Yazar "Şendağ, Fatih" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alendronat, Risedronat ve Östradiol Hemihidratoretisteron Asetat Kombinasyonunun Kemik Dansitometrik Etkilerinin Değerlendirilmesi(2005) Terek, Mustafa Coşan; Akercan, Fuat; Çırpan, Teksin; Yıldız, Pınar Solmaz; Özşener, Serdar; Şendağ, Fatih…Öğe Continuous Combined Postmenopausal Hormone Replacement Therapy Regimens and Mammographic Density Changes(2003) Şendağ, Fatih; Özşener, Serdar; Oztekın, K; Bılgın, O…Öğe Does tibolone affect serum leptin levels and body weight in postmenopausal women?(2004) Gol, Mert; Özşener, Serdar; Şendağ, Fatih; Uretmen, Sevinc; Oztekın, K; Tanyalcın, T; Bılgın, O…Öğe Effects of sequential combined transdermal and oral hormone replacement therapies on serum lipid and lipoproteins in postmenopausal women(2002) Şendağ, Fatih; Karadadaş, Nedim; Özşener, Serdar; Bılgın, O…Öğe Hasta öyküsü ve jinekolojik muayenenin üriner inkontinansın ayırıcı tanısındaki yeri(2002) Kazandı, Mert; Şendağ, Fatih; Yörükalp, Vural; İtil, İsmail Mete; Akercan, Fuat; Terek, Mustafa Coşan; Aşkar, NiyaziAMAÇ: Bu çalışmanın amacı üriner inkontinans yakınması olan hastalarda hasta öyküsü ve jinekolojik muayenenin üriner inkontinansın ayırıcı tanısındaki yerini araştırmak. GEREÇ VE YÖNTEM: 1999 ve 2000 yılları içinde Ege Üniversitesi jinekoloji polikliniğine üriner inkontinans yakınmasıyla gelen 60 hasta çalışmaya alındı. Diabetes mellitus saptanan, idrar kültüründe üreme olan, atrofik vajiniti olan hastalar çalışma dışı tutuldu. Hastalara jinekolojik muayene yanında soru formu doldurularak hastanın inkontinansı için bir skor saptandı. Kesin tanı amacıyla hastaya ürodinamik testler uygulandı. BULGULAR: Elli yedi hastanın ürodinami sonuçlarına göre 23'ünde gerçek stres inkontinans, 10'unda detrusor instabilitesi, birinde hiperrefleksik detrusor, 9'unda miks inkontinans saptanırken 12'sinde üriner inkontinansa rastlanmadı. Yaş, sistosel varlığı ve şiddetinin, doğum sayısı ile inkontinans tipleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı (p>0.05). Soru formunun inkontinans tipini belirlemedeki sensitivite, spesifite, pozitif ve negatif prediktif değerleri yetersiz bulundu. SONUÇ: Hasta öyküsü ve jinekolojik muayene üriner inkontinansın kesin teşhisi ve tipinin ayırdedilmesinde güvenilir değildir; fakat, hangi hastalara ürodinami istememiz gerektiği konusunda yol gösterici olabilir.Öğe Jinekolojik laparaskopi eğitiminde high definition ve konvansiyonel video sistemlerinin karşılaştırılması(Ege Üniversitesi, 2009) Bilgin, Onur; Şendağ, FatihAMAÇ: Bu çalışmamızda, temel laparoskopik becerilerinin kazanılmasında ve operasyon sırasında yeni kullanıma giren high definition video görüntüleme sistemleri ile eskiden beri kullanılan geleneksel konvasyonel video sistemlerinin operasyonda ve kutu eğitim modellerinde etkinliklerinin değerlendirilmesi ve karşılaştırılması amaçlanmıştır. MATARYAL VE METOD: Deney bir grubunda gerçek cerrahi vakalarda high definition ve konvansiyonel video sistemlerini 15 operasyonda değerlendirmeye aldık. Bunun için operatif cerrah ve gözlemci olarak kabul ettiğimiz kliniğimiz asistanlarından yararlandık. Operatif cerrah ve kliniğimiz asistanlarından 15'inden çeşitli parametlerin cevabını istedik. Bu parametler kullanmış oldukları video görüntüleme sistemlerinde keskinlik, detay, renk, enstrümanların hareketi, anatomik yapıların yeri ve derinlikten oluşmakta idi. Deney iki grubunda ise yine kliniğimiz asistanlarından 20'sine cerrahi işlem performansının değerlendirilmesi amacıyla her bir katılımcıya pelvitrainer kullanılarak temel eğitim programı ile becerilerinin test edilmesi amaçlanmıştır. Burada yine işlem A ve B olarak kabul ettiğimiz iki grup oluşturduk. İşlem A'da katılımcılar kırmızı rubber halkasını bir grasper aracılığı ile kaldırıp merkezdeki kasenin içerisine bırakması gerekecek. Burada zaman kaydedilecek. İşlem B'de ise sütur atma ve bağlama değerlendirilecek. Buradada zaman kaydedilecek. BULGULAR: High definition video sistemlerinin kullanılması deney birde 15 operasyon açısından, deney ikide işlem A ve B göz önüne alındığında dokuya saygı, hareketlerin güvenliği, operasyon akışı, operatif tekniğin doğruluğu, operasyon süresi, keskinlik, detay, renk, enstrümanların hareketi, anatomik yapıların yeri, derinlik açısından konvansiyonel video sistemin kullanımına göre istatistiksel anlamlı olarak daha iyi performans göstermiştir (Deney 2 işlem A'da p>,000 Deney 2 B'de p>,00). SONUÇ: High definition video sistemlerinin konvansiyonel video sistemlerine göre deney bir ve deney iki grubunda daha efektif olduğu tarafımızca saptanmıştır. Ameliyathane ortamında laparoskopik cerrahi eğitiminde high definition video sistemleri konvansiyonel video sistemlerine göre daha etkili olsa da her iki yöntem de efektiftir. Tüm bunlara ilaveten high definition video sistemlerinin mevcut konvansiyonel video sistemlerine göre temin edilebilirliği maliyet açısından daha fazladır.;Araştırma Projesi--Ege Üniversitesi, 2009;High definition, konvansiyonel video sistemleri, laparaskopi eğitimi;High definition, traditional video system, laparoscopic trainingÖğe Laparaskopik cerrahi eğitiminde sanal gerçeklik teknolojisi(Ege Üniversitesi, 2009) Bilgin, Onur; Şendağ, FatihAMAÇ: Bu çalışmamızda, temel laparoskopik becerilerin kazanılmasında yeni kullanıma giren bilgisayar destekli simülasyon sistemleri ile eskiden beri kullanılan geleneksel kutu eğitim modellerinin etkinliklerinin değerlendirilmesi ve karşılaştırılması amaçlanmıştır. Ayrıca temel laparoskopik becerilerin kazanılmasında özellikle jinekolojik cerrahi asistan eğitim programlarına bu konu ile ilgili rehberler hazırlanabilmesine yardımcı olabilmek amaçlanmıştır. MATERYAL ve METOD : Kliniğimiz asistanlarından daha önce herhangi bir laparoskopik deneyimi olmayan 16'sına, 1 hafta boyunca temel laparoskopi ve laparoskopik tubal ligasyon operasyonu hakkında teorik dersler verildi. Daha sonra asistanlar bilgisayar destekli laparoskopik similasyon cihazında ve geleneksel kutu modelde egzersiz yapacaklar olarak iki gruba ayrıldı. Takip eden 3 hafta boyunca, her iki gruba da haftada 60 dakika olacak şekilde temel laparoskopik becerileri içeren egzersizleri yapmaları sağlandı. Süre sonunda tüm asistanlara uzman laparoskopistler tarafindan laparaskopik bilateral tubal ligasyon operasyonu yaptırıldı. Ardından operasyonla, 'genel değerlendirme skalası' ve toplam opersyon süresi açısından değerlendirildi. BULGULAR : Similasyon grubu dokuya saygı, hareketleri güvenliği, operasyon akışı, operativ tekniği doğruluğu, operasyon süresi açısından kutu model grubuna göre istatistiksel anlamlı olarak daha iyi perfermans göstermiştir( tüm parametreler için p<0.004). Fakat bu iki grubun zaman ve hareket puanları karşılaştırıldığında similasyon grubu, kutu grubuna göre daha iyi performans göstermiş olsa da aradaki farkın istatistiksel anlamlılığı yoktu(p<0005). SONUÇ : Bilgisayar destekli laparaskopik similasyon cihazları, geleneksel kutu laparaskopik eğitim modelleri ile karşılaştırıldığında, similasyon cihazının daha efektif olduğu tarfımızca saptanmıştır. Ameliyathane öncesi laparoskopik cerrahi eğitiminde similasyon cihazları geleneksel kutu modellerden daha etkili olsa da her iki yöntem de efektiftir. Tüm