Yazar "Kartal, Canan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Automated Sampling Procedures(John Wiley & Sons Ltd, 2017) Otles, Semih; Kartal, Canan; Toldra, F; Nollet, LMLÖğe Flaxseed Oil-In-Water Emulsions Stabilized by Multilayer Membranes: Oxidative Stability and the Effects of pH(Taylor & Francis Inc, 2016) Kartal, Canan; Unal, Mustafa Kemal; Otles, SemihThe investigation of the effect of multilayer membranes on the stability of flaxseed oil-in-water (o/w) emulsions was the main goal of this study. The primary emulsion was prepared by homogenizing the oil phase (10wt%) with an aqueous sodium caseinate solution (90wt% and a pH 6.8) using a high-pressure microfluidizer. This emulsion was mixed with a pectin solution to form a secondary emulsion at a pH 6.8 and then adjusted to a pH to 3 for the adsorption of anionic pectin molecules on the surface of the cationic droplet surfaces. The pH effect on the physical stability of the emulsions was evaluated by measuring the mean particle diameter, -potential, creaming index, and visualization of the microstructure. Also, the oxidative stability was determined by monitoring the lipid hydroperoxides and thiobarbituric acid-reactive substances (TBARs) at 55 degrees C. The results of this study indicate that a multilayer structure had a positive effect on the improvement of the physical and oxidative stability of the conventional emulsions under certain pH conditions and limited storage period.Öğe Genome-wide association studies of molybdenum and selenium concentrations in C. arietinum and C. reticulatum seeds(Springer, 2019) Ozkuru, Esin; Ates, Duygu; Nemli, Seda; Erdogmus, Semih; Karaca, Nur; Yilmaz, Hasan; Yagmur, Bulent; Kartal, Canan; Tosun, Muzaffer; Ocak, Ozgul Ozdestan; Otles, Semih; Kahriman, Abdullah; Tanyolac, Muhammed BahattinChickpea is the second most important and ancient pulse crop with its use in human diet for approximately 7500years as one of the Neolithic founder crops. Previous studies on chickpea have predominantly focused on agronomic traits, with only limited research being dedicated to developing micronutrient-rich crops over the last half century. The objectives of this study were to identify genetic variation and population structure of Cicer reticulatum (C. reticulatum) and Cicer arietinum (C. arietinum) species and reveal marker-trait associations of seed molybdenum (Mo) and selenium (Se) concentrations in seeds by genome-wide association studies (GWAS). In this study, a population of 180 individuals including 107 wild (C. reticulatum) and 73 cultivated (C. arietinum) Cicer species was used in two different locations for 2years, and 121,840 high-quality single nucleotide polymorphism (SNP) were identified across eight chromosomes through genotyping by sequencing (GBS) analysis. GWAS was performed for 180 individuals and alternatively two subpopulations separately, and 16 SNP markers were found significantly associated with seed Mo and Se concentrations, consistently among the four environments. The results demonstrated the high potential of GWAS mapping in revealing markers associated with Mo and Se micronutrients for wild (C. reticulatum) and cultivated (C. arietinum) species.Öğe Gıda işleme sürecinde ortaya çıkan domates çekirdeği atığından protein, protein hidrolizatı ve peptitlerin eldesi, karakterizasyonu ve biyoaktivitelerinin belirlenmesi(Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Kartal, Canan; Ötleş, SemihMevcut çalışmada, gıda atıklarının yol açtığı çevresel zararlar ve bu zararın yanı sıra ortaya çıkan ciddi ekonomik kayıplar göz önüne alınarak, domates işleme sanayisinde önemli bir atık olan domates çekirdeğine odaklanılmış ve domates çekirdeğinin gıda kaynaklı protein ve protein hidrolizatı/biyoaktif peptit eldesi için sahip olduğu potansiyel araştırılmıştır. Bu hedef doğrultusunda öncelikle domates çekirdeğinden protein eldesi için ultrasonikasyon destekli ekstraksiyon yöntemi kullanılmış ve ekstraksiyon işlemi Cevap Yüzey Yöntemi ile optimize edilmiştir. İkinci aşamada, domates çekirdek proteininin enzimatik hidrolizi için enzim seçiminde in silico yaklaşımdan faydalanılmış ve in silico analiz sonucu seçilen pepsin enzimi ile hidroliz işlemi gerçekleştirilmiştir. Üçüncü aşamada, elde edilen protein ve protein hidrolizatının, fizikokimyasal özellikleri, antioksidan, antihipertansif ve antidiyabetik özellikleri araştırılmıştır. Domates çekirdek proteininin antioksidan ve ACE inhibitör aktivitesine sahip olduğu fakat DPP-IV inhibitör aktivitesinin bulunmadığı belirlenirken, protein hidrolizatında bu üç biyoakitivite de tespit edilmiş ve hidroliz işleminin başlangıç proteinine göre antioksidan, ACE inhibitör ve DPP-IV inhibitör aktiviteyi arttırdığı belirlenmiştir. Ayrıca, hidroliz öncesi uygulanan ön işlemlerin (ısısal ve ultrasonikasyon) elde edilen hidrolizatın yapısına ve biyoaktivitesine olan etkisi bu aşamada ayrı bir alt hedef olarak araştırılmıştır. Uygulanan ön işlemlerin hidrolizat yapısını değiştirdiği ve hidrolizatın sahip olduğu antioksidan, ACE inhibitör ve DPP-IV inhibitör aktivitesi üzerinde negatif bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Dördüncü aşamada, elde edilen protein hidrolizatının saflaştırılması ve fraksiyonlarına ayrılması amacıyla sırasıyla ultrafiltrasyon ve jel filtrasyon kromatografisi teknikleri arka arkaya uygulanmış ve ayrılan hidrolizat fraksiyonlarının moleküler ağırlık dağılımları (SDS-PAGE), antioksidan, ACE inhibitör ve DPP-IV inhibitör aktiviteleri belirlenmiştir. Ultrafiltrasyon sonucu protein hidrolizatının 10 kDa’dan küçük moleküler büyüklüğüne sahip fazının (<10 kDa) daha yüksek biyoaktiviteye sahip olduğu tespit edilmiş ve bu faz jel filtrasyon kromatografisi ile 15 fraksiyona ayrılmıştır. Beşinci aşamada, jel filtrasyon kromatografisi ile elde edilen 15 peptit fraksiyonu içinden yüksek antioksidan, ACE inhibitör ve DPP-IV inhibitör aktivitesi gösteren fraksiyon, içerdiği peptitlerin amino asit dizilimlerinin belirlenmesi amacıyla LC-QTOF-MS ile analiz edilmiştir. Analiz sonucunda potansiyel antioksidan, ACE inhibitör ve DPP-IV inhibitör aktivitesine sahip olabilecek 24 peptit belirlenmiştir. Çalışmanın sonucunda, meyve sebze işleme sektöründe önemli bir gıda atığı olan domates çekirdeğinin, bitkisel bir protein ve biyoaktif peptit kaynağı olarak kullanılabileceği ve günümüzde önemi giderek artan bitkisel protein kaynakları için bir alternatif oluşturabileceği kanaatine varılmıştır.Öğe Gıda kaynaklı protein ve biyoaktif peptit eldesi, saflaştırılması ve karakterizasyonunda kullanılan güncel yöntemler ve biyoinformatik yaklaşımlar(2023) Bakar, Bahar; Kartal, Canan; Türköz, Burcu Kaplan; Ötleş, SemihGünümüzde, beslenme alışkanlıkları ile insan sağlığı arasındaki ilişkinin ortaya konulması özellikle gıda kaynaklı biyoaktif bileşenleri hedef alan çalışmaların giderek artmasına sebep olmaktadır. Gıda kaynaklı peptitler ise sahip oldukları potansiyel biyoaktivite ile araştırmacılar için oldukça önemli bir alan olarak ortaya çıkmıştır. Biyoaktif peptitler, birçok sağlık etkisine sahip olan spesifik amino asit dizileridir ve sindirim enzimleri, proteolitik enzimler veya fermantasyon sonucu gerçekleşen protein hidrolizi ile ortaya çıkmaktadır. Protein hidrolizatları ve peptitlerin elde edilmesinde geleneksel hidroliz metotlarının yanı sıra birçok yeni teknoloji kullanılmakta, saflaştırılması aşamasında ise yeni membran ve kromatografi yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Biyoaktivitesi tespit edilen peptitlerin amino asit dizileri ise çeşitli kütle spektrometresi yöntemleri ile belirlenmektedir. Bununla beraber, biyoaktif peptit tahminlemesi, tanımlanması, amino asit dizisi belirlenmesi ve karakterizasyonu amacıyla çok sayıda biyoinformatik araç geliştirilmiştir. Mevcut derleme, gıda kaynaklı protein ve hidrolizat eldesi, peptit ayrıştırılması, saflaştırılması ve yapısal karakterizasyonu için kullanılmakta olan deneysel ve biyoinformatik yöntemlerin geniş bir literatür özetini sunmayı hedeflemektedir.Öğe Keten tohumu yağı kullanılarak çok tabakalı yağ/su emülsiyon oluşumu, karakterizasyonu ve stabilitesi(Ege Üniversitesi, 2014) Kartal, Canan; Ötleş, Semih; Ünal, Mustafa KemalKeten tohumu yağı, sahip olduğu yüksek α-linolenik asit miktarı ile omega-3 yağ asitleri açısından en zengin kaynaklardan biridir ve fonksiyonel gıda alanında önemli fitokimyasal kaynaklardan biri olarak değerlendirilmektedir. Keten tohumu yağı kullanılarak hazırlanan mevcut çalışmanın iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan ilki, hazırlandığı koşullarda stabilitesini koruyan geleneksel emülsiyon yapısı (tek tabakalı) ile çok tabakalı emülsiyon yapılarının oluşturulmasıdır. Çalışmanın ikinci amacı ise, geleneksel emülsiyon sistemi ile çok tabakalı emülsiyon yapısının, yağ fazının oksidatif stabilitesine karşı ve çevresel stres faktörlerinden biri olan pH değişimine karşı gösterdikleri direncin belirlenmesidir. Bu amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen çalışma iki kısım olarak planlanmıştır. Çalışmanın birinci kısmında, tek tabakalı emülsiyon yapısı, keten tohum yağı ve değişen konsantrasyonlarda sodyum kazeinat (Na-kazeinat) kullanılarak hazırlanmıştır. Emülsiyon sisteminin karakterizasyonu için partikül boyut dağılımı, zeta-potansiyel ölçümü, bulanıklık değeri, kremalaşma indeksi, görsel değerlendirme ve optik mikroskop ile görüntüleme yöntemleri kullanılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre, % 0.7 ağırlık/ağırlık (a/a) Na-kazeinat konsantrasyonuna sahip örneklerin emülsiyon stabilitesinin bozulmadığı görülmüştür. pH 3 ortamında hazırlanan ve değişen konsantrasyonlarında pektin içeren çok tabakalı emülsiyon yapısının karakterizasyonu için partikül boyut dağılımı, zeta-potansiyel ölçümü, bulanıklık değeri, kremalaşma indeksi, görsel değerlendirme ve optik mikroskop görüntüleme yöntemleri kullanılmıştır. %1.5 a/a pektin konsantrasyonuna sahip örnekte homojen partikül dağılımı ve stabil bir yapı belirlenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde, elde edilen tek tabakalı ve çok tabakalı emülsiyon örneklerinin oksidatif stabiliteleri ve pH hassasiyetleri değerlendirilmiştir. Oksidatif stabilite belirlenmesi için örnekler 55°C de 22 gün boyunca etüv ortamında depolanmış ve peroksit değeri ve tiyobarbütirik asit reaktif bileşen (TBARS) değerleri ölçülmüştür. 17 günlük depolama sonucunda hidroperoksit değerinin ve 10 günlük depolama sonucunda TBARS değerlerinin pektin ile oluşturulan çok tabakalı emülsiyon yapısında, tek tabakalı (Na-kazeinat) emülsiyona kıyasla daha düşük bir değer aldığı belirlenmiştir. Emülsiyonların ortamın pH değişimine karşı gösterdikleri hassasiyet ise ortam asitliği 3-7 arasında değiştirilerek gözlemlenmiştir. pH değişimine karşı emülsiyon stabilitesinin belirlenmesinde, partikül boyut dağılımı, zeta-potansiyel ölçümü, kremalaşma indeksi, görsel değerlendirme ve optik mikroskop ile görüntüleme yöntemleri kullanılmıştır. Pektin içeren çok tabakalı emülsiyon yapılarının tek tabakalı yapının stabilitesini koruyamadığı pH 3-5 aralığında stabil kaldığı belirlenmiştir. pH değerleri 6-7 aralığında ise fiziksel stabilitelerini kaybetmiş, emülsiyon yapısında yüksek düzeyde flokülasyon ve koalesans oluştuğu tespit edilmiştir.Öğe Prediction, identification and evaluation of bioactive peptides from tomato seed proteins using in silico approach(Springer, 2020) Kartal, Canan; Kaplan Turkoz, Burcu; Otles, SemihThe identification and isolation of bioactive peptides from food sources is a very active research area considering their potential use in both functional food products and pharmaceuticals. in silico tools can be used to predict possible bioactivity of peptides and can aid experimental procedures by narrowing down high number of enzyme combinations for enzymatic hydrolysis of proteins. in this study, tomato seed, which is a valuable industrial waste, was investigated as a potential bioactive peptide source. Nine tomato (Solanum lycopersicum) seed proteins were chosen for in silico analysis to assess their potential ACE inhibitory, DPP-IV inhibitory and antioxidative peptides. After homology assessment, the profiles of potential biological activity of proteins and the simulated enzymatic hydrolysis with fifteen individual enzymes and two enzyme combinations were performed and the released peptides were evaluated. This study demonstrates that tomato seed proteins represent a remarkable source for the generation of bioactive peptides. According to the in silico results, it is predicted that enzymatic hydrolysis with pepsin and pepsin + trypsin combination may produce peptide fragments with high bioactivity. However, it should be noted that the resulting peptides and their activities were predicted under in silico conditions that might be different from experimental conditions.Öğe Production and stabilization of a flaxseed oil multi-layer emulsion containing sodium caseinate and pectin(Taylor & Francis Inc, 2017) Kartal, Canan; Unal, Mustafa Kemal; Otles, SemihThe purpose of this research is the evaluation of a flaxseed oil-in-water emulsion, stabilized by a multi-layer structure consisting of sodium caseinate (Na-caseinate) and pectin to provide a basis for the combination of these materials for future studies. In the first step, the o/w emulsion (10 g oil, 90 g aqueous phase, and a pH 6.8) with varying concentration of Na-caseinate was investigated. Second, the pectin solution (0.05-1.5 g/100 g solution) was added to the primary emulsions and the pH was adjusted to 3.0. The emulsions were characterized by mean particle size (dynamic light scattering and static light scattering techniques), -potential, turbidity value, creaming index, and the visualization of the microstructure. A clear separation of the oil phase at low protein contents and destabilizing by depletion flocculation at high protein content were observed. Extensive droplet flocculation and coalescence were determined until the pectin concentration reached 0.5 g/100 g solution for the secondary emulsion. After 7 days of storage, a 1.5 g/100 g solution pectin content had good stability with a relatively small size distribution, high turbidity value, and no cream phase separation.Öğe SOLID-PHASE EXTRACTION (SPE): PRINCIPLES AND APPLICATIONS IN FOOD SAMPLES(Poznan Univ Life Sciences, 2016) Otles, Semih; Kartal, CananSolid-Phase Extraction (SPE) is a sample preparation method that is practised on numerous application fields due to its many advantages compared to other traditional methods. SPE was invented as an alternative to liquid/liquid extraction and eliminated multiple disadvantages, such as usage of large amount of solvent, extended operation time/procedure steps, potential sources of error, and high cost. Moreover, SPE can be applied to the samples combined with other analytical methods and sample preparation techniques optionally. SPE technique is a useful tool for many purposes through its versatility. Isolation, concentration, purification and clean-up are the main approaches in the practices of this method. Food structures represent a complicated matrix and can be formed into different physical stages, such as solid, viscous or liquid. Therefore, sample preparation step particularly has an important role for the determination of specific compounds in foods. SPE offers many opportunities not only for analysis of a large diversity of food samples but also for optimization and advances. This review aims to provide a comprehensive overview on basic principles of SPE and its applications for many analytes in food matrix.Öğe Structural Bioinformatics Approach in Bioactive Peptide Research: Tomato Vicilin Case Study(2019) Türköz, Burcu Kaplan; Bakar, Bahar; Kartal, Canan; Ötleş, Semih…