Yazar "Devrim Bozkurt" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe (A)typical (Extra) pulmonary tuberculosis in kidney patients(2010) Devrim Bozkurt; Selen Bayraktaroğlu; Mehmet Argın; Hamad Dheır; Bilgi Arda; Ayşegül Akgün; Hüseyin TözTüberküloz, özellikle immün sistemi baskılanmış kişilerde, ciddi bir sağlık problemi olmaya devam etmektedir. Beklenmedik bulgu ve semptomlarla ortaya çıkabilmesi sebebiyle tanı koymada zorluklara sebep olmaktadır. Pulmoner sistem dışı hastalık formu, benzer klinik ve radyolojik bulguları sebebi ile diğer birçok enfeksiyöz ve/veya neoplastik hastalığı taklit edebilmektedir. Biz bu makalede, iki son dönem böbrek yetmezliği hastası ve bir transplant hastası olmak üzere 3 hastamızda; yumuşak doku absesi, kemik lezyonları ve patolojik kırıklarla seyreden, hiç pulmoner semptom oluşturmayan tüberküloz vakalarımızı irdeledik. Özellkle immün sistemi baskılanmış hastalarda, atipik yaygın inflamasyon varlığında tüberküloz akılda tutulması gereken bir hastalıktır. Semptomatoloji ve lokalizasyondaki farklılık, etkinliği güçlü immün sistem baskılayıcı ajanlardan kaynaklanıyor olabilir. Tanıda gecikme özellikle bu hastalarda anlamlı mortalite ve mobiditeye sebep olabilir. Kesin tanı koymadaki zorluklar sebebiyle çoğu vakada genellikle ampirik anti tüberküloz tedavi başlatmak gerekliliği bir diğer problemdir. Klasik anti-tüberküloz tedavi, hastalığın control altına alınmasında yeterlidir. Erken müdahale hayat kurtarıcı olabilir.Öğe Akut böbrek hasarlanmasında yeni bir gösterge: Nötrofil-lenfosit oranı(2018) Devrim Bozkurt; Aslı Kılavuz; Mehmet Berktaş; Fehmi AkçiçekAmaç: Akut böbrek hasarlanması (ABH), sistemik inflamasyonu yansıtan bir klinik durumdur. Nötrofil-lenfosit oranı (NLO), değişik inflamatuar durumlarda bilinen yeni prognostik göstergedir. Bu retrospektif kohort çalışmasında iki yüz on üç akut böbrek hasarlanmalı hasta incelendi. Gereç ve Yöntem: Hastaların başvuru anı, çıkış anı ve taburculuk sonrası poliklinik takiplerinde var olan altı ay bir yıllık değerleri kaydedildi. Bu takip periyodunda hastaların NLO değişimleri incelendi. Bulgular: Tek değişkenli ve çoklu değişkenli regresyon analizlerinde, hem taburculuk anı NLO değeri hem de zamansal NLO değişimi, akut böbrek hasarlanmalı hastalarda bağımsız mortalite öngörücüsü olarak saptandı. Yapılan ROC analizinde, mortalite ön görücülüğünde, NLO üst sınır için 9.90 değeri, %87 özgüllük ve %73 duyarlılıkta saptandı (HR: 7.31, CI 3.36-15.91; p<0.001). Sonuç: Akut böbrek hasarlanmalı hastalarda, NLO, hastane yatış sürecinde mortalite için yeni bir takip parametresi olabilir.Öğe Arterial mycotic aneurysm rupture of two kidney cadaveric renal transplantation recipients secondary to enterococci and candida(2010) Devrim Bozkurt; Bilgin Arda; Sait Şen; Mircelal Kazımı; Cüneyt Hoşcoşkun; Hüseyin TözBöbrek transplant hastalarında arteryel anastomoz hatlarından kaynaklanan komplikasyonlar son zamanlarda oldukça nadir olsa da, anlamlı mortalite ve morbiditeye sebep olabilecek enfeksiyöz patolojiler hala görülebilmektedir. Transplant sonrası erken dönemde kullanılan güçlü immünsupresif ilaçlar, klinik bulgu ve semptomları maskeleyebilmektedir. Özellikle Staphylococcus aureus, gram negatif basiller ve Candida albicans gibi mantarlar tehlikeli komplikasyonlar oluşturabilirler. Biz burada arteryel anastomoz hattı enfeksiyonuna sekonder rüptür ile komplike olmuş iki transplant hastasını tartışacağız. Yüksek mortalite ve morbidite riski taşımaları sebebiyle, sessiz ve sinsi gidişatlı arteryel mikotik anevrizmaların erken saptanması, hayat kurtarıcı olabilir.