Ege Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Ege, Ege Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Atmosferik soğuk plazma destekli gıda depolama kabini prototipi geliştirilmesi ve performans değerlendirilmesi
(Ege Üniversitesi, 2024) İçier, Filiz; Özdemir, Güven; Çokgezme, Ömer Faruk; Döner, Deniz; Halat, Ece
Ülkemizin ihraç ettiği gıda maddelerinden olan domatesin raf ömrünün kısa olması oldukça yüksek ürün kaybına neden olmaktadır. Atmosferik soğuk plazma (ASP), kalite kayıplarını azaltan ve mikrobiyal inaktivasyon sağlayabilen ısıl olmayan güncel gıda işleme teknolojilerinden biridir. Bu projede, farklı yükleme frekansı ve voltaj gradyanında çalışabilen ASP prototipi kurulmuş, domatesin depolanması amacıyla kullanım potansiyeli incelenmiştir. Proje kapsamında İş Paketi (İP) 1’de ASP sisteminin kurulumu başarı ile gerçekleştirilmiş, İP 2’de farklı işlem süresi, yükleme frekansı ve voltaj gradyanı koşullarında uygulanan ASP işleminin domatesin kalite özellikleri ve performans özellikleri üzerine etkisi dikkate alınarak, 13 kV/mm voltaj gradyanı, %100 yükleme frekansı ve 20 dk işlem süresi kombinasyonunun 0.85 istenilebilirlik değeri ile en uygun işlem koşulu olduğu tespit edilmiştir. İP 3’te, ölçek arttırılarak E-3 boyutu ve FANMODU 1 fan yerleşiminin en uygun uygulama koşulu olduğu belirlenmiştir. Bu koşulda, Alternaria alternata sporlarının log azalma değeri 0.72±0.05, hammaddeye kıyasla işlem gören domatesteki antioksidan aktivite değişimi %23.27, toplam fenolik madde içeriği değişimi %12.8, likopen ve β-karoten içeriği değişimleri sırasıyla %45.30 ve %47.91 ve birim ekserji başına log azalma değeri 2.2E-04 log/J olarak elde edilmiştir. İP 4’te, ASP uygulama sıklığının log azalma değeri üzerinde etki olduğu belirlenmiştir. İP 5’te, sistemin eksergoekonomik performans özelliklerini etkileyen işlem faktörleri değerlendirilmiştir. Proje kapsamında, domatesin kalite özelliklerinde kabul edilebilir düzeyde değişikliğe neden olan ve hedeflenen mikrobiyal inaktivasyonu sağlayabilen, enerji/ekserji verimliliği yüksek ASP sistemi/yöntemi geliştirilmiştir. Proje kapsamında tasarımı ve kurulumu gerçekleştirilen ASP depolama kabini Türk Patent Enstitüsü tarafından Ulusal Patent olarak tescillenmiş olup, ticari yerli bir ürüne (cihaz, sistem) dönüştürülme potansiyeli bulunmaktadır.
Romatoid artrit tanılı hastalarda aerobik egzersiz kapasitesi ve fonksiyonel durumun değerlendirilmesi
(Ege Üniversitesi, 2024) Karabulut, Gonca; Çınar, Ece; Taştekin, Fatih; Üzümcügil, Hale; Yargucu Zihni, Figen
Giriş: Romatoid artrit, özellikle eklemlerde erozyon ve kalıcı deformiteler ile seyreden, bunun yanı sıra enflamasyon, akciğer tutulumu ve kortikosteroidler gibi ilaçların yan etkilerine bağlı kardiyovasküler etkilenim ve aerobik kapasitede azalma ile seyreden kronik bir enflamatuvar hastalıktır. Bu kesitsel çalışmada romatoid artrit hastalarında aerobik fonksiyonel kapasite ölçümünde kol ergometresi ile yürüyüş bandı ergometresini karşılaştırmayı amaçladık. Yöntem: Bu çalışma kapsamında, Üniversite hastanemizin romatoloji polikliniklerinde romatoid artrit tanısı ile takipli hastalara ve yaş ve cinsiyet açısından eşleştirilmiş kontrollere altı dakika yürüme testi, ayrıca kardiyopulmoner egzersiz testi uygulanmıştır. Kardiyopulmoner egzersiz testi yürüyüş bandında ve kol ergometresinde olmak üzere iki kere uygulandıktan sonra sonuçlar analiz edilmiştir ve gruplar arasında karşılaştırılmıştır. Sonuçlar: Çalışmaya 30 romatoid artritli hasta ve 32 kontrol dahil edilmiştir. Grupların test sonuçları karşılaştırıldığında, romatoid artrit hastalarının hem yürüyüş bandı hem de kol ergometresinde VO2 max değerleri, sağlıklı kontrollere oranla anlamlı daha düşük bulunmuştur (p<0.05). Hem hasta grubunda hem de kontrol grubunda, kol ergometresi ile elde edilen VO2 max değerleri, yürüyüş bandı ile elde edilen değerden anlamlı olarak daha düşük saptanmıştır (p<0.05). Romatoid artrit hastalarında, kol ergometre ve yürüyüş bandı ile elde edilen VO2 max değerleri arasındaki oran, sağlıklı kontrollere göre daha düşük bulunmuştur (p<0.05) Sonuç: Hastalığı remisyonda olan romatoid artrit hastalarında, aerobik fonksiyonel kapasitenin belirlenmesinde, kol ergometresi güvenilir bir yöntemdir. Ancak yürüyüş ergometreye oranla daha düşük VO2 değerleri elde edildiği akılda bulundurulmalıdır.
Kersetin ve klorheksidin yüklü PLGA formülasyonlarının hazırlanması ve periodontal hastalıkların tedavisi için prototip ürün geliştirilmesi
(Ege Üniversitesi, 2024) İnce, İskender; Emingil, Gülnur; Emingil, Güven; Yıldırım, Yeliz; Gümüştaş, Barış; Kantarcı, Alpdoğan
Periodontal hastalıklar, diş eti oluğu içerisinde yerleşmiş olan mikrobiyal dental plak ile konak cevapları arasındaki etkileşimler sonucu ortaya çıkan enflamatuvar hastalıklardır. Projemizde periodontitis tedavisinde lokal olarak uygulanacak kersetin ve klorheksidin yüklü Poli(D,L-laktik-ko-glikolik asit) nanopartikül sisteminin prototip ürününün geliştirilmesi, in vitro ve in vivo olarak antimikrobiyal ve antienflamatuvar çift yönlü etkinliğinin incelenmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla, geniş spektrumlu antimikrobiyal özellikleri nedeniyle ağız bakım ürünlerinde yaygın olarak kullanılan klorheksidin (CHX) ile doğal bir ürün olan antibakteriyel etkinliğinin yanısıra, antienflamatuvar ve yara iyileşmesini hızlandırma özellikleri bilinen kersetinin (QUE) farklı oranlarda (%1,5, 5 ve 15) tekli ve ikili sistemleri Poli(D,L-laktik-ko-glikolik asit) nanopartiküllerine (PLGA NP) yüksek verimle yüklenerek yapısal, morfolojik ve termal özellikleri karakterize edilmiştir. QUE ve CHX yüklü nanopartiküllerin yapay tükürük ortamında in-vitro salım çalışmaları gerçekleştirilerek, yüksek basınçlı sıvı kromatografisi (HPLC) ile CHX ve QUE'in miktarları tayin edilmiştir. CHX ve QUE etkin maddeleri için kısmi validasyon çalışması gerçekleştirilmiş olup sonuçlar belirlenen kriterlere uygunluk sağlamıştır. Sentezlenen CHX/ QUE etkin maddeleri yüklü PLGA NP Dinamik Işık Saçılımı (DLS) sonuçları incelendiğinde, boyutların 60-180 nm aralığında değiştiği görülmüştür. +4oC koşulunda yapılan stabilite testi verileri değerlendirildiğinde, her iki etkin maddenin de stabil olduğu sonucuna varılmıştır. Yapay tükürük ortamında QUE etkin maddesi tek başına yüklendiğinde 168 saat salım gösterirken, CHX/ QUE etkin maddeleri ikili olarak yüklendiğinde 240. Saat sonunda bile %20 lerde etkinlik gösterdiği bulunmuştur. CHX etkin maddesi ise tekli ve ikili her iki sistem için 240. saattin sonunda %70 in üstünde etkinlik gösterdiği görülmektedir. Ayrıca Albino Wistar sıçanların üst çenelerindeki ikinci azı dişlerinin çevresine bağlanan ipek dikiş materyali ile 21. gün sonunda deneysel periodontitis hastalık modeli geliştirildi. Bu proje çalışması TUA-2020-22540 nolu Ege Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi ile desteklenmiştir. Ege Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü'ne teşekkür ederiz.
Biyojenik aminlerin mikroorganizmalar tarafından giderimi
(Ege Üniversitesi, 2024) Özdemir, Güven; Işık Kabaca, Eda
Biyojenik aminler, fermente gıdalar, hayvanlar ve bitkilerin hücrelerinde bulunmakta olup, limit tüketim miktarını aştığı zaman zehirlenmelere sebep olan toksik bir birleşiktir. Biyojenik aminler, kanserojen, toksik, psikoaktif veya vasoaktifdir. Bu özellikler nedeniyle tehlikeli olarak bilinen aromatik bileşikler arasındadır ve bunların ortamdan uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu tez çalışmasında önceki çalışmalardan izole edilmiş probiyotik mikroorganizmalar kullanılarak biyojenik amin bileşikleri biyodegradasyon yeteneğindeki mikroorganizma kültürlerinin seçilerek parçalama etkinliklerinin belirlenmesi yapılmıştır. 'Doğal sistemlerde koku giderilmesı için etkin mikroorganizmaların elde edilmesi' yüksek lisans tezindeki çalışmalarda izole edilen Bacillus velezensis, Lactabacillus plantarum (Lactiplantibacillus plantarum-OR252329.1), ve Bacillus coagulans (Weizmannia coagulans ON482177.1 (MMB 104) kullanılarak biyodegradasyon etkinlikleri HPLC analizleri ile değerlendirilmiştir. Yapılan denemeler sonucunda biyojenik aminleri, 30oC'de kullanılan bakterilerin hepsi histamin ve spermini tamamen, kadaverin ve B-feniletilamini ise %99'a yakın bir parçalama etkinliği göstermiştir.
Böbrek nakli yapılan hastalarda fiziksel aktivitenin metabolik parametrelere etkisinin incelenmesi
(Ege Üniversitesi, 2024) Demir Korkmazi, Fatma; Öden, Tuğba Nur; Girgin Sağın, Ferhan; Aşçı, Gülay; Yeşilyaprak, Tuğçe
Giriş: Böbrek nakli hastalarında en sık görülen ölüm nedenleri arasında kalp damar hastalıkları yer almaktadır. Fiziksel aktivite, nakil sonrasında görülen kalp damar hastalıklarının önlenmesinde büyük öneme sahiptir. Uluslararası kılavuzlarda böbrek nakli hastalarında nakil sonrası mortalite ve morbiditeyi engellemek için düzenli fiziksel aktivite önerilse de yapılan çalışmalarda hastaların düzenli fiziksel aktivite talimatlarına uymadıkları belirlenmiştir. Böbrek nakli hastalarında egzersiz düzeyi ve egzersizin bireylerinin fiziksel fonksiyonlarını nasıl etkilediği konusunda sınırlı çalışma bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, ülkemizde bu konu ile ilgili yapılmış çalışmaya rastlanmamıştır. Bu projede, böbrek nakli sonrasında pedometre destekli fiziksel aktivitenin metabolik parametrelere etkisinin incelenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Bu araştırma, böbrek nakli olan hastalarda pedometre destekli yürümenin fiziksel aktivite düzeyi ve metabolik parametrelere etkisinin incelenmesi amacıyla yapılan prospektif randomize kontrollü bir çalışmadır. Araştırmanın örneklemini, 1 Ekim 2020-05.03.2024 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Organ Nakli Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde böbrek nakli olan 36 hasta oluşturdu. Hastalar nakil tarihine göre sırayla Girişim ve Kontrol grubu olarak randomize edildi. Girişim ve Kontrol grubuna taburculuk eğitimi esnasında fiziksel aktivitenin önemine ilişkin aynı eğitim verildi. Girişim grubuna aktivite düzeyinin değerlendirilmesi için pedometre verilirken, kontrol grubuna yalnızca günlük aktivitelerini kaydetmeleri önerildi. Ardından, Girişim ve Kontrol grubundaki hastaların nakil sonrası 4. ay ve 12. aylarda metabolik parametreleri değerlendirildi. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, ShapiroWilk normallik testi, bağımsız örneklem t testi, Mann Whitney U testi ve Fisher Exact testi kullanıldı. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması, 36.50±12.39 (18-59) yıl olup, %69.4'ü erkekti. Hastaların %86.1'i nakil öncesi böbrek replasman tedavisi almış, %61.1'i en az bir kronik hastalığa sahipti. Nakil sonrası taburculuk döneminde hastalara reçete edilen immünsüpresif ilaçlar incelendiğinde, hastaların %100'ü steroid, %94.4'ü'i takrolimus ve %80.6'sı mikofenolat mofetil alıyordu. Nakil sonrası kısa dönemde (4.ay) girişim grubundaki hastaların metabolik parametrelerinden olan beden kitle indeksi (p: 0.036) ve alkalen fosfataz (ALP) düzeyi (p: 0.046) ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptandır. Uzun dönemde (12.ay) ise, girişim grubu ve kontrol grubundaki hastaların beden kitle indeksi ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptandı (p: 0.010). Sonuç: Araştırma bulgularına göre, böbrek nakli sonrası pedometre destekli yürüyüş yapan hastaların, yalnızca nakil sonrası yürüyüş kaydı önerilen hastalara göre, kısa dönem (4. Ay) ve uzun dönem (12.ay) beden kitle indeksi ortalamaları, yalnızca nakil sonrası yürüyüş kaydı önerilen hastalara göre daha düşük saptanmıştır. Pedometre destekli yürümenin fiziksel aktiviteye ilişkin davranış değişikliği oluşturulmasında, kilo alımının kontrolü veya sınırlanmasında etkin olabileceği, uzun vadede pozitif hasta sonuçlarını iyileştirebileceği düşünülmektedir.