bunlara ilaveten similasyon yada kutu modellerdeki eğitim sürelerinin belirlenmesi hangi sıklıkta pratik yapılacağı ve hangi eğitim prosedürlerinin kullanılşacağının aydınlatabilmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.;Laparaskopi eğitimi, sanal gerçeklik, LapSim, simülasyon, kutu eğitim;Laparoscopy education, virtual reality, LapSim, simulation, box trainerÖğe Laparoskopik histerektomide üriner sistem komplikasyonları ve yönetimi(2013) Şendağ, Fatih; Akman, Levent; Öztekin, Kemal[Özet Yok]Öğe Perioperative complications and short-term outcomes of abdominal sacrocolpopexy, laparoscopic sacrocolpopexy, sacrospinous ligament fixation, and iliococcygeus fixation procedures(2018) Biler, Alper; Ertaş, İbrahim Egemen; Tosun, Gökhan; Hortu, İsmet; Demir, Ahmet; Taner, Cüneyt Eftal; Şendağ, FatihBackground/aim: This study aimed to investigate differences in perioperative complications and short-term outcomes of patients who underwent abdominal sacrocolpopexy/sacrohysteropexy, laparoscopic sacrocolpopexy/sacrohysteropexy, sacrospinous ligament fixation (SSLF), and iliococcygeus fixation due to apical prolapse. Materials and methods: the present retrospective cohort study included 145 patients who underwent apical prolapse surgery performed by the same surgeons between 1/1/2011 and 30/6/2017. There were 68 abdominal sacrocolpopexies (44 sacrocolpopexies and 24 sacrohysteropexies), 13 laparoscopic sacrocolpopexies (10 sacrocolpopexies and 3 sacrohysteropexies), 57 SSLFs, and 7 iliococcygeus fixations. Patients’ short-term outcomes, perioperative complications, blood loss, operative time, and hospital stay were analyzed. Results: the mean operating time in the laparoscopic sacrocolpopexy group was 179.6 min versus 122.8, 117.3, and 107.1 min in the SSLF, abdominal sacrocolpopexy, and iliococcygeus fixation groups, respectively (P < 0.01). the hospital stay was significantly shorter in the iliococcygeus fixation group (1.86 days) when compared with that of other groups (P < 0.01). During a 6-month follow-up period, no prolapse recurrence or mesh exposure was observed in any groups. Wound complications were more frequent in the abdominal sacrocolpopexy group. However, the overall complication rate of each group did not differ significantly (P = 0.332). Conclusion: Overall, complication rates and short-term outcomes for the abdominal, laparoscopic, and vaginal surgical procedures were not statistically significantly different. However, minimally invasive approaches were associated with reduced procedural-related morbidity.Öğe Reproductive outcomes after hysteroscopic septoplasty and comparison of different surgical techniques: A retrospective cohort study(2018) Şimşek, Deniz; Güven, Çağrı; Şahin, Çağdaş; Akdemir, Ali; Ergenoğlu, Ahmet Mete; Yeniel, Ahmet Özgür; Şendağ, Fatih…Öğe Siklik kombine transdermal ve oral hormon replasman tedavilerinin kardiyovasküler sistem üzerine etkilerinin karşılaştırılması(Ege Üniversitesi, 1998) Şendağ, Fatih; Karadaş, Nedim[Abstarct Not Available]Öğe Tibolone'un Postmenopozal Kadınlarda Kemik Mineral Dansitesi Üzerine Olan Etkileri(2001) Şendağ, Fatih; Özşener, Serdar; Gol, Mert; Oztekın, Mk; Bılgın, O…Öğe Transvaginal sonografi ile servikal uzunluk ölçümünün erken doğumun belirlenmesinde kullanımı(Ege Üniversitesi, 2009) Bilgin, Onur; Öztekin, Kemal; Şendağ, Fatih; Turan, VolkanAmaç: İkinci trimester gebelerde transvaginal ultrasonografi esliginde servikal uzunluk ölçümü ile servikal dilatasyon olmadan önce servikal degisikliklerin belirlenmesi ve erken dogumun önlenmesi. Materyal metot: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Dogum polikliniginde Agustos 2008 ile Eylül 2009 tarihleri arasında, takip olan 207 tekiz gebede, 20-26. gebelik haftaları arasında transvaginal ultrasonografi ile servikal uzunluk ölçüldü. Çogul gebelikler, daha önce erken dogum öyküsü olanlar, erken doguma neden olabilecek fetal ya da uterin anomalileri ve obstetrik problemleri ( preeklampsi, gestasyonel diabet vb) olanlar çalısmaya alınmadı. Hastalar daha sonra takip edilerek servikal uzunluk ile erken dogum arasındaki iliski arastırıldı. Sonuçlar: Servikal uzunluk ölçümü yapılan 207 hastadan 202'sine ulasılabildi. Ölçüm yapılan gebelerin ortalama yası 27.9 yıl olarak hesaplandı (18-43 yas). Ortalama preterm dogum oranı %10.2 olarak bulundu. Preterm dogum yapan hastaların ortalama servikal uzunlugu 29.2 mm iken term dogum yapan gebelerde bu uzunluk ortalama 38.1 mm olarak hesaplandı (p<0.001). Yirmi bes milimetre ve altında degerler ölçülen 6 hastanın hepsi 37 haftanın altında dogum yaparken, 25 mm ve üzeri degerlerde servikal uzunluk saptanan hastaların 15 - inde (%7.5) 37 haftanın altında dogum oldu (p<0,001) Tartısma: Düsük riskli gebe kadınlarda ikinci trimesterde yapılan servikal uzunluk ölçümünde serviksteki kısalık erken dogum açısından uyarıcı olabilmesine karsın, normal servikal uzunluga sahip gebelerde erken dogum kesin olarak ekarte edilemez.;Erken dogum, servikal uzunluk.;Preterm delivery, cervical lenght.Öğe Trombotik mikroangiopati ve gebelik: Olgu sunumu(2000) Şendağ, Fatih; Saydam, Güray; Terek, Mustafa CoşanTrombotik trombositopenik purpura ve hemolitik üremik sendrom, trombotik mikroangiopatilerin nadir formlarıdır ve arterial ve kapillerlerin mikrotrombuslarla tıkanmasıyla karakterizedir. Değişen derecelerde renal ve nörolojik bozukluklar hemoliz ve trombositopeni bulgularına eşlik eder. Her iki hastalık formu da benzer patofizyolojik özellikler taşır ve tedavi yaklaşımları birbirine benzerdir. Bu klinik tablolar gebelikte ortaya çıktığı zaman yüksek maternal ve fetal morbiditeye neden olurlar. Bu yazıda gebelikte saptanan bir mikroangiopatik hemolitik anemi olgusu tartışılmıştır.Öğe Üriner inkontinansı olan olguda kauda ekina sendromu(2000) İtil, İsmail Mete; Sağol, Sermet; Kazandı, Mert; Şendağ, Fatih; Terek, M. Coşan; Aşkar, Niyazi65 yaşında total prolapsus uteri saptanan olgu üriner inkontinans yakınmasıyla başvurdu. Fizik muayenede minimal stressde üriner inkontinans olduğu ve işeme sonrası rezidual idrarın 200 cc olduğu saptandı. Detrusor kas aktivitesi yokluğu ve periferal iletim zamanlarının uzamasıyla karakterize anormal elektromyografı bulguları gözlendi. Üriner inkontinans yakınmalarının çizgili kas eksternal urethral sfinkterini innerve eden alt motor nöronlardaki bozukluğa bağlı olarak oluşan üretral sfinkter yetmezliğiyle ilişkili olduğu saptandı.Öğe Uterine rupture in pregnancy after robotic myomectomy(2015) Hortu, İsmet; Akdemir, Ali; Şendağ, Fatih; Öztekin, Mehmet KemalGebelikte uterus rüptürü, fetal ve maternal mortalite insidansının yüksek olduğu nadir rastlanan fakat gerçekleştiğinde sıklıkla katastrofik seyreden bir komplikasyondur. Kırk yaşında, 33-34 hafta gravida 2 partus 1 olan gebe hasta 6 saattir var olan bulantı, kusma, şiddetli karın ağrısı şikayetleriyle kliniğimize başvurdu. Özgeçmişinde, 2 yıl önce kliniğimizde robotik cerrahiyle myomektomi öyküsü vardı. Yapılan obstetrik ultrasonografide 33 haftalık kalp atımları izlenmeyen fetüs izlendi. Bunun üzerine hasta acilen laparotomiye alındı ve uterus ön duvarında 4 cm'lik rüptür alanı izlendi. Uterus rüptürü, özellikle uterin cerrahi öyküsü olan hastalarda akılda tutulması gereken klinik bir durumdur