Tavşan izole damar preparatlarında çeşitli kastırıcı ajanların yanıtlarının endotel ile etkileşiminin incelenmesi

Küçük Resim Yok

Tarih

2000

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/closedAccess

Özet

Son yirmi yıl süresince, endotelyumun damar tonusunun düzenlenmesindeki rolü ile ilgili yoğun çalışmalar bu alanda çok önemli derecede bilgi birikiminin oluşmasını sağlamıştır. Endotel tabakası üzerindeki muskarinik reseptörlerin uyarılması sonucu vazodilatasyonu başlatan EDRF (Endothelium-dependent Relaxing Factor = endotel kaynaklı gevşetici faktör) ile ilgili ilk gözlemin Furchgott ve Zawadzki tarafından 1980 yılında yayınlanmasından sonra, çalışmalar bu faktörün doğasının aydınlatılması konusunda yoğunlaşmıştır. Daha sonraki yıllarda EDRF, nitrik oksid olarak tanımlanmıştır. Gerçekleştirilen yoğun araştırmalarda, nitrik oksidin endotelyumdan sürekli olarak sentezlenerek salıverildiği gösterilmiş ve vasküler dilatör tonusun düzenlenmesi, lokal hücre büyümesinin regülasyonu, damar duvarının dolaşımdaki trombositler ve diğer hücrelerin zararlı olabilecek etkilerinden korunmaları da dahil olmak üzere vasküler homeostazın sürdürülmesinde önemli rol oynadığı bildirilmiştir. Bunların yanı sıra, gerek klinik gerek deneysel olarak, günümüzde de sürdürülen çalışmalarda endotel disfonksiyonu ve buna bağlı olarak gelişen nitrik oksid sentezinin azalmasının ateroskleroz, hipertansiyon ve diabetes mellitus gibi bazı hastalıklarda rolü olduğu da bildirilmiştir. Dolaşım fizyolojisinde ve patolojisinde böylesine önemli rolü olduğu kabul edilen nitrik oksidin, son yıllarda yapılan çalışmalar ile, sentez basamakları, bu sentezda yer alan endojen maddeler, rol oynayan enzimler, bu enzimlerin izoformları ve bu endojen vazodilatör ajanın meydana getirdiği vazodilatasyonun mekanizması da aydınlatılmış ve nitrik oksid sentezini inhibe eden selektif maddeler tanımlanmıştır. Biz de bu çalışmada, izole organ banyosu deney düzeneğinde, endotelyum ve nitrik oksidin tavşan torasik aorta ve karotid arterinde, vazokonstriktör bir ajan olan fenilefrinin kasılma yanıtları üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçladık. Bunun yanı sıra, çalışmamızı, nitrik oksid sentez inhibitörü olan Nw-nitro-L-arginin'in (LNA) ve endoteli mekanik olarak uzaklaştırmanın, torasik aorta ve karotid arterde fenilefrinin kasılma ve asetilkolinin gevşeme yanıtlarını etkileyip etkilemediğini ve bu yanıtların damarlar arasında farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere planladık. Sonuç olarak çalışmamızdan elde edilen bulgular şöyle özetlenebilir; i. Endotelyumu korunmuş tavşan torasik aorta ve karotid arteri asetilkoline verdikleri gevşeme yanıtları (Emaks) ve duyarlıkları (pD2) açısından farklılık göstermektedir. ii. LNA (10-4 M) tavşan torasik aorta ve karotid arterinde asetilkolin ile uyarılan endotele-bağımlı gevşeme yanıtlarını tam olarak bloke etmemiştir ve torasik aortada asetilkolin duyarlığını, endotelyumu korunmuş damarlara göre anlamlı bir şekilde artırmıştır. iii. Gerek endotelyumu korunmuş gerek endotelyumu mekanik olarak kazınmış torasik aortaların potasyum klorüre ve fenilefrine (10-9-10-4 M) verdikleri maksimum kasılma yanıtları ve fenilefrin duyarlıkları karotid arterden daha fazladır. iv. Nitrik oksid sentezinin LNA (10-4 M) ile inhibisyonu tavşan torasik aortasında 60 Mm potasyum klorür ve fenilefrin maksimum yanıtlarını anlamlı bir şekilde azaltırken karotid arterde bu yanıtları etkilememektedir. v. Nitrik oksid sentezinin LNA (10-4 M) ile inhibisyonu torasik aorta ve karotid arterin fenilefrine olan duyarlığını (pD2) etkilememektedir.

Açıklama

Araştırma Projesi -- Ege Üniversitesi, 2000.

Anahtar Kelimeler

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye