Yazar "Emre Kumral" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Fatal bir hipermetabolik sendrom: Akut dopamin eksikliği sendromu(2007) Feray Güleç; Nur Yüceyar; Hadiye Şirin; Ayşe Kocaman; Emre KumralAmaç: Nöroleptik ilaç tedavisinin nadir bir yan etkisi olan nöroleptik malign sendrom (NMS) yaşamı tehdit eden hipermetabolik bir sendromdur. Antiparkinson ilaç tedavisindeki ani değişikliklerde benzer bir klinik tablo oluşturur. Ortak etyopatogeneneze atıfla ‘akut dopamin eksikliği sendromu’ (ADES) olarak adlandırılan bu tablolar erken tanınıp doğru yönetildiğinde mortalite ve morbidite önemli ölçüde azalmaktadır. Yazımızda yaşamsal önem gösteren bu sendroma dikkat çekmek ve literatürdeki bilgiler eşliğinde etyopatogenez, klinik ve laboratuar özelliklerini gözden geçirmek hedeflenmiştir. Yöntem: Ege Üniversitesi Nöroloji kliniğinde 1996-2004 yılları arasında ADES veya NMS tanıları ile izlenmiş, yaşları 29-62 arasında değişen, 3 ü erkek 5 olgu klinik, laboratuar ve prognostik özellikleri ile birlikte sunulmuştur. Bulgular: Olguların tümünde ateş yüksekliği, değişik derecelerde bilinç bozuklukları, otonomik belirtiler, dört yanlı rijidite, ve normalin 7-40 katı arasında değişen yüksek CK değerleri saptanmıştır. Psikoz tanılı üç olguda yüksek miktarda veya depo nöroleptik kullanımı, Parkinson hastalığı ön tanılı bir olguda ise kullandığı L-dopa preparatının ani kesilmesinin ardından tablo gelişmiştir. Kronik alkolizm öykülü bir olguda ise malnütrisyon ve dehidratasyon zemininde düşük doz nöroleptik kullanımı söz konusudur. Semptomatik ve destek tedavi alan olguların ikisi komplikasyonlar veya otonomik tutuluma bağlı olarak kaybedilmiş, diğer üç olgu kısmi düzelme göstermiştir. Sonuç: NMS ve ADES yaşamı tehdit eden acil tablolardır ve çoğu zaman hastanın izleminin yoğun bakım koşullarında sürdürülmesini gerektirir. Gerek psikiyatri gerekse nöroloji pratiğinde klinisyenin bu sendromları göz önüne tutması, erken tanı ve doğru yönetim ile yaşam kurtarıcı olacaktır.Öğe Geçici iskemik atak benzeri bulgu veren intraserebral hemoraji olguları(1999) Dilek Evyapan; Emre KumralKüçük supratentoriyel intraserebral hemoraji bulunan olgularda, nörolojik defisitler başlangıçtan sonraki birkaç gün içinde hızla düzelme gösterebilir. Öte yandan, geçici iskemik atakları taklit eder biçimde, semptom ve bulguların 24 saat içinde hızla rezolüsyonundan yakın zamanda sadece tek bir bildiride söz edilmiştir ve hızla düzelme gösteren intraserebral hemorajiye ait diğer bildiriler de son derece az sayıdadır. Bu yazıda, 24 saat içinde fokal nörolojik semptom ve bulguların tümüyle düzeldiği iki putaminal hemoraji olgusu sunulmuştur ve intraserebral hemorajinin geçici fokal nörolojik atakların ayırıcı tanısında yer almasının gerektiği ve erken dönemdeki bilgisayarlı beyin tomografisi (BBT) incelemesinin tanıdaki önemi vurgulanmıştır.