Yazar "Özgen, Gökhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Assessment of vitamin D level in Hashimoto thyroiditis in Turkish population(2019) Yürekli, Banu Şarer; Koyu, Ezgi Bellikçi; Özışık, Hatice; Ongan, Dilek; Özgen, GökhanThe aim of this study was to assess vitamin D serum levels in autoimmune thyroid disease, Hashimato thyroiditis in the Turkish population. the subjects with Hashimato thyroiditis (HT, n=67, mean age 45.1±10.9,F/M-61/6), control subjects (mean age 42.1±15.7, n=29, F/M-26/3) were recruited for the study. Thyroid function tests, thyroid antibodies (AntiTg, AntiTPO, TSHRAb), ultrasound features, demographic and antropometric variables were recorded. Vitamin D level was not different between the HT and the control groups (53.1±24.7 nmol/L and 54.1±19.8 nmol/L, as mean, respectively, p = 0.482) in the HT group, 35.8% of subjects had vitamin D insufficiency, only 16.4% of subjects with HT were vitamin D sufficient. There was no significant difference between the HT and the control groups according to the vitamin D classification status (p = 0.666). Vitamin D levels were significantly higher in the subjects who were taking replacement compared to subjects who were not (58.7 ± 26.0 vs. 46.0 ± 23.3, as mean, respectively, p = 0.033). There was no significant correlation between vitamin D levels and TgAb and TPOAb levels in HT group (p = 0.754 r = -0.039, p = 0.134 r = -0.290, respectively). in both HT and control groups, vitamin D levels were significantly correlated only with the fT4 levels (p <0.001 r = 0485, p =0.02 r = 0.428, respectively). Vitamin D level was not different significantly between HT and control groups. Further studies are needed to enlighten the relationship between HT and vitamin D.Öğe Diabetes mellituslu hastalarda karaciğer hastalığı(1998) Ersöz, Galip; Özgen, Gökhan; Aydın, Ahmet; Erensoy, Selda; Musoğlu, AhmetBu çalışmada diabetes mellitus (DM) 'lu hastalarda karaciğer fonksiyon testlerindeki (KCFT) bozukluğun sıklığını ve bunun nedenlerini araştırmak amacıyla ardışık 82 erişkin tip DM'lu hasta incelendi. Tüm hastalarda ultrasonografik (USG) incelemeye ek olarak viral hepatit göstergeleri ve KCFT ile serum kolesterol ve trigliserid düzeyleri araştırıldı. Kırkbeş vakada (%54.8) hepatomegali saptandı. Yirmidört (%29.3) vakada alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST), gama glutamil transpeptidaz (GGT) ve alkalen fosfataz (AF) değerlerinden biri veya bir kaçı yüksek bulundu. Bu vakaların 14'ünde (%58.3) karaciğer yağlanması, 2'sinde kronik viral hepatit (%8.3), bir vakada (%4.2) siroz saptanırken, kalan 7 vakada (%29.1) enzim anormalliğini açıklayacak bir patoloji bulunamadı. Bir vakada (%1.2) HBsAg, 2 vakada (%2.4) anti HCV, yedi vakada (%8.5) anti HEV pozitif bulundu. Kırkdört (%53.6) vakada HBV göstergelerinden herhangi biri pozitif idi. USG ' de toplam olarak 36 (%43.9) vakada karaciğer yağlanması saptandı. Sonuç olarak, erişkin tip diyabetlilerde KCFT anormalliklerine sık rastlanmaktadır. Enzim testlerindeki anormalliğin en sık nedeni karaciğer yağlanmasıdır. Ancak kronik hepatit ve siroz gibi daha ciddi durumlar da ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle KCFT bozuk bulunan DM'lu hastalarda karaciğer yağlanması dışındaki diğer nedenlerin, özellikle viral göstergelerin araştırılması gereklidir.Öğe The effect of dialysis methods on thyroid hormone levels(1998) Hamulu, Füsun; Karabulut, Bülent; Saydam, Güray; Özgen, Gökhan; Ok, Ercan; Kabalak, TaylanThyroid functions were evaluated in 85 patients with end-stage renal failure, 44 treated by hemodialysis (HD) and 41 by con-tinuous ambulatory peritoneal dialysis(CAPD) and compared with 18 healthy subjects. Serum total triiodothyronine (TT3) were low in both HD and CAPD groups (p<0.001 and p< 0.015 respectively). Serum free thyroxine (fT4) concentration was low in HD (p<0.027) and free triiodothyronine (fT3) was low in the CAPD group (p<0.01) with respect to normal. There was no striking difference between the two study groups' serum total thyroxine (TT4), TT3, fT4, fT3 and thyroid stimulating hor-mone (TSH) levels.Öğe Ege Üniversitesi hastanesinde tiroit kanserlerinin epidemiyolojik ve genel sağ kalım özellikleri(2020) Özdemir, Murat; Çetinkalp, Şevki; Caner, Ayşe; Şimşir, Ilgın Yıldırım; Özgen, Gökhan; Ertan, Yeşim; Haydaroğlu, AyferAmaç: Ege Üniversitesi Hastanesinde 1992-2017 yılları arasında tanı alan ve tedavisi yapılan 8.450 tiroit kanserli olgunun epidemiyolojik ve sağ kalım özelliklerini analiz etmek ve sonuçlarını literatürle karşılaştırmak amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından toplanan tiroit kanseri verileri CANREG özel bilgisayar programına kayıt edilmiş, DSÖ ve SEER sistemleri temelinde gruplanarak analizler yapılmıştır. İstatistik analizlerde Ki-kare, General Linear Model, Kaplan Meier sağ kalım analizleri uygulanmıştır. Kaplan Meier sağ kalım analizinde Log Rank (Mantel-Cox), Breslow (Generalized Wilcoxon) ve Tarone-Ware istatistikleri kullanılmıştır. İstatistik analizlerde p <0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular: Ege Üniversitesi Hastanesi’nde 1992-2017 yılları arasında 1.763 erkek (%20,9), 6.687 kadın (%79,1) toplam 8450 tiroit kanseri tanılı olgu değerlendirildi. Tiroit kanserleri medyan yaşı 40-49 (%26,2) olduğu görüldü. Tiroit kanseri histolojik tiplerine bakıldığında hastaların %91,2’sinin PTK (papiller tiroit kanseri), %5,7’sinin FTK (foliküler tiroid kanseri), %2,3’ünün MTK (medüller tiroid kanseri), %0,7’sinin ise ATK (anaplastik tiroid kanseri) tanısı aldığı saptandı. En sık görülen tiroit kanser tipi olan PTK alt tipleri incelendiğinde 3.273 olguda (%43,5) klasik varyant, 1.914 olguda (%25,4) foliküler varyant, 1819 olguda (%24,2) mikrokarsinom, 439 olguda (%5,8) onkositik varyant ve 21 olguda (%0,3) tall cell varyant saptandı. Erkek cinsiyet, hem tiroit kanseri histolojik tipi hem de papiller kanser histolojik varyantları için en önemli prognostik faktör olarak belirlendi (p<0,001). Sonuç: Tiroit kanseri insidansında tüm dünyada görülen artış verilerimizde de görülebilmektedir. Bu durum özellikle papiller tiroit kanseri için geçerlidir. Tiroit kanserinin histolojik tipi ve ayrıca papiller tiroit kanserinin varyantları sağ kalımda en önemli etmenlerdir.Öğe The morphological analysis of anaplastic thyroid cancer cell line(2022) Özışık, Hatice; Özdil, Berrin; Özdemir, Merve; Sipahi, Murat; Erdoğan, Mehmet; Çetinkalp, Şevki; Özgen, GökhanAim: Thyroid follicular cell derived cancers are classified into three groups such as papillary thyroid cancer (85%), follicular thyroid cancer (12%) and anaplastic (undifferentiated) thyroid cancer (ATC) (3%). ATCs have very rapid course, poor treatment outcomes and they are very aggressive. The aim of current study was to assess the analysis of the morphological differences of ATC cell line with the normal thyroid cell line (NTC). Materials and Methods: NTH and ATC cells were examined with haematoxylin and eosin, the nucleus: cytoplasm (N:C) ratios were detected, and cell cycles were investigated. These cell lines were compared according to their N:C ratio and their abundance in cell cycle phases. Results: The N:C ratio was higher in ATC than NTC. Both cell groups were mostly found in G0/G1 phase (68.4; 82.8) and have statistical difference in both G0/G1 and S phases. Conclusion: The rapid course and the rarity of ATC are significant barriers for clinical trials. Cultured cell lines are very important to explore the behaviour in the biology of ATC cells (such as the cell cycle), to understand the course of the disease, and to find an effective target for treatment.Öğe Obez olmayan Tip 2 Diabetes Mellitus'lu hastalarda metabolik kontrol öncesi ve sonrası glukoza bağlı termogenezin değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 1999) Özgen, Gökhan; Tüzün, MehmetÖZET Çalışmaya, obez olmayan metabolik kontrolları kötü 28 tip 2 diyabetik hasta ve 9 sağlıklı kontrol alındı. Diyabetik hastaların 16'sı erkek, 12'si kadındı. Tüm hastaların yaş ortalaması 50.6 ±12.1 yıl, diyabet yaş ortalaması 6.9 ±1.3 yıl, BMI ortalaması 24.58 ± 3,45 kg/ m2 idi. Çalışmaya alınan 28 hastadan, izlemleri sırasında ciddi diyabetik komplikasyon gelişmeyen, termogenezi etkileyebilecek başka bir hastalık eklenmeyen veya başka bir tedavi başlanmayan, belirgin kilo almayan ve metabolik kontrol sağlanabilen 9 hastada ikinci kez kalorimetrik inceleme yapıldı. Bu 9 kişilik gurubun 6 'sı erkek 3'ü kadın; yaş ortalaması 45.11 ± 6.56 yıl, diyabet yaş ortalaması 7.13 ± 1.04 yıl, AKŞ düzeyleri ortalaması 258 ± 19.7 mg/dl, TKŞ düzeyleri ortalaması 383 ± 26.2 mg/dl, HbA1c düzeyi ortalaması % 9.50 ± 0.5 BMI ortalaması 25.53 ± 0.96 kg/m2. Diyabetik komplikasyonlar açısından hastalara sistemik muayenenin yanı sıra göz dibi bakısı, nörolojik muayene ve EMG, mikroalbumin, kardiyolojik muayene yapıldı. Hastalara insülin kalemi ile günde 4 enjeksiyon ile yoğun insülin tedavisi başlanıp haftalık izlemlerle iyi metabolik kontrol sağlanmaya çalışıldı. Tedavi sonrasında AKŞ ortalaması 119 ± 5.4 mg/dl, TKŞ ortalaması 143 ± 6.8 mg/dl, HbA1c düzeyi % 6.45 ± 0.2 düşürüldü. Hastaların kilo almamalarını sağlamak üzere uygun diyet ve egzersiz programı önerildi. Belirgin kilo artımı olan hastalara tedavi sonrası kalorimetrik inceleme yapılmadı. Diyabet aile öyküsü olmayan, diyabeti olmayan, ideal kilosunda olan, herhangi hastalığı olmayan ve ilaç kullanmayan sağlıklı 9 gönüllü, kontrol gurubu olarak alındı. Kalorimetrik inceleme, Ege Üniversitesi Biyofizik Ana Bilim Dalı ve Endokrinoloji Bilim Dalı'nın ortak tasarımı ile oluşturulan 'Su Kalorimetrisi' aracılığı ile yapıldı. Bir gecelik açlığı izleyerek, sabah 100 grglukozun oral verilmesinden sonra 1 saat boyunca ısıya dönüşen enerji, 0.05 C lik ısı değişimine duyarlı, su kalorimetrisi aracılığı ile ölçüldü. Normal gurupta toplam enerji harcanması 261.6 ± 18.4 kcal/saat, kg başına harcanan enerji ise 3.491 ± 0.15 kcal/kg/saat iken, metabolik kontrolü kötü diyabetiklerde tedavi öncesinde 177.8 ± 9.54 kcal/saat ve kilo başına ölçülen enerji harcaması ise 2.435 ±0.14 kcal/kg/saat bulundu. Bu değerler normallere göre istatistiksel yönden anlamlı olarak düşüktü (p< 0.005, p< 0.01). Yoğun insülin tedavisi verildikten sonra ortalama HbA1c düzeyi % 6.15 ± 0.2 (p< 0.001) düştüğünde, termogenetik değerler sırasıyla 199.4 ± 8.83 kcal/saat (p< 0.01), ve 2.882 ± 0.181 (p<0.005) kcal/kg/saat' e yükseldi. Bu sonuçlar; metabolik kontrolü kötü diyabetiklerde insülinin eksikliğinden veya insülin direnci nedeniyle insülinin etkisizliğinden dolayı glukoza bağlı termogenezde belirgin azalma olduğunu göstermektedir. Yoğun insülin tedavisi ile metabolik kontrol yeniden sağlandığında termogenezde anlamlı artış olmaktadırÖğe The relationship between neutrophil lymphocyte ratio and diabetes control in patients with type 2 diabetes mellitus(2022) Özışık, Hatice; Çetinkalp, Şevki; Suner, Aslı; Özgen, Gökhan; Saygılı, Füsun; Erdoğan, MehmetAim: The current study was purposed to examine the association between NLR and the control of glucose in patients with T2DM. We also aimed to reveal correlations between microalbuminuria, Mean Platelet Volume (MPV), Red Blood Cell Distribution (RDW), and glycosylated hemoglobin (HbA1c). Materials and Methods: It was a retrospective study arranged in Ege University, in Endocrinology Department. We collected the fields of 198 patients having type 2 diabetes mellitus (T2DM), and they were categorized into two groups, patients with controlled T2DM (Hba1c?7%) (n=82) and uncontrolled T2DM (Hba1c>7%) (n=116). Results: There were no statistically significant differences between NLR, RDW and MPV in two groups (p=0.123, p=0.298, p=0.595 respectively). Duration of T2DM 5 years and below and after 5 years between two groups was statistically important (p=0.002). NLR was found higher in uncontrolled T2DM than controlled T2DM, but not statistically significant. Receiver operating characteristic curve of NLR, RDW, MPV, WBC were not found significant (p>0.05). Conclusion: Our study revealed that duration of T2DM may predict microalbuminuria, and evaluated the relationship between RDW, MPV, NLR and Hba1c, microalbuminuria levels together in the patients with T2DM. According to NLR, RDW and MPV levels, we did not detect any statistically differences between uncontrolled T2DM than controlled T2DM.