Şizofrenik bozukluğu olan hastalarda obsesif kompülsif belirtilerin deskriptif ve fenomenolojik yönden incelenmesi
Küçük Resim Yok
Tarih
2003
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
ÖZET Obsesif-kompulsif bozukluk ve şizofreni bilinen en eski psikiyatrik talıklardandır. OKB yaklaşık üç yüzyıldır bilinen bir hastalık olup, tıp ratüründe ilk kez 19.yüzyıl başlarında tanımlanmıştır (Steketee,1993). Bu iki eski talik, aslmda birbirinden çok farklı gibi gözükseler de, şizofrenide obsesif- npulsif fenomenin varlığına dair ilk yayınlar altmış sene öncesine dayanmaktadır nton, McGlashan 1986). Her iki bozukluk için de düşünce sürecindeki bozukluk, ı patolojisi ve klinik gidiş açısından örtüşmeler olabileceği ve birinden diğerine.işin mümkün olduğuna dair yayınlar vardır (Yaryura-Tobias ve ark 1995; demir Tükel ve ark. 2000). Şizofreni'de OK (obsesif-kompulsif) semptomlarının lığıyla ilgili araştırmalar iki döneme ayrılabilir. 20. yüzyılın son çeyreğinden önce ulan bazı kesitsel çalışmalarda (Jahrreissl926, Stengel 1945, Rosen 1957), Dfrenik bireylerde obsesif-kompulsif semptomların oram %1 ile %3,5 arasmda iirilmiştir. Yine aynı çalışmacılar, şizofrenik hastalarda obsesif-kompulsif ıptomlann, şizofreni tanısı almadan yıllar önce başladığım ve bu hastalarda gnozun genel olarak 'kötü gidişli'olmadığını belirtmişlerdir. Modern ıflandırma sistemleri öncesinde yapılmış olan bu araştırmalar, tanımlama tundaki eksiklikleri nedeniyle çelişkili sonuçlar ortaya koymuş olsa da, sonuç rak psikotik bulgularla, obsesif-kompulsif bulguların beraberliğine işaret etmeleri smdan önemlidirler (Tibbo, Warneke,1999). Bu tür araştırmalar için dönüm etasını Fenton ve McGlashan' in 1986 yılında yaptıkları çalışma oluşturmaktadır, çalışmada araştırmacılar, şizofrenideki OK fenomeninin araştırılmasında sistemik pirik yöntemleri kullanmışlardır. Ancak halen daha modern tanımlama ölçütleri lanılan ve metodolojik açıdan yeterli bulunan çalışmalar yeterli sayıda değildir. 1990 'lı yıllara kadar, şizofrenik hastaların neredeyse % 60'ında görülen OK aptomlann etiyolojisi konusunda fazla bir bilgi yoktur (Berman & Chang ve ark ?9). Yakın zamanda hem OKB hem de şizofrenide yapısal ve işlevsel anomalileri klamak konusunda belirgin ilerlemeler olmuştur. Kortiko-subkortikal devrelerle 40li son yayınlar bu iki hastalıktaki semptom örtûşmesini açıklayabilmektedir bboveWarneke,1999). Şizofreni ve OKB ilişkisi, yaklaşık 75 yıldan beri psikiyatri için bir ilgi lusudur. İlk zamanlarda iki bozukluk arasında deskriptif anlamda bazı benzerlikler ımlanmış ve daha sonra biyolojik gelişmeler ışığında bu benzerliklere birtakım fopatolojik açıklamalar yapılmaya çalışılmışsa da, bu konudaki son sözler henüz lenmemiştir. Metodolojik açıdan yeterli, klinisy enler tarafmdan birebir üşmelerle yapılan ve her türlü psikotik hastayı kapsayan çalışma çok azdır. Ayrı şizo-obsesif hasta grubunun varlığı ve bunların tedavi stratejileri henüz geniş »ul görmüş değildir.. Özellikle hasta örneklemlerinin yetersizliği ve metodolojik ı sorunlar elde edilen sonuçlan tartışılır kılmaktadır. Ülkemizde ise henüz bu amda kapsamlı ve tanımlayıcı bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmada DSM-IV kriterleri ve uluslararası düzeyde kabul görmüş ekler kullanılarak (Yale-Brown obsesyon kompulsiyon ölçeği, Calgary Dfreni'de depresyon ölçeği, PANSS, İşlevselliğin genel değerlendirmesi ölçeği, ndardize mini mental test ve Chouinard ekstrapiramidal sistem yan etki jerlendirme ölçeği) naturalistik kesitsel bir araştırma yapılmıştır. Ege Üniversitesi » Fakültesi Psikiyatri kliniğine başvuran hastalar randomize edilmiş ve içleme ütlerine uyanlar çalışmaya dahil edilmiştir. Örneklem sayısı 100 olarak irlenmiş ve çalışma Aralık 2002 ile Mayıs 2003 tarihleri arasında tamamlanmıştır. Ortaya çıkan bulgular arasında dikkat çekici olanlar şöyledir: - Çalışmaya alman tüm şizofrenik hastalar arasında OKB tanısı alanların ju % 30 (n=30) olarak saptanmıştır. - Halihazırda herhangi bir obsesif kompulsif semptomatoloji gösteren îtalann oram % 64 (n=64) olarak saptanmıştır - Hastalarımızda yaşam boyu OKB prevalansı ise %59 olarak saptanmıştır. 41- Obsesif kompulsif özellikleri fazla olan (Y-BOCS 'den daha yüksek puan ıış olan) hastalar aynı zamanda daha ağır psikotik hastalardır (PANS S toplam ınlan istatistiki olarak anlamlı şekilde daha yüksektir) - Hastalığın ( şizofreni'nin) tanısından sonra geçen süre ne kadar fazlaysa ra başka bir deyişle hastalık kronik seyir kazandıkça kompulsiyonlar irginleşmektedir. - Şizofrenisi daha ağır olan hastaların obsesif kompulsif semptomatolojisi depresif özellikleri artmakta, mental durumları kötüleşmektedir. - Hastaların halihazırda PANSS'dan aldıkları toplam puanın yüksekliği miste daha yüksek bir kompulsif semptomatoloj iyi işaret etmektedir. - Geçmişte obsesyonal semptomatolojisi olan şizofrenik bireylerin bugünkü ntal durumlarının daha iyi olması beklenebilir. - Atipik antipsikotiklerin şizofrenik hastalarda obsesif kompulsif ıptomatolojiyi alevlendirdiğine dair yayınlar olmasına rağmen bizim bulgularımız iddiayı desteklememektedir. - Şizofrenik kadm bireylerde depresyon ve kompulsiyonlann şizofrenik erkek bireylerden daha sık görüldüğü söylenebilir. - Şizofrenik hastalarda antidepresan kullanımı obsesif-kompulsif nptomatolojiyi etkilememektedir. 42
Açıklama
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler
Psikiyatri, Psychiatry