Yazar "Eral, Meral" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 38
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Biosorption of lanthanum and cerium from aqueous solutions by Platanus orientalis leaf powder(Elsevier Science Bv, 2008) Sert, Senol; Kuetahyali, Ceren; Inan, Sueleyman; Talip, Zeynep; Cetinkaya, Berkan; Eral, MeralThe biosorption of lanthanum and cerium by leaves powder of Platanus orientalis was separately determined at varying experimental conditions using a batch technique. The effects of initial pH, contact time, initial metal ion concentration and temperature were investigated. The Langmuir and Freundlich isotherms were applied to represent the adsorption process. Langmuir isotherm fits the experimental data quite well. The Langmuir monolayer capacity of the sorbent is 28.65mg g(-1) and 32.05mg g(-1) for La,and Cc(III), respectively. Thermodynamic parameters such as standard enthalpy (Delta H degrees), entropy (AS') and free energy (Delta G degrees) were calculated from the slope and intercept of the plots of InKd versus 1/T. The results indicated that sorption was endothermic and spontaneous in nature. The work reveals that powdered leaf of Platanus orientalis is a good choice as a biosorbent for the recovery of lanthanum and cerium from aqueous solution. (C) 2007 Elsevier B.V. All rights reserved.Öğe Büyük Menderes havzasında düşük düzey Cs-137 nin radyometrik olarak saptanması(Ege Üniversitesi, 2000) Eral, MeralBu çalışmada, toprakta bulunan Cs-137'nin kantitatif analizi Çernobil kazasından yaklaşık 12 yıl sonra gerçekleştirilmiştir. Toprak örnekleri, Büyük Menderes Havzasından 1997 ve1998 yıllarında 48 tarım alandan toplanmıştır. Hava sıcaklığı ( - C), nem (%), atmosfer basıncı (mmHg), toprak pH'ı, yüzey gama (cps), doz hızı (oR/saat) değerleri ölçülmüştür. Topraklardaki Cs-137 aktivitesi, HPGe çok kanallı analizörlü gama spektrometresi ile tayin edilmiştir.Cs-137 aktivite konsantrasyonu genellikle düşük olmasına rağmen, bu örneklerdeki Cs-137 aktivitesi Çernobil kazasına bağlanabilir. Aktivitelerin 0.92±0.15 BQ/kg ve 20.75±0.29 Bq/kg aralığında olduğu gözlenmiştir. Topraklardaki Cs-137 konsantrasyonlarındaki esas fark, örnekleme yeri ve çözünmüş inorganik ve organik madde, toprak tipi, pH, gübre vb, gibi toprak karakterizasyonundan kaynaklanmaktadır.Öğe Büyük Menderes tarım alanları toprak örneklerinde Cs-137 dağılımının incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2000) Eral, MeralBu çalışmada, toprakta bulunan Cs-137'nin kantitatif analizi Çernobil kazasından yaklaşık 12 yıl sonra gerçekleştirilmiştir. Toprak örnekleri, Büyük Menderes Havzasından 1997 ve 1998 yıllarında 48 tarım alandan toplanmıştır. Hava sıcaklığı ( - C), nem (%), atmosfer basıncı (mmHg), toprak pH'ı, yüzey gama (cps)), doz hızı (oR/saat) değerleri ölçülmüştür. Topraklardaki Cs-137 aktivitesi, HPGe çok kanallı analizörlü gama spektrometresi ile tayin edilmiştir. Cs-137 aktivite konsantrasyonu genellikle düşük olmasına rağmen, bu örneklerdeki Cs-137 aktivitesi Çernobil kazasına bağlanabilir. Aktivitelerin 0.092±0.15 Bq/kg ve 20.75±0.29 Bq/kg aralığında olduğu gözlenmiştir. Topraklardaki Cs-137 konsantrasyonlarındaki esas fark, örnekleme yeri ve çözünmüş inorganik ve organik madde, toprak tipi, pH, gübre vb. gibi toprak karakterizasyonundan kaynaklanmaktadır.Öğe C6H6+I2 çözeltilerine X-ışınlarının etkisi: (Auger olayının kimyasal etkinliği)(Ege Üniversitesi, 1983) Eral, Meral[Abstarct Not Available]Öğe Cevherden toryum kazanılmasında liçing ve ekstraksiyon parametreleri için optimum koşullaırn araştırılması(Ege Üniversitesi, 1993) Altaş, Yüksel; Eral, MeralÇalışmada Eskişehir-Beylikahır yöresinden alınan toryum cevherinin değerlendirilmesinde, optimum koşullarının saptanması amacıyla çözündürme parametreleri incelenmiştir. Çözündürme işlemlerinde cevherin kimyasal kompozisyonu ve ilgili literatür göz önünde tutularak nitrik asit kullanılmıştır. Tane boyutu, asit miktarı, katı/sıvı oranı, sıcaklık ve süre gibi parametrelerin çözündürme verimi üzerine etkileri incelenmiştir. Yapılan liçing çalışmaları sonucunda toryumun çözeltiye alınmasında en yüksek verim 60oC'de, 1400 kg asit/ton cevher, 1/2.5 katı/sıvı oranı ve 3 saat çözündürme süresi koşullarında % 86 olarak bulunmuştur. Cevherde toryum miktarının saptanmasında spektrofotometrik, gama spektrometrik, X-ışını fluoresans ve ICP-AES (Inductively Couppled Plasma - Emission Spectrometry) yöntemleri kullanılmıştır. Toryumun spektrofotometrik saptanmasında analiz yöntemi geliştirilmiş, Dowex kuvvetli anyon değiştirici reçine kullanılarak toryum anyonik kompleks şeklinde tutulmuş, uranyum ve nadir toprak elementleri gibi interfere edici safsızlıklardan ayrılarak thoronol yöntemi ile saptanmıştır. Sonuçlar TOPO ekstraksiyon yöntemiyle yapılanlar ile karşılaştırılmıştır. Dowex ve TOPO ile yapılan ayrımlarda Eu, Nd, Ce, La, Y ve Fe miktarları ICP-AES ile saptanmıştır.Öğe Deneysel tasarım yöntemi ile ICP-OES parametrelerinin optimizasyonu ve Eskişahir Beylikahır yöresi kompleks cevher örneği analizinde kullanılması(Ege Üniversitesi, 2012) Eral, Meral; Sert, ŞenolDeneysel tasarım, ICP-OES, toryum, merkezi kompozit tasarım, Plackett-Burman tasarım.;Experimental Design, ICP-OES, thorium, central composite design, Placket-Burma.;Ülkemizde bulunan toryum cevheri ve nadir toprak elementleri, ekonomik kaynaklarımızın değerlendirilmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Bu cevherin değerlendirilmesi için öncelikle uygun koşullarda analizin gerçekleştirilmesi gereklidir. ICP-OES (Inductively coupled plasma optical emission spectrometry) mineral kompozisyonlarının analizi için hızlı ve kesin bir analiz yöntemidir. ICP-OES analizlerinde ölçüm hassasiyetlerini etkileyen pek çok parametre bulunmaktadır. Örnek matrisini oluşturan elementler, asitlik derecesi, tuz oranı vb. analizler üzerinde doğrudan etkide bulunmaktadırlar. Mikrodalga ile çözündürme etkin, hızlı, çevreye duyarlı, ekonomik bir örnek hazırlama yöntemidir. Mikrodalga radyasyonunun hidrojenin moleküler bağları ile olan etkileşimi ile ısı enerjisi kolaylıkla üretilebilmektedir. Özellikle çevresel örneklerin analizinde oldukça sık kullanılan bir yöntemdir. Etkin bir çözündürmenin gerçekleştirilebilmesi için ısı, süre, kullanılan asitlerin miktarı ve oranı gibi etkenlerin optimum koşullarda sağlanması önemlidir. Deneysel Tasarım Yöntemi ile etkenler arasındaki etkileşimler aydınlatılmakta ve etkenleri optimizasyonu sağlanabilmektedir. Az sayıda deneme yapılarak; zaman, malzeme ve giderlerde tasarruf yapılıp, prosesin güvenilirliği istatistiksel olarak kontrol edilebilmektedir. Bu çalışmada Th elementi analizinin, deneysel tasarım yöntemleri kullanılarak optimizasyonu gerçekleştirilecektir. Öncelikle ICP-OES analizleri için en uygun şartlar belirlenecek sonra mikrodalga çözündürme sisteminin koşullarının incelenmesine geçilecektir. Mikrodalga çözündürme işleminde çözündürmeye etki eden ana faktörlerin belirlenmesi için Placket-Burman deneysel tasarım modeli kullanılacaktır. ICP-OES analizlerinde elde edilen analitik sinyalleri etkileyen parametreler merkezi kompozit tasarım (CCD) kullanılarak farklı dalga boylarında incelenecek ve optimum koşullar belirlenecektir. Metodun validasyonu IEAE S-14 düşük konsantrasyonlu Th cevheri referans materyali kullanılarak gerçekleştirilecektir.Öğe Doğal bir zeolit olan klinoptilolite uranyum sobsiyonu(Ege Üniversitesi, 1996) Ölmez, Şule; Akyıl, Sema; Eral, MeralKafes yapısına sahip olan zeolitler, radyoaktif irradyasyona karşı yüksek stabiliteye sahip olan mükemmel yapıda inorganik iyon değiştirici sistemlerdir. Yüksek düzey sıvı atıklardan bazı radyoizotopların ayrılması amacıyla, zeolitlerin iyon değiştirme özellikleri ve termal transformasyonları günümüzde değişik araştırmacılar tarafından çalışılmaktadır. Bu çalışmada Balıkesir-Bigadiç Bölgesi doğal zeolitlerinden olan klinoptilolit türü zeolit örnekleri kullanılmış olup; uranil iyonlarının sorbsiyonunu etkileyen bazı deneysel parametreler incelenmiştir. Doğal zeolit adsorbsiyon deneylerinde kullanılmadan önce yaş metod ile asit aktivasyonuna (HCI asit ile) tabii tutulmuştur. Asit aktivasyonu ile klinoptilolitin adsorbsiyon kapasitesi arttırılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, deneysel bazı parametrelerin değişmesi ile klinptilolitteki uranyum dağılım davranışını açıklamaktadır. Çalışmada uranyumun dağılım davranışını açıklamaktadır. Çalışmada uranyum iyonları için doğal zeolittin (klinoptilolit) adsorbsiyon kapasitesi saptanmıştır ve adsorbsiyon izotermi oluşturulmuştur. Uranyumun dağılma katsayısı, Kd, klinoptilolitin farklı fiziksel formları (granüle, toz ve pellet), hacim/kütle (V/m) oranı, çözeltideki UO2+2 konsantrasyonu, kalsinasyon sıcaklığı gibi deneysel değişkenlere bağlı olarak incelenmiştir.Öğe Efficient adsorption of Th(IV) from aqueous solution by modified SBA-15 mesoporous silica(Springer Singapore Pte Ltd, 2018) Gok, Mutlu; Sert, Senol; Ozevci, Gulcin; Eral, MeralA very effective adsorbent for thorium has been obtained by modification of Santa Barbara Amorphous (SBA-15) using the chelating agent thenoyltrifluoroacetone (TTA). The prepared adsorbent (SBA-15-TTA) was characterized using scanning electron microscopy (SEM), Fourier transform infrared spectroscopy (FT-IR), surface area, porosity, and zeta potential analyses. We investigated the factors affecting Th(IV) adsorption on TTA-SBA-15, such as initial pH, contact time, temperature, and initial metal concentration. The effective initial pH for adsorption was found to be 4. The binding sites on TTA-SBA-15 adsorbent were saturated using an initial Th(IV) concentration of 100 mg L-1. The Dubinin-Radushkevich isotherm suggested a strong chemical interaction between adsorbent and adsorbate. Contact time and temperature had no significant effect on the adsorption. Therefore, the studies show that TTA-SBA-15 is a promising adsorbent to treat Th(IV)-contaminated effluents.