Prediyabetik hasta popülasyonunda retinopati ve nefropati sıklığının belirlenmesi

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2020

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Giriş ve Amaç: Prediyabet; plazma glukoz düzeyinin normalden yüksek olduğu, ancak diyabet tanı sınırlarına ulaşmadığı durumlar için kullanılan klinik bir terimdir. Prediyabetin daha önce yapılan gözlemsel çalışmalarda artmış kardiyovasküler risk, mortalite ve diyabet gelişimi ile ilişkili olduğu ortaya konmuştur. Bazı çalışmalarda, prediyabetik bireylerde mikrovasküler komplikasyon sıklığının da artmış olduğu gösterilmiştir.Diyabetik retinopati dünyada en önemli önlenebilir körlük nedenlerinden biri ve diyabetin en sık görülen tedavi edilebilir mikrovasküler kronik komplikasyonudur. Diyabetik nefropati tüm dünyada KBY nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Diyabetin mikrovasküler komplikasyonlarının prediyabet evresinde tanınıp tedavi edilmesiyle, gelecekte gelişebilecek KBY ve körlük gibi komplikasyonların önlenmesinin sağlanacağı öngörülmektedir. Bu sebeple öncelikle prediyabetik popülasyonda retinopati ve nefropati sıklığını bilmek önemli olacaktır. Türkiye'de bu konuda fikir verebilecek bir çalı?ma henüz literatürde bulunmamaktadır. Gereç ve Yöntem: Ocak 2019 - Eylül 2019 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine başvuran ve Biyokimya Anabilim Dalı hasta veri tabanında OGTT ve serum kreatinin sonuçları bulunan kişiler arasından prediyabet tanı kriterlerini karşılayan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 30 BAG, 30 BGT, 30 BAG+BGT mevcut hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalardan; yaş, cinsiyet, sigara kullanımı, prediyabet risk faktörleri (bilinen hipertansiyon, hiperlipidemi, psikiyatrik hastalık, gestasyonel diyabet veya iri bebek doğurma öyküsü, koroner, periferik veya serebral vasküler hastalık ve ailede diabetes mellitus varlığı öyküsü) bilgileri alındı. Boy, vücut ağırlığı ve bel çevresi ölçüldü. Hastalardan sabah alınan ilk idrar örneğinde spot idrarda mikroalbümin/kreatinin oranına bakıldı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'nda detaylı göz muayenesi gerçekleştirildi ve uygun görülen 86 hastaya fundus floresein anjiografi (FFA) çekildi. FFA'da mikroanevrizma ve/veya periferik/maküler iskemi ve/veya vasküler sızıntı saptanan hastalarda retinopati mevcut kabul edildi. Bulgular: Çalışmamıza dahil edilen 86 hastanın 16'sında (%18, 6) FFA bulgularına göre çok hafif düzeyde non-proliferatif retinopati saptandı. 86 hastanın 13'ünde (%15, 1) nefropati saptandı. Toplamda retinopati veya nefropati saptanan 25 hasta mevcuttu (%29, 1). Prediyabet alt tiplerine göre retinopati dağılımı incelendiğinde BAG grubunda %14, 3, BGT grubunda %13, 8, BAG+BGT grubunda %27, 6 olarak bulundu. Nefropati oranı BAG grubunda %10, 7, BGT grubunda %13, 8, BAG+BGT grubunda ise %20, 7 olarak saptandı. Total komplikasyon oranı ise BAG grubunda %21, 4, BGT grubunda %27, 6 BAG+BGT grubunda %37, 9 olarak bulundu. Gruplar arası bu farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Çalışmamızda diyabetik retinopatinin; yaş, sistolik ve diastolik kan basıncı, serum ürik asit düzeyi, e-GFR ve anti-hiperlipidemik ilaç kullanımı ile anlamlı ilişkisi tespit edildi. Diyabetik nefropati ile sistolik kan basıncı, serum ürik asit seviyesi ve e-GFR düzeyi arasında anlamlı ilişki saptandı. Bilinen vasküler (koroner, serebral veya periferik) hastalık varlığı ile hem retinopati, hem de nefropati arasında anlamlı ilişki tespit edildi. Sonuç: Çalışmamızda prediyabetiklerde hem retinopati, hem de nefropati sıklığının beklenenden daha yüksek olabileceği ortaya konulmuştur (%18, 6 vs %15, 1). Kombine bozukluk (BAG+BGT) grubunda en fazla olmak üzere tüm prediyabet alt tiplerinde yüksek komplikasyon oranları gösterilmiştir. Ayrıca prediyabetiklerde makrovasküler komplikasyonlar ile mikrovasküler komplikasyonlar arasında ilişki olabileceği tanımlanmıştır. Son çalışmalar ışığında prediyabetiklerde yalnızca makrovasküler komplikasyonların değil; mikrovasküler komplikasyonların da eski bilinen oranlara göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu sebeple bu konudaki çalışmalar arttıkça tarama ve tedavi konusunda yaklaşımların değişme ihtimali mevcuttur.

Açıklama

Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları A.B.D. Araştırma Projesi
Araştırma Projesi elektronik ortamda bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye