Donör nefrektomide preoperatif anksiyetenin anesteziden derlenme ve postoperatif ağrı üzerine etkisi
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2016
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Böbrek transplantasyonu, son dönem böbrek yetmezliği olan hastalar için yaşam kalitesi ve uzunluğu açısından en etkili tedavi seçeneğidir. Günümüzde, dünyadaki tüm böbrek transplantasyonlarının %20-25'i canlı vericili olarak uygulanmaktadır. Preoperatif anksiyete, herhangi bir hastalık, hastanede yatma durumu, anestezi, cerrahi veya ne ile karşılaşılacağının bilinmemesinden kaynaklanan huzursuzluk ve endişeyle karakterize bir durumdur. Cerrahi girişim uygulanacak hastalarda genel olarak anestezi kaygısı, ölüm riskine ilişkin endişeler, özürlü olacağı endişesi, ağrıdan korkma, bedeni üzerinde denetimini kaybedeceği endişesi, cinsel yeterliliğin kaybı korkusu, çalışabilirliğini kaybedeceği endişeleri gelişir. Peroperatif dönemde hastanın eğitimi ve bilgilendirilmesi psikolojik açıdan ameliyata hazırlamada ilk basamaktır. Bilgilendirmenin kaygı, korku ve depresyon gelişimini, ameliyat sonrası analjezik gereksinimini azalttığı, hastanede yatış süresini kısalttığı birçok araştırmacı tarafından bildirilmiştir. Preoperatif anksiyetenin değerlendirilmesinde en çok kabul gören ve günümüzde modern anestezi uygulamalarında altın standart olarak kabul edilen yöntem STAI durumluluk ve süreklilik kaygı ölçeğidir. Genel anestezi uygulaması; operasyon öncesi değerlendirme ve medikasyon, anestezi öncesi hazırlık ve anestezi indüksiyonu, anestezi idamesi ve derlenme dönemi olmak üzere dört dönemden oluşur. Derlenme, intraoperatif bakımın sonlanmasından hastanın preoperatif fizyolojik durumuna dönünceye kadar devam eden bir süreçtir. Erken, ara ve geç derlenme dönemi olarak üç aşaması vardır. Erken derlenme dönemi, cerrahi girişimin sonunda başlar ve anestezi altındaki hastanın tekrar tamamen uyanık, cevap verir, koruyucu refleksleri ve kas gücünün tam geri dönmüş duruma gelmesi ile sonuçlanır. Bu dönem içerisinde birçok işlem aynı anda veya birbiri ardına yapılır. Bunlar hastanın uyanma kriterlerinin değerlendirilmesi, ekstübasyonu, solunumun değerlendirilmesi ve derlenme odasına transferidir. Hastalar postanestezik bakım ünitesinden faz II derlenme ünitesine geçmeden önce anestezist tarafından bir takım kriterler açısından değerlendirilmeli ve bu kriterlere uyan hastaların faz II derlenme ünitesine geçişi planlanmalıdır. Bu kriterlerin değerlendirilmesi için Modifiye Aldrete Skorlama Sistemi kullanılmaktadır. Skorun 9 ve üzerinde olması faz II üniteye geçebileceğini gösterir. Anestezi sonrası taburculuk skorlama sistemi kullanılarak, birçok hasta cerrahiden sonra iki saat içinde evine taburcu edilebilmektedir. Postoperatif ağrı, cerrahi travmayla başlayıp doku iyileşmesi ile sona eren akut bir ağrı şeklidir. Postoperatif ağrı üç komponentten oluşur. Kütanöz komponent; kütanöz sinirlerin hasarı ve algojenik maddelerin salgılanmasıyla ortaya çıkar. Keskin ve iyi lokalize edilen ağrıdır. Derin somatik komponent; algojenik maddelerin salgılanması ve nosiseptif eşiğin düşmesinin sonucudur. Kas, fasya, plevra veya peritondaki hasar görmüş sinirlerin de katkısı vardır. Yaygın sızı şeklinde ağrı hissedilir. Visseral komponent; uygulanan cerrahi girişimler uyarıların devamlı gelişmesine neden olur. Hissedilen ağrı künt sızı şeklindedir ve yaygın karekterdedir. Visseral ağrının; boş organların aşırı gerilmesi ve düz kas kontraksiyonu, solid organlarda kapsül gerilmesi, visseral organlarda anoksi, aljezik maddelerin birikimi, mide özefagus mukoza inflamasyonu gibi etkilerle oluştuğu düşünülmektedir. Ağrı şiddetini ölçmede ve ağrı takibinde en sık kullanılan Vizüel Analog Skaladır (VAS). Multimodal analjezi yöntemlerine rağmen donör nefrektomi olgularında postoperatif ağrı kontrolünde hala istenen düzeye erişilememiştir. Literatürde; donör nefrektomi geçiren bireylerde preoperatif anksiyetenin anesteziden derlenme ve postoperatif ağrı üzerine etkisi ile ilgili prospektif çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle çalışmamızda açık donör nefrektomi operasyonu planlanan hastalarda, preoperatif anksiyetenin anesteziden derlenme ve postoperatif ağrı üzerine etkisini prospektif olarak araştırmayı amaçladık. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurul izni alındıktan sonra, Genel Cerrahi Ameliyathanesinde donör nefrektomi operasyonu planlanan, 18-60 yaş arası, ASA I-II grubundan 48 gönüllü böbrek verici prospektif olarak çalışmaya dahil edildi. Hastalardan bilgilendirilmiş onam formu ile izinleri alındıktan sonra, preoperatif dönemde STAI I ve STAI II ölçeği kullanılarak anksiyetelerinin ölçümü yapıldı ve kaydedildi. Ameliyathaneye alınan hastalara standart monitorizasyon ve standart anestezi protokolü uygulandı. Hastaların postoperatif analjezisi için operasyon bitiminden yarım saat önce 0.1 mg/kg morfin im. uygulandı. Ameliyatın sonunda fasya kapatılırken remifentanil infüzyonu ve son sütürde izofluran inhalasyonu kapatıldı ve hastalara 0.5 mg atropin ve 0.04 mg/kg neostigmin ile nöromüsküler blok antagonizması yapıldı. Hastanın izlem formuna; hastaya ait demografik veriler, eğitim düzeyi, gelir düzeyi, kullandığı ilaçlar, ek hastalıklar, daha önceki cerrahi öyküsü, alkol- sigara kullanımı, alıcıyla akrabalık derecesi, operasyon ve anestezi süreleri, operasyon süresince kullanılan opioid analjezik miktarı, anksiyete skorlama puanı, spontan solunum (anestezik gazların veya ilaçların kesilmesinden spontan solunum başladığı andaki süre) ve yeterli solunum (anestezik ilaçların kesilmesinden solunum sayısı {601} 8/dk, ETCO2< 50 mmHg olana kadar geçen süre) başlama zamanı, ekstübasyon zamanı (anestezik ajanların kesilmesinden ekstübasyona kadar geçen süre) kaydedildi. Postanestezik bakım ünitesine alınan hastalarda Modifiye Aldrete Skoru (MAS) {601} 9 olma zamanı kaydedildi. Bütün hastaların analjezisi HKA cihazı ile iv morfin bolus doz: 0.02 mg/kg, kilitli kalma süresi:15 dk. olacak şekilde 24 saat uygulandı. İzlem sırasında VAS {601} 4 olan hastalarda ilave 2 mg morfin iv olarak yapıldı, 15 dk içinde etkin analjezi sağlanamayan hastalara ek analjezik olarak 1 g parasetamol iv infüzyon şeklinde uygulandı. Hastaların postoperatif 30. dk.,1.,2.,4.,8.,12.,24. saatlerde VAS (istirahat ve hareket), SpO2, KAH, OAB, Ramsay Sedasyon Skoru, HKA ile toplam düğmeye basma sayısı (DEM), verilen toplam analjezik miktarı (DEL), ek analjezik ihtiyacı, yan etkiler kaydedildi. Verilerin istatistiksel analizi Ege Üniversitesi Biyoistatistik ABD tarafından yapıldı. Hastalara uygulanan skorlama yöntemlerinden elde edilen verilerin tanımlayıcı istatistiklerinde ortalama ± standart sapma, minimum - maksimum, medyan ve oran (%) değerleri kullanıldı. Değişkenlerin dağılımı Kolmogorov Simirnov testi ile kontrol edildi. STAI I ve STAI II puanlarının numerik değişkenler ile ilişkisi pearson ve spearman korelasyon katsayısı ile değerlendirildi. Normal dağılım gösteren numerik değişkenlerde gruplar arası farklılığın önem kontrolü t-test ve anova testi ile değerlendirildi. Analizlerde SPSS 21.0 programı kullanıldı. p < 0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Çalışmaya katılan 48 olgunun preoperatif dönemde yapılan STAI 1 ve STAI 2 puanları sırasıyla ortalama 39,8±1,1 ve 45,2±0,9 olarak bulundu. Çalışmamızda, preoperatif anksiyete üzerine yaş, cinsiyet, ASA sınıfı, eğitim düzeyinin etkili olmadığını saptadık. Olguların spontan solunum başlama süresi ortalama 4±0,8 dakika, yeterli solunum başlama süresi ortalama 6,2±1,2 dakika, ekstübasyon süresi ortalama 8,3±1,5 dakika, MAS ³9 olma süresi ortalama 24,8±5,6 dakika idi. STAI 1 puanı ile spontan solunum başlama süresi, yeterli solunum başlama süresi, ekstübasyon süresi, modifiye Aldrete Skoru (MAS) ³9 olma süresi arasında anlamlı ilişki bulundu.