Yazar "Özdemir, Rahmi" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Fallot tetralojili olgularda tam düzeltme ameliyatı öncesi pulmoner arter gelişim indekslerini etkileyen faktörler: 100 olguda retrospektif gözlemsel bir değerlendirme(2015) Özdemir, Rahmi; Öner, Taliha; Demirpençe, Savaş; Karadeniz, Cem; Yılmazer, Murat Muhtar; Doksöz, Önder; Yozgat, YılmazAmaç: Fallot tetralojisi tanısı konulan hastaların tam düzeltme ameliyatı öncesi pulmoner arter gelişimini gösteren McGoon oranı, Nakata indeksi, pulmoner arter Z skoru ile arkus aortanın seyri, patent foramen ovalenin (PFO) varlığı veya yokluğu ve hastanın cinsiyeti arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntemler: Ocak 2003 ile Ocak 2011 tarihleri arasında Fallot tetralojisi tanısı ile tam düzeltme ameliyatı öncesi diyagnostik anjiografi yapılan, öncesinde şant cerrahisi geçirmeyen 100 olgu çalışmaya alındı. Retrospektif olarak ekokardiyografi ile elde edilen sol ventrikül diyastol sonu çapı (LVEDd), PFO ve arkus aortanın seyri, anjiografik olarak ölçülen McGoon oranı, Nakata indeksi, pulmoner arter Z skoru değerlendirildi. Bulgular: Olguların %72'si erkek, %28'i kızdı. Median yaş 21 ay (min: 4 ay max: 228 ay) olan hastaların doğum ağırlıkları ise 2960±550 gramdı. Hastalarda sol arkus aorta hâkimiyeti (%77) izlendi. LVEDd %18 hastada normalin altındaydı. PFO %23, koroner anomali %4, majör aorto pulmoner kollateral arterler (MAPCA) %3, sol superior vena kava %6 oranındaydı. PFO'su olan hastalarda pulmoner arter Z skoru olmayanlara göre daha düşük bulundu (p<0.05). Arkus aorta seyrinin ve cinsiyetin ise hastalar arasında fark oluşturmadığı izlendi.Sonuç: Fallot tetralojili hastalarda PFO'nun varlığı pulmoner arter Z skorunu etkileyebilir. Bunun yanı sıra arkus aorta seyrinin ve cinsiyetin tam düzeltme ameliyatı öncesi pulmoner arter gelişimini etkileyen faktörler olmadığını düşünmekteyiz.Öğe Fc gamma reseptör polimorfizmi idrar yolu enfeksiyonlarında risk faktörü müdür?(Ege Üniversitesi, 2005) Özdemir, Rahmi; Mir, SevgiÖZET İdrar yolu enfeksiyonları çocukluk çağı bakteriyel enfeksiyonları arasında önemli bir yere sahiptir. Hipertansiyon ve üremiye kadar gidebilen böbrek hastalığı gibi ciddi geç dönem komplikasyonları nedeniyle, erken dönemde tanınmaları ve uygun tedavinin yapılması gerekmektedir. Koruyucu hekimlikte en önemli hedef; çocuklarda İYE'nin ve onunla birlikte risk faktörlerinin belirlenmesi olmalıdır. Son dönemlerde bakteriye! enfeksiyonlara yönelik risk faktörlerinin belirlenmesinde genetik yatkınlıktan söz edilmektedir. Bu risk faktörlerinden biri de Fc gamma reseptör ailesinde görülen polimorfizmlerin varlığı olduğu belirtilmektedir. Bu çalışmamızda İYE'de FcyR polimorfizminin rolünü belirlemeye çalıştık ve FcyR'lerinin genotipik çeşitliliği, fenotip ile genotip arasındaki ilişkileri araştırdık. İYE ile FcyRila, FcyRllla ve FcyRUlb polimorfizmleri arasında ilişki olabileceği düşünülerek enfeksiyona yatkınlık sağlayan risk faktörlerinden birinin ortaya çıkarılması hedeflendi. Gram negatif enterik basiller İYE' de en önemli yere sahiptir. Bizim olgularımızda literatürle uyumlu olabilecek sonuçlar elde edildi. Gram negatifler %82.7 ile ilk sırada yer alıyordu. E.coli %70, Klebsiella %7 ve Pseudomonas %2.5 saptanırken, %5.3 oranında gram pozitif olan Staphylococcus' ların etken olduğu görüldü. Akut pyelonefrit sonrası çocukların %10-15'lik kısmında renal skar geliştiği bildirilmektedir. Çalışma grubumuzda renal skar oranı %22.9 olarak saptandı. Renal skarın daha çok üst İYE (%70) ve komplike İYE (%53.3) geçiren olgularda geliştiği gözlendi. Komplike İYE, enfeksiyonun relaps şeklinde seyretme olasılığı ve renal skar oranının üst İYE'li hastalarda daha fazla olduğu görüldü. Daha çok Tip 1 renal skar (%66.6) görülürken Tip 4 skar tekrarlayan üst İYE öyküsü sadece bir olguda saptandı. Alt İYE geçiren olgularda Tipi ve Tip 2 dışında skar grubuna rastlanmadı. Polimorfizm açısından olgular değerlendirildiğinde; FcyRHa-131RR genotipi ve FcyRlla-131R allotipi kontrol grubuna göre anlamlı yüksek bulunmuştur (p<0,05). Bu reseptör grubu nötroflilerin degranülayon ve fagositoz gibi fonksiyonlarını uyarmaktadır. İYE'ye yatkınlığı belirleyen 49faktörlerden biri, bu polimorfizm sonucu gelişen nötrofil fonksiyon yetersizliği olabilir. FcyRlla-131R alleii içeren ve bu alieli içermeyen polimorfizmler karşılaştırıldığında alt İYE riski (p=0,015), gram negatif etkenle enfeksiyon riski (p=0,012) R alieli içeren grupta istatistiksel olarak anlamlı bulundu. İYE geçiren çocuklarda FcyRIHa polimorfizminin kontrol grubuna anlamlı bulunmaması (p=0,63), bu reseptörün temel fonksiyonunun otoimmün hastalıklarla ilişkili olmasındandır. Dolaşan immün komplekslerin klirensinde rol alan FcyRlila'nın idrar yolu enfeksiyonuna yatkınlığın belirlenmesinde etkin olmadığı düşünülmüştür. FcyRlllb-NA2/NA2 polimorfizmi ve -NA2 allotipi hasta grubunda anlamlı yüksek bulundu (p<0,001). Nötrofilierde en yaygın bulunan ve özellikle gram negatif bakterilere karşı fagositoz yeteneğini arttırdığı bilinen FcyRlllb'nin İYE'li çocuklarda daha yüksek oranda polimorfizm gösterdiği saptandı, idrar kültüründe üreyen mikroorganizmaların %82.7'si gram negatif bakterilerden oluşmaktaydı. Bu polimorfızmin İYE oluşumunda önemli bir risk faktörü olabileceği düşünülmektedir. FcyRIIIb-NA2 alieli içeren gruplarda ise içermeyenlere oranla üst ve alt İYE, enfeksiyon rekürrensi, renal skar geliştirme riski, gram negatif etkenlerle enfeksiyon oranı ve komplike İYE oluşturma potansiyeli anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p<0,001). Sonuç olarak; üriner anomalisi olmayan olgularda üst İYE veya komplike İYE saptandığında polimorfizm araştırmak yararlı olacaktır. FcyRlla-131RR ya da FcyRllib-NA2/NA2 genotipine sahip olan olguların izlemleri ve profilaksi programlan daha dikkatli yapılarak, hipertansiyon ve böbrek yetmezliği nedeni olan renal skar gibi ciddi sonuçlarla karşılaşma oranı azaltılabilir. FcyRlia, polisakkarif bakterilere karşı oluşan temel antikor sınıfını temsil eden, aynı zamanda kapsüliü bakterilerin klirensinde çok önemli olan lgG2 ile etkileşime girme kapasitesi olan tek reseptördür. Buna dayanarak Klebsiella gibi kapsüllü bakterilerle oluşan İYE'lerde özellikle bu polimorfizm araştırılması gerektiğini düşünmekteyiz. 50