Osmanlı Devleti'nde modernleşmenin aracı olarak diplomasi
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2004
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Tez, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm modernʼin kavramsal analizinden başlayarak sınıfsal bir eylem olan diplomasiyi çözümlemek için devletin sınıfsal temelleri tartışmayı amaç edinmiştir. Çeşitli verilerle desteklenerek açımlandığı şekliyle devletin sınıfsal analizi Doğu-Batı karşılaşması ekseninde tarafların yapısal durumu tahlil edilmiştir. Doğuʼda devlet yöneten ve yönetilen gibi net bir ayırımla temellenirken Batıʼdaki süreç yöneten ve yönetilen tasnifinin ötesine geçen pek çok değişkene bağlı bir yapı göstermektedir. Feodal üretim ilişkileri ve bu ilişkilerin çeşitli sebeplerle çözülüşünün ortaya çıkardığı iktidar boşluğunun Kilise gibi dini ve mutlak krallıklar gibi siyasal bir erkle doldurulmasına sebep olmuştur. Batıʼda ilk diplomatik faaliyet olarak Kiliseyi ve kısmen aristokrasiyi görmekteyiz. Ticaret burjuvazisinin siyasal erke yaklaşması, aristokrasinin de burjuvalaşması bu faaliyetin dış siyaseti belirlemeye başlayan burjuva sınıfı elinde şekillenmesiyle sonuçlanmıştır. İkinci bölümde ise diplomasinin kavram olarak ortaya çıkışıyla ne tipte faaliyetleri kapsadığı tespit edilmiş ve tarihsel gelişimine referanslarla uluslararası hukuk-diplomasi arasındaki ilişki tahlil edilmeye çalışılmıştır. İslâmʼın uluslar arası hukuk ile olan ilişkisi bu çerçevede çözümlenmiş ve “eman” sistemi gibi müesseselerle İslâmʼın İslâm olmayanla kurduğu ilişkinin oturduğu esaslar tetkik edilmiştir. Son bölümde ise Osmanlı Devleti ve Avrupa özelinde Doğu-Batı karşılaşması on altıncı yüzyıl dinamikleri ışığında ele alınmış diplomatik mekanizmaların nasıl işlediği tahlil edilmeye çalışılmıştır. Varılan sonuca göre Osmanlı on beşinci ve on altıncı yüzyıldan itibaren Batı diplomasisinin içinde hatta merkezindedir. Ancak, Batıʼnın pek çok değişkene bağlı yükselişi buna mukabil Osmanlıʼnın doğal sınırlarına ulaşması ve Viyana kuşatması başarısızlığıyla başlayan gerileme Osmanlıʼyı tanıdığı ama keyfiyet dahilinde etkin kullanma cihetine gitmediği diplomasiyi yeniden keşfetmesiyle sonuçlanmıştır. Ad hoc misyonlar döneminde Batıʼyla yeni bir tanışma gerçekleşmiş, sefaretnameler bir takım iç reformların esin kaynağı olmuştur. Sürekli elçilikleri doğuran bu gelişmeler karşılık diplomasiye geçişle beraber hız kazanarak modernleştirici misyonuna devam etmiştir. Tanzimatʼın güçlendirdiği merkezi bürokrasi Hariciyyeʼyi ayrı bir zümre haline getirmiştir. On dokuzuncu yüzyıl boyunca Hariciyye ve ona bağlı diplomatik faaliyet modernleşmenin motor gücünü oluşturmuştur.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Uluslararası İlişkiler A.B.D.