Kawasaki hastalığının klinik ve laboratuvar bulguları ile retrospektif değerlendirilmesi ve koroner arter tutulumundakı risk faktörlerinin belirlenmesi: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Kardiyoloji deneyimi

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2019

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Giriş: Kawasaki hastalığı en sık 6 ay ile 5 yaş arasında görülen sistemik bir vaskülit olup, gelişmiş ülkelerde, çocuklardaki edinsel kalp hastalıklarının en önde gelen nedenidir. Kawasaki hastalığının tanısı için özgün bir test yoktur. Hastalığın tanısı ateş, ekstremite uçlarında değişiklikler, polimorf ekzantem, bilateral konjunktival konjesyon, orofarenks mukozasındaki değişiklikler ve servikal lenfadenopatiden oluşan altı ana kriterden beşinin bulunması ile konulmaktadır. Geliştirilen rehberlerde 5 günden uzun süren ateş varlığında klinik bulgulardan 3'ünün saptanması ve diğer olası enfeksiyonların ayırt edilmesi, Kawasaki hastalığı tanısı için yeterli kabul edilmekte ve atipik Kawasaki hastalığı olarak adlandırılmaktadır. Çeşitli yayınlarda Kawasaki hastalığının %7-10'unun atipik şekilde gözlendiği bildirilmektedir. Koroner arter anevrizma gelişme risklerinin tipik Kawasaki hastalığı kadar yüksek olması bu hastalarda da erken tedavinin önemini göstermektedir. Bu yüzden uzamış, açıklanamayan ateşi ve mukokutanöz inflamasyon bulguları olan süt çocuklarında mutlaka Kawasaki hastalığı akla gelmeli ve ekokardiografi yapılmalıdır. Hastalığın klinik olarak 3 evresi vardır. Akut ateşli faz 1-2 hafta sürer, tanısal bulgular bu evrede gözlenirken, ekokardiyografide koroner anevrizması genellikle gözlenmez. Subakut faz ateş, döküntü, lenfadenopati düzelince başlar, 4. haftanın sonuna kadar sürer, parmaklarda soyulmalar ve trombositoz gelişir, koroner arter lezyonlarının en sık geliştiği ve ani ölüm riskinin en fazla olduğu evredir. Tedavinin esasını IVIG ve ASA oluşturmaktadır. IVIG ve yüksek doz ASA tedavisinden sonra koroner anormallikler düşük oranda (%3-5) gelişir. Bu çalışmadaki amacımız, çocuk kardiyoloji kliniğince Kawasaki hastalığı tanısı konulan hastaların klinik ve laboratuvar özelliklerini saptamak ve sonuçlar ile koroner arter tutulumundaki risk faktörlerini belirlemektir. Amaç: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kardiyolojisi kliniğince çocukluk çağında KH tanısı konulan hastaların klinik ve laboratuvar özelliklerini saptamak ve sonuçlar ile koroner arter tutulumundaki risk faktörlerini belirlemektir. Yöntem: Araştırma, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı tarafından, Ocak 2013- Ağustos 2019 tarihleri arasında Kawasaki hastalığı tanısıyla izlenen 100 olgunun demografik, laboratuvar ve elektrokardiyografik verilerinin geriye dönük olarak değerlendirilmesiyle yapılmıştır. Bulgular: Bu çalışmada hastanemizde 2013-2019 yılları arasında Kawasaki hastalığı tanısı alan ve izlemde olan 100 vakanın klinik ve laboratuvar bulguları ile izlem sonuçları değerlendirildi. Çalışmaya alınan olguların 62'si erkek, 38'i kız idi (Erkek/Kız oranı 1,6). (Grafik 1) Hastaların ortalama yaşı 2,8 ±1,6 yıl olup, başvuru sırasında yedi hasta dışındaki hastaların tümü beş yaş altındaydı. Hastaların 37'si (%37) ilkbaharda, 30'u (%30) kış mevsiminde, 20'si (%20) yaz mevsiminde, 13' ü (%13) sonbaharda tanı aldı. Ateş tüm hastalarda görülürken, orofarenks mukozasında değişiklikler 63 (%63) hastada, lenfadenopati 60 (%60) hastada, polimorf ekzantem 47 (%47) hastada, konjonktival konjesyon 43 (%43) hastada ve el ve ayaklarda soyulma 29 (%29) hastada mevcuttu. Ekokardiyografik incelemede 58 (%58) hastada koroner arter tutulumu, 4 (%4) hastada koroner arter anevrizması saptanırken 38 (%38) hastada koroner tutulum yoktu. Koroner arter tutulumu olanların 19' u (%32) kız 39' u (%68) erkek, koroner arter tutulumu olmayanların 18' i (%47) kız, 20' si (%53) erkek; anevrizmatik koroner arter tutulumu olanların ise 1'i (%25) kız, 3' ü (%75) erkek idi. Yaşı 0-12 ay arasındaki 20 hastanın, 10'unun koroner tutulumu olup 1'inin anevrizmatik koroner arter tutulumu vardır, 9'unda ise koroner tutulum saptanmadı. Yaşı 13- 60 ay arasındaki 73 hastanın, 40'ının koroner tutulumu olup 3'ünün anevrizmatik koroner arter tutulumu vardır, 30'unda ise koroner tutulum saptanmadı. Yaşı >60 ay üstündeki 7 hastanın tümünde koroner arter tutulumu vardı. Anevrizmatik koroner arter tutulumu tanı anında ve 1. ayda 4 hastada var iken, 6. ayda 3, 1. yılda 1 hastada saptandı. Tanı anında 58 hastada koroner arter tutulumu var iken 1. ayda 25 hastada, 6. ayda ve 1. yılda 6 hastada koroner tutulumu saptandı. Tanı anında 38 hastada koroner arter tutulumu yok iken, 1. ayda 71 hastanın; 6. ayda 85 hastanın, 1. yılda 87 hastanın EKO'su normal saptandı. Hastaların 21' inde (%21) LCA etkilenimi, 10' unda (%10) RCA etkilenimi, 31'sinde (%31) RCA ve LCA' nın birlikte etkilenimi görüldü. 38 (%38) hastada koroner arter etkilenimi görülmedi. Hastanede kalış süresi koroner arter anevrizması geliştiren çocuklarda ortalama 14,2 gün, koroner arter tutulumu saptanan çocuklarda ortalama 11,9 gün, koroner arter tutulumu olmayan çocuklarda ortalama 8,3 gün idi. Hastaların hematolojik ve biyokimyasal laboratuvar verilerinin değerlendirilmesiyle 90 (%90) hastada anemi (hematokrit<%35), 94 (%94) hastada eritrosit çökme hızı yüksekliği (>20 mm/saat), 83 (%83) hastada CRP yüksekliği (CRP>3 mg/ dl), 62 (%62) hastada trombositoz (trombosit sayısı>350000), 69 (%69) hastada lökositoz (beyaz küre sayısı>12,000/mm3), 82 (%82) hastada hipoalbüminemi (albümin <3,5 g/dl), 29 (%29) hastada hiponatremi (Na<135 mmol/L), 18 (%18) hastada transaminaz yüksekliği, saptandı. Tam idrar tetkiki 91 (%91) hastada normal bulunurken, 9 (%9) hastada lökositüri saptandı. Koroner tutulumu olan 58 hastanın yalnızca 2' sinde EKG patolojisi görülürken, koroner tutulumu olmayanlarda yalnızca 1 hastada sinüs taşikardisi saptandı. Anevrizmatik olgularda EKG patolojisi görülmedi. PAAG de infiltrasyon koroner arter tutulumu olan olguların 4' ünde saptandı ancak koroner arter tutulumu olmayan ve anevrizmatik koroner arter tutulumu olan olgularda PAAG patolojisi görülmedi. Tanı anında trombosit yüksekliği (>350.000/mm3) toplam 62 hastada görülmek suretiyle, koroner tutulumu olanların 32'sinde, anevrizmatik koroner arter tutulumu olanların 4'ünde, koroner arter tutulumu olmayanların 26'sında saptandı. 15.günde toplam 86 hastada olmak üzere, koroner tutulumu olanların 49'unda, anevrizmatik koroner arter tutulumu olanların 4'ünde, koroner arter tutulumu olmayanların 33'ünde trombosit yüksekliği görüldü. 1.ayda toplam 57 hastada olmak üzere, koroner tutulumu olanların 30'unda, anevrizmatik koroner arter tutulumu olanların 4'ünde, koroner arter tutulumu olmayanların 23'ünde trombosit yüksekliği saptandı. Trombosit sayılarına bakıldığında 15. Gün kontrolünde en yüksek değer 1.030.000/mm3'ları görürken; 1. ay en yüksek değer 731.000/mm3 olarak kaydedilmiştir. Sonuç: Kawasaki hastalığının iyi tanınması, hastaların erken tanı alıp, tedavi edilmesini sağlayarak ciddi kardiyovasküler komplikasyonların gelişmesini engelleyebilir.
Introduction: Kawasaki disease is the most common systemic vasculitis seen between 6 months and 5 years of age and is the leading cause of acquired heart disease in children in developed countries. There is no specific test for the diagnosis of Kawasaki disease. The diagnosis of the disease is made by the presence of five of the six main criteria, including fever, changes in extremity extremities, polymorphic exanthema, bilateral conjunctival congestion, changes in the oropharyngeal mucosa, and cervical lymphadenopathy. In the developed guidelines, detecting 3 of the clinical findings and distinguishing other possible infections in the presence of fever lasting more than 5 days is considered sufficient for the diagnosis of Kawasaki disease and is called as atypical Kawasaki disease. Various publications have reported that 7-10% of Kawasaki disease is observed atypically. The risk of develini coronary artery aneurysms is as high as that of typical Kawasaki disease, indicating the importance of early treatment in these patients. Therefore, Kawasaki disease should be considered in infants with prolonged, unexplained fever and signs of mucocutaneous inflammation and echocardiography should be performed. There are three clinical stages of the disease. Acute febrile phase lasts for 1-2 weeks, diagnostic findings are observed at this stage, while coronary aneurysm is not usually observed on echocardiography. The subacute phase begins when fever, rash, and lymphadenopathy resolve, lasts until the end of the 4th week, peels and thrombocytosis develops in the fingers, coronary artery lesions are the most common stage and the risk of sudden death is highest. The treatment is based on IVIG and ASA. Coronary abnormalities develop at a low rate (3-5%) after IVIG and high-dose ASA treatment. The aim of this study was to determine the clinical and laboratory characteristics of patients diagnosed with Kawasaki disease by the pediatric cardiology clinic and to determine the risk factors for coronary artery involvement. Objective: The aim of this study is to determine the clinical and laboratory characteristics of patients diagnosed with Kawasaki disease in the pediatric cardiology department of Ege University Faculty of Medicine and to determine the risk factors for coronary artery involvement. Method: The study was carried out retrospectively by demographic, laboratory and electrocardiographic data of 100 cases followed by the diagnosis of Kawasaki disease between January 2013 and August 2019 by Ege University Faculty of Medicine Hospital, Department of Pediatric Cardiology. Results: The clinical and laboratory findings and follow-up results of 100 cases diagnosed with Kawasaki disease were evaluated. Sixty-two of the cases were male and 38 were female (Male / Female ratio was 1.6). The mean age of the patients was 2.8 ± 1.6 years, with seven patients under five years of age. 37 patients (37%) were diagnosed in the spring, 30 (30%) in the winter, 20 (20%) in the summer, and 13 (13%) in the autumn. While fever was completely present, there were 63 (63%) of the oropharyngeal mucosa, 60 (60%) of the lymphadenopathy Some, 47 (47%) of the polymorphic exanthema, 43 (43%) of the conjunctival congestion and 29 (29%) of the hands were present. Echocardiographic examination revealed 58 (58%) design coronary artery involvement, 4 (4%) menstrual coronary artery aneurysm and 38 (38%) history of coronary involvement. Of the patients with coronary artery involvement, 19 (32%) were female and 39 (68%) were male, without coronary artery involvement (32%) 18 (47%) were female and 20 (53%) were male; 1 (25%) of the patients with aneurysmatic coronary artery involvement were female and 3 (75%) were male. Age is 0-12 months, 20 years old, 10 of them have coronary involvement, 1 of them has aeurysmatic coronary artery involvement, 9 of them have no coronary involvement. Of 73 patients aged 13-60 months, 40 had coronary involvement, 3 had aeurysmatic coronary artery involvement, and 30 had no coronary involvement. All 7 patients with age> 60 months had coronary artery involvement. Aneurysmatic coronary artery involvement was detected in 4 patients at the time of diagnosis and in 1 month, in 3 patients in 6 months and in 1 patient in 1 year. Coronary artery involvement was detected in 58 patients at the time of diagnosis, while 25 patients in 1 month, 6 patients in 6 months and 1 year had coronary involvement. At the time of diagnosis, 38 patients had no coronary artery involvement. Echocardiography was normal in 85 patients at 6 months and 87 patients at 1 year. LCA was affected in 21 (21%) patients, RCA was affected in 10 (10%), and RCA and LCA were affected in 31 (31%) patients. Coronary artery involvement was not observed in 38 (38%) patients. The mean length of hospital stay was 14.2 days in children with coronary artery aneurysm, 11.9 days in children with coronary artery involvement, and 8.3 days in children without coronary artery involvement. Anemia (hematocrit <35%) in 90 (90%) patients, high erythrocyte sedimentation rate (> 20 mm / h) in 94 (94%), and CRP (83%) in 83 (83%) patients were evaluated by hematological and biochemical laboratory data. 3 mg / dl), thrombocytosis in 62 (62%) patients (platelet count> 350000), leukocytosis in 69 (69%) patients (white cell count> 12,000 / mm3), hypoalbuminemia in 82 (82%) patients (albumin <3.5 g / dl), hyponatremia (Na <135 mmol / L) in 29 (29%) patients and transaminase elevation in 18 (18%) patients. Complete urine analysis was found to be normal in 91 (91%) patients and leukocyturia was found in 9 (9%) patients. ECG pathology was seen in only 2 of 58 patients with coronary involvement and sinus tachycardia was detected in only one patient without coronary involvement. ECG pathology was not seen in aneurysmatic cases. Infiltration in POAG was detected in 4 of the patients with coronary artery involvement but PAAG pathology was not seen in patients without coronary artery involvement and aneurysmatic coronary artery involvement. Platelet elevation (> 350.000 / mm3) was detected in 62 patients at the time of diagnosis. On the 15th day, platelet elevation was observed in 49 patients with coronary involvement, in 4 patients with aneurysmatic coronary artery involvement and in 33 patients without coronary artery involvement. Platelet elevation was detected in 30 patients with coronary involvement, in 4 patients with aneurysmatic coronary artery involvement and in 23 patients without coronary artery involvement. In the 15th day control, the highest value was found to be 1.030.000 / mm3. In the first month, the highest value was recorded as 731.000 / mm3. Conclusion: Good diagnosis of Kawasaki disease may prevent the development of serious cardiovascular complications by providing early diagnosis and treatment of patients.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Kawasaki Hastalığı, Koroner Arter Tutulumu, Ege Üniversitesi, Kawasaki Disease, Coronary Artery İnvolvement, Ege University

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye