Erkek hastalarda kalp krizi sonrası cinsel işlev bozuklukları ve nedenleri
Yükleniyor...
Tarih
2011
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, erkeklerde kalp krizi sonrası cinsel işlev bozukluklarını (disfonksiyon) ve bunları etkileyen psikolojik faktörleri araştırmaktır. YÖNTEM: Çalışmaya 3-12 ay önce kalp krizi geçirmiş olan, 30–70 yaş arasında 60 erkek hasta alınmıştır. Kontrol grubu ise yaş ve eğitim durumu bakımından hasta grubu ile benzer, kalp krizi öyküsü veya herhangi bir kalp hastalığı olmayan 30 kişiden oluşmaktadır. Hasta ve kontrol grubunun SCID-I ile 1. Eksen tanıları değerlendirilmiş ve ayrıntılı cinsel öyküleri alınmıştır. Psikolojik durumlarını değerlendirmek için; Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), eş uyumlarını değerlendirmek için; Çiftler Uyum Ölçeği (ÇUÖ) ve cinsel işlevlerini değerlendirmek için; ‘Ereksiyon İşlevi Uluslararası Değerlendirme Formu’ (IIEF) ve ‘Arizona Cinsel Yaşantılar Ölçeği Formu’ (ASEX) kullanılmıştır. Hasta grubundan, kalp krizi öncesindeki son bir ayı ve görüşme öncesi son bir ayı düşünerek IIEF ve ASEX’ten ikişer adet doldurmaları istenmiştir. Katılımcıların serbest ve total testosteron değerleri ölçülmüştür. BULGULAR: Hasta grubunun, BAÖ, BDÖ puanları kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0,05). SCID-I tanı görüşmesi ile hasta grubunda; 11 kişiye majör depresyon, üç kişiye anksiyete bozukluğu BTA (başka türlü adlandırılamayan), 2 kişiye obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tanısı konmuştur. Kontrol grubunda ise psikiyatrik hastalık bulunmamaktadır. Hasta grubunun ÇUÖ toplam puanı, kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı düşük saptanmıştır (p=0,044). Hasta grubunun serbest ve total testosteron düzeyleri kontrol grubuna oranla anlamlı derecede düşük bulunmuştur (p<0,05). Kalp krizi öncesi cinsel işlev bozukluğu (cinsel isteksizlik, erken boşalma, erektil disfonksiyon) kontrol grubu ile karşılaştırılmasında anlamlı fark saptanmamıştır (p>0,05). Ancak kalp krizi sonrası cinsel işlev bozukluğu varlığı, kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek saptanmıştır (p<0,05). Cinsel işlev bozuklukları ayrıntılı incelendiğinde ise; cinsel isteksizlik ve erektil disfonksiyon varlığının kalp krizi sonrası hastalarda kontrol grubuna oranla yüksek olduğu (p<0,05), erken boşalma bakımından ise iki grup arasında fark olmadığı gözlenmiştir (p>0,05). Benzer olarak kalp krizi öncesi IIEF alt ölçek ve ASEX puanları bakımından kontrol grubu ile istatistiksel anlamlı fark saptanmamıştır (p>0,05). Ancak kalp krizi sonrası ASEX puanlarının kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek, IIEF alt ölçek puanlarının ise istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük olduğu gözlenmiştir (p<0,05). Hasta grubunun kalp krizi öncesi ve sonrası cinsel işlevlerinin karşılaştırılmalarında ise; ASEX toplam puanı ve cinsel disfonksiyon, erektil disfonksiyon ve cinsel isteksizlik varlığının kalp krizi sonrası öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu saptanmıştır (p<0,05). Benzer olarak kalp krizi sonrası IIEF alt ölçek puanlarının hepsinin kalp krizi öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük olduğu gözlenmiştir (p<0,05). Hastaların % 11,7’si son 1 aydır cinsel ilişkiye girmediğini ve % 63,3’ü kalp krizi sonrası cinsel ilişki sıklığında azalma olduğunu belirtmiştir. Hastaların % 25’i kendilerinde ve % 58,3’ü eşlerinde cinsel ilişki korkusu olduğunu söylemiştir. Hastalarda cinsel işlev bozukluğu varlığı ile majör depresyon tanısı ilişkili olarak bulunmuştur (p=0,034). Cinsel işlev bozukluğu ayrıntılı incelendiğinde; cinsel isteksizlik varlığı hem BDÖ puanları ve hem de SCID-I depresyon tanısı ilişkili olarak bulunurken, ED varlığı ile sadece BDÖ puanları ilişkili bulunmuştur. SONUÇ: Kalp krizi öncesi cinsel işlev bozukluğu varlığı kontrol grubu ile benzer olarak bulunmuştur. Ancak kalp krizi sonrası hem kontrol grubuna hem de kalp krizi öncesine oranla cinsel işlev bozukluğu varlığı istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek saptanmıştır. Cinsel işlev bozukluğu tanıları ayrıntılı incelendiğinde; erektil disfonksiyon ve cinsel isteksizlik varlığının da kalp krizi sonrası hem kontrol grubuna hem de kalp krizi öncesine oranla anlamlı derecede yüksek olduğu görülmüştür. Kalp krizi sonrası depresyon tanısı ve anksiyete bozukluğu tanısı sıktır. Eş uyumu kontrol grubuna oranla bozulmuştur. Testosteron düzeyleri ise kontrol grubuna oranla daha düşük olarak bulunmuştur. Ancak bu faktörlerden sadece depresyon cinsel isteksizlik ve erektil disfonksiyon ile ilişkili olarak bulunmuştur. Kalp krizi sonrası psikolojik faktörlerin cinsel işlev bozukluğuna etkisini saptayabilmek için daha geniş ölçekli çalışmalara ihtiyaç vardır.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Kalp krizi, cinsel işlev bozukluğu, depresyon, anksiyete, eş uyumu., Myocardial infarction, sexual dysfunction, depression, anxiety, marital adjustment., Psikiyatri A.B.D.