Kalsiyum giriş blokörü diltiazem ile tedavisinin tavşan karotid arterinde intimal kalınlaşma ve vasküler reaktivite üzerine etkisi
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Aterosllerozun, kollajen, elastin, lipid, kalsiyum birikimi ve makrofaj infilitasyonu ile karakterize bir arter hastalığı olduğu ve pek çok gelişmiş ülkede ölüm nedenlerinin başında geldiği bilinmektedir. Kalsiyumun ateroskleroz sürecinde önemli rol oynamasının anlaşılması ile birlikte, kalsiyum antagonistlerinin bu hastalıkta etkili olabilecekleri gündeme gelmiştir. Kalsiyum antagonistlerinin antiaterosklerotik etkilerinin olup olmadığının araştırıldığı çalışmalarda genellikle hiperkolesterolemik tavşan modeli kullanılmıştır. Booth ve arkadaşları 1989 yılında tavşan karotid arterine biyolojik olarak inert, yumuşak ve esnek silikon yaka yerleştirilmesinin intimal kalınlaşmaya ve vasküler reaktivitede değişikliklere neden olduğunu göstermişler ve yeni bir aterosklerozun erken dönemini temsil ettiği bilinmektedir. İnsanlarda intimal kalınlaşmanın ateroskleroza yatkınlık oluşturduğuna ilişkin bulguların artması, kalsiyum kanal blökörlerinin etkilerinin bu modelde de araştırılması gerekliliğini ortaya koymuştur. bu nedenle çalışmamızda bir benzotiazepin grubu kalsiyum kanal blokörü olan diltiazemin (20 mg/kg/gün, intramüsküler). Yaka yerleştirilmesi ile meydana gelen intimal kalınlaşma ve vasküler değişiklikler üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla diltiazem tedavisine yaka uygulamasından da 7 gün önce başlanılmış ve 21 gün devam edilmiştir. Tedavi sonunda yaka arter ve kontralateral normal arter segmentleri alınarak histolojik incelemeler ve organ banyosu çalışmaları yapılmıştır. Tavşan karotid arterine silikon yaka yerleştirilmesi plasebo grubunda intimal kalınlaşmaya yol açmıştır. ( normal 0,009±0,001 mm2, yaka 0,057±0,017 mm2; p<0,001). Yaka uygulaması ile oluşan bu intimal kalınlaşma diltiazem tedavisinden etkilenmemiştir. (normal 0,009±0,001, yaka 0,062±0,015;p<0,001). Yaka yerleştirilmesi intimal kalınlaşmadan bağımsız olarak vasküler reaktivitede değişikliklere neden olmuştur. Agonistlere verilen maksimum kasılma cevaplarını azaltırken, serotonin duyarlığında artmaya (normal 7,00±0,009, yaka 7,24±0,09; p<0,001), fenilefrin duyarlığında ise azalmaya (normal 6,31±0,07, yaka 5,63±0,10; p<0,001) neden olmuş (normal 6,83±0,18, yaka 6,41±0,26; p=0,014), buna karşılık nitrogliserin için duyarlıkta bir değişiklik oluşturmaksızın maksimum gevşeme cevaplarında artma oluşturmuştur. (normal 77±6 yaka 104±4; p=0,002). Diltiazem ile tedavi, agonistlere karşı verilen maksimum kasılmalar üzerinde herhangi bir etki oluşturmamıştır. Buna karşılık diltiazem, yaka uygulaması ile meydana gelen fenilefrin duyarlılığındaki zayıflamayı azaltmıştır. (normal 6,14±0,07, yaka 5,81±0,08; p=0,008). arter segmentlerinin gevşetici ajanlara duyarlılığında diltiazem etkisiz kalmıştır. Buna karşılık yaka arterlerde, nitrogliserine karşı artan maksimum gevşeme cevaplarını diltiazem normalize etmiştir. (normal 79±6, yaka 86±8; p=0.047). Sonuç olarak çalışmamızda 20 mg/kg dozunda uygulanan benzotiazepin türevi diltiazemin, perivasküler uygulamalı silikon yaka modelinde intimal kalınlaşmayı inhibe etmediği ve vasküler reaktivite değişiklikleri üzerinde zayıf etkili olduğu gösterilmiştir.