Doğal hukuk geleneği içinde Locke'un "Yönetim Üzerine İki İnceleme"sinin yeri

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

1989

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Doğa hukuk düşüncesi ilk kez Antik Yunan'da uzlaşım ve doğa arasındaki gerilimin sorgulanmasıyla başlamış ve bu felsefenin yasanın taşıması gereken hakikati bulmak için insan doğasına yönelişinde cisimleşmişti. Ama bir sorgulama olarak Antik Yunan'da ortaya çıktığı söylenebilse de, Doğal Hukuk düşüncesinin kavramsal olarak asıl başlangıcı Helenistik dönemin Stoacı düşünürleridir. Bu felsefenin ortaya koyduğu kavrayış biçimi doğal hukuk geleneğinde uzun süre etkili olmuştur ama en doğrudan etkisi bir Hukuk Sistemine, Roma hukukuna olmuştur. Böylece doğal hukuk düşüncesi hem ilk kez açık bir hukuksal alana girmiştir hem de bu hukuk sisteminin batıda oynayacağı rol üzerinde etkili olmuştur. Hristiyanlık da Stoacı öğretici etkisi altında bir doğal hukuk kavrayışı koymuştur ama dinsel düşüncenin ortaya koyduğu yeni problemler doğal hukuk düşüncesinde yeni boyutlar taşıyacak sonuçlara ulaşmıştır. Özelle Aquino'lu Thomas hristiyan düşüncesinin modernizmi doğuracak bir yorumu olmuştur. Thomas'ın insan otonomisine yer verme çabalarının açtığı yolda, Rönesans'ın doğal hukuk düşünürleri modern doğal hukukun arka-planını oluşturacak öğretiler koymuşlardır ama bu dönemde de doğal hukuk düşüncesinin genel görünüşü tutucu olmuştur. Çünkü bu dönem teolojiyle bağlarını tam olarak kopartmamıştır. Hobbes'la birlikte başlayan modern doğal hukuk kavrayışı o döneme kadar bir doğa yasası öğretisi olan doğal hukuk düşüncesinin görünümünü değiştirmiş ve artık doğal hak öğretileri geliştirilmeye başlanmıştır. Ancak Hobbes modern öğeleri, bireycilik, radikalizm ve otonom bir insan aklına dayanan modern rasyonalizmin ilk habercisi olsa da onun mekanik evren tasarımı doğal hukuk düşüncesinin hukuk sorgulayıcı bir işleve sahip olması Hobbes'ta da gerçekleşmesine neden olmuştur. Böylece de Hobbes'un doğal hak düşüncesi bir egemene devredilen bir hak anlayışı olmuştur. Devredilemez insan hakları kavramı ilk kez, geleneksel düşüncenin rasyonalizmini kendi bilgi kuramsal ampirizmiyle birleştiren ve modern bir rasyonalizm ortaya koyan Locke'un öğretisi olmuştur. Böylece "Yönetim Üzerine İki İnceleme", geleneksel doğal hukuk kurallarının sonuçlarını modem bir öğreti içinde ortaya koyan bir eser olarak oldukça geniş etki alanlarına sahip olmuştur ve öğretinin belli kavramları çağdaş düşüncenin temelini oluşturmuştur. Locke sonrası doğal hukuk kuramları ise aynı zamanda doğal hukuk düşüncesinin eleştirilme zemini olacak kurumlarda olmuşlardır. Bu gelenekte Locke'un esas önemi hukukun meşruluğunun gerçekten sorgulanabileceği bir anlayış geliştirmiş olması ve çoğunluk ve hatta genel bile olsa iradenin kayıtsız şartsız tek haklılık zemini olmasına karşı olmasıdır.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Anahtar kelime mevcut olmadığı için bu alan boş bırakılmıştır.

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye