Yazar "Özveri Koyuncu, Banu" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Apikal rezeksiyonlarda, yönlendirilmiş doku rejenerasyon yöntemine göre kollagen membran ile demineralize kemik matriksinin iyileşmeye etkileri ve değişik kanal patlarının kullanımı(Ege Üniversitesi, 2000) Özveri Koyuncu, Banu; Günbay, TayfunBu çalışmada, apikal rezeksiyon hastalarında kanal dolgu maddesi olarak polikarboksilat siman ile diaket uygulandı. 20'şer hastadan oluşan bu iki grup iyileşmeye olan katkıları açısından değerlendirildiler. Kanal dolgu maddesi olarak diaket kullanılan hastalarda apikal rezeksiyon kavitelerinde Yönlendirilmiş Doku Rejenerasyon tekniğine göre kollagen membran ve kollagen membran+DKDKA uygulandı. 20'şer hastadan oluşan bu gruplar, kanal dolgu maddesi olarak diaket uygulanan kontrol grubuyla iyileşmeye olan katkıları açısından karşılaştırıldılar. Olgular klinik ve radyolojik olarak 1.,3.,6.,12. ve 18. aylarda incelendi. Bu incelemeler sonucunda kanal dolgu maddesi olarak diaketin polikarboksilat simana tercih edilebileceği görüldü. Kollagen membranın ve DKDKA - nın manüplasyonunun kolay olduğu, herhangi bir allerjik reaksiyon, ensizyon yerinde açılma, enfeksiyon veya greft atılım reaksiyonuna yol açmadığı saptandı. YDR tekniği ve YDR+DKDKA uygulanan olgularda özellikle büyük periapikal defektlerde, takip süresince bu materyallerden beklenen katkının sağlandığı tespit edildi.Öğe Atrofik mandibulaya yerleştilen implantların sayı ve lokalizasyonunun simfiz bölgesinin kırılganlığına etkisi(Ege Üniversitesi, 2022) Özveri Koyuncu, Banu; Gökçe, Fatma MerveAmaç: Atrofik tam dişsiz hastalarda dişsizliğ i rehabilite etmek amacıyla implant destekli overdenture protezler tercih edilmektedir. Ancak bu implant uygulamalarının zaten atrofi nedeniyle dayanıklılığ ı azalmış olan mandibulanın frontal travmatik kuvvetler karşısındaki dayanıklılığ ını nasıl etkilediğ ine dair detaylı çalışmalar bulunmamaktadır. Bu çalışma ile atrofik tam dişsiz mandibulalarda uygulanan geleneksel tam protez iki implant ve üç implant destekli overdenture protez sistemlerinin mandibulanın frontal travmatik kuvvetere karşı dayanıklılığına olan etkilerinin değ erlendirilmesi amaçlanmaktadır. Materyal ve metod: Bir adet atrofik mandibula bilgisayar ortamında modellendi. Bu modele geleneksel tam protez, iki implant destekli locator ataçmanlı overdenture protez, iki implant destekli bar ataçmanlı overdenture protez, üç implant uygulanan locater ataçmanlı overdenture protez, üç implant uygulanan bar ataçmanlı overdenture protez bilgisayar ortamında uygulanarak 5 farklı tedavi modeli simüle edildi. Tü m modellere simfiz bö lgesinden frontal dü zleme dik bir şekilde 1cm çapında dairesel alandan 2000N kuvvet uygulanarak statik lineer analizler gerçekleştirildi. Analizler sonucunda mandibula ü zerinde oluşan Pmax, Pmin ve von Mises stres değ erleri elde edildi. Bulgular: Orta hatta 3. İmplantın konulduğu modellerde oluşan stresler mandibulanın dayanıklılık seviyesini aşmıştır. İki implant uygulanan bar ataçmanlı overdenture protez uygulanan modellerde en düşük stresler oluşmuştur. Kondil ve angulus bölgesinde oluşan stresler mandibulanın dayanıklılık seviyesinin altında kaldı ve streslerin daha çok simfiz bölgesinde oluştuğu gözlemlendi. Bar ataçman kullanımın stresleri simfizden kondile dağıttığı gözlendi. Sonuçlar: Tam dişsiz atrofik mandibulaya sahip hastalarda implantların birbirine bağ landığ ı bar ataçmanlı overdenture protez modellerinde mandibulaya frontal travmatik kuvvet uygulandığ ında ö zellikle de simfiz bö lgesinde daha çok stres oluştuğu gözlemlenmiştir. Bununla birlikte orta hatta konulan 3. implantın mandibula kırılganlığını arttırdığı gözlemlenmiştir.;Atrofik tam dişsiz mandibula; Dental implant; Overdenture; Sonlu eleman analizi; Travmatik kuvvet.;Atrophic edentulous mandible, Dental implant; Overdenture; Finite element analysis; Traumatic forceÖğe Dental implantın immediat yüklenmesinde iki farklı kemik greftinin sonlu elemanlar analizi yöntemine göre karşılaştırılması(Ege Üniversitesi, 2021) Özveri Koyuncu, Banu; Kümbüloğlu, Tomurcuk Övül; Güngörürler, Musa; Kaya, Elif Ezgi; Havıtçıoğlu, Hasan; Uzun, BoraDental implant uygulamalarında özellikle anterior bölgede hastaların estetik beklentilerinin artmasına bağlı olarak immediat yükleme (hemen yükleme) protokolü son yıllarda daha fazla tercih edilmeye başlanmıştır. İmplant uygulamaları sonrası kemik-dental implant arasında kalan boşluk 2 mm ve üzerinde ise kemik grefti ile desteklenmeye çalışılmaktadır. Konuyla ilgili yapılan literatür taramasında sınırlı sayıda çalışma olduğu görülmektedir. Bu çalışmadaki amacımız; yeni bir sentetik kemik grefti olan TiO2 ile bovine kaynaklı Cerabone greft materyalleri üzerinde oluşan stresleri 3 boyutlu modelleyerek sonlu elemanlar analiz yöntemi ile değerlendirmektir. Üst çeneye dental implant yerleştirildikten sonra vestübül yüzde oluşturulan 2 ayrı defekt modellemelerine (2 mm'lik vertikal 2 mm'lik horizontal defekte ve 3 mm'lik vertikal 3 mm'lik horizontol defektler) yukarıda adı geçen kemik greftleri ile destekleme yapılmıştır. Modellemenin yapılabilmesi için dental implant, abutment ve kemik greftleri kullanılmıştır. İki farklı greftin stres dağılımının sanal ortamda karşılaştırılması amacıyla, üst çene modeli, implant modeli ve kemik grefti modeli üç boyutlu olarak oluşturulmuştur. Modellere Sonlu Elemanlar Analizi yapılıp, sonuçlarına göre stres dağılım özellikleri değerlendirilmiştir. Sonuçlara göre sentetik kemik grefti olan TiO2 ile bovine kaynaklı Cerabone'nun arasında üç boyutlu Sonlu Elemanlar Analiz Yöntemine göre stres dağılımı açısından iki materyal birbiri ile kıyaslandığında çok büyük bir fark yoktur. Greft konulmadığı zaman implant üzerine gelen stresin azaldığı bulunmuştur. Mümkünse greft konulmadan doğrudan implant uygulamak stres dağılımı açısından daha avantajlıdır.;Sonlu Elemanlar Yöntemi, TiO2, Cerabone, Dental İmplant, İmplantüstü protez.;Finite Element Analysis, TiO2, Cerabone, Dental Implant, Implant Supported Prosthesis.Öğe Oral epitelin neoplastik transformasyonunda Ki-67, p53 ve c-erB-2 proliferatif indekslerin önemi(Ege Üniversitesi, 2009) Akay, M. Cemal; Özveri Koyuncu, BanuOral kavite ve orofarenksin de dahil olduğu baş-boyun bölgesi oral skuamöz hücreli karsinoma, dünyada görülen kanser türleri arasında 6. sırada yer almaktadır. Cerrahi tedavi, kemoterapi ve radyoterapideki gelişmelere rağmen baş-boyun kanserlerinin prognozu özellikle erken dönemde teşhis edilemeyen malign tümörlerde istenilen seviyelere gelememiştir. Kanser gelişimi, onkogen ve tümör baskılayıcı genlerdeki değişiklikleri içeren çok basamaklı bir proçes olarak kabul edilir. Ağız kanserleri ile ilişkili olan genlerden biri olan p53, farklı organ tümörlerinde en sık mutasyonu saptanan gen olması nedeniyle, son yıllarda çalışmaların odak noktasını oluşturmaktadır. Hücrede DNA hasarı oluştuğu zaman p53 protein yapımının artışıyla birlikte DNA tamirine olanak sağlamaya yönelik hücre siklus duraklaması meydana gelmektedir. p53 gen mutasyon ve/veya delesyonu sonucu gelişen hücre siklüsundeki normal regulasyonun bozulmasının, çok sayıda tümörün patogenezinde rol oynadığı bilinmektedir. Mutasyon sonucunda p53 - ün akümülasyonu malign lezyonlarda moleküler ve immunohistokimyasal metodlarla tespit edilebilmektedir. p53'deki normal fonksiyon kaybının premalign lezyonların malign lezyonlara ilerlemesinde etkin rol oynadığı ileri sürülmektedir. Kanser hücrelerinin proliferasyon kapasitesini gösteren Ki-67 antijeni tümör gelişme hızının değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. Ki-67 çoğalan hücrelerde bulunan, dinlenme halindeki hücrelerde görülmeyen nükleer bir antijen ile etkileşime girer. G0 fazı hariç tüm dönemlerde bulunur. Birçok tümör tipinde Ki-67 ekspresyonu ile büyüme oranları ve bazı tümörlerde prognoz ile ilişki bulunmuştur. Her2/neu olarak da bilinen c-erb-B2 onkoprotein normal hücrelerde tek kopya halinde olup 17. kromozomda lokalizedir. Epidermal Growth Factor (EGF) ailesinden bir glikoproteini (p185) kodlamaktadır. C-erb-B2, daha çok meme ve over kanserlerinde prognostik belirleyici olarak kullanılır. Klinik çalışmalarda, meme kanserlerinde c-erb-B2 geninin ekspresyonu araştırılmıştır ve bu kanser tipinin yaklaşık %20-30'unda aşırı miktarda eksprese olduğu ve postoperatif takip döneminde nüks açısından belirleyici olarak kullanıldığı bildirilmektedir. C-erb-B2 geni, meme kanseri dışında, bir çok değişik tümör tipinde (over, mide, böbrek, kolon v.b) amplifikasyon göstermesi nedeniyle yoğun olarak araştırılmıştır. Baş-boyun kanserlerindeki ekspresyonu ile ilgili çalışmalara ise son yıllarda ağırlık verilmeye başlanmıştır. C-erb-B2 aşırı ekspresyonunun, lokal nüks, metastazsız sağ kalım, mitotik indeks ve aksiller lenf nodu tutulumu ile ilişkisi olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Biz de çalışmamızda, immunohistokimyasal yöntemle Ki-67, p53 ve c-erb-B2 proteinlerinin ekspresyonunu, etik kurul onayı aldıktan sonra kliniğimize başvuran hastalardan elde edilen sağlıklı dokular, ayrıca kliniğimize ba vuran hastalardan alınan oral biopsi örneklerinde displazi saptanan premalign dokular ve patoloji arşivinden elde edilen malign dokularda analiz etmeyi, ayrıca aralarındaki korelasyonun saptanmasını amaçladık.;Oral skuamöz hücreli karsinoma, premalign, Ki-67, p53, c-erb-B2, immunohistokimya.;Oral squamos cell carcinoma, premalign, Ki-67, p53, c-erb-B2, immunohistochemical.Öğe Otojen diş kemik greftinin kemik tamiri ve yenilenmesi üzerine olan etkisinin farklı kemik greftleri ile karşılaştırılması: İn vitro çalışma(Ege Üniversitesi, 2023) Özveri Koyuncu, Banu; Becerik, Sema Çınar; Işık, Gözde; Günbay, Tayfun; Çöven, Furkan OzanAmaç: Bu projenin amacı, otojen diş kemik greftinin, insan kemik epitel osteosarkoma (Saos-2), insan gingival fibroblast (hGF), insan periferal kan monosit hücreleri (THP-1) ve insan periodontal ligament fibroblast hücrelerinin (hPdLF) proliferasyonu, göçü, tutunması ve mineralize doku oluşturması üzerine etkisini in vitro ortamda karşılaştırmalı olarak değerlendirmekti. Materyal ve metot: Otojen diş kemik grefti, allogreft, ksenogreft ve sentetik kemik greftlerinde, Saos-2, hGF, THP-1 ve hPdLF hücre canlılığı 3-(4, 5-dimetiltiazol-2-il)-2, 5-difenil tetrazolyum bromür (MTT) analizi ile değerlendirildi. Kalsifikasyon ve kemikleşmenin değerlendirilmesi için alizarin red boyaması ve osteokalsin aktivite testi uygulandı. Taramalı elektron mikroskobu (SEM) altında hücrelerin kemik greftlerine tutunumları ve hücre morfolojileri incelendi. Hücrelerin 24., 48. ve 72. saatteki proliferasyon ve hücre göçü değerlendirilmesi varyans analizi (ANOVA) ile test edildi ve post-hoc karşılaştırmaları için Tukey testi kullanıldı. Bulgular: 72. saatte Saos-2, hGF, THP-1 ve hPdLF hücreleri için en yüksek proliferasyon oranı, otojen diş kemik greftinde gözlendi. Hücre göçü analizlerinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı. Saos-2 hücrelerinde alizarin red boyaması ile elde edilen kalsifikasyon değerleri ile osteokalsin aktiviteleri, diğer kemik greftleri karşılaştırıldığında otojen diş kemik greftinde daha yüksekti. SEM analizinde, hücrelerin allogreft, ksenogreft ve sentetik kemik grefti ile benzer şekilde otojen diş kemik greftine tutunduğu, yayıldığı ve benzer morfolojik özellikler gösterdiği izlendi. Sonuç: Otojen diş kemik greftinin yapısal özellikleri ve biyouyumluluğu göz önüne alınarak alternatif bir ogmentasyon materyali olarak kullanılabileceği düşünülmektedir.;Otojen diş kemik grefti; allogreft; ksenogreft; sentetik kemik grefti; hücre kültürü; in vitro.;Autogenous tooth bone graft; allograft; xenograft; synthetic bone graft; cell culture; in vitro.