Fonksiyonel besinlerin yapımında kullanılan probiyotik mikroorganizmaların farklı antibiyotik türevlerine karşı olan duyarlılıklarının belirlenmesi üzerine bir araştırma
dc.contributor.author | Kavas, Gökhan | |
dc.date.accessioned | 2024-08-21T18:46:38Z | |
dc.date.available | 2024-08-21T18:46:38Z | |
dc.date.issued | 2003 | en_US |
dc.department | Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Süt Teknolojisi Bölümü | en_US |
dc.description | Proje Yürütücüleri; Özer Kınık, Sevda Kılıç, Harun Uysal, Necati Akbulut | en_US |
dc.description | Araştırma Projesi -- Ege Üniversitesi, 2003 | en_US |
dc.description.abstract | Günümüzde antibiyotikler, hijyenik kalitesi kötü olan farklı gıdaların tüketilmesi ile metabolizmaya bulaşan değişik özellikteki patojen mikroorganizmalar sebebiyle ortaya çıkan birçok hastalığın tedaviside etkili olarak kullanılan antimikrobien ajanlardır. Bu antimikrobien ajanlar uzun yıllardan beri patojen mikroorganizmaların yok edilemesinde ya da sayılarının azatılmasında etkili olarak kullanılmakla birlikte, özellikle son 20 yılda yaygın olarak kullanılan antibiyotiklerin etkilerinin bazı patojenlere karşı azaldığı tespit edilmiştir. Özellikle gıda toksikasyonlarında dünya genelinde en yaygın mikroorganizmalar olarak bilinen Escherichiae coli, Staphylococcus aureus, Salmonella-Shigella ve Yersinia enterocolitica' nın inaktivasyonunda uzun yıllardan beri kullanılan penisillinin ya da ampisilinin etkilerinin azaldığı, ya da daha başka bir anlatımla bu patojenlerin söz konusu antbiyotiklere direnç kazandıkları tespit edilmiştir. Bu durum insan sağlığı için çok büyük bir tehlike niteliği taşımakta ve antibiyotikler ile patojenler arasındaki bu savaşın antibiyotikler lehine çevrilmesi amacı ile yeni bazı antibiyotik türevlerinin üretiminin gerçekleştirildiği görülmektedir. Bilim dünyası bu arayışlarında son derece haklı olmakla birlikte konu üzerinde yapılan çalışmalarda; bu savaşın sürdürülmesi sırasında metabolizmada ciddi problemlerin geliştiği ve bu problemler sonucunda, özellikle yaşlı ve genç insanlarda gaz, diyare, kabızlık, kolon kanserleri gibi rahatsızlıkların sıklıkla görüldüğü ifade edilmektedir. Antibiyotiklerin günümüzde yaygın bir sıklıkla kullanılması sonucunda ortaya çıkan bu rahatsızlıkların, en çok gastrointestinal sistemde görülmesi ise konunun bir başka boyutunu ortaya çıkarmıştır. Söz konusu bu boyut, metabolizmada doğumdan ölüme kadar varlığını sürdüren, ancak ilerleyen yaş ile bağlantılı olarak sayısal değerleri ve türleri değişen probiyotik bakteri florasıdır. Üzerinde yapılan incelemelerin son yıllarda önem kazandığı probiyotik bakteri florası; stresten başlayıp tüketilen gıdalara kadar uzanan çok geniş ve farklı bir yelpazede yer alan faktörlerden kolaylıkla etkilenebilmektedir. Bu etkileşim sonucunda ise; gastrointestinal florayı oluşturan türlerin bulundukları bölgelerdeki cins ve sayılarının değiştiği belirlenmiştir. İnsan sağlığını çok yakından ilgilendiren bu sonuçlardan sonra konu ile ilgili olarak yapılan çalışmaların gerek sayılarının, gerekse niteliklerinin değiştiği görülmektedir. Çok geniş alanda yürütülen bu çalışmaların ışığı altında; probiyotik bakterilerin tür ve sayılarını etkileyen diğer bir faktörün; değişik sebepler ile sıklıkla ve bilinçsiz olarak kullanılan antibiyotikler olduğu tespit edilmiştir. Aslında uzun yıllardan beri antibioterapi sonrası kişilerde görülen bir çok rahatsızlığın nedeninin; antibiyotiklerin probiyotik bakteriler üzerine inhibe edici etkisi sonucunda geliştiği ve bu yararlı bakteri florasının antibiyotik kullanımı ile gastrointestinal sistemden ya tamamen yok olduğu ya da sayılarında önemli azalmalar olduğu belirlenmiştir. Zamanla konunun aydınlatılması ile probiyotik bakterilere olan ilginin arttığı ve gerçekleşen araştırmaların daha da genişlediği görülmekte ve araştırmacıların söz konusu bu yararlı florayı tekrar kazanabilmek için ne gibi uygulamaların yapılması gerektiği konusunda çalışmışlar başlattıkları bilinmektedir. Bu çalışmalarda, metabolizma için hayati önemi olan bu floranın antibiyotik kullanımı sonrası tekrar kazanılabilmesi için, ilk olarak bakterilerin bulunduğu ortamlardan izolasyonu gerçekleştirilmiş, daha sonra da bu bakterilerin identifikasyonları yapılmıştır. İncelemeler sonunda özellikleri tespit edilen bu bakterilerin, tekrar metabolizmaya kazandırılabilmeleri için de farklı gıdalardan yararlanılmış ve bu gıdalar arasında en yaygın kullanım alanının fermente bir süt ürünü olan yoğurt ile gerçekleşebildiği belirlenmiştir. Bilimsel anlamda Fonksiyonel Gıdalar ismi ile tanımlanan bu ürünlere; metabolizmadaki biyolojik yarayışlılıklarının yüksek olması nedeni ile teröpatik gıdalar da denilmiştir. Özellikle restoran tipi beslenmenin yaygın olduğu çağımızda, yoğun iş temposunda çalışan insanların bu tür gıdalara olan ilgisinin de büyük olduğu görülmektedir. Günümüzde antibiyotik kullanımına bağlı olarak probiyotik bakterilerde meydana gelen olumsuz değişikliklerin düzenlenmesi bir anlamda hedefine ulaşmış gibi görünse de, önemli bir başka eksiğin bulunduğu da görülmektedir. Bu önemli eksiklik; antibioterapi uygulaması sırasında bu bakterilerin kazanılmasıdır. Uzun süreli antibioterapi uygulanan hastalarda bu süre sonrasında probiyotik ilaveli gıdaların kullanılması son derece önemli katkılar sağlamıştır. Ancak kanımızca bu bakterilerin antibiotrerapi sırasında nasıl etkilendiklerinin bilinmesinin de bir o kadar önemlidir. Durum böyle olduğunda ise bilinmesi ya da tespit edilmesi gereken önemli bir konu, yani probiyotik bakterilerin antibioresistans özelliklerinin tespiti bir zorunluluk olmaktadır. Ancak bu durumla ilgili olarak farklı görüşler ileri sürülmektedir. Gerçekleştiridiğimiz projemizin sonuçları yardımıyla ise, hangi görüşte olacağımız kesinleşecektir. Ayrıca metabolizmada antibioterapi sırasında probiyotik ilaveli gıdalardan, özellikle yoğurdun bu anlamdaki kullanım olanakları ile uzun süreli antibiyotik kullanan hastalarda görülen rahatsızlıkların ne ölçüde engellenebileceği belirlenecektir. Bunun yanında bu proje ile, farklı nedenlerden ötürü süte bulaşmış olan antibiyotiklerin varlığında da üretimi mümkün olmayan fermente süt ürünlerinden yoğurdun üretim olanakları hakkında da bir fikir oluşması sağlanacaktır. Bu proje Ege Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonunca sağlanan destekle gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla projenin yürütülmesi için maddi ve manevi destek sağlayan Ege Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu başta olmak üzere, Süt Teknolojisi Bölüm Başkanlığına, projeye katkıda bulunan tüm kişi ve kurumlara teşekkür ederiz. | en_US |
dc.identifier.uri | http://155.223.63.101/tez3/2000zrf003.pdf | en_US |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11454/97497 | |
dc.language.iso | tr | en_US |
dc.publisher | Ege Üniversitesi | en_US |
dc.relation.bap | 2000-ZRF-003 | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Araştırma Projesi | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | en_US |
dc.snmz | 20240821 | en_US |
dc.title | Fonksiyonel besinlerin yapımında kullanılan probiyotik mikroorganizmaların farklı antibiyotik türevlerine karşı olan duyarlılıklarının belirlenmesi üzerine bir araştırma | en_US |
dc.type | Project | en_US |
Dosyalar
Orijinal paket
1 - 1 / 1