Öğe Deneysel peritonit modelinde oktreotid ultrafiltrasyon yetmezliğini engelleyebilir(2011) Ender Hür; Devrim Bozkurt; Savaş Sipahi; Muhittin Ertilav; Bilgin Arda; Can Duman; Sait Şen; Ali Başçı; Fehmi Akçiçek; Soner DumanAMAÇ: Ultrafiltrasyon (UF) yetersizliği periton diyalizi peritonitinde sık rastlanan bir komplikasyondur. Oktreotid (OCT)' in birçok hücre üzerinde antiproliferatif etkileri olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada amacımız, bakteriyel peritonitin neden olduğu periton değişiklikleri üzerine sistemik veya bölgesel olarak uygulanan OCT' nin etkilerini incelemektir. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Kırk iki tane üremik olmayan 160-180 gr ağırlığında dişi sıçan; Tedavi verilmeyen grup (Kontrol, n=12), Peritonit grubu (E.coli, n=12) 1,5 ml E. coli suspansiyonu (107 CFU/ml), Tedavi grupları 1,5 ml E. coli suspansiyonu (107 CFU/ml)+ 50mcg/kg OCT periton içine (Bölgesel OCT, n=10) ve deri altına (Sistemik OCT, n=8) uygulanmak suretiyle dört gruba ayrıldı. Altı saat sonunda, %3,86 glukoz içeren PD solusyonu ile bir saatlik periton eşitlenme testi yapıldı. D1/D0 glukoz, UF hacmi, diyalizat hücre sayısı, diyalizat protein, TGF-?1, VEGF ve IL-? düzeyleri ölçüldü. BULGULAR: E. coli maruziyeti bakteriyel peritonite yol açarak periton geçirgenliğini artırıp glukoz gradiyentinde azalma ve UF yetmezliğine neden oldu. Periton içine uygulanan OCT bölgesel TGF-?1 inhibisyonu ile UF yetmezliğini azaltmıştır. Bölgesel ve sistemik olarak uygulanan OCT diyalizat hücre sayısını azaltmış ve UF' yi korumuştur. SONUÇ: Bölgesel ve sistemik olarak uygulanan OCT peritonit sırasında diyalizat hücre sayısını azaltarak, periton boşluğuna hüce infiltrasyonunu inhibe etmek suretiyle UF kapasitesini ve periton canlılığını korumaya yardım ediyor olabilir. Uzun dönemde peritoneal fibrozisi azaltabilir.Öğe An insidious disaster composed of sinusitis, myocarditis, lung mass and rapidly progressive glomerulonephritis: Wegener granulomatosis(2010) Devrim Bozkurt; Figen Yargucu; Naim Ceylan; Banu SarsıkWegener granulomatozu klasik olarak alt ve üst hava yolları, böbrekler, deri ve eklemleri etkileyen nekrotizan granülomatoz yangılı vaskülitik sendromdur. Bir çok organ etkilenebileceğinden tutulan organa bağlı heterojen klinik bulgu verme özelliği vardir. Özgün olmayan sistemik klinik bulgular eşliğinde bazen, sadece klinisyenin şüphesi ile tanı konulabilir. Burada, genel durum bozukluğu, ateş, klinik kalp yetmezliği ve akciğerde kitle tanısı ile izlenen ve takipte akut böbrek yetmezliği gelişen Wegener Granulomatozlu bir hasta sunulmuştur. Multidisipliner yaklaşım tanı ve tedavide önemlidir. Akut vaskülit sendromların özellikle şiddetli böbrek dışı tutuluşlarında sitotoksik tedavi ve/veya plazma değişimi hayat kurtarıcı olabilir.Öğe Künt göğüs travması sonrası gelişen nefes darlığı ve karaciğer enzim yüksekliği(2016) Devrim Bozkurt; Salih Kılıç; Dilara Kılıç; Aslı Kılavuz; Fehmi AkçiçekSon zamanlarda giderek artan taşıt kullanımı, Acil Servislere gelen araç içi trafik kazalarında artışı da beraberinde getirmiştir. Sıklıkla karşılaşılan delici olmayan göğüs yaralanmalarında akılda tutulması gereken bir diğer organ da kalptir. Özellikle bu hastalarda korda tendinea, papiller kas veya doğrudan kalp kası yırtılmaları ani ve hayatı tehdit edici acil durumlar yaratabilir. Ani gelişen ve/veya izlemde aniden kötüleşen kalp yetmezliği kliniklerinde, yeni saptanan karaciğer enzim testlerindeki yüksekliklerde ve kardiyak dinleme bulguları anormalliklerinde, öyküde delici olmayan göğüs yaralanması varsa, korda tendinea yırtılmaları ve kapak yetmezlik durumları akla gelmelidirÖğe Low levels of 1.25-dihydroxy vitamin d is associated with all-cause mortality in prevalent hemodialysis patients(2010) Devrim Bozkurt; Fatih Kırcelli; Gülay Aşçı; Soner Duman; Hamad Dheır; Ayşegül Akgün; Hüseyin Töz; Mehmet Özkahya; Fehmi Akçiçek; Ercan OkVitamin D, kemik mineral metabolizması dışında da bir çok önemli fizyolojik süreçte rol oynamaktadır. İnsidan hemodiyaliz ve prediyaliz dönem hastalarda vitamin D düzeyi ile mortalite ilişkisi gösterilmiştir. Ancak prevelan hemodiyaliz hastalarında serum vitamin D düzeyi ile mortalite ilişkisi hakkında çok az veri vardır. Bu çalışmaya 545 prevelan hemodiyaliz hastası alındı. Hastaların bazal serum 25-Hidroksi ve 1,25- Dihidroksi vitamin D düzeyleri ve 2 yıl boyunca zamansal ortalamalı laboratuvar verileri belirlendi. Tüm nedenli mortalite, prospektif olarak bu 2 yıl sonunda incelendi. 25-Hidroksi vitamin D kadınlarda ve diyabetiklerde anlamlı olarak daha düşük saptandı. 1,25-Dihidroksi vitamin D de aynı şekilde diyabetiklerde anlamlı daha düşük saptandı. İki yıl sonunda, 25-Hidroksi ve 1,25-Dihidroksi vitamin D düzeyleri, prevelan hemoidiyaliz hastalarında tüm nedenli mortalite öngörücüsü olarak saptandı. Cox regresyon analizinde 1,25-Dihidroksi vitamin D düzeyi bağımsız tüm nedenli mortalite öngörücüsü olarak saptandı. Diyabetik olmayan prevelan hemodiyaliz hastalarında aktif vitamin D tedavisi modele eklendiğinde bile 1,25-Dihidroksi vitamin D düzeyi bağımsız tüm nedenli mortalite öngörücüsü idi. Serum 1,25-Dihidroksi vitamin D düzeyi prevelan hemodiyaliz hastalarında tüm nedenli mortalite öngörücüsüdür.Öğe Native renal biopsies performed in older adults are increasing: Twelve years experience of ege university(2011) Ender Hür; Devrim Bozkurt; Hüseyin Taşkın; Banu Sarsık; Sait Şen; Fehmi Akçiçek; Soner DumanGiriş: Yaşlı ve gençlerde biyopsi ile gösterilmiş nefropatilerin sıklığı ve prevalansı ile ilgili veriler epidemiyolojik çalışmalar için önemlidir. Gereç ve Yöntem: Erişkin ve yaşlılarda (?65 yıl) görülen glomerülonefritler (GN) incelenmiştir. Bulgular: Toplam 1702 böbrek biyopsisi (%52’si erkek, yaş aralığı 16-82, ortalama 40±15, 121’i (%7) ?65 idi. 1996-2009 yılları arasında böbrek biyopsisi sırasında yaş ortalaması 37.3±16.8’den 44±16.1’a yükselmişti. Yaşlı ve gençlerde biyopsi endikasyonları nefrotik sendrom (NS) (%46.5 ve %39.8) nefrotik olmayan proteinüri (%20.9 ve %33.4) akut böbrek yetmezliği (%15.1 ve %7.4) ve hematüri (%4.7 ve %10.9) idi. NS etiyolojisi her iki grupta amiloidoz, membranöz GN ve fokal segmental glomeruloskleroz (FSGS) idi. Primer GN’ler her iki grupta da daha fazlaydı. 65 yaş üzerinde, membranöz (%14.8) ve kresentik (%9.9) GN’ler belirgin iken, 65 yaş altında IgA nefropatisi (%9) daha belirgindi. Sekonder GN’lerden amiloidoz (%19) yaşlılarda ve lupus nefriti (%11.7) gençlerde belirgindi. Sonuç: Mevcut bulgular tek merkez deneyimini yansıtmaktadır. Bu tür kayıtlar değişik yaş gruplarında nefropatilerin önlenmesinde ve tedavisinde bir çok açık soruya yanıt aramada epidemiyolojik çalışmalara öncülük edebilir.