ESWL işleminde topikal emla kremin ağrıya ve analjezik gereksinimine etkisi
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2010
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bu çalışmada renal taş hastalığı olup Dornier® litotripsi kullanılarak elektif ESWL tedavisi uygulanacak 18-70 yaş arasında ASA I-II grubundan toplam 60 hasta EÜTF Etik Kurul onayı ve hasta onamı alınarak çalışmaya dahil edildi. Opioid allerjisi olanlar, preoperatif opioid ve türevi ilaç kullananlar, gebe ve emziren kadınlar, methemoglobinemililer, obes (BMI>30) hastalar, karaciğer hastalığı, alkol kullanımı olanlar, kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik ilaç kullananlar çalışmaya dahil edilmedi. Preoperatif herhangi bir hipnotik-sedatif ve antiemetik ajan uygulanmadı. Her hastanın yaş, cinsiyet, ASA, hangi böbrekte taşı olduğu ve taşın çapı ESWL işlemi öncesi kaydedildi. Hastalara önkoldan 18 veya 20 G damar yolu açılıp %0,9 izotonik solüsyonu başlandı. Hastalar çift kör randomize iki gruba ayrılarak, birinci gruba (grup E, n=30) ESWL işleminden 60 dk önce 2 adet EMLA %5 krem (AstraZeneca®) işaretlenen 10x15 cm'lik alana 3-5 mm kalınlığında, total 10 gr olacak şekilde uygulandı; ikinci gruba (grup P, n=30) placebo olarak, aynı miktarda, aynı özellikte, analjezik etkisi olmayan bir krem uygulandı. İşlem öncesi hastaların böbrek taşına bağlı ağrı derecelerini skorlamaları istendi. VAS (Vizüel Analog Skala; 0:hiç ağrı yok, 10:olabilecek en şiddetli ağrı) ve VRS (Verbal Rating Skala 0-3 arası) olarak kaydedildi. Rutin monitorizasyon olarak noninvazif arter basıncı, EKG, solunum sayısı, kardiyak nabız ve SpO2 kullanıldı. Hastalara yüz maskesi ile 6 lt/dk O2 verildi. Her iki gruba da 10 µgr Remifentanil (Ultiva®, GlaxoSmithKline) HKA (hasta kontrollü analjezi, Abbott®) şeklinde (bolus 10 µg, kilitli kalma süresi 5 dk) uygulandı, Hastalardan ağrı duyduklarında cihazın butonuna basmaları istendi. Girişim sırasında rutin monitorizasyona devam edilerek 10 dk'da bir değerler kaydedildi. Hipotansiyon ve hipertansiyon varlığı (bazal değere göre %20 değişim), oksijen desatürasyonu (SpO2 < %94), solunum depresyonu (solunum sayısı <10), taşikardi ve bradikardi (bazal değere göre %20 değişim) kaydedildi. Ayrıca hastaların bulantı-kusma skorları (0:bulantı-kusma yok., 1: hafif medikal tedavi gerektirmeyen, 2: medikal tedaviye yanıt veren bulantı-kusma, 3:tedaviye rağmen bulantı-kusma var), Ramsey sedasyon skorları (1: anksiyöz ve/veya ajite, 2: koopere, oryente ve sakin, 3: yalnızca komutlara cevap veriyor, 4: glabellaya hafif vuruşta canlı cevap, 5: glabellaya hafif vuruşta durgun, cansız cevap, 6: glabellaya hafif vuruşta cevap alınamaması) ve diğer yan etkiler (baş dönmesi vb) kaydedildi. Hastanın ESWL işlemi bitmeden 3 dk önce remifentanil uygulaması sonlandırıldı ve hastanın HKA komutları ve uygulamaları kaydedildi. Hastalar postoperatif bakım ünitesine alındı. İşlem sonrası 0, 30. ve 60. dk TA, kalp atım hızı, solunum sayısı, SpO2 değerleri kaydedildi ve hasta, cerrah, anestezist memnuniyetleri sorgulandı. Vital bulguları stabil olan, ağrı ve bulantı-kusması olmayan hastalar eve gönderildi. Hastaların hiçbirinde opioid yan etkisi olan solunum depresyonu, satürasyonda düşme görülmedi. Sadece plasebo grubunda 3, EMLA grubunda 3 hastada mide bulantısı: plasebo grubunda 4, EMLA grubunda 3 baş dönmesi görüldü. Hemodinamik ölçümlerde gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Preoperatif, peroperatif ve postoperatif olarak değerlendirilen VAS ve VRS skorlarında her iki grupta zaman içinde benzer değişim saptandı. İki grubun remifentanil tüketimi, remifentanile bağlı olarak ortaya çıkabilecek yan etki insidansı benzer bulundu. Her iki grupta da HKA komut sayısı ve HKA uygulama sayısı benzer bulundu. Hasta, anestezist ve cerrah memnuniyeti iki grupta da benzer şekilde yüksekti. Sonuç olarak, EMLA kremin, ESWL ağrısını ve kullanılan remifentanil dozunu azaltmada, plaseboya üstünlüğü olmadığı kanısına vardık.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.B.D.