IgA nefropatisinde renal hasarlanma ve omega-3 yağ asitlerinin bu hasarlanmaya etkisi
Küçük Resim Yok
Tarih
2001
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
ÖZET IgA Nefropatisi; yineleyen makroskobik hematüri ile giden ve dünyada en sık görülen glomeruler hastalıktır. Hastalık, ilk bulunduğu zamanlarda oldukça benign olarak değerlendirilmiş ancak daha sonraki izlemlerde olguların önemli bir yüzdesinde yavaş yavaş son dönem böbrek yetmezliği geliştiği ve prognozlarının kötü olduğu görülmüştür. Son zamanlarda farklı ülkelerde IgA nef ropatili hastalarda yapılan çalışmalarda, bu hastalarda %40'lara varan oranlarda kronik böbrek yetmezliği geliştiği ortaya konmuştur. Kronik böbrek yetmezliği gelişmiş bir hastanın tedavi masrafları tüm ülkeler için ağır bir ekonomik yüktür. Bu çalışmada, çocukluk yaş grubunda IgA Nefropatisi'nde renal hasarlanmada lipid ve protein yapısındaki biyolojik aktif moleküllerin rolünün varlığı ve omega-3 yağ asitlerinin renoprotektif etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Nefroloji Polikliniği'nde izlenen, 9'u kız, ll'i erkek olan, yaş dağılımları 9-17 arasında olup, yaş ortalamaları 14.5 ± 2.7 yıl olan biyopsi ile tanı konulmuş IgA nefropatili hastalar alınmıştır. Kontrol grubu yaş ortalamaları hasta grubu ile aynı olan, 6'sı kız, 4'ü erkek, toplam 10 sağlıklı çocuktan oluşturulmuştur. Çalışmanın başlangıcında olguların taze idrarında nefelometre ile kantitatif protein ve Nikon OPTİPHOT-2 marka mikroskopla mikroskopik bakı yapılmış, ALCYON 300 î aleti ile 24 saatlik idrarda iyon ve kreatinin atılımları, serumda Sodyum, Potasyum, Kalsiyum, Fosfor, Magnezyum, Üre ve Kreatinin, Trigliserid, Kolesterol, HDL ve LDL çalışılmıştır. İdrar 86sonuçlarından kreatinin klirensi hesaplanmış ve 3 gün üst üste toplanan 24 saatlik idrarda mikroalbumln çalışılarak ortalamaları alınmıştır. İdrar ve plazmadan kemokinler ELİSA yöntemi ile, aynı örneklerden PAF ise RİA yöntemi ile çalışılmıştır. Tedavi grubuna günde 1,8 gr EPA (Eikozapentaenoik asit) ve 1,4 gr OHA (Dokozahekzaenoikasit) içeren omega- 3 yağ asidi karışımı verilmiştir. Plasebo grubuna ise aynı miktarda bitkisel yağ verilerek kontrol ölçümleri üçüncü ve altıncı aylarda yapılmıştır. Sonuçların istatistiksel değerlendirmesinde Nonparametrik test, Wilcoxon Signed Rank Test, Mann-Whitney Test ve Kruskal-Wallis Test kullanılmıştır. Tedavi öncesi gruplar arasında idrar iyon ekskresyonları, kreatinin klirensi, IgA ve C3 düzeyleri istatistiksel olarak farklı bulunmamış, ancak IgA nefropatili hasta grubunda mikroalbuminüri ve eritrositüri, sağlıklı gruba göre anlamlı yüksek bulunmuştur. Plazmada ölçülen MCP-1 değerleri ile kontrol grubu arasında farklı bulunmazken, PAF ve RANTES düzeyleri IgA nefropatili grupta anlamlı yüksek bulunmuştur (P< 0.001 ; 0.001 sırasıyla). İdrarda ölçülen MCP-1 ve PAF değerleri IgA nefropatili grupta daha yüksek olarak saptanırken, RANTES değerleri ise IgA Nefropatisi grup ile sağlıklı grup arasında farklı bulunmamıştır. Altı aylık omega-3 tedavisi sonrasında tedavi grubunda eritrositüri, mikroalbuminüri, kolesterol, trigliserid ve LDL değerleri plasebo grubuna oranla anlamlı olarak azaldığı, HDL değerlerinin ise tedavi grubunda arttığı görülmüştür. Tedavi grubunda plazma ve idrar MCP-1 değerleri değişmezken, RANTES değerleri sadece plazmada değişmemiş, idrarda her 87iki grupta da RANTES ekskresyonunun arttığı saptanmıştır. PAF değerleri ise tedavi grubunda hem plazmada hem de idrarda anlamlı düşmüştür.(P< 0.005 ; 0.005 sırasıyla) IgA Nefropatisi'nde IgA molekülünün mezengiyal hücre ile etkileşimi ile başlayan, glomerül hasarı sonucu ortaya çıktığı düşünülen proteinüri ve hematürinin oluşumunda glomerül resident hücreleri ve infiltre periferik hücreler tarafından salındığı düşünülen biyolojik aktif moleküllerden lipid yapısındaki PAF ve kemokinlerin önemli yere sahip oldukları düşünülmektedir. Artmış endojen ve ekskrete olan kemokinler ve PAF, glomerül hasarı yanısıra, otokrin ve parakrin etkileri, ayrıca da karşılıklı etkileşimleri ile tubulointerstisyel yangıyı oluştururlar ki, bu da IgA nefropatisinin progresyonunda esas etkili olan f ibrotik süreci başlatabilir. Omega-3 yağ asitleri, altı aylık tedavi sonrasında lipid metabolizması üzerine olumlu etkiler oluşturur ve PAF düzeyinde yaptıkları düşüşe paralel olarak mikroalbuminüri ve hematüriyi azaltır. Hastalıkta rol oynayan diğer mediyatörlerden RANTES ve MCP-l'in tedaviden etkilenmemesi; omega-3 yağ asitlerinin bu moleküllerin transkripsiyon faktörlerine etki etmediğini veya kısa dönemde bu moleküller üzerine etkilerini oluşturamadıklarını düşündürmüştür. Ancak; inflamasyonun daha önceden başlamış olması ve kısır döngülerin oluşmuş olmasının yanında çalışma süremizin kısa olmasından dolayı omega-3 yağ asitlerinin bu düzeyde etkilerini görememiş olabiliriz. Buradan da; inflamasyon başladıktan sonra oluşan kısır döngüler ne kadar erken tedavi edilmeye başlanırsa hastalığın son dönem böbrek yetmezliğine gitme olasılığının o kadar az olacağı düşüncesi ortaya çıkmaktadır. 88Sonuç olarak; IgA Nefropatisi'nde hastalığın başlangıcında oluştuğu düşünülen ve renal hasarlanmadan sorumlu olan özellikle de lipid yapısındaki moleküllerin, omega-3 yağ asitleri tarafından sentezlerinin engellenmesinin, oluşacak olan hasarlanmayı önleyebileceği ve böylelikle omega-3 yağ asitleri ile tedavinin erken çocukluk dönemlerinde başlanmasının yararlı olduğu kanaatine varılmıştır. 89
Açıklama
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases