Organa sınırlı prostat kanserli hastalarda radikal prostatektomi öncesi elde edilen verilerin prediktif değerlerinin araştırılması
dc.contributor.advisor | Semerci, Bülent | |
dc.contributor.author | Özdemir, Niyazi Umut | |
dc.date.accessioned | 2024-08-19T19:51:30Z | |
dc.date.available | 2024-08-19T19:51:30Z | |
dc.date.issued | 2005 | |
dc.department | Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı | en_US |
dc.description | Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz. | en_US |
dc.description.abstract | 7.ÖZET Prostat kanseri erkeklerde en sık tanı konulan kanserlerin başında gelmektedir. İnsidansı yaşla birlikte artar. Özellikle yaşlı nüfusun giderek artması, tanı-tarama yöntemlerinin gelişmesi ve sağlık bilincinin gelişmesi ile konulan organa sınırlı prostat kanseri tanısı da giderek yükselmektedir. Organa sınırlı prostat kanserinde uygulanan en yaygın tedavi şekli radikal retropubik prostatektomi cerrabisidir. Hastaların cerrahiye uygunluğu bir takım prognostik faktörlere bağımlıdır. Hastaya uygun tedavi sfratejilerinin elde edilmesi ve uygulanması ile yine hastanın o tedaviden maksimum fayda görmesi ve minumum yan etkilerine maruz kalması anlamına gelir. Bu nedenle planlanan bu çalışmada cerrahi öncesi ve sonrası değişkenler korele edilerek, uygun prognostik faktörlerin elde edilmesi amaçlanmıştır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Kliniğinde organa sınırlı prostat kanseri tanısı ile radikal retropubik prostatektomi uygulanan 67 hastanın verileri retrospektif olarak analiz edildi. Cerrahi öncesi değişkenler olarak yaş, PSA düzeyi,pozitif biyopsi kor yüzdesi, biyopsi Gleason skoru ve TRUS'ta ölçülen prostat hacmi verileri elde edildi. Bu veriler cerrahi sonrası patolojik spesmenden elde edilen bulgular ile (Gleason skoru, ekstraprostatik yayılım, cerrahi sınır pozitifliği, seminal vezikül invazyonu varlığı ve spesmenin ağırlığı) karşılaştırıldı. Toplam 67 hastanın yaş ortalaması 63,71 idi. Bu hastaların 38'i ( %56,7) klinik TİC; 21 'i klinik T2A (%31,3) ve 8'i klinik T2B (%11,9) evresinde idi. PSA düzeyi ortalaması 9,82 ng/mL, biyopsi Gleason ortalaması ile 6,4 idi. Alınan biyopsilerdeki pozitif kor yüzdesi dağılımları ise 19 hasta (%28,4) %35'den küçük, 33 hastada (49,3) %35-50 arası ve 15 hastada (%22,4) %50'den büyük idi. Araştırma grubunun patolojik evre dağılmaları 8 hasta T2A ( %11.9 ), 19 hasta T2B ( % 28.4 ), 28 hasta T3A (%41.8 ), 12 hasta ( %17.9 ) idi. 2 hastada frozen çalışmasında patolojik bulgu rastlanmamasına karşın tek 30taraflı obturator lenf nodlarında metastaz görüldü. Her iki hasta da patolojik T3B evresindeydi. Tüm hastalanıl %58.2'sinde ekstraprostatik yaydım, %44.8'inde cerrahi sınır pozitifliği ve %16.4'ünde seminal vezikül invazyonu saptandı. Cerrahi smır pozitifliği oramJdinik TİC evresindeki hastalarda % 34.2, T2A evresindeki hastalarda %52.4, ve T2B evresindeki hastalarda % 75'tir. Aradaki farklar istatasitiksel olarak anlamlı değere yakın bulunmuştur. Ekstaprostatik yayılım oranlan klinik evre TİC için % 52,6; T2A için oran %71,4 ve T2B için ise %75,0'dir. TİC ile T2AB arasmdaki farklar istatistiksel olarak anlamhdır.Seminal vezikül invazyonu oranı kinik evre Tlc için %15,8; T2A için %14,3 ve T2B için ise %25'dir. Aradaki farklar istatistiksel olarak anlamlı değildir. Klinik evre T1C,2A ve 2B olgulan PSA altgruplarına ayrıldığında ise patolojik evreyi öngörmede PSA düzeyleri yetersiz kalmıştır. Hiçbir alt grupta istatistiksel anlamlı değerlere ulaşılamamıştır. Pozitif kor yüzdesi ile cerrahi sınır pozitifliği arasında oldukça anlamlı bir korelasyon saptanmıştır. (P=0,01) Yani pozitif saptanan biyopsi kor sayısı arttıkça olguların cerrahi sınır pozitif olma riskleride artmaktadır. Ancak aynı korelasyon eksraprostatik yayılım ve seminal vezikül invazyonu için yoktur. Yine pozitif kor yüzde gruplan ile patolojik evreler korele edildiğinde istatistiksel anlamlı farklar bulunmamıştır. Hastalığın patolojik evresini ve doğal seyrini öngörmede biyopsi materyallarindeki toplam tümör hacmi, uzunluğu ya da yüzdesinin hesaplanması ile daha anlamlı prognostik verilere ulaşılabilir. Bu konuda patoloji klinikleri ile daha yakın işbirliği ve daha geniş çalışmalara gereksinim vardır. 31 | en_US |
dc.identifier.endpage | 40 | en_US |
dc.identifier.startpage | 1 | en_US |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11454/88223 | |
dc.identifier.yoktezid | 171329 | en_US |
dc.language.iso | tr | en_US |
dc.publisher | Ege Üniversitesi | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Tez | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/closedAccess | en_US |
dc.subject | Üroloji | en_US |
dc.subject | Urology | en_US |
dc.title | Organa sınırlı prostat kanserli hastalarda radikal prostatektomi öncesi elde edilen verilerin prediktif değerlerinin araştırılması | en_US |
dc.type | Specialist Thesis | en_US |