Türkiye'de finansal krizlerin nedeni olarak sermaye hareketleri ve kontrolüne yönelik önlemler
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Gelişmekte olan ülkelerin dünya finansal sistemine entegrasyonları kendi finansal sektörlerini serbestleştirmeleri sonucu gerçekleşmiştir. Finansal serbestleştirmenin arkasında yatan mantık; ekonomide etkinliğinin yükselmesi ve tasarrufların artması ile istikrarın ve büyümenin sağlanacağıdır. Sonuç olarak, gelişmekte olan ülkeler kendilerinin finansal istikrarsızlıklarını artıran ve finansal krizlere götüren kısa vadeli spekülatif sıcak para akımlarına maruz kalmışlardır. Daha da ötesinde serbestleşme sonrası dönemde beklentilerin aksine yerli tasarruflar sabit yatırımlardan uzaklaşarak spekülatif finansal araçlara yönelmiştir. Sonuç olarak sığ ve zayıf bir finansal yapıya sahip ekonomilerin büyümeleri bu sermaye hareketlerinin etkisi altında şekillenmiş ve krizler yaşamıştır. Türk finansal sektörünün bu derecede kırılgan olmasının temelinde 1989 yılında 32 sayılı kararname çerçevesinde ödemeler dengesi sermaye hareketleri üzerindeki tüm kısıtlamaların kaldırılması temelinde yatmaktadır. Bu karar ulusal finans piyasaları doğrudan doğruya kısa vadeli, spekülatif nitelikli yabancı sermaye hareketlerine bağımlı hale getirmiş ve ulusal kaynakların reel üretken sektörlere sabit sermaye yatırımları aracılığıyla dönüştürülmesi işlevini terk ederek, paradan para kazanmaya yönelik bir kumarhane kapitalizmine sürüklemiştir. Bu tezde kısa vadeci spekülatif sıcak para akımının Türkiyeʼde nasıl durdurulabileceğini araştıracağız. Aynı zamanda Türkiye için ulusal sermaye kontrolleri üzerine önerilerde bulunacağız.