Behçet hastalığında serum neopterin düzeyleri

Küçük Resim Yok

Tarih

1998

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/closedAccess

Özet

ÖZET BH ile ilgili en önemli sorunlardan birisi, hastalık aktivitesini yansıtacak güvenilir bir laboratuvar göstergesi olmayışıdır. Birçok sistemik inflamatuvar romatolojik patolojide, hastalık aktivitesi hakkında klinisyene yol gösteren hemoglobin, CRP ve sedimantasyon değerleri, BH'nın aktivitesini yansıtmada yetersiz kalmaktadır. Hatta bu nedenle, uluslararası kabul görmüş bazı Behçet aktivite indekslerinde, laboratuvar göstergeleri yer almamaktadır. Hastalık aktivitesini güvenilir şekilde gösterecek bir laboratuvar göstergesinin olmayışı nedeniyle, BH'nda hastalık aktivitesinin saptanması, başlıca klinik bulgulara bakarak yapılır (1). Diğer yandan serum neopterin düzeylerinin, hücresel immun sistemin aktivasyonuyla yakın bir ilişki gösterdiği bilinmektedir. Çünkü klasik bilgilerimize göre, aktive T hücrelerinin sentezlediği çok sayıdaki sitokin arasından özellikle INF-y, monosit ve makrofajları uyararak bol miktarda neopterin salgılatmaktadır (30). Sonuç olarak, hücresel immun sistem aktivasyonuyla seyreden çeşitli otoimmun hastalıklarda, viral enfeksiyonlarda ve hematolojik malignitelerde serum neopterin düzeylerinde belirgin bir yükselme olmaktadır (2,30). Wegener granulomatozu (4,5), sistemik lupus eritematozus (6) gibi sistemik otoimmun romatolojik patolojilerde, serum neopterin düzeylerinin hastalık aktivitesiyle uyum içinde olduğu gösterilmiştir. Bu gözlemlerden yola çıkarak, klasik bir otoimmun hastalık olmamasına karşın, aktif BH'nda da serum neopterin düzeylerinin yükselebileceği düşünülebilir. Çünkü, Th1 sitokinlerin ön planda salındığı Behçet hastalığında, özellikle INF-y gibi monosit ve makrofajlardan neopterin salgılatan sitokinlerin düzeyleri artmaktadır (8, 9). Bu çalışmada, serum neopterin düzeylerinin Behçet klinik aktivitesiyle ilişki gösterip göstermediği ve böyle bir ilişki saptanırsa, serum neopterin 46düzeylerinin, Behçet aktivitesini yansıtacak bir laboratuvar göstergesi olarak kullanılabilirliği araştırılmak istenmiştir. Bu amaçla, uluslararası çalışma grubunun Behçet tanı kriterlerini karşılayan, 26 aktif ve 24 inaktif Behçet olgusunda serum neopterin düzeyleri çalışılmıştır. Hastaların aktif olup olmadıklarına klinik olarak karar verilmiş ve her hasta için Avrupa Behçet Hastalığı Aktivite İndeksi (ABHAİ) doldurulmuştur. Hasta kontrol grubu olarak 1982 ARA SLE kriterlerini karşılayan 20 aktif lupuslu hastada ve sağlıklı kontrol grubu olarak da, Behçet hastalarımıza yaş ve sex olarak uyumlu 10 kişide serum neopterin düzeyleri çalışılmıştır. Hem aktif, hem de inaktif Behçet grubundaki serum neopterin düzeyleri, normal kontrollardan anlamlı olarak (p<0.05) yüksek bulunmasına karşın, aktif ve inaktif Behçet olgulanndaki serum neopterin düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Beklentimizin aksine, serum neopterin düzeyleri ile BH klinik aktivitesi arasında pozitif bir korelasyon saptanmamıştır. Buna karşılık, literatürle uyumlu olarak, aktif SLE olgularındaki serum neopterin düzeyleri, neopterin ELİSA'mızda teknik bir sorun olmadığının bir göstergesi olarak, tüm gruplardan anlamlı olarak yüksek ve hastalık aktivitesiyie (SLE-DAI indeksiyle) pozitif korele bulunmuştur. Neopterinin hücresel immun sistem aktivasyonunun bir göstergesi olduğu ve Th1 hücrelerinin salgıladığı INF-7 etkisiyle monosit ve makrofajlardan salındığı kesin olmakla birlikte, neopterin salınımının yalnızca ItMF-y etkisinde olması kuşkuludur. SLE gibi Th2 tipi sitokinlerin ön planda olduğu bir hastalıkta, literatürle uyumlu olarak serum neopterin düzeylerinin oldukça yüksek ve hastalık aktivitesiyie pozitif korele bulunması dikkat çekicidir. Sonuç olarak, neopterin salınımın tek bir sitokin tekelinde olmadığı ve kompleks etkileşimler sonucunda belirlendiğini söylemek yanlış olmayacaktır. BH aktivitesiyie, serum neopterin düzeyleri arasında bir ilişki gösteremeyişimizin en olası nedeni, tartışma bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, aktif Behçet hastası olarak çalışmaya aldığımız olguların çoğunun gerçekte hafif veya orta derecede aktif olgular olmasıdır. Bu hastalarımızın çoğunda aktif oral aft, genital ülser, üveit, artrit, deri lezyonları 47(ENBL'lar veya akne) gibi klinik bulguların çeşitli kombinasyonları vardı. Aktif gruptaki hastalardan yalnızca ikisinde büyük damar tutuluşu vardı; arteriyal anevrizma, nörolojik veya gastrointestinal tutuluş gösteren hastamız ise hiç yoktu. Aktif Behçet grubundaki hastalarımız arasından serum neopterin düzeyi, aktif SLE ortalamasından bile yüksek olan tek olgu, aktif büyük damar tutuluşu (vena kava superior + inferior trombozu) gösteren bir olgumuzdu. Bu olgumuzda herhangi bir enfeksiyon bulgusu olmamasına karşın, yine de neopterin düzeylerini yükseltebilecek eşlik eden bir enfeksiyonun varlığını tamamen dışlamak olası değildir. BH'nda klinik bulguların oldukça heterojen oluşu ve kliniğe yansıyan belirtileri düşünülürse, ön planda mukokutanöz bulguları aktif olan bir hastayı, aktif uveiti olan veya aktif büyük damar tutuluşu olan diğer bir hastayla aynı sınıfta incelemek doğru olmayabilir. Aslında bunların hepsi aktif Behçet hastalarıdır. Ancak akut faz yanıtlarının veya immun sistem aktivasyon göstergelerinin hepsinde aynı oranda yükselmesi beklenemez. Serum neopterin düzeyleri de olasıdır ki, aktif oral aft, genital ülser, artrit ve üveit varlığında yeterince yükselmemektedir. Buna karşılık büyük damar tutuluşu, belki gastrointestinal tutuluş, nörolojik tutuluş gibi daha ağır vaskülitle seyreden patolojilerde serum neopterin düzeylerinin yükselmesi beklenebilir. Sonuç olarak bizim çalışmamızda, serum neopterin düzeyleri BH aktivitesi ile uyumlu bulunmamıştır. Bu belki de, BH'nda aktivitenin çok heterojen bulguların kombinasyonlarıyla belirlenmesine ve bizim hastalarımızın çok aktif olmamasına bağlıdır. Bu düşüncenin doğru olup olmadığını gösterebilmek için, büyük damar tutuluşu, nörolojik veya gastrointestinal tutuluşu olan çok daha aktif Behçet olgularıyla, yeni bir çalışmanın planlanması gerekecektir. 48

Açıklama

Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.

Anahtar Kelimeler

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases, Romatoloji, Rheumatology, Behçet sendromu, Behcet syndrome

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye