Esansiyel hipertansiyonu olan stabil angina pektorisli olgularda adenozin difosfat ve epinefrinle uyarılmış in-vitro trombosit aggregasyon yanıtı
Küçük Resim Yok
Tarih
2001
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Hipertansiyon, koroner arter hastalığı (KAH) için cinsiyet farkı olmaksızın bağımsız bir risk faktörüdür. Hem hipertansiyonda hem de KAH'nın gelişimi sırasında trombositlerin aktivasyonu söz konusudur. Çalışmamızda stabil angina pektorisli (SAP) olgularda, kontrol altında bulunan sınıf 1-2 hipertansiyonun in vitro trombosit agregasyon yanıtı üzerine olan etkilerinin araştırılması amaçlandı. Çalışmaya klinik verileriyle SAP, koroner anjiyografi ile KAH tanısı almış toplam 103 hasta alındı. Kontrol edilmiş esansiyel hipertansiyonu olan 45 KAH olgusu Grup I'i oluşturdu. Grup II ise hipertansif olmayan 58 KAH olgusundan oluşuyordu. Olgulardan sabah aç karnına ve oda ısısında alınan venöz kan örnekleri santrifüje edilerek trombositten zengin plazma (TZP) örnekleri hazırlandı. TZP daha sonra in-vitro adenozin difosfat (ADP) ve epinefrinle muamele edildi. Bohr'un Turbidometrik yöntemi kullanılarak trombosit agregasyon eğrileri oluşturuldu ve özel milimetrik kağıtlara yazdırıldı. Eğrilerden primer ve sekonder dalgaların aktivite yüzdeleri (% amplitüd) ve süreleri (sn) hesaplandı. Gruplar arasındaki veriler t testi ile karşılaştırıldı. Grup I grup II ile kıyaslandığında, epinefrin ve ADP ile indüklenmiş in vitro trombosit agregasyon yanıt yüzdelerinin (A%) hem primer hem de sekonder dalga için anlamlı oranda arttığı gözlendi (p<0.05, p<0.0001, p<0.05, p<0.0001). Aktivasyon süreleri açısından karşılaştırma yapıldığında gruplar arasında primer dalga için fark saptanmazken (p>0.05), sekonder dalga sürelerinin grup I'de anlamlı oranda artış gösterdiği belirlendi (p<0.05, p=0.01). Konverting enzim inhibitörü, Ca-kanal blokeri ve B-bloker gibi antihipertansif ajan kullanımının trombosit agregasyon yanıtını anlamlı olarak farklılaştırmadığı belirlendi (p>0.05). Hipertansif SAP'li olgularda, tedavi edilmiş olsalar bile, hipertansif olmayan SAP olgularıyla karşılaştırıldığında, anlamlı derecede artmış trombosit agregasyon yanıtı oluşmaktadır. Sonuç olarak; bu olgularda antiagregan özelliği olan antihipertansif ajanlarla birlikte, daha etkili antiagregan sağaltımın uygulanması gerekliliği sonucuna varabilmek için, daha geniş sayıda ve homojen antihipertansif sağaltım verilen hasta gruplarında in vivo ve prospektif çalışmalara gereksinim bulunmaktadır.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
0-Belirlenecek
Kaynak
Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
29
Sayı
3