Mezenter iskemide radyolojik tanı ve endovasküler girişimsel tedavi
Küçük Resim Yok
Tarih
2005
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
7. ÖZET Bu çalışmada Ağustos 2001-Ocak 2005 tarihleri arasında 40 ayda 21 'i akut, 12'si kronik mezenterik iskemi semptomlarıyla hastanemize başvuran toplam 33 hastanın radyolojik bulguları incelenmiştir. Klinik semptomları ve laboratuar bulguları akut mezenterik iskemiyi düşündüren toplam 21 olgunun 19'una kontrastlı BT tetkiki uygulanmış, incelemede tüm hastalarda akut mezenter iskemiyi destekleyen direkt ya da indirekt BT bulguları saptanmıştır. Hastalar genelde geç dönemde başvurduğundan ya da çoğunda tanının geç konmasına bağlı geç döneme ait mezenterik iskemiden ziyade barsak nekrozunu destekleyen bulgular vardı. Yapılan kontrastlı BT tetkiklerinde 15(%71)'inda SMA ve/veya çölyak arterde trombüs saptanmıştır. 2(%10)'sinde SMV ve portal vende trombüs izlendi. 8(%40) olguda subileus ve ileus bulguları, 6(%30) olguda barsak duvarında kalınlaşma, 3(%15)'ünde pnömotozis intestinalis, 2(%10) hastada perforasyona bağlı intra ve retroperitoal serbest hava, 3(%15) olguda solid organlarda perfuzyon defekti saptandı. AMİTİ olgularda kontrastlı BT inceleme çabuk uygulanabilen etkili bir yöntemdir. Akut mezenterik iskemili hastaların sadece 3 (% 15) 'üne RDUS bakı yapılmıştır. Bunlardan sadece 2 olguda RDUS'de tanı konulabilmesine karşın, diğer olguda tetkik abdominal gaz distansiyonu nedeni ile sınırlı kalmıştır. Akut semptomlarla başvuran 21 olgunun 18 'i cerrahi yöntemlerle 3'ü ise endovasküler yöntemlerle tedavi edilmiştir. Cerrahi yöntemlerle tedavi edilen olguların 13'ü operasyon sırasında ya da operasyondan sonra ilk bir ay içinde sepsis, solunum yetmezliği, kardiyak arrest gibi nedenlerden kaybedilmiştir. Diğer 5 hasta operasyondan sonra sorunsuz taburcu edilmiştir. Literatürde AMİ'de mortalite oranlan %50-90 arası değişmekte olup toplam 21 akut iskemili olguda mortalite oranımızı %62 olarak hesapladık (100). Akut semptomlarla başvuran 3, kronik semptomlarla başvuran 12, toplam 15 mezenterik iskemili olgu endovasküler yöntemlerle incelenmiş ve tedavi edilmiştir. Tedavinin erken ve geç dönem sonuçları literatürle karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Kronik mezenterik iskemi semptomlarıyla başvuran 12 hastada yapılan DSA incelemede en az iki mezenter arterde anlamlı stenoz ya da oklüzyon bulguları saptanmıştır. Akut 21 hastadan 3 'ünde nekroz bulguları olmadığından anjiyografik olarak incelenmiş ve endovasküler yöntemlerle tedavi edilmiştir. AMİ'de etken olarak bu 3 hastada da DSA incelemede SMA'de tromboz veya emboli saptanmıştır. 3'ü akut 12'si kronik toplam 15 hastadan 2 'si hem çölyak hem de superior mezenterik arter stent implantasyonu, 8 hasta superior mezenterik arter, 3 hasta çölyak arter, 1 hasta inferior mezenterik arter stent implantasyonu, 1 hasta superior 83mezenterik arter balon anjiyoplastisi ile tedavi edilmiştir. Kronik mezenterik iskemi nedeniyle tedavi edilen 12 hastanın l'(%8)'inde etyoloji Takayasu arteriti, 10(%83)'unda aterosklerotik stenoz olup, 1 hastada ise etyoloji tesbit edilememiştir. Akut mezenterik iskemili olgular geç dönemde başvurduğu için trombolitik tedavi verilememiş rezidüel stenozlar balon anjiyoplasti ve stent implantasyonu ile başarılı bir şekilde tedavi edilmiştir. Girişim esnasında 2 major komplikasyon görülmüştür. Birisi girişim yerinde stent implantasyonu ile başarılı bir şekilde tedavi edilen ilyak arter diseksiyonu, diğeri restenoz nedeniyle superior mezenterik arter balon anjiyoplasti sırasında gelişen SMA rüptürüdür. Protamin enjeksiyonu sonrası ekstravazasyonu duran hasta 1 gün hospitalizayon sonrası taburcu edilmiştir. Restenoz nedeniyle ikinci kez girişim yapılan bir hasta hariç tüm hastalarda tam teknik başarı sağlanmıştır. Pankreatik abse tanısı bulunan ve girişimden 3 hafta sonra sepsis nedeniyle kaybedilen 1 hasta dışında diğer 14 hastada erken klinik başarı tam olarak gerçekleşmiştir. Restenoz gelişen 2 hasta başarılı şekilde balon anjiyoplasti ile tedavi edilmiştir. 1 hastada şiddetli ateroskleroz nedeniyle girişim başarısız olmuş ve hasta 6 ay sonra mezenterik infarkt nedeniyle kaybedilmiştir. Restenoz gelişen diğer hastada ise balon anjiplasti ile tedavi planlanmaktadır. Uzun dönem takipte akciğer kanseri tanısı olan 1 olgu ise girişimden 24 ay sonra primer malignitesine bağlı kaybedilmiştir. Endovasküler tedavide başlangıçtaki teknik ve klinik başarı oranları %75-100 arasında değişmektedir. Biz başlangıçtaki teknik başarımızı %95, klinik başarımızı ise %93 olarak saptadık. Literatürde ortalama 22 aylık takipte (1-73 ay) rekürrens oranı %26 olarak değerlendirilmiştir (97, 98, 136-143). 15 hastadan 4'ünde ortalama 12,3 aylık takipte rekürrens semptomlar görülmüş olup restenoz oranımızı %26 olarak hesapladık. Literatürde major komplikasyon oranı %0-33 arası değişmektedir. Yaptığımız toplam 21 girişimde 2 major komplikasyon (%9.5) görülmüştür ancak bunların olumsuz klinik etkisi olmamıştır. Erken ölüm oranı %0-10 arasında değişmektedir. Bir hastamız girişimden sonraki ilk bir ay içerisinde başka bir sebepten dolayı kaybedilmiş olup erken ölüm oranımız %7 olarak gerçekleşmiştir. Sonuç olarak minimal invaziv olması, mortalite ve morbidite oranlarının düşük olması, güvenli olması ve hastaların genel olarak yüksek cerrahi risk grubunda olmaları nedeniyle seçilmiş mezenter iskemili olgularda endovasküler yöntemlerle tedavi ilk planda düşünülmelidir. 84
Açıklama
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler
Radyoloji ve Nükleer Tıp, Radiology and Nuclear Medicine