Öğe Eskişehir Beylikahır Yöresi kompleks cevher çözündürülmesinde iyonik sıvı kullanımının incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2018) Eral, Meral; Sert, ŞenolÜlkemizde bulunan toryum ve nadir toprak elementleri cevheri, ekonomik açıdan ülkemize önemli bir girdi sağlama potansiyeline sahip özellikler taşımaktadır. Gelişen teknoloji ile birlikte nadir toprak elementlerine olan talep dünya ölçeğinde giderek artmaktadır. Bu cevherin değerlendirilmesi uygun metalurjik tekniklerin geliştirilmesi, çevre dostu ve sürdürülebilir malzemelerin kullanımı ile mümkündür. Cevherlerin çözündürme işleminin gerçekleştirilmesi amacı ile genellikle mineral asitlerin, ısı ve mekanik karıştırma gibi işlemlerin kullanıldığı yaş yakma yöntemleri kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemler uzun zaman almakta, oluşan asit buharları çevreye ve laboratuvar ortamına zarar vermektedir. Cevher çözündürülmesinde geleneksel olarak minerolojik asitler çevreye ağır metal içeren büyük miktarlarda asidik sulu çözelti salınımına neden olabilmektedir. Ayırma ve saflaştırma işlemlerinde kullanılan reaktif ve çözgenler de insan sağlığı ve çevre açısından risk oluşturabilmektedir. İyonik sıvılar anyon ve katyonlardan oluşan ve düşük erime noktalı, buhar basınçları düşük, yanma ve patlama özelliği göstermeyen çevre dostu kimyasallardır. Pek çok kullanım alanının yanı sıra birçok katı için de uygun çözücü özellikleri göstermektedir. Bu çalışmada iyonik sıvıların cevher çözündürme işleminde kullanımı incelenmiş ve en uygun şartların belirlenmesi için gerekli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Fosfonyum bazlı iyonik sıvı olan tri(hegzil)tetradesilfosfonyum klorür (Cyphos® IL 101, P66614Cl) kullanılarak gerçekleştirilen çalışmalarda, süre, sıcaklık, katı/sıvı oranı, sıyırma koşullarının incelenmesi ve eklenen ekstraktant türünün etkisi gibi parametreler incelenmiştir. Çözündürme sonrası iyonik sıvıya geçen elementlerin belirlenmesi ICP-OES ile gerçekleştirilmiştir. Çözündürme öncesi ve sonrası cevher karakterizasyonu için XRF, SEM ve XRD yöntemleri kullanılmıştır.;Cevher çözündürme, nadir toprak elementleri, toryum, iyonik sıvılar.;Experimental Design, ICP-OES, thorium, central composite design, PlacketBurman.Öğe Eskişehir-Beylikahır bölgesi bastnasit mineralinde toryum ve bazı nadir toprak elementlerinin kimyasal ayırmadan sonra ICP-OES ile tayinleri(Ege Üniversitesi, 2005) Hiçsönmez, Ümran; Eral, Meral; Kütahyalı, Ceren[Abstract Not Available]Öğe Eskişehir-Beylikahır nadir toprak elementleri- toryum cevherinin değerlendirilmesi çalışmalarına katkı(Ege Üniversitesi, 2005) Eral, Meral; Tel, Hüseyin[Abstract Not Available]Öğe Eskişehir-Beylikahır toryum cevher konsantresinde toryum ve seryumun diğer nadir toprak elementlerinden ayrılması(Ege Üniversitesi, 2007) Eral, Meral; Sert, Şenol[Abstract Not Available]Öğe İnorganik ve organik katyonlarla modifiye edilen Kula volkanitlerinin uranyum adsorpsiyonlarının incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2012) Kaynar, Ümit Hüseyin; Eral, Meral; Hiçsönmez, Ümran; Sert, ŞenolAdsorpsiyon, Uranyum, Kula Volkaniti, HDTMA, BTEA.;Adsorption, Uranium, Kula Volcanite, HDTMA, BTEA.;Uranyum, toksisitesi ve radyoaktivitesinden dolayı en önemli agır metallerden biridir. Teknolojik gelismelerinin (maden endüstrisi, zenginlestirme faktörleri gibi) artmasıyla birlikte çevresel kirlenme de artmıs ve radyonüklitlerin, özellikle uranyumun, sulu çözeltilerden uzaklastırılması gerçek bir problem olmustur. Nükleer endüstriler ile uranyum ve toryum madenciliginden kaynaklanan radyoaktif elementlerin arıtılması ve ayrılması konularında teknolojik açıdan uygulanabilir ekonomik metotlara ve gelismis tesislere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalısmada, uranyumun adsorpsiyonu için, Kula volkanitleri kullanılarak, inorganik ve organik katyon modifiyeli volkanitler hazırlanmıs ve elde edilen adsorbanların uranyum adsorpsiyonunda etkinligi incelenmistir. Ayrıca, inorganik ve organik katyon modifiyeli volkanitlerin bazı yapısal özellikleri XRF, FT-IR ve SEM analizleri ile belirlenerek karakterizasyonları yapılmıstır. Çalısmada, inorganik ve organik katyon modifiyeli volkanitler olarak, Zn-volkanit, düz zincirli organik HDTMA-volkanit ve benzen halkalı organik BTEA-volkanit kullanılarak, sulu çözeltilerden uranyum adsorpsiyonunu etkileyen; inorganik ve organik katyon konsantrasyonu, çalkalama süresi, çözelti pH'si, V/m oranı etkisi, çözeltideki uranyum konsantrasyonu ve sıcaklık gibi parametreler incelenmis ve optimum alım kosulları saptanmıstır. Elde edilen degerler sırasıyla; HDTMA-volkanit için % 95.04 ±0.76 ve 765 mL/g, BTEA-volkanit için % 94.13 ±3.06 ve 542 mL/g ve Zn-volkanit için % 74.35 ±0.43 ve 124 mL/g olarak bulunmustur. norganik ve organik volkanitler ile sulu çözeltilerden adsorplanan uranyum için elde edilen deneysel verilerin Langmuir, Freundlich izotermlerine uygunlugu arastırılmıstır. Elde edilen sonuçlara göre, inorganik ve organik modifiyeli volkanitlerin, sulu çözeltilerden uranyum adsorpsiyonu için yüksek verim ve geri kazanımla kullanılabilirligi saptanmıstır. Son zamanlarda, özellikle ucuz adsorban kullanımı ve farklı maddelerle modifiye edilerek aktiflestirilen adsorbanların, adsorpsiyon kapasitelerinin arttırılması üzerine yogun olarak çalısılmaktadır. Çalısmamızda kullanılan Kula volkaniti daha önceki çalısmalarda yüksek oranda agır metal adsorpsiyonu göstermistir. Kula volkanitinin, inorganik ve organik katyonlarla modifiye edilip adsorpsiyon kapasitesinin arttırılması ile, atık olarak giderilmesi yüksek maliyetli nükleer atıkların uzaklastırılmasında, uygulanabilir ve avanajlı bir yöntem olabilecegi sonucuna varılmıstır.Öğe İpek fibroininin modifiye edilerek düşük düzeydeki radyoaktif atıklarda uranyum ve toryumun önkonsantre edilmesinde kullanılabilirliğinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, 1996) Aslani, Mahmoud (Ali Asghar); Eral, Meralİpek maddesini oluşturan fibroin proteininde amino asit birimleri doğrusal dizilmiştir. Bombyx mori ipek fibroinin amino asit ve peptid zincirinin diziliş sırası Gly-Ala-Gly-Ala-Gly-Ser-Gly-Ala-Ala-Gly-(Ser-Gly-(Ala-Gly)n)8-Try olarak belirlenmiştir. (n=2). İpek kullanarak sulu çözeltilerden Cu(II), Ni(II), Hg(II), Pb(II), Sn(II), Fe(III), U(VI) ve Th(IV) gibi ağır metallerin alımına ilişkin bazı çalışmalar mevcuttur. Daha önce yaptığımız çalışmalarda bu biyo-polimerin U(VI) ve Th(IV) alımı için yüksek performansa sahip olduğunu görülmüştür. Bu çalışmada, ipek fibroin modifiye edilerek toryum ve uranyum alım kapasiteleri incelenmiştir. Modifiye edilmiş fibroinler için her iki metalin alım kapasiteleri doğal fibroin ile karşılaştırılmış ve sonuç olarak, alım kapasiteleri modifikasyon işlemi ile değişmemiştir. Dolayısıyla fibroinin doğal hali çalışmada kullanılmıştır. Daha sonra, bu doğal materyalin düşük düzey radyoaktif atıklardan toryum ve uranyumun uzaklaştırılmasının uygulanabilirliği incelenmiştir.Öğe Karbonat liç çözeltilerinden uranyumun geri kazanılması için iyon değiştirme prosesinin uygulanması(Ege Üniversitesi, 1993) Akyıl, Sema; Eral, MeralBu çalışmada, karbonat içeriği yüksek olan Sarıcaoğlu Bölgesi örneklerine uygulanan alkali liç işleminden sonra, ele geçen karbonatlı çözeltideki uranyumun anyon değiştirici bir reçine olan Amberlite IRA-400 ile konsantre edilmesi ve saflaştırılması incelenmiştir. Bu amaçla, öncelikle reçinede uranyumun tutulmasını etkileyen parametreler araştırılmış; pH, konsantrasyon, yatak yüksekliği ve adsorpsiyon kapasitesi incelenmiş ve optimum çalışma koşulları belirlenmiştir. Reçinenin uranyum adsorpsiyon kapasitesinin 1.43 mmol/g-R olduğu, pH 8'de 80 ppm'e kadar adsorpsiyonun yüksek olduğu, yatak yüksekliği azaldıkça adsorplama veriminin yükseldiği tespit edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise, Bergama Sarıcaoğlu Bölgesinden alınan toprak örneklerine daha önce belirlenmiş olan koşullarda alkali liçing uygulanmış ve liç çözeltileri elde edilmiştir. Liç çözeltileri, çalışma koşulları belirlenen Amberlite IRA-400 reçinesinden geçirilmiş, daha sonra değişik elüsyon çözeltileri ile uranyum elüe edilmiştir. Uranyumun konsantre edilmesi sağlanarak kazanım verimi hesaplanmıştır.Öğe Kompozit iyon değiştiricilerin uranyumun ayrılmasında kullanılabilirliğinin araştırılması(Ege Üniversitesi, 1996) Akyıl, Sema; Eral, MeralSulu atık çözeltilerden uranyumun giderilmesi ve geri kazanımı için kompozit iyon değiştiricilerin geliştirilmesi ve test edilmesi incelenmiştir. İnorganik komponent olarak sentetik bir zeolit olan zeolit-X, organik destek maddesi olarak da poliakrilonitril (PAN) kullanılmıştır. Öncelikle, amaçlanan bu kompozit iyon değiştiricinin hazırlanması için en uygun deneysel koşullar saptanmış, daha sonra bu iyon değiştiricide uranyum alımını etkileyen uranyum çözeltisinin konsantrasyonu ve pH'ı adsorpsiyon hızı, V/m oranı incelenmiştir. Çözelti pH'ı 5 ve V/m oranı 700 olduğunda, 120 dakika içerisinde kompozit iyon değiştiricinin maksimum alıma sahip olduğu görülmüştür. Kompozit iyon değiştiricinin UO22+ için katyon değiştirme kapasitesi 5,50 mmol/g olarak bulunmuştur.Öğe Konsantrelerde U(IV), U(VI) ve Th'un potansiyometrik titrasyon yöntemi ile saptanması(Ege Üniversitesi, 1996) Altaş, Yüksel; Eral, Meral; Tel, HüseyinNükleer yakıt yapımına esas uranyum ve toryum bileşikleri elde edilmesine yönelik çalışmalarda, katılarda ve konsantre çözeltilerde uranyum ve toryumun hızlı ve duyarlı bir şekilde saptanması önem taşımaktadır. Potansiyometrik titrasyon yöntemlerinin, gravimetrik, kolorimetrik, spektrofotometrik vs. yöntemlere oranla birçok avantajları vardır. Çalışmada proje kapsamında satın alınan titroprosesör kullanılarak katılara ve konsantre çözeltilere potansiyometrik titrasyon yöntemleri uygulanmış, titrasyonu etkileyen ve hatalara neden olan faktörler incelenmiş ve bunlar etkisiz hale getirilerek, uranyum ve toryumun hızlı ve duyarlı bir şekilde saptanması sağlanmıştır. Analizlerde toryumun iyodat, okzalat, EDTA vs. yöntemler ile saptanmasında hatalara neden olan uranyumdan ve nadir toprak elementlerinden ayrılması Dowex kuvvetli bazik anyon değiştirici reçine kullanılarak sağlanmış ve toryum, iyodat yöntemi uygulanarak potansiyometrik titrasyonla saptanmıştır. toplam uranyum ve U (IV) tayinleri herhangi bir ön ayırma işlemi yapılmaksızın, hazırlanan düzenekte inert atmosferde yapılmıştır. U(IV), derişik fosforik asitte değerliğini koruyarak çözülmüş ve potasyum bikromat ile oksidimetrik titrasyonla doğrudan titre edilmiştir. Toplam uranyum ise, tüm uranyum derişik fosforik asitli ortamda Fe(II) fazlası ile (IV) değerliğe indirgenmesi, Fe(II) fazlasının selektif olarak Fe(III)'e yükseltgenmesi ve çözeltinin sülfürik asit ve su ile seyreltilerek oksidasyon dengesinin tersine çevrilerek, U(VI)'ya ekivalent miktarda Fe(III)'ün Fe(II)'ye indirgenmesi ve bu Fe(II)'nin potasyum bikromat ile potansiyometrik titrasyonuyla saptanmıştır.Öğe Modeling of thorium (IV) ions adsorption onto a novel adsorbent material silicon dioxide nano-balls using response surface methodology(Pergamon-Elsevier Science Ltd, 2016) Kaynar, Umit H.; Sabikoglu, Israfil; Kaynar, Sermin Cam; Eral, MeralThe silicon dioxide nano-balls (nano-SiO2) were prepared for the adsorption of thorium (IV) ions from aqueous solution. The synthesized silicon dioxide nano-balls were characterized by Scanning Electron Microscopy/Energy Dispersive X-ray, X-ray Diffraction, Fourier Transform Infrared and BET surface area measurement spectroscopy. The effects of pH, concentration, temperature and the solid-liquid ratio on the adsorption of thorium by nano-balls were optimized using central composite design of response surface methodology. The interaction between four variables was studied and modelled. Furthermore, the statistical analysis of the results was done. Analysis of variance revealed that all of the single effects found statistically significant on the sorption of Th(IV). Probability F-values (F=4.64-14) and correlation coefficients (R-2=0.99 for Th(IV)) indicate that model fit the experimental data well. The ability of this material to remove Th(IV) from aqueous solution was characterized by Langmuir, Freunlinch and Temkin adsorption isotherms. The adsorption capacity of thorium (IV) achieved 188.2 mg g(-1). Thermodynamic parameters were determined and discussed. The batch adsorption condition with respect to interfering ions was tested. The results indicated that silicon dioxide nano-balls were suitable as sorbent material for adsorption and recovery of Th(IV) ions from aqueous solutions. (C) 2016 Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe MSM-41'in modifiye edilerek sentezlenmesi ve radyonüklit sorpsiyonunda adsorban amaçlı kullanımı(Ege Üniversitesi, 2009) Sert, Şenol; Eral, MeralAdsorpsiyon, nanoporoz, MCM-41, uranyum, deneysel tasarım.;Adsorption, nanoporous, MCM - 41, uranium, experimental design.;Bu çalışmada geniş yüzey alanına sahip, iyi tanımlanmış ve düzenli por şekli ve dar por boyut dağılımı özellikleri gösteren MCM-41 sentezlenmiş ve üzerinde amin aktif grupları oluşturmak amacı ile modifiye edilmiştir. Elde edilen NH2-MCM-41 adsorbanın karakterizasyonu XRD, SEM, yüzey alanı ve porozite ve FT-IR analizleri ile yapılmıştır. Özellikleri karakterize edilen adsorbanın uranyum adsorpsiyonunda kullanımı incelenmiştir. Uranyum alımına, etki eden parametreler deneysel tasarım yöntemi içerisinde, merkezi kompozit tasarım kullanılarak incelenmiştir. Çalışmada, pH, sıcaklık, başlangıç derişimi ve çalkalama süresi incelenmiş, elde edilen polinomal denkleme göre cevap yüzey grafikleri oluşturulmuştur. Uygulanan modelin %95 güven aralığı içerisindeki ANOVA analizi incelenmiş ve model ile deneysel bulguların uyumuna bakılmıştır. Modelin önemlilik F değerinin P<0.05 ve model F değerinin 18.20 olarak elde edilmesi, regresyonunun istatistiki olarak yüksek değer gösterdiğini belirtmektedir. Korelasyon katsayısı (R2) değerinin %94 olarak belirlenmesi, gözlenen değerlerle öngörülen değerler arasında yüksek bir uyumluluk olduğunu göstermektedir. Her bir etkenin, karelerinin ve etkenler arasında etkileşimin istatistiksel incelenmesi ve adsorpsiyon prosesine olan etkilerinin değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Adsorpsiyon üzerinde; pH, sıcaklık, başlangıç derişimi ana etkilerinin önemli, çalkalama süresinin ise ana etki olarak önemsiz fakat ana etkinin karesine bağlı olarak önemli olduğu, buna karşılık ikili etkileşimlerden; pH ve derişim, sıcaklık ve derişimin adsorpsiyon üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Optimum adsorpsiyon koşulları; pH= 4.2, sıcaklık 60oC, başlangıç UO2+2 konsantrasyonu 90 ppm ve çalkalama süresi 173 dakika olarak hesaplanmış ve maksimum değer 435 mg/g olarak elde edilmiştir.Öğe Nif Çayı kirlilik parametrelerinin ve doğal radyoaktivitesinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, 1998) Yavuz, Mesut; Eral, MeralNif çayı Kemalpaşa bölgesinin tek akarsuyudur. Bölge tarımsal alan olma özelliğini, son yıllarda Kemalpaşa ovasına kurulan sanayi kuruluşlarının artmasıyla kaybetmektedir. Bölgedeki yerleşim birimlerinin kanalizasyonunun olmayışı ve bazı sanayi kuruluşlarının arıtma tesislerinin bulunmaması nedeniyle Nif çayı atık su deşarj alanına dönüşmüştür. Bu çalışmada Nif çayı üzerinde tespit edilen yedi ayrı istasyon on iki ay boyunca alınan su örneklerinde su kirliliği yönetmeliğine göre tespit edilen parametreler incelenmiştir. Bu parametreler dikkate alındığında Nif çayı ağır metal kirliliği bakımından II. sınıf, organik parametreler bakımından IV. sınıf su kapsamına girmektedir. Nif çayı bu durumu ile aşırı organik kirliliğe sahiptir ve doğal işlevini yapamaz durumdadır. Bu olumsuzluklara rağmen Nif çayı halen kurtarılabilir konumda olup önlemlerin bir an önce alınması ve uygulanması gerekmektedir.