Yazar "Melis Onay Palamar" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Amiodarona bağlı kornea vertisillatalı gözlerde biyomikroskopik bulguların konfokal mikroskop ile korelasyonu(2014) Emine Kaya; Suzan Yılmaz Güven; Melis Onay Palamar; Sait Eğrilmez; Ayşe YağcıAmaç: Amiodarona bağlı kornea vertisillata gelişen gözlerde biyomikroskopi ve konfokal mikroskopi bulgularının korelasyonunu araştırmak. Gereç ve Yöntem: Amiodaron kullanımına bağlı kornea vertisillata saptanan sekiz hastanın 16 gözü değerlendirildi. Keratopati izlenen gözler Orlando’nun yarıklı lamba biyomikroskopi sınıflaması ile evrelendirildi. Konfokal laser-tarayıcı mikroskopi HRT II [Heidelberg Engineering GmbH, Heidelberg, Germany] cihazına eklenmiş Rostock kornea modülü kullanılarak uygulandı ve evrelendirme Falke’nin epitelyal hücrelerdeki birikim miktarına dayalı sınıflamasına göre yapıldı. Biyomikroskopik evrelendirme ve konfokal mikroskopide saptanan korneal tutulum özellikleri arasındaki ilişki Spearman korelasyon analizi ile değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 8 (5 erkek, 3 kadın) hastanın yaş ortalaması 63,1±7,2 (50-69) yıl idi. Hastaların ortalama ilaç kullanım süreleri 12,1±11,8 (3-36) ay ve ilaç kullanım dozları 312,5±223,2 (100-800) mg/gün olarak saptandı. Muayene esnasında hastaların %50’si ortalama 29,5±15,8 (6-40) ay önce ilaç kullanımını kesmiş iken, diğer %50’si halen ilaç kulanmaktaydı. Konfokal mikroskopide bazal epitel, ön, orta ve derin stroma ve endotelde yüksek yansıtıcılıklı depozitler görüldü. Biyomikroskopik evre ile konfokal mikroskopik evre birbiri ile korele bulundu (r=0,770, p<0,001). Stroma ve endotelde depozit görülme sıklığının biyomikroskopik evre arttıkça artmakta olduğu saptandı (sırasıyla r=0,844; p<0,001 ve r=0,551; p<0,01). Sonuç: Amiodarona bağlı gelişen kornea vertisillata olgularında, biyomikroskopik ile konfokal mikroskopik evrelendirme birbiri ile korele sonuçlar vermektedir. Bu nedenle, amiodarona bağlı gelişen kornea vertisillatalı gözlerde biyomikroskopik evrelendirme, konfokal mikroskopik değerlendirme olanağı bulunmayan kliniklerde yol gösterici bir parametre olarak kullanılabilir. (Turk J Ophthalmol 2014; 44: 63-67)Öğe Anoftalmik sokette gelişen konjonktiva kisti tedavisinde trikloroasetik asit enjeksiyonu(2011) Melis Onay Palamar; Naim Ceylan; Ayşe YağcıAmaç: Anoftalmik sokette gelişmiş olan ve daha önce aspirasyon yapılmasına rağmen nüks eden konjonktiva kistinin tedavisinde trikloroasetik asit enjeksiyonunun etkinliğini göstermek. Gereç ve Yöntem: Beş yıl önce travma nedeniyle sol gözüne enükleasyon ve polimetil metakrilat küre implantasyonu yapılan anoftalmik soketli 34 yaşındaki erkek olgu, kliniğimize sol göze taktığı protezin yerinde durmamasışikayeti ile başvurdu. Yapılan muayenede soket konjonktivasını dolduran, lobüle görünümlü kistik oluşum izlendi. Çekilen orbita manyetik rezonans görüntülemede ön orbitayı tamama yakın dolduran kistik oluşum izlendi. Daha önce başka merkezde aspirasyon uygulanan, fakat nüks ettiği belirtilen konjonktiva kisti içine %20’lik trikloroasetik asit (IL-33, 10 ml solüsyon, İstanbul İlaç Sanayi ve Tic. A.