu belirleyen az sayıda çalışma vardır. Bu çalışmada bu sorunlar araştırılmış ve tartışılmıştır. Bu amaçla Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Kardiyoloji polikliniğinde anamnez bulgular' ile vazovagal senkop tanısı alan yaş ortalaması 12±3,4 olan 20 hastanın (1 3'ü kız, 7 erkek) değerlendirilmesi yapılmıştır. Egzersiz ve Tilt testi için kontrol grubu alınmamış ve grup kendi içinde değerlendirilmiş, otonomik disfonksiyon için aynı sayı, cins ve yaş grubunda sağlıklı kontrol alınmıştır. VVS'Ii çocukların I 2'sinde Tilt testi pozitif saptanmış olup, egzersiz ve Tilt testi sonrasında atrial ve ventriküler erken vuru sayılarında anlamlı olmasa da artış oluştuğu gözlenmiştir. VVS'li çocuklarda otonom testlerin bozulduğu izlenmektedir. Sonuç olarak, .VVS'li hastalarda bu iki testin güvenli olarak uygulanabileceği, otonom Ibnksiyon bozuklukları açısından daha ileri araştırmalar yapılması gerekeceği düşünülmüştür.