Ege Üniversitesi Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarında 2013-2018 yılları arasında bakılan kan örneklerinde HBsAG pozitif saptanan hastalar içinde delta pozitif ve negatif hastaların özelliklerinin retrospektif değerlendirilmesi
dc.contributor.advisor | Akarca, Ulus Salih | |
dc.contributor.author | Eren, Özlem | |
dc.date.accessioned | 2020-11-23T08:58:02Z | |
dc.date.available | 2020-11-23T08:58:02Z | |
dc.date.issued | 2020 | en_US |
dc.date.submitted | 2020 | |
dc.department | Tıp Fakültesi | en_US |
dc.description.abstract | Giriş ve Amaç: Hepatit B dünyada hala ciddi bir sağlık sorunudur. Ülkemiz HBV enfeksiyonu açısından orta derece endemik ülkelerden biridir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da delta ile koenfeksiyon ya da süperenfeksiyon gelişimi fazladır. Kronik HBV enfeksiyonlu hastalar, inaktif taşıyıcıdan, dekompanse siroza dek pek çok farklı klinik tabloyla karşımıza gelebilmektedir. Delta ile koenfeksiyon ya da süperenfeksiyon gelişiminin de hastalık seyrini ağırlaştırdığı bilinmektedir. Bu nedenle HBV ve HDV enfeksiyonlarının tanısının konması ve fibrozis düzeylerinin belirlenmesi, komplikasyonların önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Hepatik fibrozisin tanısında altın standart yöntem karaciğer biyopsisidir. Ancak invaziv ve komplikasyonları olabilen bir işlem olması nedeniyle radyolojik ve biyokimyasal noninvaziv fibrozis testleri geliştirilmiştir. Transient elastografi, FIB-4 ve APRI fibrozis skorları bunlardan bazılarıdır. Bu çalışmada, 2013-2018 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı'ndan HBsAg testi istenmiş olan ve pozitif çıkan hastaların serolojik parametreleri, biyokimyasal değerleri, varsa karaciğer biyopsi sonuçları, varsa fibroscan testi sonuçları ve ilaç kullanıp kullanmama durumları retrospektif olarak incelenip kaydedildi. Yeterli verisi olan hastaların FIB-4 ve APRI skorları hesaplandı. Çalışmamızda, Ege Üniversitesi Hastanesi'nde, hem Hepatit B ve delta prevalansının değerlendirilmesi, hem de delta pozitifliğinin HBV seyrinde yaptığı değişikliklerin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: 2013-2018 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı'ndan HBsAg testi istenmiş olan ve pozitif çıkan toplam 993 hasta saptandı. Çalışmaya dahil edilmeme kriterleri doğrultusunda, HCV ve HIV ile enfekte olan hastalar, 18 yaşın altındaki hastalar ve karaciğer nakli sonrası verileri olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. 351 kadın (%36.3), 617 erkek (%63.7) toplam 968 hasta analizlere dahil edildi. 902 delta negatif, 66 delta pozitif hasta mevcuttu. Karaciğer biyopsisi ve fibroscan verilerine göre ileri fibrozisli hastalar değerlendirildi. Hastaların ilaç kullanma durumları değerlendirildi. 858 hastanın FIB-4, 859 hastanın APRI skorları hesaplandı. Bu skorlar ile kendi popülasyonumuzda ileri fibrozisle bağımsız ilişki gösteren parametrelerle elde ettiğimiz ileri fibrozis skorunun, ileri fibrozisi değerlendirmedeki gücü kıyaslandı. Bulgular: Hastanede HBsAg ve anti-HDV isteği yapılan hastalar içinde delta pozitifliği oranı %6.8 olarak saptanmıştır. Delta pozitif hastaların Fib-4, APRI ve kendi skorumuza göre daha ileri fibrozise sahip oldukları ve daha genç oldukları görüldü. Noninvaziv testler içerisinde geliştirdiğimiz ileri fibrozis skorunun bizim popülasyonumuzda fibrozisi göstermede en başarılı olduğu görüldü. FIB-4'ün de APRI'ye göre fibrozisi göstermede daha yüksek sensitiviteye sahip olduğu hesaplandı. Sonuç: Delta pozitif hastalar tüm fibrozis göstergelerine göre daha ileri fibrozise sahiptir. FIB-4 ve APRI skorlarının bizim populasyonumuzda da ileri fibrozisi göstermede geçerli yöntemler olduğu, FIB-4'ün bu konuda daha başarılı olduğu görülmüştür. Kendi hasta grubumuzda ileri fibrozisi göstermede daha başarılı bir skor oluşturulmuşsa da valide edilmemiştir ve FIB-4'e göre daha az pratiktir. | en_US |
dc.description.abstract | Background and Aims: Hepatitis B is still a serious health problem in the world. Our country is classified as one of the moderately endemic countries for HBV infection. Especially in Eastern and Southeastern Anatolia, development of coinfection or superinfection with delta is high. Patients with chronic HBV infection may have many different clinical conditions, from inactive carrier to decompensated cirrhosis. It is known that development of coinfection or superinfection with delta aggravates the course of the disease. Therefore, the diagnosis of HBV and HDV infections and determination of fibrosis levels are very important to prevent complications. Liver biopsy is considered the gold-standard for diagnosis of hepatic fibrosis. However, since it is an invasive and complicated procedure, radiological and biochemical noninvasive fibrosis tests have been developed. Transient elastography, FIB-4 and APRI fibrosis scores are some of them. In this study, serological parameters, biochemical values, liver biopsy results, if any, fibroscan test results, and whether or not using antiviral treatment were evaluated retrospectively in the patients who were tested for HBsAg and found positive between 2013-2018, in Ege University Faculty of Medicine, Medical Microbiology Laboratory. FIB-4 and APRI scores of patients with sufficient data were calculated. In our study, it was aimed to estimate both the prevalence of hepatitis B and delta in Ege University Hospital and to investigate the changes in the HBV course of delta positivity. Material and Method: A total of 993 patients who were tested for HBsAg from Ege University Faculty of Medicine Medical Microbiology Laboratory between 2013 and 2018 were found positive. According to the exclusion criteria, patients infected with HCV and HIV, patients under 18 years of age, and patients with data after liver transplantation were excluded from the study. A total of 968 patients, 351 women (36.3%) and 617 men (63.7%), were included in the analysis. There were 902 delta negative and 66 delta positive patients. Patients with advanced fibrosis were evaluated according to liver biopsy and fibroscan data. Patients' use of antiviral therapy was evaluated, separately. FIB-4 scores of 858 patients and APRI scores of 859 patients were calculated. The advanced fibrosis score obtained in our own population with parameters that show an independent relationship with advanced fibrosis was compared with FIB-4 and APRI in terms of their strength in assessing advanced fibrosis. Results: The rate of delta positivity was found 6.8% in patients who were tested for HBsAg and anti-HDV in the hospital. Delta positive patients were younger and found to have more advanced fibrosis according to FIB-4, APRI and our own advanced fibrosis score. Among noninvasive tests, advanced fibrosis score was found to be the most successful in showing fibrosis in our population. It was also calculated that FIB-4 has higher sensitivity in showing fibrosis than APRI. Conclusion: Delta positive patients have more advanced fibrosis according to noninvasive fibrosis tests and biopsy. It was seen that FIB-4 and APRI scores are valid methods for showing advanced fibrosis in our population, and FIB-4 is more successful in this regard. Although a more successful score has been established in our patient group in demonstrating advanced fibrosis, it has not been validated and is less practical than FIB-4. | en_US |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11454/60819 | |
dc.language.iso | tr | en_US |
dc.publisher | Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Tez | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | en_US |
dc.title | Ege Üniversitesi Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarında 2013-2018 yılları arasında bakılan kan örneklerinde HBsAG pozitif saptanan hastalar içinde delta pozitif ve negatif hastaların özelliklerinin retrospektif değerlendirilmesi | en_US |
dc.type | Specialist Thesis | en_US |