Ş.) enjekte edildi. Sonuçlar: Enjeksiyon öncesi protezi öne ittiren konjonktiva kisti, enjeksiyondan sonra kayboldu. Ekzoftalmik görünüm düzeldi. Protez enjeksiyondan 3 hafta sonra sağlıklı bir şekilde kullanılabilir hale geldi. Enjeksiyon sonrası on iki aylık izlemde nüks saptanmadı. Tartışma: Anoftalmik soketlerde çok nadir olarak gözlenebilen konjonktiva kistleri çeşitli tedavi yöntemlerine oldukça dirençli olabilmektedir. Basit aspirasyon ile nüks kaçınılmaz olduğundan, kozmetik olarak kabul edilebilir olmasa da, konulmuş olan kürenin eksizyonu dahi gerekebilmektedir. Kist içine yapılacak %20’lik trikloroasetik asit enjeksiyonu anoftalmik konjonktiva kistlerinin tedavisinde kozmetik açıdan başarılı ve nüksü ortadan kaldırabilecek bir uygulamadır. (Turk J Ophthalmol 2011; 41: 389-91)Öğe Giant tarsal keratinous cyst mimicking chalazion(2013) Melis Onay Palamar; Ayşe Yağcı; Taner AkalınTarsal plağı etkileyen keratinöz kistine ait sunumlar çok nadirdir. Bu makalede yanlışlıkla sağ üst göz kapağındaki dev tarsal keratinöz kistine şalazyon tanısı konulan 69 yaşındaki erkek olguyu sunuyoruz. Sitopatolojik doğrulama eşliğinde olgu sunumu. Şalazyon sanılarak cerrahi uygulandıktan sonra rekürrens gösteren olgu kliniğimize tümör açısından değerlendirilmek üzere yönlendirildi. Kliniğimizde uygulanan ikinci cerrahide lezyonun kapsüllü olduğu izlendi ve total olarak eksize edildi. Histopatolojik inceleme sonucunda lezyonun tarsal plağın keratinöz kisti olduğu saptandı.Keratinöz kistlerin küretajı multipl rekürrenslere neden olabileceği için, tarsal plak lezyonlarının ayırıcı tanısında keratinöz kist mutlaka göz önünde tutulmalıdır.Öğe Menstrüel siklusun ön kamara parametreleri üzerine etkisinin pentacam ile araştırılması(2013) Arzu Karatepe Seyhan; Melis Onay Palamar; Sait Eğrilmez; Ayşe YağcıAmaç: Tüm vücut üzerine etkileri olduğu bilinen endojen gonadotropik hormonların (follikül uyarıcı hormon, luteotropik hormon) ve seks steroidlerinin (progesteron, östrojen) ön segment parametreleri üzerine etkilerinin araştırılması. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya ortalama yaşları 36,5±7,56 (20 - 46 arası) olan ve menstrüel siklusu 28±1 gün süren 30 sağlıklı bayan dahil edilmiştir. Sikluslarının ilk gününden başlamak üzere 1, 3, 7, 12, 16, 21, 26, 28. günlerde Pentacam Scheimpflug kamera sistemi ile çekim yapılmıştır. Olguların her iki gözlerindeki merkezi kornea kalınlıkları, ön kamara derinlikleri, ön kamara hacimleri, keratometri değerleri, ön kamara açıları, pupil çapları değerlendirilmiştir. İstatistikler tekrarlayan ölçümlerin varyans analizi testi ile hesaplanmıştır. Sonuçlar: Merkezi kornea kalınlığı, ön kamara hacmi, keratometri değerleri, ön kamara açısı ve pupil çapı değerlerinde günler arasında istatistiksel anlamlılık seviyesine ulaşan fark saptanmamıştır. Ön kamara derinliği ölçümleri sağ gözde 1. gün ortalama 2,72±0,44 mm iken 26. gün ortalama 2,77±0,46 mm, sol gözde 1. gün ortalama 2,74±0,42 mm iken 26. gün ortalama 2,80±0,43 mm bulunmuştur. Ön kamara derinliğindeki 1 ve 26. günler arasında izlenen bu artış istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p?0,05). Tart›flma: Menstrüel siklusun ikinci yarısı olan luteal fazda artan progesteron ve östrojenin, ön kamarayı derinleştirici etkisi olabilir. Bu bulguların hormonal değerleri ve korelasyonlarını da değerlendiren daha ayrıntılı çalışmalarla araştırılması gereklidir. (Turk J Ophthalmol 2013; 43: 15-8)Öğe Penetran keratoplasti sonrası hasta memnuniyeti(2013) Melis Onay Palamar; Sait Eğilmez; Baturhan Bekir Civan; Ayşe YağcıAmaç: Penetran keratoplasti (PKP) uygulanan hastaların ameliyat sonrası memnuniyetlerini değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde PKP uygulanan 100 ardışık hastaya 15 soruluk bir anket uygulandı. Olguların yaşam kaliteleri, beklentileri ve sonuç memnuniyetleri derecelendirildi. Sonuçlar: Anketi cevaplayan 100 ardışık hastanın (52 kadın, 48 erkek) yaş ortalamaları 47,2±21,5 (10-85) idi. Hastaların PK’dan sonra ortalama takip süresi en az 12 ay olmak üzere 26,1±26,0 ay idi. Hastaların PKP endikasyonları keratokonus (%27), büllöz keratopati (%26), keratit sekeli (%25), korneal distrofi (%12) ve travma sekeli (%10) idi. Ameliyat öncesi görme keskinliği ortalama 3 metreden parmak sayma (Işık hissi - 0,3 arasında) iken ameliyat sonrası görme keskinliği ortalama 0,4 (Işık hissi - 1,0 arasında) idi (p<0,01). Hastaların %77’si nakilden önce nakil sonrasında daha iyi görmeyi beklediklerini beyan ettiler. Hastaların %70’i kornea naklinden sonra yaşam kalitelerinin daha iyi olduğunu belirttiler. Hasta memnuniyeti ile cinsiyet, yaş ve ameliyat öncesi görme keskinliği düzeyleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir korelasyon saptanmadı (p>0,05). Sonuç görme keskinliği istatistiksel açıdan anlamlı tek parametre idi (p=0,01). Hastaların memnuniyeti endikasyonlara göre gruplandığında sıralama keratit sekeli, korneal distrofiler, travma, keratokonus ve büllöz keratopati şeklinde idi. Tart›flma: PKP sonrası hasta memnuniyeti açısından tek anlamlı parametre, sonuç görme keskinliği olarak bulunmuştur. Bu nedenle kornea nakli uygulanacak her hasta, endikasyona özel biçimde bilgilendirilmelidir. Ayrıca, potansiyel sonuç görme keskinliği ve ameliyattan sonra karşılaşılabilecek olası problemler hakkında da aydınlatılmalıdır. (Turk J Ophthalmol 2013; 43: 348-52)Öğe Pterjiyum cerrahisine bağlı kornea perforasyonunda tektonik kornea greftlemesi(2011) Melis Onay Palamar; Sait Eğrilmez; Ayşe YağcıPrimer konjonktiva kapatması ve intraoperatif Mitomisin C kullanılarak yapılan pterjiyum cerrahisi sonrası kornea perforasyonu oluşan üç olguyu ve korneal greftleme ile tedavi yaklaşımımızı sunmak. Dış merkezlerde primer konjonktiva kapatılması ve intraoperatif Mitomisin C yöntemi ile pterjiyum cerrahisi uygulanan üç hasta, kornea perforasyonu nedeniyle kliniğimize refere edildi. Tüm olgularda nazal kornea bölgesinde lokalize perforasyon izlenmekteydi. Perforasyonların onarımı için korneal greftleme uygulandı. Greftleme tüm olgularda başarı sağladı, ve herhangi bir komplikasyon veya ek tedavi gereksinimi oluşmadı. Kornea perforasyonu pterjiyum cerrahisinin nadir bir komplikasyonudur. Tektonik korneal greft uygulanması, pterjiyum cerrahisine bağlı kornea perforasyonlarında güvenilir ve son basamak tedavi yöntemidir. (Turk J Ophthalmol 2011; 41: 423-25)Öğe Spectral domain optical coherence tomography in simple retina pigment epithelium hamartoma(2012) Melis Onay Palamar; Ayşe YağcıBasit pigment epitel hamartomunda spektral domain optik koherans tomografi bulgularını rapor etmek. Basit retina pigment epitel hamartomu olan 55 yaşında bayan olgu ultrasonografi ve spektral domain optik koherans tomografi ile değerlendirildi. Olguda foveolanın bir disk çapı temporalinde, yarım disk çapında koyu siyah renkli lezyon saptandı. B-mod ultrasonografide yüksek iç yansıtıcılıkta 0,8 mm kalınlıkta, basit retina pigment epitel hamartomu ile uyumlu retinal lezyon gözlendi. Spektral domain optik koherans tomografi ile retinadan vitreus boşluğuna doğru elevasyon gösteren kitle belirlendi. Yüksek çözünürlüklü spektral domain optik koherans tomografi retina pigment epitel hamartomlarının daha iyi gözlenmesi imkanını sunar ve pigmentli fundus lezyonlarının ayırıcı tanı ve tedavisinde yararlıdır. (Turk J Oph thal mol 2012; 42: 157-8)Öğe Sürücü belgesi sahiplerinin geç dönem görsel yeterlilikleri(2013) Arzu Seyhan Karatepe; Melis Onay Palamar; Sait Eğrilmez; Ayşe YağcıAmaç: Sürücü belgesi sahiplerinin geç dönem görsel yeterliliklerinin değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: Polikliniğimize başvuran yaş ortalaması 48.39 ± 10.86 (21 ila 73 arası) olan sürücü belgesi sahibi 160 kişi rutin göz muayenesine tabi tutuldu ve onamları dahilinde sürücü belgesi bilgileri elde edildi. Bulgular: Ortalama 19.46 ± 10.07 (21-73) yıl önce sürücü belgesi almış 160 kişinin gözlük gereksinimi oranı sürücü belgesi aldıkları muayenede 26/160 (%16.25) iken, muayene tarihimizde 118/160’a (%73.75) idi. Altı kişi (%3.75) yasal açıdan zorunluluk gerektiren düzeyde görme keskinliğini düşüren refraksiyon kusuru varlığına karşın gözlük kullanmamakta olup, 2 kişi (%1.25) gözlük kullansa dahi yeterli görme seviyesini yakalayamadığı halde halen geçerli sürücü belgesine sahip idi. Bu 160 olgunun sürücü belgesi aldıktan sonraki ilk göz muayeneleri ortalama 12.29 ± 8.21 (1-25) yıl sonra yapılmıştı. Sonuç: Sürücü belgesi edinme çağında yapılan göz muayeneleriyle karşılaştırıldığında, sürücü belgesi sahiplerinde görmeyi etkileyen refraksiyon kusuru oranı, ortalama 20 yılda yaklaşık 5 kat artmıştır. Ülkemizde motorlu taşıma araçlarının üretimden sonraki 3. yıldan başlayarak, her 2 yılda bir muayenesinin zorunludur. Sürücülerin sağlık şartlarına ait periyodik bir muayene zorunluluğu ise sadece sürücü belgesi aldıkları tarihte progresif bir göz hastalıkları mevcutsa söz konusudur. Sürücü belgesi alındığında, sağlıklı olan kimseler, sonradan yeterli olmasalar dahi, sonradan muayene zorunlulukları bulunmadığından, aynı belge ile ömür boyu araç kullanabilmektedir. Ülkemizdeki trafik kazalarının azaltılması için araçlar kadar, sürücü muayenelerinin de zorunlu ve periyodik hale getirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.