Retiküler psödodrusenin eşlik ettiği kuru YBMD olgularında retinal ve koroidal değişikliklerin, OKT ve OKTA ile değerlendirilmesi ve ARMS2 polimorfizmi ile ilişkisinin belirlenmesi
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2022
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Giriş ve Amaç: Yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) poligenik ve multifaktöriyel bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkmasında ve prognozunun tayin edilmesinde birçok risk faktörü tanımlanmıştır. Bu risk faktörlerinden biri retiküler psödodrusen (RPD)'dir. YBMD patofizyolojisinde genetiğin rolü güncel bir araştırma konusu olup, tek nükleotid varyasyonları hastalık tutulumuyla ilişkili bulunmuştur. Bu çalışmada RPD saptanan ve RPD' nin eşlik etmediği kuru tip YBMD hastalarında ARMS2 rs10490924 varyasyonu sıklığının belirlenmesi ve sonuçların sağlıklı bireylerle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Ayrıca multimodal görüntüleme bulgularının değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Yöntem: Bu çalışma Ocak 2020- Ocak 2022 tarihleri arasında, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları AD Retina biriminde yürütüldü. Polikliniğe başvuran, RPD'nin eşlik ettiği 50 kuru tip YBMD hastası (Grup 1), RPD saptanmayan 50 kuru tip YBMD hastası ve yaş-cinsiyet uyumlu 50 sağlıklı gönüllü (Grup 3) çalışmaya dahil edildi. Tüm katılımcıların detaylı oftalmolojik muayeneleri yanında fundus otoflöresans (FOF), OKT, OKTA ve EDI mod OKT görüntülemeleri yapıldı. RPD varlığı FOF, OKT ve infrared görüntüler kullanılarak değerlendirildi, 5 ve üzeri lezyon varlığı RPD açısından pozitif kabul edildi. Varyasyon sıklığının araştırılması için periferik kan örnekleminden elde edilen genomik DNA izole edildi. Yeni jenerasyon sekanslama kullanılarak rs10490924 varyantı değerlendirildi ve riskli T allel sıklıkları hesaplandı. OKTA ile vasküler dansite, flow alanı, foveal avasküler zon (FAZ); EDI mod OKT görüntülerinden, subfoveal koroidal kalınlık ölçümleri ve Image J (National Institutes of Health, Bethesda) programı kullanılarak koroidal vasküler indeks (KVİ) hesaplaması gerçekleştirildi. Elde edilen veriler SPSS paket programı kullanılarak gruplar arasında karşılaştırıldı. Bulgular: Ortalama yaş Grup 1, 2 ve 3 için sırasıyla 73, 6±7, 4 (53, 90), 70, 7±5, 7 (59, 85), 66, 6±12 (53, 80) idi. Koroid kalınlığı ve retinal kalınlık Grup 1'de Grup 2 'ye göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük saptandı (p 0, 0001, p 0.045). FAZ değerlerinin gruplar arasında anlamlı farklılık oluşturmadığı saptandı (p >0, 05). Yüzeyel ve derin vasküler dansite, foveal kalınlık, flow alanı ve koroidal kalınlık açısından Grup 1 ve 2 arasında anlamlı farklılık saptanmazken (p >0, 05); Grup 1 ve 3 hastalar karşılaştırıldığında Grup 1 hastalarda tüm parameterler daha düşük; Grup 2 ve Grup 3 karşılaştırıldığında Grup 2 hastalarda tüm parametreler daha düşük saptandı (tüm parametrelerde p değeri 0, 001 idi). EDI mod OKT görüntülerinden hesaplanan KVİ, Grup 1 hastalarda Grup 2 ve 3'e göre anlamlı daha düşük hesaplandı (p 0, 012, 0, 023) ARMS2 rs10490924 polimorfizmi açısından T risk alleline göre gruplara bakıldığında Grup 1'de %42 (21) hasta heterozigot, %30 (15) hasta homozigot saptandı ve %28 (14) hastada ise risk alleli görülmedi. Grup 2'de %44 (22) hasta heterozigot, %17 (8) hasta homozigot saptandı ve %39(20) hastada risk alleli görülmedi. Sağlıklı kontrol grubu olan Grup 3'te ise %33 (16) katılımcı heterozigot, %2(1) katılımcı homozigot olarak saptandı ve %65 (33) katılımcıda risk alleli görülmedi. Grup 1'de polimorfizm saptanan katılımcı sayısının, diğer iki gruptan anlamlı daha fazla olduğu; Grup 2'de polimorfizm saptanan katılımcıların Grup 3'ten anlamlı daha fazla olduğu görüldü (Sırasıyla p değerleri; 0, 02, 0, 04; 0, 01). Tüm gruplardaki riskli allel sıklığı/frekansı hesaplandı. Sırasıyla T risk allel sıklıkları Grup 1, 2 ve 3'te %51, %38, %18 idi. RPD bulunan kuru tip YBMD hastalarından oluşan Grup 1'de T risk alleli sıklığı anlamlı daha yüksek saptandı. (p 0, 02). Sonuç: Bu çalışma ile ARMS2 rs10490924 varyasyonun kuru tip YBMD hastalarında RPD olan ve olmayan hasta gruplarında anlamlı olarak daha yüksek frekansta olduğu görüldü. Ayrıca RPD bulunan YBMD hastalarında bulunmayan YBMD hastalarına göre yine daha sık bulunduğu gösterildi. OKTA verilerinden elde edilen vasküler dansite ve flow ölçümlerinin RPD bulunan YBMD hastalarında, sağlıklı kontrol grubuna göre daha düşük olduğu görüldü. Koroidal vasküler komponentin ise RPD hastalarında daha düşük olduğu saptandı.
Açıklama
Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları A.B.D. Araştırma Projesi
Araştırma Projesi elektronik ortamda bulunmaktadır.
Araştırma Projesi elektronik ortamda bulunmaktadır.