2010 sonrası Türk Sineması'nda toplumsal cinsiyet bağlamında beden temsilleri
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Beden, anatomik ve biyolojik özelliklerinin dışında, toplumsal bir öge olarak tanımlanmaktadır. Beden, toplumun en küçük birimi olan bireyin yaşamını sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu fiziksel edimleri gerçekleştiren, insanın somut varlığıdır. Toplumu ilgilendiren her alanda egemen ideolojiye yönelik söylemler, beden üzerine de çıkarım yapmaktadır. Bu söylemler, beden ve cinsiyetleri sınıflandırmaktadır. Bu doğrultuda cinsiyet, tıp bilimine dayanan özgün anlamı haricinde, sosyal olarak kadınlık ve erkeklik üzerine inşa edilen ve toplumsal cinsiyet olarak adlandırılan yapıyla ele alınır olmuştur. Toplumsal cinsiyetle kolektif bağlamda anlam kazanan beden, kişinin sahip olduğu biyolojik yapıyı, yerine getirilmesi gereken normlar ve roller kapsamında değerlendirmektedir. Bu doğrultuda, insan bedeninin organları erojenleştirilmiş, bu organlara göre şekillendiği varsayılan cinsel kimlik ve yönelimler beklentileri oluşturmaya başlamıştır. Bu duruma tepki olarak, toplumsal cinsiyetin ve cinsiyetçiliğin yarattığı tahakkümün tanımı ve eleştirisi, feminist ideoloji tarafından yapılmıştır. Feminizm; en temel anlamıyla, kadın çalışmaları, toplumsal cinsiyet ve erkeklik çalışmaları alanındaki literatürle, bedene uygulanan indirgemeci yaklaşımı deşifre etmiştir. Ataerkil düzen, Batı’nın arkaik kültürel yapıtları olarak nitelendirilebilecek Antik Yunan metinlerinden bu yana, yazılı ve diğer kültürel kaynaklarda yer almaktadır. Kişilerin cinsiyetine göre baskıya ve ayrımcılığa maruz kalması, toplumların üretimi olan kültür ürünlerinde somutlaşmaktadır. Pagan inanışlarından sonra Hıristiyanlık öğretisinin bedeni kötücüllükle özdeşleştirmesi, bedenin baskılanmasını arttıran ve özellikle kadın bedenini ‘günahın kaynağı’ olarak gören bir kültür oluşturmuştur. Sinemada sanatçıların ortaya koyduğu yapıtlar, yönetmenin ve dolaylı yoldan toplumun cinsiyet ve beden hakkındaki kanaatlerinin anlaşılması için önemli göstergelere dönüşmektedir. Sinema, görsel sanatların içinde, hareketi kesintisiz ve doğrudan aktarmasıyla, bedenle ilgili anlamların oluşturulmasında dikkat çeken bir yere sahiptir. Filmlerde bedenlerin aktarımındaki ideoloji, toplumsal cinsiyetle ilgili çözümlenmesi gereken bulgular içermektedir. Bu doğrultuda, filmlerin çözümlenmesi, üretildiği kültürün bu kavramlara olan yöneliminin anlaşılmasını sağlayacaktır. Çalışmada, 2010 sonrasında Türk Sineması’ndan seçilen filmlerde, toplumsal cinsiyet bağlamında beden temsilleriyle ilgili bulgular saptanmış ve cinsiyet hakkında ürettikleri ideoloji kapsamında tartışma gerçekleştirilmiştir.
The body is defined as a social element, apart from its anatomical and biological features. The body is the concrete functions of the human who realizes the physical arrangements needed for the individual, the smallest unit of the society, to survive. Discourses about the dominant ideology will make inferences on the body in every field that concerns the society. These discourses classify body and gender. In this direction, apart from its original meaning based on medical science, gender is handled with a structure that is socially built on femininity and masculinity and is called gender. The body, which makes sense in a collective context with gender, evaluates the biological structure of the person within the scope of the norms and roles that must be fulfilled. Accordingly, the organs of the human body are erogenized, and sexual identity and orientations that are assumed to be shaped according to these organs have begun to create expectations. In response to this situation, the definition and criticism of the domination created by gender and sexism was made by feminist ideology. Feminism; in its most basic sense, it has deciphered the reductionist approach applied to the body with the literature on women's studies, gender and masculinity studies. Patriarchal order has been in written and other cultural sources since the Ancient Greek texts, which can be described as the archaic cultural works of the West. The exposure of individuals to oppression and discrimination according to their gender becomes concrete in the cultural products produced by societies. After Pagan beliefs, the teaching of Christianity identifies the body with evil, created a culture that increases the oppression of the body and especially sees the female body as the “source of sin”. The works put forward by the artists in the cinema turn into important indicators for the understanding of the director and the opinions of the society about gender and body indirectly. Cinema has a remarkable place in the visual arts, by conveying the movement uninterruptedly and directly, in creating the meanings related to the body. The ideology in the transfer of bodies in films contains findings that need to be analyzed regarding gender. Accordingly, the analysis of the films will provide an understanding of the orientation of the culture in which they are produced. In the study, in the films selected from Turkish Cinema after 2010, findings related to body representations were found in the context of gender and a discussion was held within the scope of the ideology they produced about gender.