Yazar "Özhan, Mustafa Hikmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The approach to community-acquired pneumonia: A survey study(2018) Özyürek, Berna Akıncı; Ertürk, Arzu; Aydemir, Yusuf; Şen, Nazan; Alizoroğlu, Dursun; Özhan, Mustafa HikmetINTRODUCTION AND AIM: Community-acquired pneumonia (CAP), which is often seen in daily practice, is a lower respiratory tract and pulmonary parenchyma infection which develops in society and daily life with community-acquired pathogens in individuals with no known immune failure. Delay in the treatment of pneumonia is known to increase morbidity and mortality. Various scoring systems are currently used in the identification of treatment groups in pneumonia. With the aim of evaluating the approach to CAP cases, the infection. MATERIALS AND METHODS: Working Group of the Turkish Respiratory Research Association (TUSAD) prepared a 22-item questionnaire. RESULTS: The survey was published on the TUSAD official website between July 2013 and June 2016. A total of 78 individuals responded to the questionnaire on the website. CONCLUSION: The responses to the questionnaire could indicate the way forward for new guidelines for physicians in respect of the approach to CAP.Öğe The approach to community-acquired pneumonia: A survey study(2018) Özyürek, Berna Akıncı; Ertürk, Arzu; Aydemir, Yusuf; Şen, Nazan; Alizoroğlu, Dursun; Özhan, Mustafa HikmetINTRODUCTION AND AIM: Community-acquired pneumonia (CAP), which is often seen in daily practice, is a lower respiratory tract and pulmonary parenchyma infection which develops in society and daily life with community-acquired pathogens in individuals with no known immune failure. Delay in the treatment of pneumonia is known to increase morbidity and mortality. Various scoring systems are currently used in the identification of treatment groups in pneumonia. With the aim of evaluating the approach to CAP cases, the infection. MATERIALS AND METHODS: Working Group of the Turkish Respiratory Research Association (TUSAD) prepared a 22-item questionnaire. RESULTS: the survey was published on the TUSAD official website between July 2013 and June 2016. A total of 78 individuals responded to the questionnaire on the website. CONCLUSION: the responses to the questionnaire could indicate the way forward for new guidelines for physicians in respect of the approach to CAP.Öğe İlköğretim çağındaki çocuklarda sigara ad ve logosunu tanıma oranlarında iki yıllık sürede saptanan farklılık(2011) Ekren, Pervin Korkmaz; Başarık, Burcu; Özhan, Mustafa HikmetAmaç: İlköğretim çağındaki çocuklarda sigara içme oranını, sigara marka ve logolarını tanıma sıklığını saptamak. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız prospektif olarak planlanmış olup aynı anketin değişik denekler üzerinde iki yıl arayla iki kez uygulanmasıyla gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Birinci basamakta (Grup 1) %73’ünün erkek, ortalama yaşın 10.9 (±1.91), ortanca sınıfın 5. sınıf olduğu 224 öğrenci yer alırken; ikinci basamağı (Grup 2) tamamlayan 200 öğrencinin %63’ü erkek, ortalama yaşı 10.7 (±1.87) ve ortanca sınıfı 5. Sınıf olarak saptanmıştır. Ortalama yaş, ortanca sınıf ve sosyoekonomik durum açısından benzer özellikte olan gruplarda sigara içiciliğinin %9.5’ten %10.8’e yükseldiği izlenmiştir (p=0.65). Sigara marka ve logolarını tanıma yönünden gruplar karşılaştırıldığında, Samsun marka (p=0.002) ve logosu (p=0.035) ile Marlboro markasının (p=0.004) doğru tanınma yüzdelerinin Grup 2’de Grup 1’e göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük olduğu, Camel marka ve logosu ile Marlboro logosu için gruplar arasında anlamlı fark olmadığı görülmüştür. Sigara içmeye başlama ortalama yaşının 8.33±3.3’ten 9.44±2.5’e yükseldiği saptanmış; sigara içme nedenleri sorulduğunda da birinci sırada ‘merak etme’nin yer aldığı belirlenmiştir. Sonuç: Ülkemizde sigara tüketiminin artmasına karşılık ilkokul çocuklarında sigara içme sıklığının ve sigaraya başlama yaşının önceki çalışmalarda saptanan değerlerle benzer olması, sigara reklam yasağının etkin olduğunu ama daha yoğun bir şekilde uygulanması gerektiğini düşündürmektedir.Öğe Infective Exacerbations of Chronic Obstructive Pulmonary Disease with or without Pneumonia(2014) Deniz, Sami; Özhan, Mustafa HikmetObjective: It was aimed to evaluate the relation between the presence of pneumonia and clinical, demographic and biochemical data of patients with a diagnosis of Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD) during exacerbation in case-control groups.Methods: the present study, which was designed as a prospective study, included COPD cases with or without pneumonia diagnosis, hospitalized between 2007 and 2008 in a tertiary chest diseases clinic for acute exacerbation. Patients that were diagnosed with pneumonia based on clinical and radiological findings at the time of hospitalization were assigned to the pneumonic exacerbation (PE) group and the cases without significant infiltration were assigned to the non-pneumonic exacerbation (n-PE) group. All patients were investigated in terms of demographic and biochemical data, as well as pulmonary function tests and time to exacerbation. Data were compared using chi-square test for categorical variables and student t-test for parametric variables, and a p <0.05 was considered significant. Relation between variables was analysed by Pearson correlation test.Results: the study included 30 patients (23 males and 7 females; mean age±SD:69±7 years) with signs of exacerbation without pneumonia and 30 COPD patients (23 males and 7 females; mean age±SD:69±9 years) with a diagnosis of pneumonia. No difference was determined between the groups in terms of age, gender, presence of diabetes, number of annual exacerbations, and previous antibiotic use. the amount of cigarette smoking (59±36 pack.year versus 38±37 pack.year; p<0.05) was higher and disease duration (COPD) (15±11 years versus 7.7±8 years; p<0.05) was longer in the exacerbation group without pneumonia. Among laboratory findings, whilst there was no difference between the groups in terms of C-reactive protein (CRP), lactate dehydrogenase (LDH) and leukocyte counts, it was observed that forced expiratory volume in 1 second (FEV1) (33.5±10% versus 55±19%; p<0.05 ) was lower in the exacerbation group without pneumonia.Conclusion: It is concluded that COPD patients who were more serious cigarette addicts, had a lower forced expiratory volume in 1 second (FEV1) and a longer disease duration are more prone to exacerbations without pneumonia.Öğe Kronik obstrüktif akciğer hastalığına bağlı gelişen kor pulmonale gelişiminde endotelinin yeri(Ege Üniversitesi, 2000) Özhan, Mustafa HikmetKronik obstrüktif akciğer hastalığı{nda morfolojik ve fonksiyonel değişiklikler sonucunda ileri dönemlerde pulmoner hipertansiyon gelişmekte ve yaşam süresini belirgin olarak kısaltmaktadır. Hipoksemi birçok mekanizma ile pulmoner damar direncini artırarak kor pulmonaleye neden olmaktadır. Damar endotelindeki fonksiyon bozukluğu, pulmoner hipertansiyon patogenezinde son yıllarda üzerinde en çok durulan konulardandır. Vazodilatatör mediyatörlerin salınımının azalması, vasküler tonusu sağlayan dengenin vazokonstriksiyon yönünde bozulması sonucu pulmoner hipertansiyon gelişmektedir. Endotelinler, bugüne kadar elde edilen en güçlü vazokonstriktör ürünlerdir ve pulmoner hipertansiyon gelişimindeki rolü araştırılmaktadır. Pulmoner hipertansiyonda, damar endotelinden lokal olarak salınımındaki artış veya atılımındaki azalma nedeniyle, kanda ve havayollarında düzeyi artmaktadır. ET-1'in KOAH'a bağlı pulmoner hipertansiyon gelişimindeki rolünü saptamak amacı ile bu çalışmaya, en az 5 yıldır KOAH tanısı ile izlenen, Mayıs 1997-Aralık 1998 tarihleri arasında polikliniğimize başvuran stabil 26 KOAH'lı olgu ve 15 sağlıklı gönüllü alınmıştır. Tüm olguların hastalık öykü ve yakınması, ilaç kullanma anamnezi, fizik bakıları, kan biyokimyasal analizleri yapılmış, hastalık derecesini belirlemek ve pulmoner hipertansiyon varlığını, ciddiyetini araştırmak amacıyla akciğer grafisi, elektrokardiografi, arteriyel kan gazı analizi, solunum fonksiyon testi elde olunmuştur. Pulmoner hipertansiyon varlığı ve derecesi, doppler ekokardiyografik yöntem ile ortalama veya sistolik pulmoner arter basınç değeri olarak belirlenmiştir. Bu değerlendirmeye göre, 26 KOAH'lı olgunun 9'unda pulmoner arter basıncı normal sınırlarda tespit edilirken (Grup I), 17'sinde (Grup II) pulmoner hipertansiyon saptanmıştır. KOAH'lı olgular ve kontrol grubunda kan ET-1 düzeyinin saptanması amacıyla periferik venöz kan örnekleri alınmış, BAL sıvısındaki ET-1 düzeyini saptamak amacıyla da bronkoskopiyi tolere edemeyen 1 olgu dışında tüm KOAH'lı olgulara bronkoskopi ve BAL yapılmıştır. Plazma ve BAL ET-1 düzeyi, ticari olarak elde edilebilen Amersham's Endotelin 1,2 [125 I] Assay kiti ile pmol/dl olarak saptanmıştır. KOAH'lı olguların kan ET-1 düzeyi; 26 KOAH'lı olguda 2.42±0.5 pmol/dl, 15 sağlıklı kontrol grubunda ise 1.71±0.4 pmol/dl tespit edilmiş ve iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p=0.0002). Pulmoner hipertansiyon saptanmayan Grup I'de kan ET-1 düzeyi, 2.81±0.5 pmol/dl, pulmoner hipertansiyon Grup II'de 2.21±0.5 pmol/dl olarak ölçülmüş ve istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). KOAH'lı olguların BAL ET-1 düzeyi ölçülmüş ve Grup I'de, 0.19±0.01 pmol/dl grup II'de 0.23+0.01 pmol/dl olarak bulunmuştur. Her iki grubun BAL ET-1 düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır (p>0.05). Ayrıca, KOAH'lı olguların kan ve BAL ET-1 düzeyleri ile klinik laboratuvar olarak saptanan kronik obsitrüktif akciğer hastalığının derecesi, pulmoner hipertansiyon varlığı ve ciddiyeti, kortikosteroid kullanımı arasında da ilişki saptanmamıştır (p>0.05). Sonuç olarak, KOAH'lı olgularda, normal sağlıklı olgulara göre kan ET-1 düzeyi yüksek olarak bulunmuş ancak pulmoner hipertansiyon olan ve olmayan olgularda fark saptanmamıştır. ET-1'in pulmoner hipertansiyon gelişimde etkisi olmadığı düşünülmüştür. ET-1'in KOAH'a bağlı pulmoner hipertansiyon gelişimindeki yerini saptamak amacı ile daha fazla olgu sayısı içeren kan ve BAL sıvısındaki ET-1'i ve pulmoner hipertansiyon ile olan ilişkisini araştıran çalışmalara gereksinim vardır.Öğe Küçük hücreli akciğer karsinomu olgularında nöron spesifik enolaz'ın elisa yöntemi ile araştırılması(Ege Üniversitesi, 1992) Özhan, Mustafa HikmetNöral ve nöroendokrin hücreler nöron spesifik enolaz sentezleme özelliğine sahiptirler. Küçük hücreli akciğer karsinomu olgularında NSE bir tümör göstergesi olarak kullanılmasına yönelik araştırmalar mevcuttur. Bu araştırmalarda NSE serumda genellikle RIA yöntemi ile incelenmiştir. Çalışmamızda 14 küçük hücreli akciğer karsinomu, 10 küçük hücreli dışı akciğer karsinomu, 10 benign akciğer hastalığı ve 12 sağlıklı kontrol olgusunda serum-NSE düzeyi ELISA yöntemi ile belirlenmiştir. Küçük hücreli akciğer karsinomu olgularında serum-NSE ortalama 48,7 ng/ml olarak bulunmuştur. Diğer çalışma gruplarından istatistiksel olarak anlamlı olarak yüksektir. Küçük hücreli akciğer karsinomu olgularında 20 ng/ml üzerindeki değerler patolojik olarak kabul edildiğinde serum-NSE bir tümör göstergesi olarak % 100 duyarlılık ve % 62 özgünlüğe sahip olduğu bulunmuştur. Küçük hücreli dışı karsinomlularda ve benign akciğer hastalığı olan olgularda serum-NSE sırasıyla % 60 ve % 50 oranında patolojik düzeyde yüksek bulunması testin özgünlüğünü düşürmektedir. Çalışmamızda serum-NSE'ın küçük hücreli akciğer karsinomu olgularında bir tümör göstergesi olarak kullanılabilir bir test olduğu, ancak düşük özgünlüğü nedeniyle sınırlı kaldığı ve ELİSA yönteminin RIA kadar duyarlı olduğu ve kolay uygulanabilirliği nedeniyle üstünlük taşıdığı kanısına varılmıştır.Öğe The risk of pneumococcal diseases in lung diseases and the importance of adult vaccination(2014) Sayıner, Abdullah; Mirici, Arzu; Çilli, Aykut; Uzaslan, Esra; Akova, Murat; Özhan, Mustafa Hikmet; Kılınç, Oğuz…Öğe Tüberküloz ilaçlarına karşı saptanan primer ve sekonder ilaç direnci oranları(Ege Üniversitesi, 1991) Özhan, Mustafa HikmetÖZET 1982-1989 yıllan arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Kİ iniği 'nde aktif akciğer tüberkülozu tanısı ile yatarak tedavi gören, balgam kültürü müsbet olan 454 olgunun primer ve sekonder ilaç direnç oranları incelenmiştir. Toplam primer ilaç direnci %21.03 olarak bulunmuştur. Bunun ilaçlara göre dağılımında INH'a karşı %10.68, RMP'ne karşı %12.41, SM'ne karşı %8.27 oranında ilaç direnci saptanmıştır. Sekonder ilaç direnci ise toplam %36. 58, INH'e karşı %24. 39, RMP'ne karşı %25, SM'e karşı % 12.8 oranında bulunmuştur. Bu sonuçlar kliniğimizde daha önceki yıllarda yapılmış çalışma sonuçları ile uyumlu bulunmuş, RMP'ne karşı primer ilaç direnci oranındaki artış dikkati çekmiştir. Ülkemizde, diğer bölgelerde yapılan çalışmaların sonuçları ile karşılaştırıldığında, RMP'ne karşı primer ilaç direnci bizim çalışmamızda diğerlerine oranla yüksek olduğu, diğer ilaç direnci oranlarının uyumlu olduğu bulunmuştur. Diğer ülkelerin primer ve sekonder ilaç direnci oranları ile karşılaştırıldığında A.B.D. ve bazı Avrupa ülkelerindeki oranların ülkemizdeki oranlardan belirgin olarak düşük olduğu, ancak İspanya'da sekonder ilaç direncinin ülkemiz rakamlarından yüksek seyrettiği dikkati çekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerdeki dirençli suş oranlarının ülkemiz oranlarına yakın olduğu, ancak Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerdeki yüksek direnç oranlarının halen devam etmekte olduğu görülmektedir. 26Ülkemizde primer ve sekonder direnç oranlarının yüksek seyretmesi nedeni ile tüm tüberküloz olgularında direnç testleri titizlik ile takip edilmeli ve hastalara başlanan inisiyal tüberküloz tedavilerinde bu direnç oranları göz önüne alınarak etkin ilaç kombinasyonlarının seçilmesine özen gösterilmelidir. Direnç gelişimini önlemek için semptomlu ve basil müsbet olan hastaların en kısa zamanda ve en etkili kombinasyonlardan oluşan tedavi rejimleri ile balgam konversiyonu sağlanmalıdır. Böylece sekonder ilaç direnç gelişimi de önlenmiş olacaktır. Hasta-hekim ilişkisinin iyi kurulması, hastanın eğitimi ve bilinçlendirilmesi, tüberküloz tedavi kurumlarının hasta takibi, ilaç temini ve çevre taramasını etkin bir şekilde yapması tüberküloz tedavisinde başarı oranını yükseltecek, direnç gelişimini en aza indirecektir. 27