EÜTF Gastroenteroloji Bilim Dalına başvuran hepatosellüler karsinoma tanılı hastalarda etiyoloji ve demografik özellikler
Yükleniyor...
Tarih
2012
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Giriş ve Amaç: Bu çalışmadaki amacımız Ocak 2006-Ocak 2012 yılları arasında Ege Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı{na ilk kez başvuran veya kendi takibimiz altındayken HSK tanısı alan hastaların etiyolojilerini ve demografik özelliklerini belirlemek ve sonuçlarımızı paylaşmaktır. Materyal-Metod: Bu çalışmada Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi (EÜTFH) Gastroenteroloji Kliniğinde Ocak 2006- Ocak 2012 yılları arasında kendi takibimiz altında olan veya takibimizde olmayıp da hastanemize ilk kez başvuran HSK tanılı 357 sayıda hasta retrospektif olarak incelendi. Çalışmaya alınan tüm hastaların yaşları, cinsiyetleri, HSK nedeniyle hastaneye ilk yatış tarihleri, tanı tarihleri, son takip tarihleri kaydedildi. Soygeçmiş incelemelerinde karaciğer sirozu zeminde gelişmişse etiyoloji, malignite, Diyabetes Mellitus (DM) varlığı belirlendi. Radyolojik olarak tüm hastaların mevcut olan karaciğer yönelik Üst Abdomen Ultrasonografisi, Portosplenik Renkli Doppler Ultrasonografisi, Karaciğere yönelik Üç Fazlı Bilgisayarlı Tomografisi veya Üst Abdomen Manyetik Rezonans görüntülemeleri incelendi. Bunların sonucuna göre asit, splenomegali, portal hipertansiyon, tümörün boyutu, çevre dokulara ve vasküler yapılara invazyon gösterip göstermediği belirlendi. Siroz tanısı almış olan hastaların Child-Turcotte-Pugh sınıflaması, MELD skoru, Clip Skoru ve BCLC evresi hesaplanarak HSK evreleri belirlendi. Bu bulgular sonucunda tedavi yöntemleri açısından değerlendirildi. Hastaların en son kliniğe başvuru tarihleri ve bu tarihe göre survileri hesaplandı. İstatistiksel analizler Statistical Package for Social Sciences(SPSS) programı 16.0 versiyonu kullanılarak yapıldı. Klinik veriler ile etiyoloji arasındaki ilişki Kaplan-Meier metodu, Fisher's Exact Test ve Chi-Square testleri ile hesaplandı. P değeri <0.05 anlamlı olarak kabul edildi. Bulgular: Çalışmada verilerine ulaşılan HSK tanılı 324 hastanın %82.1'i erkek, %17.9'u kadındır ve cinsiyetler arası anlamlı fark saptanmıştır (p<0.001). Yaş ortalaması erkeklerde 61.73 (SD: 10.173), kadınlarda 62.71 (SD: 11.335), her iki cinsiyette ise 61.90 (SD: 10.379) saptanmıştır. Yaş ortalaması açısından cinsiyetler arasında anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. HSK hastaların %58'inde HBV zemininde gelişmiştir. Bu hasta grubunun da %62.4'ü erkek, %37.9'u kadın cinsiyettir. Cinsiyetler arasında anlamlı fark mevcuttur (p<0.001). HCV ise toplamda hastaların %22.2'sinde gözlenmektedir, erkeklerin %18.4'i, kadınların %39.7'si HCV'dir. HSK etiyolojisi açısından HCV enfeksiyonu kadınlarda anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p<0.001). Hastaların 175'inde (%54) HSK tanısı konmadan önce bilinen kronik karaciğer hastalığı (KKH) tanısı mevcutken, 149 hastada ise (%46) bilinen KKH öyküsü olmayıp, ilk başvuruda HSK tanısı aldıkları saptanmıştır. KKH tanısı ile HSK tanısı arasında geçen süre ortalama 72.25 aydır. HSK tanısında kullanılan serum alfa-fetoprotein (AFP) düzeyi hastalarımızın 137'sinde (%42.3) <20 ng/ml, 63'ünde (%19.4) 20-200 ng/ml, 25'inde (%7.7) 201-399 ng/ml arasında tespit edilmiştir. Olguların 99'unda (%30.6) AFP düzeyi {601}400 ng/ml'nin üzerinde saptanmıştır. AFP düzeyi ile prognoz arasındaki ilişkiye baktığımızda AFP <20ng/ml olan hastaların %10.2'si, AFP {601}400ng/ml olan hastaların ise %20.2'si ex olmuştur. Bu iki grup arasında anlamlı fark saptanmıştır (p<0.05). Ayrıca AFP düzeyi arttıkça ölüm oranının arttığı görülmüştür. Tümör sayısı ile AFP değeri karşılaştırıldığında tek tümörü olanlarda ortalama AFP 30,50 iken multiple tümörü olanlarda 138,00 saptanmıştır ve bu iki değer arasında anlamlı fark gözlenmiştir (p<0.005). MELD skorlamasına göre hastaları değerlendirdiğimizde ise yine prognoz ile anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (p<0.001). 324 hastanın 16'sına (%4.9) rezeksiyon, 52'sine (%16) RFA, 14'üne (%4,3) alkol enjeksiyonu uygulandığı, 136'sına (%42) kemoembolizasyon (TAE/TACE) yapıldığı görülmüştür. 37 hastaya (%11.7) sistemik kemoterapi uygulanmıştır (Burada 1 hasta birden fazla yöntemle tedavi edilmiş olabilir, transplantasyon sonrası nüks olan hastalar bu grupta tekrar hesaplandı). Ex olan hastaların %26.8'i Child C, %44.4'ü Child B saptanmıştır (Bu grupta Child C olup bir sebeple takipten çıkan terminal dönem hastalar yer almamaktadır). Mortalite ile CTP evresinin yüksek olması arasında anlamlı ilişki saptandı (p<0.001). Hepatosellüler karsinoma tanısı alan hastaların 47'si takip sırasında nüks, karaciğer yetmezliği, koma gibi nedenlerle kaybedilmiştir. Ex olan hastaların ise ortalama takip süreleri 8,48 ay olarak saptanmıştır. Sonuç: HSK erkeklerde daha sık görülmektedir. HSK'nın görülme sıklığı 60-65 yaş grubu olarak saptanmıştır. HSK etiyolojisinde viral hepatitler diğer hastalıklardan daha fazla saptanırken bu grupta da HBV enfeksiyonunun 1. sırayı aldığı görülmektedir. Cinsiyet ve etiyolojiyi değerlendirdiğimizde kadınlarda HSK zemininde HCV varlığı anlamlı saptanırken erkeklerde ise bu durum HBV lehine bulunmuştur. Bilinen KKH olan hastaların HSK tanısı alana kadar geçen süre 72.25 ay olarak saptanmıştır. Ex olan hasta grubunda ortalama yaşam süresi 8.48 ay olarak saptanmıştır. AFP düzeyi ve prognoz ilişkili bulunmuştur. Yine AFP düzeyi ile tümör sayısıda ilişkilidir. MELD skoru ile prognoz arasında, CTP sınıflaması ile prognoz arasında ve BCLC evrelemesi ile prognoz arasında anlamlı ilişki mevcuttur.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
İç Hastalıkları A.B.D.