Ege Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Ege, Ege Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Elma bahçelerinde ağaç ve arazi değerlerinin saptanması: Kayseri'nin Yahyalı ilçesi örneği
(Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Subay, Kamer; Engindeniz, Sait
Araştırmada, klasik, yarı bodur ve tam bodur elma bahçelerin arazi ve ağaç değerleri hesaplanmıştır. Değer hesaplamalarında kapitalizasyon oranı %4 ve %5 esas alınmıştır. Geçmiş değerler yönteminden yararlanılarak klasik elma bahçelerinde 5, 10, 15 ve 20 yaşlarındaki, yarı bodur ve tam bodur elma bahçelerinde ise 5, 10 ve 15 yaşlarındaki bahçelerin ağaçlı arazi ve ağaç değerleri saptanmıştır. Ağaç değerlerinin saptanmasında ise ağaçlı değerden, ağaçsız değeri çıkarılmış ve ağaç sayısına bölünmüştür. Araştırma sonuçlarına göre, ağaçsız arazi değeri %4 kapitalizasyon oranı esas alınarak, klasik bahçeler için 1025576.53 TL/da, yarı bodur bahçeler için 2949592.19TL/da, tam bodur bahçeler için ise 1257348.74 TL/da olarak hesaplanmıştır. Bu değerler %5 kapitalizasyon oranıyla sırasıyla; 779553.40 TL/da, 1601994.30 TL/da ve 976203.80 TL/da olarak saptanmıştır. 15 yaşındaki bahçe ağaçlı değerleri ise; %4 kapitalizasyon oranı ile sırasıyla 1696092.98 TL/da, 3874322.69 TL/da ve 1326970.12 TL/da; %5 kapitalizasyon oranıyla da 1053446.62 TL/da, 1836843.48 TL/da ve 1050988.09 TL/da olarak hesaplanmıştır. Meyve bahçelerinde gelir yöntemiyle değer hesabında periyodik net gelirler esas alınmadır.
Topoloji optimizasyonu ile 3D üretime uygun bir ısı kuyusu tasarımının yapılması
(Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Yücel, Kerem; Altay, Lütfiye
Teknolojik cihazlar sanayi devriminden bu yana küçülme eğilimi gösteregelmiştir. Çünkü bir teknolojiyi daha küçük cihazlarla çalışır hale getirmek hem malzeme kullanımı açısından hem kullanım kolaylığı açısından hem de mobilite açısından avantaj sağlar. Bu nedenle modern teknoloji anlayışı, tıpkı sürekli gelişim ve yenilik arayışında olduğu gibi, mevcut cihazların küçültülmesi ve kompakt hale getirilmesi arayışındadır. Fakat bu çaba kaçınılmaz olarak beraberinde bazı sorunları da getirmektedir. Bunlardan biri: aşırı ısınma. Her geçen gün daha kapsamlı işlemleri daha kısa sürede gerçekleştiren dijital ve elektronik cihazlar insanlığın kullanımına sunuluyor. Bu cihazlar yapabildikleri açısından gelişirken aynı zamanda boyut olarak da küçülme eğilimi gösteriyor ve bunun sonucu olarak daha küçük soğutma alanlarına sahip hale geliyor. Bu noktada ise verimli soğutmanın önemi öne çıkıyor. Bu tezde, otomobil farlarında kullanılan LED modüllerinin soğutulması için kullanılan bir ısı kuyusunun topoloji optimizasyonu yöntemi kullanılarak en verimli şekilde optimize edilmesi üzerinde çalışılmıştır. Topoloji optimizasyonu yöntemi, verilen bir geometrinin performansını arttırmak amacıyla geometriye çeşitli eklemeler ve çıkarmaların yapılması olarak özetlenebilir. Tez kapsamında; sayısal analiz yöntemleri, sonlu elemanlar yöntemi, ısı transferi ve akışkanlar mekaniği ilkelerinden yararlanılmıştır. Sunulan tasarımlar ve malzeme performansları sonucunda topoloji optimizasyonunun etkinliği ve ısı kuyusu üretiminde kullanılması muhtemel malzemelerin termal performansları kıyaslanmış ve tez çalışmasının son kısmında, bu tezin sağladığı gelişmeler ve gelecekteki muhtemel gelişmelere yer verilmiştir.
Patojen mikroorganizmanın hassas ve erken tanısına yönelik bakteriofaj modifiye biyosensör tasarımı ve uygulaması
(Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Allahyari, Maryam; Tanyolaç, M. Bahattin; Akkaya, Alper
Antibiyotik dirençli bakteriyel enfeksiyonların giderek artan yaygınlığı, hızlı, güvenilir ve düşük maliyetli teşhis yöntemlerine duyulan acil ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır. Bakterileri spesifik olarak enfekte eden virüsler olan bakteriyofajlar (fajlar), yeni biyosensör teknolojilerinin geliştirilmesi için umut verici bir alternatif sunmaktadır. Bu çalışma, patojenik bakterilerin hızlı ve etkili bir şekilde tespiti amacıyla bakteriyofaj tabanlı bir biyosensörün bakteriyofajların konakçısına özgüllüğünden faydalanılarak tasarımını ve geliştirilmesini kapsamaktadır. Önerilen biyosensör, sinyal iletimini geliştirmek ve tespit sınırlarını iyileştirmek için nanomalzemeleri kullanımını ve yüksek doğrulukla gerçek zamanlı örnek izleme ve tanıma özelliklerini içermektedir. Bu yaklaşım, klinik, çevresel ve endüstriyel ortamlarda uygulanabilen taşınabilir, düşük maliyetli teşhis cihazlarının geliştirilmesinin önünü açmaktadır. Bakteriyofaj biyosensörünün bakteriyel enfeksiyonların erken tespiti için önemli bir potansiyele sahip olduğunu ve böylece daha hızlı teşhis ve daha etkili tedavi stratejilerine katkıda bulunduğunu göstermektedir. Karbon nanotup (MWCNT) bakteriyofaj tabanlı elektrokemilüminesans (ECL) biyosensörünün geliştirilmesi sırasında, bakteriyofajlar çapraz bağlayıcı ajanlar olarak EDC/NHS [1-etil-3-(3-dimetilaminopropil)] karbodiimid hidroklorür (EDC) ve N-hidroksisüksinimid (NHS) kullanılarak serigrafi baskılı elektrotların (SPE) yüzeyine kovalent olarak bağlanmıştır. Bunu takiben, bakteriyofajlar elektrot yüzeyinde hareketsiz hale getirilerek modifikasyon süreci tamamlanmıştır. Biyosensör, yapay idrar ve tampon çözelti örnekleri içerisindeki hedef bakterilerin tespit yoluyla test edilmiştir. Elektrot yüzeyini optimize etmek ve karakterize etmek için ECL, elektrokimyasal empedans spektroskopisi (EIS) ve döngüsel voltametri (CV) ölçümleri yapıldı. Tespit sınırı (LOD) belirlendi ve doğrusal çalışma aralığı için yüksek bir korelasyon katsayısı (R² = 0,9981) belirlendi. ECL ve EIS sonuçları karşılaştırılarak ayrıntılı doğrulama ve optimizasyon başarıyla gerçekleştirildi. İncelendiğinde modifiye elektrot sisteminin LoD değeri 0.755 CFU /mL(3.3 x sdv), LoQ değeri 2.28 CFU/mL (10 x sdv) ve lineer çalışma aralığı 2.28 ve 10 CFU/ml olduğu hesaplanmiştir. Elde edilen bu analitik veriler MWCNT/M-PAP1/SPE sisteminin oldukça düşük bir LoD değerine sahip olduğu ve geniş bir doğrusal çalışma aralığına sahip olduğunu göstermektedir. Bakteriyofaj tabanlı biyosensörler bakteriyel enfeksiyonların erken ve doğru tespitinde umut vaadeden bir çözüm sunmaktadır. Gelişmiş nanomalzemelerle entegre edilen bakteriyofaj tabanlı yenilikçi ve çok yönlü bir yaklaşım, klinik teşhis, çevresel izleme ve gıda güvenliği gibi alanlarda geniş bir uygulama potansiyeline sahiptir.
