Posteriör dişlerde yapılan kompozit dolguların çeşitli özelliklerinin in-vivo ve in-vitro olarak araştırılması
Küçük Resim Yok
Tarih
1994
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
I.Bölümün Amacı; Mandibular molar dişlere posterior kompozit ve amalgam dolgu maddeleri ile restore edilen Black I+II restorasyonların kırılma dirençlerinin karşılaştırılmasıdır. Bu çalışmada 50 adet sağlam mandibular molar diş 10'arlık 5 gruba ayrılarak kullanıldı. İlk gruptaki dişlere standart MO kaviteler açıldı. 5. grup ise işlem yapılmadan kontrol olarak kullanıldı. I.grup P50, 2.grup AP.H, 3.grup amalgam (Contour) , 4.grup Brilliant Dentin Drect İnley ile restore edildi. Kırılma dirençleri "İnstron" test cihazı aracılığı ile ölçüldü. Ortalama kırılma dirençleri (kg) olarak; 1.grup 89.9, 2.grup 106.7, 3.grup 104.8, 4.grup 145.1, 5 grup (sağlam) 171.9, olarak saptandı. İstatistiksel değerlendirmede: direkt dentin inley'in kırılma direncinin diğer gruplardan anlamlı derecede farklı olduğu, P50, APH ve amalgam grupları kendi aralarında karşılaştığında anlamlı bir fark olmadığı saptanmıştır. II.Bölümün Amacı: Çeşitli kompozit markalarında Sof-Lex (kuru), Hawe neos Dental (sulu) bitirme ve parlatma sistemi ile sağlanan yüzeylerin yüzey pürüzlülük analiz cihazı ve SEM kullanılarak incelenmesidir. Her iki bitirme ve parlatma sisteminin yüzey pürüzlülük değerlerinin karşılaştırılmasında; aralarında istatistiksel bir fark gözlenmemiştir. Kompozit maddeleri hem Ra değerleri hem de SEM görüntüleri açısından birbirleri ile karşılaşıldığında en düzgün yüzeyin Brilliant direck inley ve P-50 maddelerinde olduğu görülmüştür. III.Bölümün Amacı;: 47'si Brilliant direct inley, 30'u Heliomolar indirek inley teknikleri ile yapılan toplam 77 restorasyonun 18 ay klinik olarak değerlendirilmesidir. Klinik değerlendirmeler renk uyumu, marginal renklenme, sekonder çürük, kenar devamlılığı, anatomik form, yüzey düzgünlüğü gibi kriterler göz önüne alınarak yapıldı. Bu süre boyunca sadece 2 vaka başarısız olarak kabul edildi. Her iki sistem ile yapılan restorasyonların klinik değerlendirilmeleri açısından aralarında belirgin bir fark olmadığı saptandı.
Açıklama
Araştırma Projesi -- Ege Üniversitesi, 1994