Renal fibrogenez patogenezinde proteinüri ve Monosit Kemoatraktan Protein-1'in rolü
Küçük Resim Yok
Tarih
2002
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
VII. ÖZET Bu çalışmada deneysel olarak adriamisin ile oluşturulan proteinüri modelinde; 1. Glomerüler proteinüri oluşmasını izleyen erken evrede tübüler hasarın olup olmadığının belirlenmesi, 2. MCP-1 aktivasyonunun hücresel infiltrasyona bağlı olup olmadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu deneysel çalışmada Wistar albino türü sıçanlar kullanıldı ve randomize olarak ayrılan bir grup sıçana (20 sıçan ) 5 mg/kg adriamisin ve diğer gruba (10 sıçan) 5 mg/kg distile su santral venöz yoldan uygulanarak çalışma başlatıldı. Deney ve kontrol grubu sıçanların proteinüri açısından 5. gün, 14. gün ve 42. günde 24 saatlik idrarlarından ölçüm yapıldı, deney grubu randomize olarak ikiye ayrıldı. Birinci grup (A grubu) 14. günde 24 saatlik idrarları toplanarak MCP-1 ölçümü için ayırıldı ve sonrasında sakrifiye edilerek doku MCP-1 ölçümü ve histopatolojik inceleme için -80 °C'de saklandı. İkinci grup (B grubu) 14. günde MCP-1 ölçümü için idrarı toplandıktan sonra yaşatılmaya çalışılarak 42. günde MCP-1 ölçümü için tekrar 24 saatlik idrar toplandıktan sonra sakrifiye edilerek doku materyalleri doku MCP-1 ölçümü ve histopatolojik inceleme için saklandı. Kontrol grubu sıçanların aynı zaman dilimlerinde 24 saatlik idrarları toplanarak 42. günde doku MCP-1 ölçümü ve histopatolojik inceleme için sakrifiye edildi. MCP-1 ölçümü Cytelisa MCP-1 kiti kullanılarak idrarda ve böbrek dokuları homojenize edildikten sonra dokuda ELISA kiti ile yapıldı. Histopatolojik 67değerlendirmeler ışık mikroskopik olarak yapıldı, kesitlerde özellikle fibrozis, tübüler nekroz, hücresel infiltrasyon, tübüler protein tıkaçları, tübüler atrofi, fokal segmental glomerüler skleroz, tübüler dilatasyon değerlendirildi. İstatistiksel değerlendirmelerde Kruskal-Wallis testi, Mann-Whitney testi, Wilcoxon Signed Rank testi ve Kendall' tau b testi kullanıldı. Adriamisin uygulanan her iki grup sıçanda 5. günden itibaren proteinüri ortaya çıktığı ve proteinüri düzeylerinin çalışma süresince artış gösterdiği ve kontrol grubuna oranla tüm inceleme dönemlerinde artmış olduğu saptandı. Sıçanlarda adriamisin uygulamasını izleyerek proteinüri başladığı ve kronik proteinüri geliştiği gösterildi. Adriamisin uygulanan ve erken evrede (14. gün) histopatolojik incelemeye alınan A grubu sıçanların glomerüllerinde her hangi bir değişiklik izlenmedi. Tübülointerstisyel bölgede ise tübüler protein tıkaçları, tübüler yapılarda dilatasyon yanısıra tübülointerstisyel bölgede tek odaklı minimal tübülointerstisyel mononükleer hücre infiltrasyonu olduğu saptandı. Tübüler epitel hücre nekrozu ve tübüler atrofi olduğu bulundu. Tanımlanan tüm tübülointerstisyel histopatolojik bulgular kontrol grubuna göre istatistiksel olarak farklılık göstermekteydi. Glomerüler proteinüri oluşmasını izleyen erken evrede proteinüriye bağlı tübülointerstisyel etkilenme olduğu bulundu. Adriamisin uygulanan ve proteinürilerinde çalışma süresince artış olduğu saptanan B grubu sıçanların geç evrede (42. gün) yapılan değerlendirmelerinde tübüler protein tıkaçlarının devam ettiği, tübüler dilatasyonun artarak sürdüğü bulundu. İkinci hafta kesitlerine oranla tübülointerstisyel mononükleer hücre infiltrasyonunda artış olduğu görüldü. Bu evrede nekroz tek tük olarak gözlendi, A 68grubuna oranla artmıştı. Tübülointerstisyel bölgede atrofi ve ılımlı fibrozis bulguları izlendi. Üç sıçanın birinde tek glomerülde diğerlerinde 2-3 glomerülde segmental skleroz, bir diğer hayvanda glomerüler kollaps izlendi. Fokal segmental skleroz A grubuna oranla artmış olmasına rağmen bu artış istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Kontrol grubu sıçanlarda 42. günde histopatolojik değerlendirme yapıldı. Bu grupta belirgin glomerüler ve/veya tübüler değişiklik saptanmadı. Adriamisin uygulaması sonrası hem A grubu hem B grubunda 14. günde idrarla MCP-1 atılımının kontrol grubuna oranla artmış olduğu saptandı. B grubunda 42. günde idrarla MCP-1 atılımı erken evreye göre artmış bulundu. Adriamisin uygulaması sonrası erken proteinüri döneminde (A grubu) bir grup sıçan sakrifiye edilerek yapılan incelemelerinde dokuda MCP-1 düzeylerinin artmış olduğu bulundu. Geç evrede (B grubu) incelenen sıçanlarda doku MCP-1 düzeyleri A grubuna ve kontrol grubuna oranla artmıştı. İkinci haftadan itibaren MCP-1 aktivasyonunun artmış olduğu ve çalışma süresince MCP-1 aktivasyonundaki artışın sürdüğü düşünüldü. Deney ve kontrol grubu sıçanların tümünün idrar ve doku MCP-1 düzeylerinin grubun fibrozis ve yangı skorlaması ile ilişkisi Kendall's tau b testi ile araştırıldı. Adriamisin uygulaması, süreye bağlı olarak idrarla MCP-1 atılımı ve doku MCP-1 düzeylerini arttırırken yangı ve fibrozisin zamanla arttığı bulundu. İkinci haftada fibrozis olmaması nedeni ile bu haftada MCP-1 düzeyleri ve proteinüri ile fibrozis arasında ilişki yoktu. Yangısal hücre infiltrasyonu proteinüri ile ilişkili olarak artıyordu. Fibrozis oluşumunda mononükleer yangısal hücre infiltrasyonunun önemli olduğu düşünüldü. 69
Açıklama
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases