Deneysel temas tipi yanıklarda acil uygulanan tedavi yöntemlerinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin Alpinia offıcınarum (Havlıcan) topikal tedavisi ile karşılaştırılması
Küçük Resim Yok
Dosyalar
Tarih
2014
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
AMAÇ: Efektif topikal antimikrobiyal ajanın yaygın şekilde uygulanması açık yanık yarası üzerindeki mikrobiyal yükü ve enfeksiyon riskini azaltır. Yanık iyileşme hızını arttırır [1-3]. Tedavide etkin ve ortak bir yöntem olarak belirlenmiş bir ajan veya uygulama yöntemi görülmemektedir. Alpinia officinarum (havlıcan), halk arasında pek çok rahatsızlığın tedavisinde uzun yıllardır kullanılmaktadır. Yanık tedavisinde de etkili olabileceğini düşündürecek pek çok özelliği mevcuttur [4-6]. Yapılan literatür taramasında yanık hastalarında veya deneysel yanık modellerinde Alpinia officinarum'un etkileri üzerine klinik ve deneysel çalışmaların az olduğu dikkat çekmektedir. Acil uygulanan tedavi yöntemlerinden olan yanığa topikal gümüş sülfadiazin (GSD) uygulamasını, topikal Alpinia officinarum tedavisi ile kıyaslayan bir çalışmaya da rastlamadık. Bu nedenle uzun zamandır yanık ve yara iyileşmesi üzerine etkili olduğu düşünülen Alpinia officinarum'un deneysel temas tipi yanıklarda yara iyileşmesi üzerine etkili olup olmadığının belirlenmesi ve etkilerinin acil uygulanan tedavi yöntemlerinden topikal GSD uygulaması ile karşılaştırılması amaçlandı. YÖNTEM: Çalışmada Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Deney Hayvanları Yetiştirme Merkezi'nden temin edilen, seksüel olgunluğa erişmiş, ağırlıkları 195-245 gr arasında değişen, sadece dişi eşeyden, 35 adet sağlıklı Wistar albino cinsi sıçan kullanıldı. Sıçanlar beş gruba ayrıldı. İntraperitoneal ksilazin ve ketamin anestezisi sonrası bütün deneklerin sol torakodorsalinde iki, sağ torakodorsalinde bir olmak üzere toplamda üç adet, aralarında sağlam cilt dokusu bırakacak şekilde 1x1 cm'lik kare alanlar traşlanarak kıllardan arındırıldı. Yanık modeli oluşturmak amacıyla tasarlanan cihazın sabit 100°C sıcaklıkta tutulan, 1x1 cm'lik kare şeklindeki bakır ucu traşlanan alanlara 10 saniye boyunca ekstra basınç uygulanmadan temas ettirilerek yanık oluşturuldu. Daha sonra gruplarda planlanan işlemler her bir gruba ayrı ayrı sırası ile gerçekleştirildi. Grup I'e (kontrol grubu) herhangi bir işlem veya tedavi uygulanmadı. Grup II'ye (yanık kontrol grubu) yanık uygulaması sonrası sadece 100 cc serum fizyolojik (SF) ile iki dakika irrigasyon sağlanıp ilaçsız pansuman ile kapatıldı. Grup III'e (GSD grubu) yanık oluşturulması sonrası topikal GSD tedavisi altı saat ara ile toplamda dört kez (0, 6, 12 ve 18. saatlerde) uygulandı. Grup IV'e (havlıcan grubu) yanık oluşturulması sonrası Alpinia officinarum'dan yapılan jel altı saat ara ile toplamda dört kez uygulandı. Grup V'e (jel grubu) ise yanıktan sonra altı saat ara ile toplamda dört kez boş jel uygulandı. Sıçanlarda yanık oluşturulan üç bölgeden 4, 8 ve 24. saatlerde tam kat deri biyopsileri alınarak ışık mikroskobu altında, hematoksilen eozin (H&E) boyama ile histolojik olarak incelendi. Elde edilen veriler SPSS (Statistical Package For Social Sciences) 15.0 programında oluşturulan veri tabanına girildi ve istatistiksel analizler aynı program ile yapıldı. BULGULAR: Deneklerin genel sıvı kayıplarını anlamak için kuru-yaş ağırlıkları olan 0. (yanık öncesi) ve 24. saat (yanık sonrası) ağırlıkları ölçülerek değerlendirildi. Sonuçta gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı ağırlık farkı saptanmadı (p>0.05). Damar hasarı tüm gruplarda 4. saatte en yüksek, 24. saatte en düşük düzeyde saptandı. Kontrol grubu dışındaki grupların; yanık kontrol-GSD, yanık kontrol-havlıcan, yanık kontrol-jel, GSD-havlıcan, GSD-jel, havlıcan-jel arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bir değer elde edilmedi (p>0.05). Ödem miktarının değerlendirilmesinde kontrol grubu dışındaki grupların birbirleri arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda; yalnızca yanık kontrol-havlıcan kıyaslamasında 4. saatte istatistiksel olarak anlamlı bir değer elde edildi (p<0.05). Kıl kökü hasarının değerlendirilmesinde yanık kontrol, GSD ve jel grubunda en yüksek değerler 4. saatte izlenirken, havlıcan grubunda ise bunlara kıyasla 4. saatte en düşük değerler elde edildi. Kontrol grubu dışındaki grupların birbirleri arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bir değer elde edilmedi (p>0.05). Glandula sebasea hasarı açısından, havlıcan grubunun; yanık kontrol, GSD ve jel gruplarıyla karşılaştırılmasında oluşturduğu olumlu etkileri 4., 8. ve 24. saatlerde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05) ve kontrol grubuyla kıyaslamasında da 8. ve 24. saatlerde anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). Yanık kontrol-GSD, yanık kontrol-jel ve GSD-jel karşılaştırmalarında glandula sebasea hasarı açısından anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). PMNL infiltrasyonunun havlıcan grubu haricindeki diğer tüm gruplarda ilk 8 saat içerisinde artarak devam ettiği gözlemlendi. Yine havlıcan dışındaki gruplarda en yüksek PMNL değerleri 8. saatte izlenirken havlıcan grubunda en yoğun PMNL hakimiyeti 4. saatte görüldü ve 8 ile 24. saatlerde neredeyse sabit kaldığı dikkat çekti. Kontrol grubu dışındaki diğer grupların birbirleri arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda anlamlı değerler elde edilmedi (p>0.05). Kontrol grubu ve havlıcan grubu arasında yapılan kıyaslamada 8. saatte istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p>0.05). Kollajen diskolorizasyonu, yanık kontrol ve GSD gruplarında 4. saatte en yüksek değerlerde izlenirken 8. saatte azalarak en düşük değerlere 24. saatte ulaştı. Havlıcan grubunda ise diğer üç gruba kıyasla diskolorizasyondaki azalma 4. saatte belirgindi. 8. ve 24. saatlerde ise diskolorizasyon azalmasında progresyon gözlenmedi. Kontrol grubu dışındaki grupların birbirleri arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bir değer elde edilmedi (p>0.05). Kontrol-GSD ve kontrol-havlıcan kıyaslamasında ise 24. saatte istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmaması dikkat çekti (p>0.05).;Burn, galangal, galangin, Alpinia officinarum, silver sulfadiazine.;Yanık, havlıcan, galangin, Alpinia officinarum, gümüş sülfadiazin.
Açıklama
Araştırmacılar; Emel Öykü Çetin Uyanıkgil, Türker Çavuşoğlu, Derya Cabbaroğlu, Fatih Karabey
Araştırma Projesi -- Ege Üniversitesi, 2014
Araştırma Projesi -- Ege Üniversitesi, 2014