Yazar "Çilli, Feriha" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The Effect of Aminoglycosides on Colistin-Containing Regimens in the Treatment of Carbapenem-Resistant Gram-Negative Infections in Pediatric Intensive Care Units: A Two-Center Experience(2019) Bal, Zümrüt Şahbudak; Kamit, Fulya; Duyu, Muhterem; Yazıcı, Pınar; Anıl, Ayşe Berna; Yılmaz, Dilek Çiftdoğan; Çilli, FerihaObjective: This study aimed to assess the outcomes including morbidity and mortality of carbapenem-resistant gram-negative (CRGN) infections in pediatric critical care setting. the second aim was to investigate the impact of aminoglycosides on colistin-containing regimen in CRGN-infected pediatric critical care patients. Materials and Methods: We retrospectively evaluated medical records of 82 patients who had received colistin in combination with an aminoglycoside (CA group) or another antibiotic (CO group) at two reference pediatric intensive care units (PICUs) between February 2011 and February 2016. Results: We enrolled 82 CRGN-infected patients who were admitted to PICUs of two hospitals. the median age of the patients was 24 (25th–75th percentile; 8–78.75) months, and the median duration of hospital stay was 30 days (25th–75th percentile; 16.7–57.7). No statistical difference was observed in the variables, including microbiological response, attributable mortality, crude mortality, and the duration of achieving first negative culture (p>0.05). Clinical response was significantly more observed in the CA group (85.5% vs. 63.2; p=0.048), and attributable mortality was higher in the CO group (12.7% vs. 31.6%; p=0.055). Nephrotoxicity did not show statistical difference between groups (p=0.357), and neurotoxicity was not observed. Conclusion: Colistin-containing regimen in combination with an aminoglycoside may be an effective and safe antimicrobial agent without a significant increase in side effects.Öğe Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde izole edilen glikopeptit dirençli enterokok türlerinin antibiyotik duyarlılıklarının incelenmesi ve genotiplendirilmeleri(Ege Üniversitesi, 2004) Turhan, Ajda; Çilli, FerihaBu çalışmada Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde Şubat 2001-Ocak 2004 tarihleri arasında izole edilen 98 vankomisine dirençli enterokok (VRE) kökeni öncelikle biyokimyasal testler ve API sistemi ile tür düzeyinde tanımlandı. Kökenlerin penisilin, vankomisin, teikoplanin, kloramfenikol, eritromisin, tetrasiklin, rifampin, siprofloksasin, levofloksasin, yüksek düzey gentamisin, yüksek düzey streptomisin, kinupristin/dalfopristin ve linezolid duyarlılıkları disk difüzyon yöntemi ile test edildi. E-test yöntemi ile vankomisin, teikoplanin kinupristin/dalfobristin ve linezolid minimum inhibitör konsantrasyon (MİK) değerleri saptandı. Epidemilerden seçilen 40 köken Gülhane Askeri Tıp Akademisi Mikrobiyoloji ve Klinik Anabilim Dalı{nda "Pulsed Field Gel Electrophoresis" (PFGE) yöntemi ile genotipledirildi. Genotiplendirme sonucunda 10 pulsotip belirlendi ve epidemilerin poliklonal olduğu görüldü.;Vancomycin resistant enterococci (VRE), Genotyping, Pulsed Field gel electrophoresis (PFGE);Vankomisine dirençli enterokok (VRE), Genotiplendirme, Pulsed Field Gel Electrophoresis (PFGE)Öğe Geç Dönemde Hastanede Gelişen Pnömoni Etkenlerinin Hızlı Moleküler Biyolojik Yöntemlerle Saptanması(2021) Aydemir, Şöhret; Pullukçu, Hüsnü; Uysal, Ahmet; Çilli, Feriha; Taşbakan, M. Sezai; Bacakoğlu, FezaGiriş: Hastaneye yatışı takip eden beşinci günden sonra ortaya çıkan geç dönemde hastanede gelişen pnömonilere (HGP) genellikle çok ilaca dirençli bakteriler neden olmaktadır. Etkenlerin geç saptanması, uygun antibiyotiğin zamanında başlanamaması HGP prognozunu olumsuz olarak etkilemektedir. Son yıllarda infeksiyon etkeni mikroorganizmaların hızlı moleküler yöntemlerle kısa sürede izole edilmesi, tedavinin daha erken ve etkin olarak başlanmasını sağlamaktadır. Bu çalışmada, HGP’de etkenlerin hızlı moleküler yöntemlerle saptan-ması ve sonuçların konvansiyonel yöntemlerle karşılaştırılması amaçlanmıştır.Materyal ve Metod: Ocak 2014 ile Ocak 2016 tarihleri arasında göğüs hastalıkları ile anestezi ve reanimasyon yoğun bakım ünitelerinde izlenen ve 2005 yılında yayımlanan ATS-IDSA kriterlerine göre HGP tanısı alan altmış iki hasta çalışmaya alınmıştır. HGP tanısı düşü-nüldüğü anda hastalardan bronkoskopik (BAL, BASP) ve nonbronkoskopik (mini-BAL) yöntemlerle alt solunum yolu örnekleri alınmıştır. Alınan örnekler hem konvansiyonel yöntemler ve hem de hızlı moleküler yöntemlerle bakteriyolojik etkenler açısından incelenmiştir.Bulgular: Hastanede gelişen pnömoni tanısı alan altmış iki hasta (kırk iki erkek, yaş ortalaması 69.7 ± 15.6) alınmıştır. Hastaların %95.2’sinde ek hastalık olup, otuz üç hastaya invaziv mekanik ventilasyon (İMV), 28 hastaya İMV + non-invaziv mekanik ventilasyon (NİV) uygulanmıştır. Konvansiyonel yöntem ile altmış iki hastanın kırkında (%64.5) bakteriyel etken saptanırken, polimeraz zincir reaksiyon (PZR) ile altmış iki hastanın elli yedisinde (%91.9) bakteriyel etken izole edilmiştir. Etken saptanması açısından konvansiyonel yöntem ile PZR yönteminin birbiriyle uyumlu olduğu gözlenmiştir (kappa: 0.797). Ayrıca, PZR ile etken saptanma oranının anlamlı olarak yüksek olduğu görülmüştür (p= 0.0004). Her iki yöntem ile en sık Acinetobacter baumannii saptanmıştır. İzlemde altmış iki hastanın kırk beşinde (%72.6) mortalite izlenmiştir.Sonuç: Geç dönemde ortaya çıkan HGP etkenlerinin saptanmasında konvansiyonel yöntemler ile PZR arasında uyumun iyi olduğu ve PZR ile daha fazla hastada etken saptanabileceği bu çalışmada gösterilmiştir.Öğe Klinik Pseudomonas aeruginosa İzolatlarında Siprofloksasin Direnci ve Direnç Mekanizmalarının Araştırılması(2021) Yılmaz, Fethiye Ferda; Tekintaş, Yamaç; Aydemir, Sabire Şöhret; Öztürk, İsmail; Çilli, Feriha; Akel, Nilüfer Uzunbayır; Limoncu, Mine HoşgörPseudomonas aeruginosa hastane enfeksiyonlarının en temel etkenlerinden biridir. Farklı antibiyotikgrupları P.aeruginosa tedavisi için kullanılsa da, kinolon grupları oral kullanılabilme avantajlarıyla öneçıkmaktadır. Ancak son yıllarda bu grubun üyelerine karşı kazanılan direnç, tedaviyi giderek daha zorhale getirmektedir. Bu çalışmanın amacı Ege Üniversitesi Hastanesi’nden izole edilen siprofloksasindirençli P.aeruginosa izolatlarında, epidemiyolojik ilişkinin ve dirençten sorumlu olası mekanizmalarınaraştırılmasıdır.Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda klinik örneklerden izole edilen P.aeruginosa bakterilerinin tür düzeyinde tanımlanmaları VITEK compact, antimikrobiyal duyarlılıklarıVITEK MS otomatize sistemleri aracılığıyla belirlenmiştir. Siprofloksasin dirençli olduğu belirlenen izolatların epidemiyolojik ilişkileri “Enterobacterial repetitive intergenic consensus”-polimeraz zincir reaksiyonu (ERIC-PZR) ile saptanmıştır. Genetik olarak ilişkisiz klonlardan seçilen temsilcilerde kinolon direncinden sorumlu olacağı düşünülen qnrA, qnrB, qnrS, qepA genlerinin varlığı PZR ile tespit edilmiştir. Dışaatım pompasına ait regülatör genleri olan nfxB, mexR varlığı PZR ile belirlenirken, phenylalanine-arginine ?-naphthylamide (PA?N), dışa atım pompasının aktivasyonunun tespiti için kullanılmıştır.Yirmi iki izolat (% 26.5) siprofloksasin dirençli olarak saptanmıştır. ERIC-PZR sonuçlarına göre 11 ilişkisizklon tespit edilmiştir. PA?N varlığında 10 izolatta siprofloksasin minimum inhibitör konsantrasyon (MİK)değerlerinde 2-64 kat arasında azalma görülmüştür. Bir izolatta siprofloksasin MİK değişikliği belirlenmemiştir. On bir temsilci izolatın 10 tanesinde pompaya ait regülatör genlerinin varlığı belirlenirken,kinolon direnciyle ilişkili olan genlerden sadece qnrB yedi temsilci izolatta saptanmıştır. qnrA, qnrS, qepAgenleri hiçbir izolatta belirlenmemiştir.Siprofloksasin dirençli P.aeruginosa izolatları hastanemizden izole edilmektedir. Farklı genetik gruplaraait olan izolatların kliniklerde dolaşımda olması dikkat çekici bir durumdur. Temel direnç mekanizmalarının dışa atım pompası ve qnrB genleri olduğu düşünülmektedirÖğe Risk Factors of Bloodstream Infections Caused by Carbapenem-resistant Gram-negative Pathogens in Pediatric Critical Care Settings(2019) Bal, Zümrüt Şahbudak; Duyu, Muhterem; Kamit, Fulya; Yazıcı, Pınar; Anıl, Ayşe Berna; Çiftdoğan, Dilek Yılmaz; Çilli, FerihaAim: Infections and sepsis are the leading causes of death in non-cardiac intensive care units (ICUs) and account for 40 percent of all ICU expenditures. Data regarding bloodstream infections (BSIs) due to a carbapenem-resistant gram negative (CRGN) microorganisms in pediatric ICUs still remain limited. Materials and Methods: This study was conducted retrospectively in patients who were admitted to two pediatric critical care units between January 2011 and December 2017. Patients were assigned to two groups. Patients with BSI caused by a CRGN microorganism and infections were assigned to the BSI group and those other than BSI were assigned to the non-BSI group. Results: This study included 89 critically ill children with a mean age of 52.1 (±65.1) months. the requirements for invasive procedures including tracheostomy, Foley catheter and central venous catheter were not statistically different among the groups, p values were 0.159, 0.291 and 0.803, respectively. the majority of the patients admitted to pediatric intensive care unit were due to sepsis/septic shock in the BSI group (n=18, 58%) and in the non-BSI group, this figure was 37.9% (n=24). Prior third/fourth generation cephalosporin exposure was significantly more common in the BSI group (51.6% vs 15.5%, p<0.001), carbapenem exposure was not significantly different among the groups (35.5% vs 56.9%, p=0.054). Neutropenia (<500/mm3) and thrombocytopenia (150x103/mm3) were significantly more common in the BSI group (p=0.011 and p=0.010) and the C-reactive protein level was significantly higher (p=0.018). Crude and attributable mortality did not show any significance between the groups, p values were 0.578 and 0.955, respectively. Conclusion: CRGN infections are still a major cause of morbidity, mortality and healthcare associated infections. in this study, we evaluated patients with BSI due to a CRGN microorganism and compared them with other infection types. the risk factors and outcomes were similar except for prior cephalosporin exposure. As a conclusion, we have to enhance infection control programs and prevent patients from redundant antibiotic exposure.