Öğe Geriatrik hasta grubunda akut iskemik inme ayırıcı tanısında s-100b protein ölçümünün değeri(2012) Ali Uncu; Ceyda Kabaroğlu; Güneş Başol; Burcu Barutçuoğlu; Gülgün Uncu; Emre Kumral; Oya BayındırGiriş: Geriatrik populasyon grubunda sıklıkla izlenen akut iskemik inme tanısı için klinik deneyim ve görüntüleme bulgularını destekleyecek bir kan testine ihtiyaç vardır. Bu çalışmada S100B proteinin akut iskemik inme ve geçici iskemik atak ayırıcı tanısındaki değerinin ortaya konması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Acil Servis'e başvurup, nöroloji konsültasyonu sonucunda klinik bulgular, laboratuvar ve görüntüleme sonuçları birlikte değerlendirilip, akut iskemik inme tanısı alan 55 ve geçici iskemik atak tanılı 20 hasta dahil edilmiştir. Açlık venöz kan örneklerinde ELISA yöntemi ile S100B ölçümü yapılmıştır. Sonuçlar, ortanca (minimum-maksimum) olarak ifade edilmiştir. Bulgular: Akut iskemik inme grubunda [63.86 (50-1876) pg/ml], geçici iskemik atak grubuna [50.14 (<50-87.63) pg/ml] göre anlamlı yüksek S100B değerleri saptanmıştır (p= 0.001). S100B değerlerinin yaş, cinsiyet, beden kitle indeksi, koroner arter hastalığı, diyabetes melitus, hiperlipidemi, kardiyak aritmi, koagulasyon bozukluğu, periferik damar hastalığı, aile hikayesi ve sigara içiminden etkilenmediği görülmüştür. S100B için yapılan ROC (receiver operating curve) analizinde, eğri altında kalan alan 0.836 olarak saptanmıştır (p=0.0001). Sonuç: Hızlı, basit ve düşük maliyetli S100B protein ölçümü, özellikle acil ve yoğun bakım servislerinde, akut iskemik inmenin ayırıcı tanısında erken evrede kullanılabilir.Öğe İskemik serebellar inme: Manyetik rezonans görüntüleme ve manyetik rezonans anjiyografi çalışması(2006) Emre Kumral; Ayşe Sağduyu; Ataç Ceyla Uçar; Hadiye Şirin; Figen Gökçay; Çağla Kaya; Cem Çallı; Nilgün YüntenÖZET Bilimsel zemin: inme kliniği ve etyolojik nedenlerle ilgili çeşitli çalışmalar olmasına karşın, difüzyon MRG'deki inme paternlerine göre serebellar inmelerin mekanizmaları sistematik olarak çalışılmamıştır. Hastalıklar ve yöntemler: ADC ve FLAİR MRG ile serebellar iskemik lezyonu olduğu kanıtlanan yüz kırk sekiz hasta çalışmaya alınmıştır. Bu oran Ege inme Veri Tabanının %3.4'tür (146/4250). Bu olgularda posterior dolaşımdaki steno-oklüziv lezyonun (ların) varlığı, MRA ile ortaya konmuş ve üç-boyutlu rotasyon yapan bir sineanjiyografik metodla gözden geçirilmiştir. Sonuçlar: Difüzyon MRG, FLAIR ve T2-ağırlıklı görüntülerdeki bulgulara göre 10 değişik serebellar tutulum tanımlanmıştır. 1. Grup: superior serebellar arterin (SSA) medial (m) dalının sulama alanında lezyon (9 hasta); 2. Grup: SSA in lateral (I) dalının sulama alanındaki lezyon (14 hasta); 3. Grup: medial ve lateral SSA sulama alanlarını içeren lezyon (9 hasta); 4. Grup izole anterior inferior serebellar arter (AİSA) sulama alanı lezyonu; 5. Grup: posterior inferior serebellar arterin (PİSA) medial dalının sulama alanında lezyon (23 hasta); 6. Grup: PİSA'nın lateral dalının sulama alanında lezyon (9 hasta); 7. Grup: PİSA'nın hem medial hem lateral dallarında lezyon (12 hasta); 8. Grup PİSA'nın medial ve lateral dalları arasındaki ya da PİSA ve SSA/AİSA ya da medial ve lateral SSA dalları arasındaki sınır zonunda kortikal lezyonlar (15 hasta); 9. Grup: medial ve lateral PİSA nın ya da PİSA ve SSA/AİSA nın ya da medial ve lateral SSA in derin sınır zonundaki infarktlar (18 hasta); 10. Grup: bir serebellar arter sulama alanından daha fazla alanı içeren multipl lezyonlar (SSA, AİSA ya da PİSA ve diğer vertebrobaziler alanları içeren (multipl beyin sapı infarktları), posterior serebral arter dahil, talamik, orta beyin ya da pontin perforan arterler) (25 hasta). Difüzyon MRG'de akut multipl serebellar lezyonlar ender değildir ve arteriyel ve kardiyak emboli kaynaklarıyla ilişkilidir. Vertebrobaziler sistemin büyük arter hastalığı genellikle serebellar ve multipl beyin sapı iskemik lezyonlarıyla ilişkilidir. Yorum: Bu difüzyon MRG çalışması, serebellar inmeli hastalarda, inmenin ana nedeninin embolizm olduğunu desteklemektedir. Bunun dışında, difüzyon MRG de değişik serebellar arter sulama alanlarındaki multipl küçük lezyonlar, daha önceleri morfolojik lezyon olmadan vertebrobaziler yetmezlik olarak adlandırılan geçici ve hafif serebellar bulgulu hastaları açıklıyor olabilir.Öğe Sağ hemisfer lezyonuna bağlı bukofasiyal apraksi: Olgu sunumu(1997) Dilek Evyapan; Emre KumralBu yazıda, bukofasiyal apraksinin sağ hemisfer lezyonlarında alışılmamış bir klinik bulgu olması nedeniyle, sağ hemisferik bir hematoma bağlı olarak bukofasiyal apraksi gelişmiş bir olgu sunulmuştur.Öğe Sağ serebellar hematoma bağlı bir akıcı afazi olgusu(1999) Dilek Evyapan; Hakkı Ümit Evyapan; Emre KumralBu yazıda sağ serebellar hematoma bağlı olarak sağ serebellar sendrom ve akıcı afazi gelişmiş bir olgu sunulmuştur. SPECT çalışması sol hemisferde temporopariyetal bölgede bir hipoperfüzyon alanının varlığını göstermiştir. Bu alan dört ay sonraki incelemede de sürmektedir ve oldukça sınırlıdır. Serebellumun, serebroserebellar bağlantılar aracılığıyla lisan fonksiyonlarında kritik bir rol oynadığı ve perfüzyon incelemeleriyle ortaya konan serebellokortikal diaşisis verilerinin bu görüşü destekleyici olduğu ileri sürülmüştürÖğe Vizüospasyal stimulusa-bağımlı otomatik yazma davranışı ( Bir sağ hemisferik inme sendromu )(1999) Dilek Evyapan; Emre KumralAkut sağ serebral hemisferik inme bulunan 60 hasta arasında "vizüospasyal stimulusa-bağımlı otomatik yazma davranışı" gösteren üç olgu belirlenmiştir. Sol serebral hemisferik inme bulunan 38 kontrol olgusunun hiçbiri bu davranışı göstermemiştir. Olguların tümü oldukça birbirine benzer klinik özelliklere sahiptir ve yazma davranışı yalnızca vizüospasyal bir stimulusla bağlantılıdır. Bu sendromun sağ hemisferik inmeler için özel olabileceği ve diğer sağ hemisfer sendromları arasında ele alınabileceği düşünülmüştür.Öğe "Yandaki hastanın uyarımına yanıt sendromu"nun anatomo-klinik özellikleri ve mekanizmaları(1997) Dilek Evyapan; Emre KumralSu çalışmada, sağ hemisferik inme bulunan 60 hastalık bir grupta "yandaki hastanın uyarımına yanıt sendromu"nun sıklığı ve lezyon lokalizasyonu incelenmiş, bu sendromdan sorumlu mekanizmalar tartışılmıştır.