Derin öğrenme tabanlı dijital oyun test sistemi tasarımı
(Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Savran, Mehmet; Bulut, Hasan
Dijital oyunlar, kullanıcıların genellikle görsel bir şekilde oyun ile etkileşime girdiği, kullanıcılarında eğlenme hissi uyandırmak istenen programlardır. Her yazılımda olduğu gibi dijital oyunlarda da hatalar olabilmektedir. Bu hatalar oyunların görsel veya mantıksal olarak istenilen şekilde çalışmamasına sebep olmaktadır. Bu nedenlerle dijital oyunlarda hata tespiti dünyadaki oyun geliştiricilerinin önem gösterdikleri ve bu konuda kaynak harcadıkları bir alandır. Bu kaynaklara, hataların bulunması aşamasında harcanan zaman ve şirketlerin bu hataları bulması için çalıştırdığı oyun test etme elemanları gibi örnekler verilebilir. Bu çalışmada, YOLO adlı gerçek zamanlı nesne tanıma, sınıflandırma ve görüntü işleme modeli kullanılarak dijital oyunlarda otomatik ve efektif bir şekilde hata tespiti yapılması amaçlanmaktadır. Algoritması çalışırken işlediği görüntüleri bir kere sinir ağından geçirdiği için "Yalnızca Bir Kez Bak" (You Only Look Once) anlamına gelen YOLO modeli diğer görüntü işleme modellerine göre daha hızlı ve efektif olmasıyla bir endüstri standartı haline gelmiştir. Bu çalışmada YOLO modelinin son versiyonu olan YOLO v10 versiyonu kullanılmıştır. Hata tespiti yapılması için Unity oyun motoru üzerinde üç boyutlu bir deney ortamı oluşturulmuştur ve bu ortam üzerine oyunlarda görülen görsel ve mantıksal bazı hatalar eklenmiştir. Bu hataları içeren görüntüler ile bir veri seti oluşturulmuştur. Daha sonra bu veri seti YOLO v10 modeli üzerinde eğitim ve test verisi olarak kullanılıp, gerçek zamanlı oyun hatası tespiti için kullanılmıştır. Daha sonra oyun testi için Unity MLAgents sayesinde oluşturulan takviyeli öğrenme ajanları ile hem ortamları otomatik olarak test etmektedir hem de YOLO modeli için görüntü kaydetmişlerdir. Çalışmada hedeflenen otomatikleştirilmiş gerçek zamanlı dijital oyun hata tespiti, YOLOv10 modelini ve Unity MLAgents takviyeli öğrenme ajanları kullanılarak, efektif bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada önerilen yöntemim kullanımı ile oyun test süreçlerinde kaynakların etkin kullanımı imkânı elde edilecektir.
İn ovo ana veya erkek arı larvası enjeksiyonunun etlik piliçlerde eşey manipülasyonu, kuluçka özellikleri ve performans üzerine etkileri
(Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Güner, Erkan; Açıkgöz, Zümrüt
Bu çalışmada, etçi damızlık yumurtalara erken embriyonik dönemde ana veya erkek arı larvası (Apis mellifera) homojenatı enjeksiyonunun eşey manipülasyonu, kuluçka özellikleri, civciv kalitesi, büyüme performansı ve kesim özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışmada Ross 308 genotipindeki 500 adet döllü yumurta rastgele kontrol (K), negatif kontrol (NK), erkek arı larvası (EAL) ve ana arı larvası (AAL) gruplarına ayrılmıştır. İn ovo enjeksiyon işlemleri kuluçkanın 96. saatinde (4. gün, evre 24) albümine 1.5 mg/0.1 ml dozunda gerçekleştirilmiştir. Çıkış sonrası kuluçka performansı ve civciv kalitesi ile ilişkili ölçümler yapıldıktan sonra her bir gruptan çıkan civcivler rastgele 5 tekerrüre ayrılarak kümes bölmelerine yerleştirilmiştir. Toplam 41 günlük deneme süresi sonunda her gruptan 6 erkek ve 6 dişi rastgele seçilmiş ve kesim özellikleri belirlenmiştir. Kuluçka performansı bakımından deneme grupları arasında önemli düzeyde farklılıklar tespit edilmiştir (p<0.05). K grubuna göre EAL ve NK gruplarında çıkış gücü önemli düzeyde azalmıştır. Tüm gruplarda embriyonik ölümlerin büyük kısmının erken dönemde gerçekleştiği gözlenmiştir. İn ovo EAL veya AAL enjeksiyonu eşey oranında önemli bir değişiklik oluşturmamıştır (p>0.05). En yüksek erkek civciv oranı AAL grubunda tespit edilirken, en yüksek dişi civciv oranı NK grubunda saptanmıştır. Civciv uzunluğu ve Tona skoru bakımından en iyi sonuçlar AAL grubunda belirlenmiştir (p<0.05). Canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yemden yararlanma bakımından gruplar arasında önemli düzeyde fark tespit edilmemiştir (p>0.05). Yaşama gücü ise sadece NK grubunda diğer deneme gruplarına göre önemli düzeyde azalmıştır (p<0.05). Erkek etlik piliçlerde karkas, göğüs ve but ağırlıkları ile randımanları benzerlik göstermiştir (p>0.05). Dişi piliçlerde ise karkas randımanın AAL grubunda K ve NK gruplarına göre önemli düzeyde daha yüksek belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç olarak; erken embriyonik dönemde in ovo AAL ve EAL enjeksiyonu eşey manipülasyonu sağlayamamış ve kuluçka randımanını olumsuz etkilemiştir. Ancak, AAL grubunda büyüme performansında istatistiki açıdan önemli olmayan bir iyileşme gözlenmiştir. Dolayısıyla, erken ve geç embriyonik dönemlerde AAL ve EAL'nin fizyolojik etkilerinin daha detaylı incelenmesi yararlı olacaktır.