Aktaş, Ekin ÖzgürKaya, Ahsen2024-08-312024-08-3120232147-10452149-4193https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/1238827https://hdl.handle.net/11454/103735Adli ve idari mahkemelerde görülen davaların çözümlenmesinde bazen teknik bilgi veya uzmanlık amacıyla bilirkişi görüşüne başvurul- ması gerekmektedir. Uzmanlık belirli bir mesleğe özgü olarak tanım- lanmamaktadır. Davanın mahiyetine göre her meslek grubundan uzman görevlendirilmesi mümkündür. Uzmanlar; kendilerini görüş almak üzere atamaya yetkili makamlar tarafından atanan profesyonellerdir. Bilirkişilik faaliyetinin, Bilirkişilik Kanunu ve Yönetmeliği başta olmak üzere mevzuatın belirlediği usullere uygun olarak nitelikli kişiler tarafından yürütülmesi gerekmektedir. İlgili mevzuat uyarınca uzman olarak atanan kişinin, inceleme alanında güvenilir, tarafsız, dürüst, yet- kin ve bağımsız olması şarttır. Malpraktis genel olarak hekim hatası sonucu oluşan zararları ifade etse de tam anlamıyla \"bir işi gereği gibi yapmamak veya yanlış yap- mak\" anlamına gelmektedir. Uzmanlık ayrı bir meslek değildir. Bütün mesleklerde adli makamların görevlendirmesiyle yapılan ve mesleki faaliyetin bir parçası olan bir iştir. Bilirkişilerin görevlendirilmelerinden sonra yaptıkları hataları \"Bilirkişi Malpraktisi\" olarak adlandırmakta fayda vardır. Uzman görüşü sürecinde hatalı değerlendirmeler yapılabilmekte- dir. Bu durum hukuki yanılgılara yol açabilir. Tekrar başka bilirkişilerin görüşünün alınması gerektiğinden yargılama uzayabilir. Günümüzde yargı süreçlerinde bilirkişi görüşlerine olan ihtiyaç her geçen gün art- maktadır. Bilimsel görüşlerin ortaya çıkmasıyla birlikte tartışmalı ve zorlama yorumların kullanıldığı birçok rapor hazırlanmaya başlandı. Bu yazıda uzman değerlendirmelerinde ortaya çıkan hatalı uygu- lamalar ve bunların nedenlerinin tartışılması amaçlanmaktadır.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessBilirkişiMalpraktisBilirkişilik KanunuHukukBilirkişi RaporuBİLİRKİŞİ MALPRAKTİSİArticle12242052271238827