Gendered perceptions of urban space in Asian and Black British writing
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2019
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Although black and Asian minorities arrived in Britain as slaves initially, the
Second World War (1939-1945) marked the influx of ethic minorities as indentured
labourers into Britain as a result of the labour deficiency at the end of the war. The power
movements these groups established among themselves to form solidarity resulted in the
emergence and proliferation of black and Asian British writers who decided to make their
voices heard and create a space for themselves in the “Mother Country”. In literary works
written by the contemporary black and Asian British writers, especially London is
regarded as a site of influx and ongoing movement. This study examines the evolution of
the urban space of London and transformation of subjugated women as a result of their
interaction with the metropolis in the novels of contemporary black and Asian British
writers; namely Monica Ali’s Brick Lane (2003), Preethi Nair’s One Hundred Shades of
White (2003), Zadie Smith’s White Teeth (2000), and Atima Srivastava’s Looking for
Maya (1999). It can be observed in these novels that when individuals are in interaction
with the city space, both space and the individual are reciprocally influenced and
transformed. Through this mutual transformation, the fluid nature of space and identity is
emphasized. Spaces are social constructs and each of them is experienced differently
depending on gender and generation. In order to analyze the identity negotiations of the
first and second generation black and Asian minorities in the urban space of London in
the above mentioned novels, concepts of flânerie and psychogeography are discussed
with the purpose of demonstrating the influence of geography on human psychology.
Upon applying the concepts of flânerie and psychogeography to the protagonists of the
novels, this study discusses the possibility of having a flâneuse, a female wanderer in
urban spaces, who is not restricted by the pressure of patriarchy and diasporic life.
Siyahi ve Asyalı azınlıklar Britanya’ya başlangıçta köle olarak gelmelerine rağmen, İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) sonrasında yaşanan iş gücü ihtiyacı nedeniyle geçici işçiler olarak İngiltere’ye göç etmeye başlamıştır. Bu grupların kendi aralarında kurdukları dayanışma hareketleri “Anavatan”da seslerini duyurmaya ve kendilerine bir yer edinmeye çalışan siyahi ve Asyalı İngiliz yazarların ortaya çıkması ve çoğalmasını sağlamıştır. Çağdaş siyahi ve Asyalı İngiliz yazarlar tarafından yazılmış edebi eserlerde, özellikle Londra durmaksızın değişim halinde olan bir şehir olarak tasvir edilir. Bu çalışma, çağdaş siyahi ve Asyalı İngiliz yazarların romanlarında Londra’nın kentsel alanının gelişimini ve bu alanla etkileşim halinde olan kadınların dönüşümünü inceler. Bu amaçla incelenen eserler Monica Ali’nin Brick Lane (2003), Preethi Nair’in One Hundred Shades of White (2003), Zadie Smith’in White Teeth (2000) ve Atima Srivastava’nın Looking for Maya (1999) adlı romanlarıdır. Bu romanlarda bireylerin kentsel alanla etkileşime girmelerinin hem birey hem de alan üstünde dönüştürücü bir etkisi olduğu gözlemlenir. Bu karşılıklı etki ile alanların ve kimliklerin değişken yapısına dikkat çekilmektedir. Mekanlar sosyal oluşumlardır ve her biri cinsiyete ve kuşağa bağlı olarak farklı tecrübe edilmektedir. Yukarıda belirtilen romanlarda, ilk ve ikinci kuşak siyahi ve Asyalı azınlıkların Londra’nın kentsel alanındaki kimlik arayışlarını incelemek için flânerie (sokaklarda avare avare gezme) ve psikocoğrafya kavramları ele alınmıştır. Bu çalışma, bu kavramları romanların baş karakterlerini baz alarak inceledikten sonra, ataerkil toplum ve diyasporanın baskısı ile sınırlandırılmadan sokaklarda özgürce dolaşabilmenin yanı sıra kendine toplumda yer edinebilen bağımsız bir kadının, dolayısıyla flânerienin kadın versiyonunun var olma olasılığını tartışmaktadır.
Siyahi ve Asyalı azınlıklar Britanya’ya başlangıçta köle olarak gelmelerine rağmen, İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) sonrasında yaşanan iş gücü ihtiyacı nedeniyle geçici işçiler olarak İngiltere’ye göç etmeye başlamıştır. Bu grupların kendi aralarında kurdukları dayanışma hareketleri “Anavatan”da seslerini duyurmaya ve kendilerine bir yer edinmeye çalışan siyahi ve Asyalı İngiliz yazarların ortaya çıkması ve çoğalmasını sağlamıştır. Çağdaş siyahi ve Asyalı İngiliz yazarlar tarafından yazılmış edebi eserlerde, özellikle Londra durmaksızın değişim halinde olan bir şehir olarak tasvir edilir. Bu çalışma, çağdaş siyahi ve Asyalı İngiliz yazarların romanlarında Londra’nın kentsel alanının gelişimini ve bu alanla etkileşim halinde olan kadınların dönüşümünü inceler. Bu amaçla incelenen eserler Monica Ali’nin Brick Lane (2003), Preethi Nair’in One Hundred Shades of White (2003), Zadie Smith’in White Teeth (2000) ve Atima Srivastava’nın Looking for Maya (1999) adlı romanlarıdır. Bu romanlarda bireylerin kentsel alanla etkileşime girmelerinin hem birey hem de alan üstünde dönüştürücü bir etkisi olduğu gözlemlenir. Bu karşılıklı etki ile alanların ve kimliklerin değişken yapısına dikkat çekilmektedir. Mekanlar sosyal oluşumlardır ve her biri cinsiyete ve kuşağa bağlı olarak farklı tecrübe edilmektedir. Yukarıda belirtilen romanlarda, ilk ve ikinci kuşak siyahi ve Asyalı azınlıkların Londra’nın kentsel alanındaki kimlik arayışlarını incelemek için flânerie (sokaklarda avare avare gezme) ve psikocoğrafya kavramları ele alınmıştır. Bu çalışma, bu kavramları romanların baş karakterlerini baz alarak inceledikten sonra, ataerkil toplum ve diyasporanın baskısı ile sınırlandırılmadan sokaklarda özgürce dolaşabilmenin yanı sıra kendine toplumda yer edinebilen bağımsız bir kadının, dolayısıyla flânerienin kadın versiyonunun var olma olasılığını tartışmaktadır.