Kant'ın felsefi antropolojisi ve çağdaş felsefeye etkileri
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2010
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bu çalışmada, Kant'ın felsefi antropolojisinin felsefe tarihi içerisindeki yerini ve önemini, çağdaş felsefeye etkilerini de içerecek biçimde ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmamızın temel yönlendirici ilkesi, Kant'ın, Kartezyen ?ben? tasarımına bir tepki olarak ortaya koyduğu felsefi antropolojisinin, pratik felsefenin amaçları ile birlikte düşünülmesi gerektiği ve bu anlamda onun eleştirel felsefesinin dayanaklarını teşkil ettiği düşüncesidir. Kant'ın felsefi antropolojisi, felsefe tarihi boyunca temel bir soru olan ?İnsan nedir?? sorusunun, ilk defa ?İnsan doğası nedir?? sorusundan farklılaştığı ve ?İnsan nasıl insan oldu?? sorusuna evrildiği bir anı temsil eder. Söz konusu farklılaşmayı ortaya koyabilmek için bu çalışmadaki metodumuz, felsefe tarihi boyunca etkili olmuş insan tasarımlarını incelemek ve Kant'taki felsefi antropolojinin bu tasarımlardan farkını ortaya koymak olmuştur. Kant'ın felsefi antropolojisi, insanı fenomenal alandan kavramayı ve pratik amaçlar dahilinde değerlendirmeyi esas almış bir yönelim olarak, onun eleştirel projesi boyunca ve hatta eleştiri öncesi yazıları da dahil olmak üzere, bütün felsefi eserleri içinde izini sürebileceğimiz bir temel unsur olarak yer alır. Pragmatik Bakış Açısından Antropoloji, Kant'ın geç basılan bir eseri olarak eleştiri öncesi dönemdeki fiziki coğrafya ve antropoloji dersleri sırasında verilen ders notlarından oluşmuştur. Bu esere yakından bakıldığında, üç kritiğin sırasıyla ele aldığı temel problemleri içerdiği ve özellikle ben'in kendisini dünyaya katma süreçlerinin ve kendisini inşa etmesinin, diğeri ile bağıntısında mümkün olabileceği temel argümanını esas aldığı görülmektedir. Bu temellendirmeler içerisinde onun öznelerarasılık, yargıgücü, temsil gibi kavramları ile genelleşebilirlik ilkesi ve kozmopolitanizm ideali önem kazanmaktadır. Çağdaş felsefede bu kavram, ilke ve idealler, ortak bir akılsallığı hedefleyen politik ve normatif teoriler tarafından, bir antropoloji tesis etmek adına olmasa bile, bu ortak akılsallığı tesis edebilmek adına ele alınıp yeniden canlandırılmışlardır. İletişim ve konuşmaya dayalı bir ortak akılsallığı tesis etmek adına Kant'a başvuran Jürgen Habermas ve Hannah Arendt, Kant'ın pragmatik bakış açısının ortaya koyduğu imkanları ve bu imkanlar dahilindeki öznelerarasılık, kamusallık, iletişilebilirlik gibi kavramları politik ve normatif olana mal ederek dönüştürmüşlerdir. Bu kavramlar, Kant'ın eleştirel felsefesinde antropolojinin sağladığı bir zeminde tesis edilmiş kavramlar olarak, ben-diğeri arasındaki ?bağıntıyı? ifade ederler. Çalışmamız içerisinde, bütün zorluklarına rağmen, çağdaş felsefede bu ?bağıntının? peşinde olan düşünürlerin, Kant'ın sağladığı bu zemin üzerinde onun eleştirel ve pragmatik bakış açısı ile ne tür bir ilişkilenmeyi gerçekleştirdikleri sorgulanmaya çalışılmıştır. Habermas ve Arendt'in pragmatik bir antropolojinin ortaya koyduğu kavram ve ilkelerin genelleştirici boyutu üzerinde yoğunlaştıkları inkar edilemez. Bu yüzden bu çalışmada, Kant'ın antropolojik bakış açısını tahlil etmenin, çağdaş felsefenin ortaya koymuş olduğu sorunları düşünürken sunacağı katkılar değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Felsefe A.B.D.